Search
English Turkish Sentence Translations Page 178467
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I mean, where did you think you'd be by um... | Yani, siz simdiye kadar nerede olurum diye dusunuyordunuz... Yani, siz şimdiye kadar nerede olurum diye düşünüyordunuz... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It doesn't work that way. At a certain point, you stop with the deadlines. | Pek oyle olmuyor. Bir zaman gelir, tarih koymayi birakirsin. Pek öyle olmuyor. Bir zaman gelir, tarih koymayı bırakırsın. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It can be a little counterproductive. | Biraz ters etki yapmaya baslar. Biraz ters etki yapmaya başlar. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I don't want to say anything anti feminist. | Feminist karsiti bir seyler soylemek istemiyorum. Feminist karşıtı bir şeyler söylemek istemiyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I really appreciate everything that your generation did for me. | Sizin neslinizin benim icin yaptigi her sey icin minnettarim. Sizin neslinizin benim için yaptığı her şey için minnettarım. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It was our pleasure. Well done. | Bizim icin zevkti. Aferin. Bizim için zevkti. Aferin. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
But sometimes it feels like, no matter how much success I have, | Ama bazen, ne kadar basarili olursam olayim... Ama bazen, ne kadar başarılı olursam olayım... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
it's not gonna matter until I find the right guy. | ...dogru erkegi bulmadan bunun bir onemi olmayacakmis gibi dusunuyorum. ...doğru erkeği bulmadan bunun bir önemi olmayacakmış gibi düşünüyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You really thought this guy was the one? | Gercekten bu herifin, dogru erkek oldugunu mu dusundun? Gerçekten bu herifin, doğru erkek olduğunu mu düşündün? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I could have made it work. | Yurutebilirdim. Yürütebilirdim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
He um... He really fit the bill. | O... amaca uyuyordu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You know? The bill? | Bilirsiniz iste. Amaca mi? Bilirsiniz işte. Amaca mı? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
White collar, college grad. | Beyaz yakali, universite mezunu. Beyaz yakalı, üniversite mezunu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Loves dogs, likes funny movies. Six foot one, brown hair, kind eyes, | Kopekleri ve komik filmleri seven. 1.85 boyunda, kumral sacli, guzel bakisli... Köpekleri ve komik filmleri seven. 1.85 boyunda, kumral saçlı, güzel bakışlı... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
works in finance but is outdoorsy... you know, on the weekends. | ...finans sektorunde calisan ama acik havaya duskun... hani, hafta sonlari falan. ...finans sektöründe çalışan ama açık havaya düşkün... hani, hafta sonları falan. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I always imagined he'd have a single syllable name like Matt or John... | Hep Matt, John veya Dave gibi tek heceli bir ismi olur... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
or Dave. | ...diye hayal ediyordum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
In a perfect world, he drives a 4Runner, and | Kusursuz bir dunyada olsak, 4 ceker kullaniyor olur ve... Kusursuz bir dünyada olsak, 4 çeker kullanıyor olur ve... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
and the only thing he loves more than me is his golden lab. | ...ve benden fazla sevdigi tek sey altin sarisi labradoru olurdu. ...ve benden fazla sevdiği tek şey altın sarısı labradoru olurdu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And a nice smile. | Ve hos bir gulumsemesi. Ve hoş bir gülümsemesi. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
What about you? Let me think. | Peki ya siz? Dur bir dusuneyim. Peki ya siz? Dur bir düşüneyim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Honestly, by the time you're 34, all the physical requirements go out the window. | Aslina bakarsan, 34 yasina geldiginde tum fiziksel kosullar ortadan kalkar. Aslına bakarsan, 34 yaşına geldiğinde tüm fiziksel koşullar ortadan kalkar. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Like you secretly pray that he'll be taller than you. | Senden uzun olmasi icin gizlice dua edersin falan. Senden uzun olması için gizlice dua edersin falan. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Not an asshole would be nice. Just someone who enjoys my company, comes from a good family. | Pustun teki degil de hos biri olsun diye. Esligimden hoslanan, iyi bir aileden gelen. Puştun teki değil de hoş biri olsun diye. Eşliğimden hoşlanan, iyi bir aileden gelen. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I guess you don't think about that when you're younger. | Gencken boyle seyleri dusunmezsin. Gençken böyle şeyleri düşünmezsin. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I don't know... I mean... somebody who wants kids. | Bilmiyorum... cocuk isteyen. Bilmiyorum... Çocuk isteyen. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Likes kids. Wants kids | cocuklardan hoslanan. cocuklari olsun isteyen. Çocuklardan hoşlanan. Çocukları olsun isteyen. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Healthy enough to play with his kids. | cocuklariyla oynayabilecek kadar saglikli. Çocuklarıyla oynayabilecek kadar sağlıklı. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Please let him earn more money than I do. | Ve lutfen, benden fazla para kazanan. Ve lütfen, benden fazla para kazanan. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You might not understand that now, but believe me, you will one day. | Bunlari simdi anlayamiyor olabilirsin, ama inan bana bir gun anlayacaksin. Bunları şimdi anlayamıyor olabilirsin, ama inan bana bir gün anlayacaksın. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Otherwise that's a recipe for disaster. | Diger turlusu, felakete davetiye gibi bir sey. Diğer türlüsü, felakete davetiye gibi bir şey. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And hopefully some hair on his head. | Ve umarim, kafasinda biraz saci olan. Ve umarım, kafasında biraz saçı olan. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
But I mean even that's not a deal breaker these days. | Ama bugunlerde o bile vazgecme sebebi degil. Ama bugünlerde o bile vazgeçme sebebi değil. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
A nice smile. | Hos bir gulus. Hoş bir gülüş. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, a nice smile. Nice smile just might do it. | Evet, hos bir gulus. Hos bir gulus yeterli olur. Evet, hoş bir gülüş. Hoş bir gülüş yeterli olur. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Wow, that was depressing. | Vay canina, bu cok ic karartici oldu. Vay canına, bu çok iç karartıcı oldu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I should just date women. Tried it. | Sadece kadinlarla cikmaliyim sanirim. Onu da denedim. Sadece kadınlarla çıkmalıyım sanırım. Onu da denedim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
We're no picnic ourselves. | Kendi kendimize hic eglenceli degiliz. Kendi kendimize hiç eğlenceli değiliz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I don't mind being married to my career. | Kariyerimle evli olmaya aldirmam. Kariyerimle evli olmaya aldırmam. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And I don't expect it to hold me in bed as I fall asleep. | Ve yatakta ondan, uyuyana kadar bana sarilmasini da beklemem. Ve yatakta ondan, uyuyana kadar bana sarılmasını da beklemem. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I just don't want to settle. | Yerlesik bir hayat istemiyorum. Yerleşik bir hayat istemiyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You're young. Right now you see settling as some sort of a failure. | Gencsin. su anda yerlesik bir hayati basarisizlik gibi goruyorsun. Gençsin. Şu anda yerleşik bir hayatı başarısızlık gibi görüyorsun. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It is...by definition. | oyle... tanimi geregi. Öyle... tanımı gereği. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
But by the time someone is right for you, it won't feel like settling. | Evet, ama senin icin uygun biri oldugu zaman, yerlesmek gibi gelmeyecek. Evet, ama senin için uygun biri olduğu zaman, yerleşmek gibi gelmeyecek. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And the only person left to judge you | Ve seni yargilamak icin geriye kalan tek kisi... Ve seni yargılamak için geriye kalan tek kişi... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
will be the 23 year old girl with a target on your back. | ...ardinda, hedefleri olan 23 yasindaki kiz olacak. ...ardında, hedefleri olan 23 yaşındaki kız olacak. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
So what's the plan for the evening? | Pekâlâ, aksam icin planiniz ne? Pekâlâ, akşam için planınız ne? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well, we were gonna hit that party for the tech conference at the hotel. | Oteldeki Teknoloji Konferansi icin verilen partiye gidecektik. Oteldeki Teknoloji Konferansı için verilen partiye gidecektik. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I didn't know you could just attend those. I thought you had to register. | Onlara oylece gidilebildigini bilmiyordum. Kayit yaptirmak gerek saniyordum. Onlara öylece gidilebildiğini bilmiyordum. Kayıt yaptırmak gerek sanıyordum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Technically, I don't think it's open to the public. | Teknik olarak, herkese acik oldugunu sanmiyorum. Teknik olarak, herkese açık olduğunu sanmıyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
...just stop by. You're gonna crash it? Well you know they / More money than they know do have a nice party / what to do with... | Sen de bir ugra. Habersiz mi gireceksiniz? Sen de bir uğra. Habersiz mi gireceksiniz? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Jennifer Chu? | Jennifer Chu mu? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Shit! Ah, it'll be fine. | Siktir! Salla, sorun olmaz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Doing all right? | Keyfin yerinde mi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. This was a great idea. | Evet. Bu super bir fikirdi. Evet. Bu süper bir fikirdi. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You're so pretty. | cok guzelsin. Çok güzelsin. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You're exactly what I wanna look like in 15 years. | Tipki 15 yil sonra gorunmek istedigim gibisin. Tıpkı 15 yıl sonra görünmek istediğim gibisin. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Thank you, Natalie. You should dance. | Tesekkur ederim, Natalie. Dans etmelisiniz. Teşekkür ederim, Natalie. Dans etmelisiniz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Come on. No, no, no. | Hadi. Hayir, hayir, hayir. Hadi. Hayır, hayır, hayır. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I'm Dave. I'm Natalie. | Ben Dave. Ben de Natalie. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Who's Jennifer? | Jennifer kim? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
How's everybody doing out there? | Nasil gidiyoruz millet? Nasıl gidiyoruz millet? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Right about now, give it up for a very special alphaTECH guest. | Pekâla, su anda yerimi alphaTECH'in cok ozel bir misafirine birakiyorum. Pekâla, şu anda yerimi alphaTECH'in çok özel bir misafirine bırakıyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Young MC! | Genc MC! Genç MC! | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
What's up, alphaTECH? | Ne var ne yok, alphaTECH? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I got a busted computer. Can somebody fix it for me? THIS HERB'S A TALE FOR ALL THE FELLAS... TRY TO DO WHAT THOSE LADIES TELL US... GET SHOT DOWN CAUSE YOU'RE OVERZEALOUS... PLAY HARD TO GET, FEMALES GET JEALOUS... | Evde dagilmis bir bilgisayarim var. Tamir edebilecek biri var mi? Evde dağılmış bir bilgisayarım var. Tamir edebilecek biri var mı? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I want you to have a key to my place. | Evimin bir anahtarı, sende olsun istiyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Wow. I had no idea we were at that point in our relationship. | Vay canına. İlişkimizde öyle bir noktada olduğumuzdan haberim yoktu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Oh, yes. Wow. | Hem de nasıl. Vay canına. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Back home I don't get to act the way I do with you. | Eve döndüğümde, seninleyken davrandığım gibi davranmıyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
That's why I don't have a back home. I know. | İşte bu yüzden benim dönecek bir evim yok. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You're so cool. Mr Empty Backpack. | Çok havalısın. Bay Boş Sırt Çantası. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You know about my backpack? I Googled you. | Sırt çantamı biliyor musun? Google'da araştırdım. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It's what us modern girls do when we have a crush. | Bizim gibi modern kızlar çarpıldığında öyle yapar. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Does it bother you? It depends. | Bu seni rahatsız eder mi? Değişir. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Is the bag empty because you hate people or because you hate the baggage they come along with? | Çantan, insanlardan mı yoksa birlikte getirdikleri eşyalardan mı... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I don't hate people. I'm not exactly a hermit. | İnsanlardan nefret etmiyorum. Tamamen keşiş değilim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You just don't want to be tied down with the whole responsibility thing. | Sadece, bu sorumluluk şeyleriyle bağlanmak istemiyorsun. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I don't know what originally sparked the backpack. | Aslında, sırt çantası fikri nereden çıktı bilmiyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Probably needed to be alone. | Muhtemelen yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Recently, I've been thinking that I needed to empty the backpack | Son zamanlarda, çantayı boşaltmam gerektiğini düşünüyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
before I know what to put back in it. | Neleri tekrar içeri koyacağımı bilmeden. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Oh, no! I think we're out of gas. | Olamaz! Galiba yakıtımız bitti. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Hey. You're up? | Kalkmışsın. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I have to fly standby and make a meeting in Cincinnati. | Uçuşu erkene aldırıp Cincinnati'deki görüşmeye gitmeliyim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I made you feel cheap. | Kendini ucuz hissetmene sebep oldum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It's all right. Just leave the money on the dresser. | Sorun değil. Parayı şifonyerin üzerine bırakıver. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I'll text you later so we can swap schedules. | Daha sonra, programlarımızı ayarlamak için sana mesaj atarım. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I like you too. Good. | Ben de senden. Güzel. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Go catch your plane. | Git uçağına yetiş. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Last night er... | Dün gece... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It was kind of out of hand. I said things erm... | Biraz kontrolden çıkmıştım. Bazı şeyler söyledim ve... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I'm not actually sure everything that I said. | Söylediğim şeylerden pek emin değilim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
But I didn't want you to think... Just relax. | Ama senin şey düşünmeni... Rahatla biraz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It was nice to see you cut loose. | Seni, kendin olarak görmek güzeldi. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
So did you wake him up or slip out? | Onu uyandırdın mı yoksa sıvıştın mı? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
What? This morning. Your new friend. | Ne? Bu sabah. Yeni arkadaşından. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Did you wake him up for an awkward goodbye, or did you | Tuhaf bir vedalaşma için onu uyandırdın mı, yoksa... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
just slip out and make him feel like a whore? | ...sıvışarak kendisini bir fahişe gibi hissetmesine mi sebep oldun? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I just left. Protocol's always tricky. | Öylece çıktım. İletişim kuralları her zaman zorludur. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |