Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8908
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I don't know. I haven't decided yet. | Bilmem. Henüz karar vermedim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You can't just let me leave here empty handed. | Beni böyle ellerim bomboş bırakamazsın. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Says the pot calling the kettle black. | Bana söyleyene bak. O zaman bir anlaşma yapalım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
A deal. A deal. | Bir anlaşma. Bir anlaşma. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Okay. | Tamam. İşle ilgili ya da kişisel, benim seçeceğim bir konuda... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Deal? | Anlaştık mı? Benim seçimim işle ilgili. İyi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Zajac. | Zajac. Nedir olay? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Did you get to know him before the primaries? | Ön seçimlerden önce onu tanıyor muydun? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Is he really the shell he seems to be, | Göründüğü kadar kapalı mı, yoksa oy vermeye değecek bir şeyleri var mı? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Excuse me a second. | Biraz izin verir misin? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Hello, Babe. | Merhaba, Babe. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
What a relief. | Çok iyi haber. Gittikçe iyileşiyor. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
She always was a fighter. | O hep bir savaşçıydı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I tried calling, | Seni aramayı denedim... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
but maybe your new kid didn't get you the message. | ...belki şu yeni çocuk mesajı iletmemiştir. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I figured it was more about Lennox Gardens than Meredith. | Meredith'ten çok Lennox Gardens'la alâkalıdır diye düşündüm. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Well, let's just say it was about both, | Aslında ikisiyle de demek lazım... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
considering how much it means to her | ...bu işi devam ettirmenin onun ruhu için ne demek olduğunu düşünürsek. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You made the right move at City Hall, | Şehir meclisinde doğru zamanda doğru hamle yaptın. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I guess we'll be seeing more of each other, | Meredith kendi ayakları üstünde durana kadar... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
at least until Meredith is back on her feet. | ...sanırım birbirimizi sıklıkla göreceğiz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I guess we will. | Sanırım öyle. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Who let him in to see my wife before I do? | Bu adamın... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It wasn't my shift. It... | Benim vardiyam değildi. Ben... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Nobody | Kimse. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Nobody gets near this room again without my permission. | Benim iznim olmadan kimse bir daha bu odaya yaklaşamaz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Your shift or not, it will be your last. | Vardiyan ya da değil fark etmez, son vardiyan olur. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Yes? | Tamam mı? Tamam. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I don't bite. | Isırmam. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
What, now he sends lackeys from the mailroom to do his bidding? | Şimdi de emirlerini yerine getirmek için sevkiyat uşaklarını mı gönderiyor? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Not exactly. | Tam değil. Ben yardımcısının yerindeyim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
for good if I can help it, | Yardımı olacaksa sürekli olarak, yani artık bana alışsan iyi olur. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
And I'm not here to get you to go to the hospital. | Ve ben seni hastaneye götürmek için burada değilim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'm not going to the hospital. | Hastaneye gitmiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I know, yeah. | Biliyorum, evet. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'd miss it here, too, even for an hour. | Bir saat için bile olsa ben de burayı özlerdim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Do you know how many facial muscles it takes to frown? | Kaşlarını çatmak için kaç tane yüz kasının çalıştığını biliyor musun? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Something like 47. | 47 falan. Etkileyici. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
And only two to smile, | Ve gülmek içinse sadece iki, yani neden iki haftadır gördüğün... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
that I'm the best looking guy you've seen in two weeks? | ...en yakışıklı adam olduğumu kabul etmiyorsun? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Which understandably isn't saying much. | Anlaşılabilir bir şekilde fazla bir şey söylemiş sayılmazsın. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You work for my father? | Babam için mi çalışıyorsun? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I work for the Mayor. | Belediye başkanı için çalışıyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
And as long as you keep up this kind of routine, | Ve bu rutini sürdürdüğün sürece sen de baban için çalışabilirsin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
How so? | Nasıl yani? Büyük problemler ve onları çözmekten başka... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Right now, you are one of the biggest. | Şu anda, en büyüklerden birisi sensin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
He threw me under a bus to save his career. | Kariyerini kurtarmak için beni otobüsün önüne itti. Kesinlikle. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Which has left him with a very big problem, | Ki bu durum gördüğüm kadarıyla onu büyük bir problemle baş başa bıraktı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
as far as I can see it. | ...istatistiksel olarak, bölgede yaşayan çocuklarda görülen... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'm not suggesting you should let him. | Ben ona izin vermeni önermiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'm not even suggesting you should forgive him. | Onu affetmeni zaten önermiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
God knows I can relate in my own life. | Tanrı bilir ki ben sadece kendi hayatımı düşünüyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
What I'm saying is, | Benim söylediğim, ona dönmek istiyorsan... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
or make him pay in any way | ...ya da bir şekilde ödeşmek istiyorsan... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
psychologically, mind you. | ...psikolojik olarak sakıncalı daha kötü bir şey önermiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You can't do it from the bottom of a glue tube | Bunu bir kasaba hapishanesinde kıçından yapışık olarak yapamazsın. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
In other words, tell him how I really feel | Diğer bir deyişle, ona beni hastaneye götürmek için geldiğinde... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
when you get me to go to the hospital. | ...gerçekte nasıl hissettiğimi söylersin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Truth be told... | Gerçeği söylemek gerekirse... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I have a longer game in mind than that. | ...aklımda bundan daha uzun bir oyun vardı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
House arrest. | Ev hapsi. Ne? Nerede? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
No, No. I'm not going home. | Hayır, Hayır. Eve gitmiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Yeah. You'd rather stick it out in this hellhole instead. | Evet. Bunun yerine bu cehennem çukurunda sıkışıp kalmayı tercih edersin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
That brick house who protects you, | Seni koruyan o iri kıyım kadın... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
according to the guards, she's up for parole. | ...gardiyanların söylediğine göre şartlı tahliyenin peşindeymiş. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
She gets out, then what? | Kadın çıkınca ne olacak? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You hurt your dad by getting yourself hurt or worse? | Kendini yaralayarak babanı daha fazla mı yaralamış olacaksın? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
What's happening? Slr, please step out the room. | Neler oluyor? Efendim, lütfen odadan çıkın. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Is she all right? | O iyi mi? Efendim, lütfen odayı terk edin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Somebody ***** get the *** to the O.R. | Birisi ameliyathaneye gittiğimizi Dr. Campbell'a söylesin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Somebody | Birisi... Birisi papazı çağırsın. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Don't fool yourself. | Kendini kandırma. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You sure you don't want to wait downstairs? | Alt katta beklemek istemediğinizden emin misiniz? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Just needed to get some air. | Biraz temiz hava almaya ihtiyacım vardı. Sen de kal. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Run for your life, kid. | Hayatın için kaç, çocuk. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Many kinds of business I've come to handle over the years. | Yıllar boyunca birçok işin üstesinden geldim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Death and dying isn't one of them. | Ölüm ve can çekişme onlardan biri değildi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You're not alone. | Yalnız değilsiniz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Oh, yes, he is. | Evet, öyle. Değil mi, patron? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I do have what might be some good news, though. | Yine de bazı iyi haberlerim var. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I spoke with the warden and parole board | Hapishane müdürü ve şartlı tahliye heyetiyle... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
about the possibility of house arrest for Emma. | ...Emma'nın muhtemel ev hapsiyle ilgili konuştum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
They seem willing to consider it | Ailenin içinde olduğu durum nedeniyle... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
in light of family circumstance. | ...bu konuyu düşünmeye istekli görünüyorlar. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I can only imagine what Emma would have to say. | Ben sadece Emma'nın ne diyeceğini tahmin edebiliyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
The truth is, she wouldn't have a choice. | Gerçek şu ki, hiç seçeneği yoktu. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
But I spoke with her, too. | Ama onunla da konuştum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You did? | Konuştun mu? İyi polisi oynamak için. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You being | Sen de Ben de kötü polis oluyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
That's not what I meant. | Demek istediğim bu değildi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I've hired Mona Fredricks to replace Ezra Stone. | Ezra Stone'nun yerine Mona Fredricks'i işe aldım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'd like you to stay on as well. | Yine de bizimle kalmanı isterim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You would? | İster misiniz? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Past whatever temporary arrangement you've made with Alderman Driscoll. | Meclis üyesi Driscoll'le yaptığın geçici anlaşma geçmişte kaldı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'll take care of it. | Bunu hallederim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'm sure you will. | Eminim halledersin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
We shored up residual perforations in the superior lobe, | Üst lobda kalan delik yaralarını destekledik... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
so I wouldn't expect a relapse. | ...bu yüzden başka bir atak beklemiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
In a few days, when breathing has normalized, | Birkaç güç içinde, nefes alması normalleştiğinde kendi başına da alabilecek. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Her throat will be sore | Boğazı ağrıyacak ve sesinin geri gelmesi... | Boss-1 | 2011 | ![]() |