English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 180656
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm British, so... | Ben İngiliz'im, yani... | What Goes Up-1 | 2009 |  |
| I was thinking of popping in. | İçeri girmeyi düşünüyordum. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| To the funeral. | Cenazeye. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| It's called a wake. | Ona uyanış denir. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| A funeral is when you bury him. | Gömdüğünde cenaze olur. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Are we going to bury him? | Onu gömecek miyiz? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| No, we're just going to go sit next to his body for a while. | Hayır, sadece vücudunun yanında bir süreliğine oturacağız. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| It's called a wake, because he was Catholic. | Buna uyanış denir, çünkü o Katolik idi. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| He was almost a priest. | Neredeyse papazdı. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Almost. Almost. | Neredeyse. Neredeyse. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| (EXCLAIMS IN FRUSTRATION) | (SİNİRLE BAĞIRIR) | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I just loved him. | Onu sevdim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Some of us wanted to say a few words about Mr. Callalucci. | Bazılarımız Bay Callalucci hakkında birkaç şey söylemek istedi. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Before he was our teacher, Mr. C was almost a priest. | Bizim öğretmenimiz olmasından önce Bay C neredeyse bir papazdı. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| That's how come he knew all about what it is to have faith. | Bundan anlayacağınız gibi inanca sahip olmak hakkında her şeyi bilirdi. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Now it's up to us to have a little faith in him. | Şimdi ona karşı biraz inançlı olmak bize kalmış. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| It's so hard to believe that he's no longer here. | Artık buralarda olmadığına inanmak çok zor. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| He is, you know. | Buralarda, biliyorsun. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| This sort of thing happens all the time. | Bu tip şeyler her zaman olur. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| People feel that dead person all around them. | İnsanlar ölü kişileri etraflarında hissederler. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| But everybody's like, "No, you gotta fucking accept it. | Ama herkes şöyledir; "Hayır, kabullenmek zorundasın. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| "Gotta learn to move on without him." | "Onsuz hayata devam etmeyi öğrenmelisin. " | What Goes Up-1 | 2009 | |
| And if you listen to them, | Ve eğer onları dinlersen, | What Goes Up-1 | 2009 | |
| well, then, pretty soon that person really is dead. | ...sonra, çok yakında o kişi gerçekten de ölmüştür. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| He did things. | O bir şeyler yaptı. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Good things, mostly. | Genellikle iyi şeyler. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| And actions cause reactions. | Ve etki tepkiye neden olur. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| So what we do right now is different because of what he did then. | Yani şu an bizim yaptığımız şey önceden onun yaptıkları nedeniyle çok farklı. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Because whatever he did, we're not the same because of it, | Çünkü o her ne dediyse, ondan dolayı aynı değiliz, | What Goes Up-1 | 2009 | |
| and that's never gonna change thanks to him. | ...ve bu asla değişmeyecek, o sağ olsun. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Excuse me. Aren't you a reporter? | Özür dilerim. Sen muhabir değil misin? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| You aren't reporting about this, are you? | Bunu haber yapmıyorsun, değil mi? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| No. Sam and I were at college together. | Hayır. Sam ve ben aynı üniversitedeydik. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| No. Sam wasn't English. | Hayır. Sam İngiliz değildi. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Yes, I know. Thank you. | Evet, biliyorum. Teşekkür ederim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| No, I was at college in the US with Sam. | Hayır, ben Sam ile ABD'de üniversitedeydim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I was kicked out of Cambridge. | Cambridge'den atıldım. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I was covering the Christa McAuliffe shuttle thing, | Şu Christa McAuliffe mekik şeyini takip ediyordum, | What Goes Up-1 | 2009 | |
| and I thought I'd stop by. | ...ve bir uğrayabileceğimi düşündüm. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I'm sorry. Penelope Little. | Üzgünüm. Penelope Little. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| You understand I didn't want the press | Anlarsınız, basının tüm bunlara... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| getting involved in all of this. | ...karışmasını istemedim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I'm assuming you knew the circumstances. | Olayı bildiğinizi farz ediyorum. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Did Sam... | Sam... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I mean, I notice that it's not exactly | Demek istiyorum ki, şunu fark ettim burası tam olarak... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| overflowing with well wishers. | ...iyiliksever kimselerle dolup taşmıyor. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| He hated bad lighting. | Kötü ışıklandırmadan nefret ederdi. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Hey, Peg. What... | Selam, Peg. Ne... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Oh, my God, you guys. | Ah, tanrım, çocuklar. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| PENELOPE: I live in the rooming house where you're staying. | PENELOPE: Kaldığınız pansiyonda yaşıyorum. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| If you see me there, please don't ask me to say anything. | Lütfen benden bir şey söylememi istemeyin. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I'm sure others will be more than eager to talk and talk, | Eminim diğerleri konuşup durmaktan zevk alacaktır, | What Goes Up-1 | 2009 | |
| but if you're really his friend, please don't ask them. | ...eğer gerçekten onun arkadaşıysanız, lütfen onlara sormayın. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Hold on to the sack robes of Jesus | Hold on to the sack robes of Jesus | What Goes Up-1 | 2009 | |
| With the light of my eyes... | With the light of my eyes... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| (DIALING) | (ARANIYOR) | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Hey, Donna, it's me. | Hey, Donna, benim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| You guys are fucking nuts. | Siz çocuklar kafayı yemişsiniz. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I think I might actually have something here. | Burada gerçekten bir şeyler bulmuş olabilirim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Asleep at the wheel of Jesus | Asleep at the wheel of Jesus | What Goes Up-1 | 2009 | |
| ...that fell from the cross | ... that fell from the cross | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I woke up on the last train to Jordan | I woke up on the last train to Jordan | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Whatever it was I'm letting you know | Whatever it was I'm letting you know | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Everyone put something in? | Herkes bir şey koydu mu? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| (MUSIC STOPS) | (MÜZİK DURUR) | What Goes Up-1 | 2009 | |
| CAMPBELL: Sorry. Sorry, I didn't mean to intrude. | CAMPBELL: Pardon, pardon. Bölmek istemedim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| It's Mr. C's best friend. | Bu Bay C'nin en iyi arkadaşı. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Sorry, I didn't mean to barge in. | Pardon, öylece dalmak istememiştim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| BLYTHE: What's your name? | BLYTHE: Adın ne? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Campbell Babbitt. | Campbell Babbitt. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Babbitt. | Babbitt. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| BLYTHE: Where are you from? | BLYTHE: Nerelisin? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| ANN: He's from Ireland. | ANN: İrlandalı. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| England. I'm English. | İngiltere. Ben İngiliz'im. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| You must miss him so much. | Onu çok özlüyor olmalısınız. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Of course he does, you dink. | Tabi ki özlüyor, seni salak. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Do you want to talk about it? I mean, like, | Konuşmak ister misin? Demek istiyorum ki, yani, | What Goes Up-1 | 2009 | |
| you know, your feelings, the hurt, the loss... | ...bilirsin, duyguların, acı, kayıp... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I mean, we knew him well, but not, you know, best friends. | Onu iyi tanırdık, ama o kadar değil, bilirsin, en iyi arkadaşlar. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Well, I don't know. I mean, you know, | Aslında, bilmiyorum. Demek istiyorum ki, bilirsiniz... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| maybe you guys were his best friends. | ...belki de siz onun en iyi arkadaşlarıydınız. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| (MURMURING) Did he say that to you? | (MIRINTILAR) Bunu sana o mu söyledi? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| SYLVIA: Did he? | SYLVIA: Söyledi mi? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| SUE: Mr. B? Are you a teacher, like Mr. C? Yeah? No. | SUE: Bay B? Siz de Bay C gibi bir öğretmen misiniz? Evet? Hayır. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Why? You think you're gonna get him to take his place? | Neden? Onun yerini dolduracağını mı düşünüyorsun? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Forget it. The Shed is dead. | Unut bunu. Kulübenin işi bitmiş. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| We all get new homerooms tomorrow. | Yarın hepimizin yeni sınıfları olacak. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| They're reassigning us. | Bizi yeniden atıyorlar. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Someone ought to say it. | Birisi söylemeliydi. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Excuse me, Tess. You don't know. | Pardon, Tess. Sen bilmiyorsun. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| And when you don't know, don't open your mouth, | Ve bir şey bilmediğinde, ağzını açma, | What Goes Up-1 | 2009 | |
| because the rest of us have ears | çünkü diğerlerimizin senin... | What Goes Up-1 | 2009 | |
| that get filled with your bullshit. Okay, come on. Come, come. | ...zırvalıklarınla dolan kulakları var Tamam, hadi. gel, gel. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| So you came to visit him? | Öyleyse onu ziyarete mi geldin? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Well, I was assigned to cover the teacher in space. | Aslında, ben uzaydaki öğretmeni izlemek için görevlendirildim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Wait. So you're a reporter? | Bekle. Öyleyse sen bir muhabirsin? | What Goes Up-1 | 2009 | |
| But I thought he was a teacher. | Ama ben senin öğretmen olduğunu düşünmüştüm. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| No, I'm with... I say, I am a reporter. | Hayır, ben... Dedim ki, ben bir muhabirim. | What Goes Up-1 | 2009 | |
| I want to talk to you guys. EZRA: I thought he was a teacher. | Sizinle konuşmak istiyorum çocuklar. EZRA: Onun öğretmen olduğunu düşündüm | What Goes Up-1 | 2009 | |
| Guys, come here. | Millet, buraya gelin. | What Goes Up-1 | 2009 | |
