Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 9061
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Here's my card. | Bu benim kartım. | Braindead-1 | 2016 |  |
| Look up what I said and call me. | Söylediğim şeyi araştır ve beni ara. | Braindead-1 | 2016 | |
| It's all true. | Hepsi doğru. | Braindead-1 | 2016 | |
| A real office with a door and everything. | Kapısı falan olan gerçek bir ofis. | Braindead-1 | 2016 | |
| Uh, your brother needs help with Ella. | Kardeşinin Ella'yla yardıma ihtiyacı var. | Braindead-1 | 2016 | |
| How's Mom? Good. | Annem nasıI? İyi. | Braindead-1 | 2016 | |
| Give her a call when you have the chance. | Şansın olduğunda ona telefon et. | Braindead-1 | 2016 | |
| you went to the Tax Prom a few nights ago, I hear. | ...duyduğuma göre bir kaç gece önce Vergi balosuna gittin. | Braindead-1 | 2016 | |
| I did, yeah. | Gittim evet. | Braindead-1 | 2016 | |
| And I hear you went with a Republican staffer? | Ve bir Cumhuriyetçi personeliyle gittiğini duydum? | Braindead-1 | 2016 | |
| I did that, too, yes. | Onu da yaptım evet. ...sizi işaret ettiler. | Braindead-1 | 2016 | |
| And drank and you danced. | Ve içmişsin, dans etmişsin. | Braindead-1 | 2016 | |
| Your surveillance is getting better, Dad. | Gözetlemen daha hale geliyor baba. | Braindead-1 | 2016 | |
| Not surveillance, dear. Friends. | Gözetleme değil hayatım. Arkadaşlar. | Braindead-1 | 2016 | |
| I have a lot of concerned friends. | Bir çok endişeli arkadaşım var. | Braindead-1 | 2016 | |
| Well, you can tell your "concerned friends" | "Endişeli arkadaşlarına" söyleyebilirsin... | Braindead-1 | 2016 | |
| that this was a favor I was doing for my brother. | ...bu kardeşim için yaptığım bir iyilikti. | Braindead-1 | 2016 | |
| You went on a date with Red's chief of staff as a favor? | Red'in personel şefiyle iyilik için mi randevuyla çıktın? | Braindead-1 | 2016 | |
| He's not his chief of staff and it wasn't a date... and yes. | O personel şefi değil ve randevu değildi... ve evet. | Braindead-1 | 2016 | |
| He was just promoted. | Daha yeni terfi aldı. | Braindead-1 | 2016 | |
| Do you know how easily things get misunderstood in this town? | Bu şehirde işlerin ne kadar kolay yanlış anlaşıIdığını biliyor musun? | Braindead-1 | 2016 | |
| Talk to Luke about it then, Dad. It wasn't my idea. | O zaman bunu Luke'la konuş baba. Benim filrim değildi. | Braindead-1 | 2016 | |
| Actually, no, don't talk to him. | Aslında hayır onunla konuşma. | Braindead-1 | 2016 | |
| It was my idea. | Benim fikrim değil. | Braindead-1 | 2016 | |
| In fact... | Aslında... | Braindead-1 | 2016 | |
| Look, Laurel, I know you hate | Bak Laurel, biliyorum... | Braindead-1 | 2016 | |
| being told anything but the town has changed; it's toxic now, | ...söylenmekten nefret ediyorsun ama bu şehir değişti, artık zehirli... | Braindead-1 | 2016 | |
| and socializing across the aisle | ve koridolarda sosyalleşmek... | Braindead-1 | 2016 | |
| can be misunderstood. Hey, it's Laurel. | ...yanlış anlaşılabilir. Selam, ben Laurel. | Braindead-1 | 2016 | |
| Just wanted to call to congratulate you on your promotion. | Sadece terfini tebrik etmek için aramıştım. | Braindead-1 | 2016 | |
| Chief of staff, wow. | Personel şefi demek. | Braindead-1 | 2016 | |
| Oh, come on, Laurel, there's no one on the phone. | Hadi ama Laurel, telefonda kimse yok. | Braindead-1 | 2016 | |
| You're just playing. I'll be right with you, Dad. | Sadece oynuyorsun. Hemen döneceğim baba. | Braindead-1 | 2016 | |
| Wanted to see if I could take you out to celebrate. | Kutlama için seni dışarıya çıkarabilir miyim diye aradım. | Braindead-1 | 2016 | |
| Sure. | Tabi... | Braindead-1 | 2016 | |
| If you don't mind going to this wake first. | Önce baş sağIığına gitmek sorun olmazsa. | Braindead-1 | 2016 | |
| A wake? | Baş sağIığı? | Braindead-1 | 2016 | |
| Sounds great. | Kulağa harika geliyor. | Braindead-1 | 2016 | |
| Why do you take such pleasure in rebelling against your family? | Ailene karşı asilik yapmaktan neden bu kadar zevk alıyorsun? | Braindead-1 | 2016 | |
| Because my family takes such pleasure | Çünkü benim ailem beni kontrol etmeye çalışmaktan... | Braindead-1 | 2016 | |
| in trying to control me. | ...çok zevk alıyor. | Braindead-1 | 2016 | |
| The Healys do have a sad history of womanizing. | Healy'lerin zamparalık konusunda üzücü bir geçmişleri var. | Braindead-1 | 2016 | |
| Oh, my God, she went there. | Aman tanrım, oraya girdi. | Braindead-1 | 2016 | |
| It's a different time. | Farklı bir sefer. | Braindead-1 | 2016 | |
| Kennedys would have been crucified today. | Kennedy'ler bugün çarmığa gerilirlerdi. | Braindead-1 | 2016 | |
| We'll have to go after her hard. | Onun peşine sağlam düşmeliyiz. | Braindead-1 | 2016 | |
| Very hard. Mm, no, no. | Çok sağlam. Hayır, hayır. | Braindead-1 | 2016 | |
| Sorry, sis, I need you. | Üzgünüm kardeşim. Sana ihtiyacım var. | Braindead-1 | 2016 | |
| Does she have any nanny problems, | Hiç bakıcı sorunu, park cezası... | Braindead-1 | 2016 | |
| parking tickets, uh, racist remarks? | ...ırkçı söylemleri var mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| Uh, just rumors, no proof. Why do you need proof? | Sadece dedikodular, kanıt yok. Neden kanıta ihtiyaç var? | Braindead-1 | 2016 | |
| Just say she kills puppies and call it a day. | Sadece yavru köpekleri öldürdüğünü söyle ve gün tamamlansın. | Braindead-1 | 2016 | |
| Laurel, why don't you take a break? | Laurel, neden biraz ara vermiyorsun? | Braindead-1 | 2016 | |
| End of the last session, Ella was crying. | En son oturumun bitişinde Ella ağIıyordu. | Braindead-1 | 2016 | |
| She confided in me. She had to put her dog down | Bana içini döktü. Araya gitmeden önce köpeğini uyutmak zorunda kalmış. | Braindead-1 | 2016 | |
| just before the recess. Oh, my God, are you serious? | Aman tanrım, sen ciddi misin? | Braindead-1 | 2016 | |
| Just before the recess | Aradan hemen önce... | Braindead-1 | 2016 | |
| so she was either going on vacation or back home to... | ...yani ya tatile gidiyordu... | Braindead-1 | 2016 | |
| ...raise money. ...raise money. | ...ya da evine para toplamaya dönüyordu. Para toplamaya dönüyordu. | Braindead-1 | 2016 | |
| Right, I mean, either way, it's good. | Doğru, yani iki türlü de, güzel. | Braindead-1 | 2016 | |
| She hurries to put her dog down so she | Eğlenebilmek için köpeğini uyutmaya acele... | Braindead-1 | 2016 | |
| can go have fun... where? | ...ediyor ama... nereden? | Braindead-1 | 2016 | |
| Paris. | Paris. | Braindead-1 | 2016 | |
| No! Yes, she was going to Paris. | Hayır! Evet, Paris'e gidiyordu. | Braindead-1 | 2016 | |
| It's like watching two ghouls. | İki gulyabani izlemek gibi. | Braindead-1 | 2016 | |
| She kills her dog so she won't miss her trip to Paris. | Paris'e seyahatini kaçırmamak için köpeğini öldürüyor. | Braindead-1 | 2016 | |
| You couldn't write that better. | Bunu daha iyi yazabilirsin. | Braindead-1 | 2016 | |
| So, we need to leak it. | Yani, sızdırmamız lazım. | Braindead-1 | 2016 | |
| Where, hmm? Reliable source? Roll Call? | Nereye? Güvenilir kaynak? Roll Call? | Braindead-1 | 2016 | |
| Do you need anything, Senator? | Bir şeye ihtiyacınız var mı Senatör? | Braindead-1 | 2016 | |
| Yes, we need to leak a story. | Evet, bir hikaye sızdırmamız gerek. | Braindead-1 | 2016 | |
| Who do you know at the Post? | Gazetede kimi tanıyorsun? | Braindead-1 | 2016 | |
| Actually, Luke, do you have a second? | Aslında, Luke. Bir saniyen var mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| Yeah, just give me a minute. | Evet, bana bir dakika ver. | Braindead-1 | 2016 | |
| No, now, please. | Hayır, şimdi Iütfen. | Braindead-1 | 2016 | |
| As I was walking back from lunch, | Öğle yemeğinden dönerken... | Braindead-1 | 2016 | |
| I saw Scarlett in Ella's office. | ...Scarlett'i Ella'nın ofisinde gördüm. | Braindead-1 | 2016 | |
| Was she just there or...? | Sadece orada mıydı yoksa...? | Braindead-1 | 2016 | |
| No, she was conferring with Ella. | Hayır Ella'ya danışıyordu. | Braindead-1 | 2016 | |
| Is there a reason Scarlett would turn Judas? | Scarlett'in ihanet etmesi için bir sebep var mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| Well, you can't fire her now. | Artık onu kovamazsın. | Braindead-1 | 2016 | |
| I can't let her leak the story. She'll just tell Ella. | Hikayeyi onun sızdırmasına izin veremem. Gidip Ella'ya söyler. | Braindead-1 | 2016 | |
| Who do you know at Roll Call? | Roll Call'da kimi tanıyorsun? | Braindead-1 | 2016 | |
| Here is what I love about Republicans: | Cumhuriyetçilerde şunu seviyorum... | Braindead-1 | 2016 | |
| They're like the kids on The Brady Bunch. | The Brady Bunch'taki çocuklar gibi. | Braindead-1 | 2016 | |
| Stacie, hey. | Stacie, Selam. | Braindead-1 | 2016 | |
| Laurel. How are you? Good. | Laurel. NasıIsın? İyi. | Braindead-1 | 2016 | |
| Thanks for coming to meet me. | Benimle görüşmeye geldiğin için teşekkürler. | Braindead-1 | 2016 | |
| So... you had a story for Roll Call? | Roll Call için bir hikayen mi var? | Braindead-1 | 2016 | |
| I did. Here, got you your usual. | Var. Al, sana her zamankinden aldım. | Braindead-1 | 2016 | |
| Vodka martini. | Vodka martini. | Braindead-1 | 2016 | |
| Thanks, but I think I'm going a little bit lighter tonight. | Sağ ol, ama bu akşam biraz daha hafif gideceğim. | Braindead-1 | 2016 | |
| Seltzer and lime. | Seltzer ve limon. | Braindead-1 | 2016 | |
| In my entire life, you've never had a seltzer in a bar. | Bütün hayatım boyunca, sen barda asla seltzer almadın. | Braindead-1 | 2016 | |
| Don't do what you did with Abby. | Abby'e yaptığını yapma. | Braindead-1 | 2016 | |
| What I did... | Yaptığımı mı... | Braindead-1 | 2016 | |
| Stacie, I'm not trying to... Yes, you are. | Stacie, ben bir şey yapmaya çalış... Evet, çalışıyorsun. | Braindead-1 | 2016 | |
| You made Abby think it was her problem but it wasn't. | Abby'e bunun onun sorunu olduğunu düşündürttün. | Braindead-1 | 2016 | |
| It's your problem. | Bu senin sorunun. | Braindead-1 | 2016 | |
| I already apologized to Abby and... | Zaten Abby'den özür diledim ve... | Braindead-1 | 2016 | |
