Search
English Turkish Sentence Translations Page 182955
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Steph... | Steph,.. Steph... Stephanie... Steph,.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...I can't. | ..yapamam. Yapamam. ...kalamam! ..yapamam. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I'm sorry. | Kusura bakma. Üzgünüm. Üzgünüm. Kusura bakma. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
What are you saying? | Ne diyorsun? Ne diyorsun sen? Nasıl yani? Ne diyorsun? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I'm saying no. | Hayır diyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Are you serious? | Yok artık. Ciddi olamazsın. Ciddi olamazsın! Yok artık. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh, Jesus. | Tanrım. Aman! Aman Tanrım! Tanrım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh, please. | Lütfen. Lütfen! Hayır, lütfen. Lütfen. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I didn't even see the red zone. I've only been here for 20 minutes. | Park edilmez levhasını görmedim bile. Bırakalı en fazla yirmi dakika oldu. Kırmızı çizgiyi görmedim bile. Sadece 20 dakikadır buradayım. "Park edilmez" levhasını görmemiştim. Sadece 20 dakikadır buradayım. Park edilmez levhasını görmedim bile. Bırakalı en fazla yirmi dakika oldu. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Sorry, pal. Can't help you. Oh, come on. Can't you give me a break? | Kusura bakma ahbap. Sana yardım edemem. Yapma. Bir şeyler yapsan? Elimde değil. Beni rahat bırakamaz mısın? Üzgünüm dostum, yardım edemem. Hadi ama! Görmezlikten gelemez misin? Kusura bakma ahbap. Sana yardım edemem. Yapma. Bir şeyler yapsan? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
No, man, no, man, no, man. | Hayır, dostum, hayır, dostum, hayır, dostum. Bay hayır, bay hayır, bay hayır! Hayır dostum! "Hayırcı adam", "Hayırcı adam". Hayır, dostum, hayır, dostum, hayır, dostum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
No man, no man, no man... Not possible! | Hayır diyen adam, hayır diyen adam, hayır diyen adam İmkânsız! Bay hayır, bay hayır, bay hayır!... Bu gerçek değil! "Hayırcı adam", "Hayırcı adam", "Hayırcı adam"... Olamaz! Hayır diyen adam, hayır diyen adam, hayır diyen adam İmkânsız! | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Jackoff. | Hıyarağa. Serseri. Git kendini becer. Hıyarağa. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Chapter 26, "Words That Rhyme With Yes." | 26. Bölüm, "Evet ile kafiyeli kelimeler." Bölüm 26, "Evet ile Kafiyeli Kelimeler. " 26. Bölüm. "Evet ile kafiyeli kelimeler". 26. Bölüm, "Evet ile kafiyeli kelimeler." | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Guess, mess. | Töhmet, kısmet. Sepet, ceket. Davet, şehvet... Töhmet, kısmet. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Tess, that's a name. Less, a word and a name. | Fikret, bu bir isim. Hikmet, hem kelime hem isim. Cevdet, bu bir isim. Şevket, hem isim hem kelime. ...Necdet, bu bir isim. Mürüvvet, hem isim hem sözcük. Fikret, bu bir isim. Hikmet, hem kelime hem isim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Terrence, don't freak out. What the fuck? | Terrence, sakın korkma. Bu da neyin nesi? Terrence, sakın korkma. Bu da ne? Terrence, sakın korkma. Ha s*ktir! Terrence, sakın korkma. Bu da neyin nesi? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Jesus, that nurse couldn't be any more obvious. | Tanrım, hemşireyi gördün mü? Bu kadar da açık sinyal verilmez ki. Şu hemşire daha fazla belli edemezdi. İsa aşkına, bir hemşire bu kadar da açık sarkıntılık etmez ki! Tanrım, hemşireyi gördün mü? Bu kadar da açık sinyal verilmez ki. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
She was coming in the room. It's like, "Give me some space, woman." | Odaya geliyordu. "Beni biraz rahat bırak kadın" dedirtti. Daha odaya girerken niyeti açıktı. "Her şeye varım" diyor sanki. Odaya öyle bir geliyor ki, "Biraz müsaade et be kadın! dedirtiyor. Odaya geliyordu. "Beni biraz rahat bırak kadın" dedirtti. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Again, I'm pretty sure she was just here checking on Carl. | Tekrar söylüyorum, eminim ki Carl'ı kontrol etmeye gelmişti. Tek amacının Carl'ı kontrol etmek olduğuna eminim. Carl'ı kontrol etmeye geldiğine kesinlikle eminim. Tekrar söylüyorum, eminim ki Carl'ı kontrol etmeye gelmişti. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
A covenant. | Mukavele. Anlaşma. Anlaşma! Mukavele. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Hey, buddy, you all right? | Dostum, iyi misin? Dostum iyi misin? Dostum, iyi misin? Dostum, iyi misin? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
The covenant, it's coming down hard on me, man. | Mukavele çok fena üzerime geliyor dostum. Anlaşma beni çok fena batırıyor adamım. O anlaşma beni iyice mahvetmeye başladı dostum. Mukavele çok fena üzerime geliyor dostum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
He keeps talking this covenant nonsense. It's not nonsense. | Devamlı bu mukavele saçmalığından bahsediyor. Saçmalık değil. Hala şu anlaşma saçmalığını anlatıyor. Saçmalık değil. Anlaşma saçmalığı hakkında konuşmaya devam ediyor. Saçmalık değil ki! Devamlı bu mukavele saçmalığından bahsediyor. Saçmalık değil. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
It is nonsense. | Saçmalık. Tabii ki saçmalık. Saçmalık. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh, thank God. Terrence. You have to remove the covenant. It's killing me. | Tanrı'ya şükür. Terrence. Mukaveleyi feshetmelisin. Beni öldürüyor. Şükürler olsun, Terrence. Anlaşmayı iptal etmelisin. Beni öldürüyor. Tanrıya şükür, Terrence. Anlaşmayı iptal etmelisin. Beni mahvediyor. Tanrı'ya şükür. Terrence. Mukaveleyi feshetmelisin. Beni öldürüyor. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
First of all, what were you doing in my car? | Öncelikle, arabamda ne işin vardı? İlk olarak; arabamda ne yapıyordun? İlk önce, arabamda ne aradığını söyler misin? Öncelikle, arabamda ne işin vardı? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I told you, I need you to remove the covenant. | Sana söyledim, mukaveleyi feshetmen lazım. Söyledim ya, anlaşmayı iptal etmen lazım. Söyledim ya, anlaşmayı iptal etmene ihtiyacım var. Sana söyledim, mukaveleyi feshetmen lazım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
There is no covenant. There never was. I was just riffing. | Mukavele falan yok. Asla da olmadı. Doğaçlama nakarat yapıyordum. Anlaşma falan yok. Hiç olmadı. Öylesine ağzımdan çıkıverdi. Anlaşma falan yok. Hiçbir zaman olmadı. Doğaçlama bir fikirdi. Mukavele falan yok. Asla da olmadı. Doğaçlama nakarat yapıyordum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Riffing? Well, I had to say something. | Doğaçlama nakarat mı? Bir şeyler söylemem gerekiyordu. Çıkıverdi? Birşeyler söylemek zorundaydım. Doğaçlama mı? Bir şeyler söylemeliydim. Doğaçlama nakarat mı? Bir şeyler söylemem gerekiyordu. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You were being difficult, embarrassing me in front of my crowd. | Karşına çıkan her fırsata evet, evet, evet... Zorluk çıkarıyordun ve seyircilerimin önünde beni utandırıyordun. Çetin ceviz çıkmıştın ve yandaşlarımın önünde beni küçük düşürüyordun. Çetin ceviz çıkmıştın ve yandaşlarımın önünde beni küçük düşürüyordun. Zor biriydin, İnsanlarımın içinde beni küçük düşürüyordun. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
So the whole yes thing is all bullshit? No. | O zaman bu evet olayı tamamen deli saçması mı? Hayır. Bütün bu evet olayı palavra mı yani? Hayır. Evet olayı saçmalık mı yani? Hayır. O zaman bu evet olayı tamamen deli saçması mı? Hayır. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You just don't know how to use it, that's all. | Nasıl kullanacağını bilmiyorsun, o kadar. Sadece nasıl kullanacağını bilmiyorsun. Sadece kullanmayı bilmiyorsun, hepsi bu. Nasıl kullanacağını bilmiyorsun, o kadar. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I do. Say yes to everything. Real tough to grasp. | Biliyorum. Her şeye evet diyorum. Kavraması çok zor. Biliyorum. Her şeye evet diyorum. Kavrayabilmek çok zor. Evet, biliyorum. Her şeye evet diyorum. Ne kadar zor olsa da. Biliyorum. Her şeye evet diyorum. Kavraması çok zor. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
No, that's not the point. | Hayır, demek istediğim o değil. Demek istediğim bu değil. Hayır, demek istediğim bu değildi. Hayır, demek istediğim o değil. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Well, maybe at first it is, but that's just to open you up to it... | En başta öyleydi belki, ama o fikirlerini değiştirmen içindi;.. Belki başlangıçta öyleydi ama bu seni, alıştırmak içindi... Belki ilk bakışta öyle ama sadece bakış açını genişletmeye... En başta öyleydi belki, ama o fikirlerini değiştirmen içindi;.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...to get you started. | ..başlaman için. ...başlayabilmen için. ...başlayabilmen için. ..başlaman için. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Then you're saying yes, not because you have to... | Ondan sonra evet dediğinde, mecbur olduğun için değil.. Sonra evet diyecektin, mecbur olduğun için değil... Sonra evet demeye başlıyorsun. Zorunda olduğun için değil... Ondan sonra evet dediğinde, mecbur olduğun için değil.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...not because a covenant tells you to... | ..mukavele gereği de değil.. ...anlaşma gereği de değil... ...anlaşma öyle dediği için değil... ..mukavele gereği de değil.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...but because you know in your heart that you want to. | ..kalbinin derinliklerinde öyle hissettiğin için dersin. ...kalpten istediğini bildiğin için. ...sadece tüm kalbinle bunu istediğini bildiğin için. ..kalbinin derinliklerinde öyle hissettiğin için dersin. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
That makes perfect sense. I told you. I said that. | Çok mantıklı. Sana söylemiştim. Sana söyledim. Çok mantıklı. Ben demiştim. Bu çok mantıklı. Sana açıklamıştım, söylemiştim. Çok mantıklı. Sana söylemiştim. Sana söyledim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You didn't say that. I did. | Hayır söylemedin. Söyledim. Dememiştin. Demiştim. Söylememiştin. Söylemiştim. Hayır söylemedin. Söyledim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You didn't say it like that. Not with an accent. | Bu şekilde söylemedin. Şivesiz söyledim ama Öyle dememiştin. Aksanlı söylemedim tabi. Bu şekilde söylememiştin. Bu tonda olmasa da söylemiştim. Bu şekilde söylemedin. Şivesiz söyledim ama | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Thanks, Terrence. Sorry about the car, and your head there. | Teşekkürler, Terrence. Araban ve kafan için kusura bakma. Teşekkürler, Terrence. Araban için üzgünüm, kafan için de. Sağ ol Terrence. Araba için kusura bakma, başın için de. Teşekkürler, Terrence. Araban ve kafan için kusura bakma. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
What time is it? It's 5:40 in the morning. | Saat kaç? Sabahın 5:40'ı. Saat kaç? Sabahın 5:40'ı . Saat kaç? Sabahın 05:40'ı. Saat kaç? Sabahın 5:40'ı. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I said that. | Söylemiştim. Ben demiştim. Söylemiştim. Söylemiştim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Whatever. | Bana ne. Her neyse. Her neyse. Bana ne. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I'm gonna hop in the bed just in case the nurse comes back. | Hemşirenin gelme ihtimâline karşı yatağa yatacağım. Ben yatağa gireceğim. Belki hemşire gelir. Hemşirenin geri gelme ihtimaline karşı yatağa yatacağım. Hemşirenin gelme ihtimâline karşı yatağa yatacağım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Sir, you need to get back to your room. No, I don't. | Beyefendi, odanıza dönmek zorundasınız. Hayır, değilim. Odanıza dönmeniz gerek! Hayır. Bayım, odanıza geri dönmelisiniz. Hayır, değilim. Beyefendi, odanıza dönmek zorundasınız. Hayır, değilim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Sir, stop right there. Eat me. | Beyefendi, orada durun. Sıkıysa durdur. Durun! Ye beni. Bayım, durun orada. Sıkıysa yakala. Beyefendi, orada durun. Sıkıysa durdur. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Lee. What are you doing here? I'm a nurse, remember? | Lee. Ne yapıyorsun burada? Unuttun mu, ben hemşireyim. Lee. Ne yapıyorsun burada? Ben hemşireyim ya. Lee, ne yapıyorsun burada? Ben bir hemşireyim, hatırladın mı? Lee. Ne yapıyorsun burada? Unuttun mu, ben hemşireyim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh, yeah, right. Sorry. Can I borrow your car? | Doğru. Kusura bakma. Arabanı ödünç alabilir miyim? Oh, evet, doğru. Pardon. Arabanı alabilir miyim? Doğru ya! Pardon. Arabanı ödünç alabilir miyim? Doğru. Kusura bakma. Arabanı ödünç alabilir miyim? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
No, I don't have my car anymore. I've got my Ducati, thanks to you. | Artık arabam yok. Sayende Ducatim var. Artık arabam yok. Ducati'm var, sayende. Artık arabam yok. Ducati'm var, senin sayende. Artık arabam yok. Sayende Ducatim var. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Ducati. | Ducati. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Have you ever driven one of these before? They're quite powerful. | Daha önce bunlardan hiç kullandın mı? Oldukça güçlü bir alet. Bunlardan birini hiç kullandın mı? Çok güçlüdür. Bunun gibi bir şey kullanmış mıydın önceden? Bunlar bayağı güçlüdür. Daha önce bunlardan hiç kullandın mı? Oldukça güçlü bir alet. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I ride double all the time on the scooter with Allison. | Evet, Allison'ın mobiletine hep ikinci olarak bindim. Allison'ın motorunu kullanmıştım. Evet, Allison'la beraber mobiletini sürmüştüm. Evet, Allison'ın mobiletine hep ikinci olarak bindim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
No, Carl, this is not the same. | Hayır, Carl, bu aynı şey değil. Carl, bu aynı şey değil. Hayır Carl. Bu ona benzemez. Hayır, Carl, bu aynı şey değil. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You really have to be careful. Okay? These things have a lot of... | Gerçekten dikkatli olmalısın. Tamam mı? Bu şeylerde çok fazla.. Çok dikkatli olmalısın tamam mı? Bu şeyin motoru çok fazla... Gerçekten dikkatli olmalısın. Bu motorlarda bir sürü... Gerçekten dikkatli olmalısın. Tamam mı? Bu şeylerde çok fazla.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Holy Jesus. | Yüce Tanrım. Aman Allah'ım! İsa aşkına! Yüce Tanrım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
torque. | ..tork var. ...güçlüdür. ...tork vardır. ..tork var. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
How you doing? Can't complain. | Nasılsın? Hâlimden memnunum. Nasılsın? Şikayet edemem. Nasıl gidiyor? Şikayetçi değilim. Nasılsın? Hâlimden memnunum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You might wanna get out of the way. | Yolumdan çekilseniz iyi olur. Yoldan çekilin! Yolumdan çekilmelisiniz. Yolumdan çekilseniz iyi olur. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Come on. Jerk. I'm sorry. | Hadi. Hıyar. Affedersiniz. Serseri. Üzgünüm. Ne yapıyorsun aptal? Üzgünüm. Hadi. Hıyar. Affedersiniz. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Whoa! | Whoa! Amanın! | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
What an asshole. | Şu dallamaya bir bakın hele. Amma da göt herif. Ne puşt ama! Şu dallamaya bir bakın hele. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Carl, what are you doing here? | Carl, burada ne işin var? Carl, burada ne arıyorsun? Carl, ne yapıyorsun burada? Carl, burada ne işin var? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I just wanted to tell you that I don't wanna live with you. | Seninle beraber yaşamak istemediğimi söylemeye geldim. Seninle birlikte yaşamak istemediğimi söylemeye geldim. Sadece şunu söylemek istiyorum. Sensiz olmak istemiyorum. Seninle beraber yaşamak istemediğimi söylemeye geldim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh, wow. Thanks. My knight in shining armor. | Vay canına, teşekkürler. Parıldayan zırhlı şövalyem benim. Sağ ol be. Parlak zırh içindeki şövalyem benim. Vay canına. Teşekkürler, parlak zırhlı şövalyem. Vay canına, teşekkürler. Parıldayan zırhlı şövalyem benim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Okay, people, let's go. | Tamam, millet, gidelim. Hadi gidelim millet. Pekâlâ millet. Hadi başlayalım. Tamam, millet, gidelim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
But I wanna be with you. | Ama seninle beraber olmak istiyorum. Ama seninle olmak istiyorum. Ama seninle olmak istiyorum. Ama seninle beraber olmak istiyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
But I don't wanna be with you. I don't know you. | Ama ben istemiyorum. Seni tanımıyorum bile. Ama ben istemiyorum. Seni tanımıyorum. Ama ben istemiyorum. Kim olduğunu bile bilmiyorum. Ama ben istemiyorum. Seni tanımıyorum bile. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Everything I said I meant, except about living together. | Beraber yaşamak dışında söylediğim her şeyde samimiydim. Birlikte yaşama kısmı hariç her dediğim doğruydu. Sana söylediğim her şeyi kast etmiştim, beraber yaşamak hakkındaki hariç. Beraber yaşamak dışında söylediğim her şeyde samimiydim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
That makes me nervous, but that's normal. It's big. | Sinirlerimi geriyor ama normaldir. Büyük bir karar. Bu da normal. Önemli bir karar. Beni biraz gerdi. O beni biraz gerdi, ama bu doğal. Bu büyük bir karar. Sinirlerimi geriyor ama normaldir. Büyük bir karar. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
We shouldn't just jump into that without thinking. | Böyle bir şeye düşünmeden, balıklama dalmamalıyız. Düşünmeden içine dalamazdık. Düşünmeden böyle bir şeye atlamamalıyız. Böyle bir şeye düşünmeden, balıklama dalmamalıyız. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Why not? You do it with everything. You say yes to whatever comes your way. | Neden olmasın? Her şeyde öyle yapıyorsun. Önüne çıkan her şeye evet diyorsun. Neden olmasın? Sen önüne çıkan her şeye evet demiyor musun? Neden olmasın? Sen her şeye atlıyorsun. Yoluna çıkan her şeye evet diyorsun. Neden olmasın? Her şeyde öyle yapıyorsun. Önüne çıkan her şeye evet diyorsun. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
That's not true. You can say no if you don't want something. | Doğru değil. Bir şeyi istemezsen hayır diyebiliyorsun. Bu doğru değil. Birşeyi istemezsen hayır diyebilirsin. Bu doğru değil. Bir şeyi istemiyorsan hayır diyebilirsin. Doğru değil. Bir şeyi istemezsen hayır diyebiliyorsun. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Brilliant, Carl. Where'd you get that? Your literature? | Dâhice, Carl. Nereden öğrendin bunu? Edebiyat mı? Dahice, Carl. Bunu nereden duydun? Dâhice Carl. Bunu nereden arakladın? Edebiyat'tan mı? Dâhice, Carl. Nereden öğrendin bunu? Edebiyat mı? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Look, I know the philosophy has some holes. | Bak, işin felsefesinin bazı boşluklarının olduğunu biliyorum. İşin özünde bazı boşluklar var biliyorum. Bak, işin felsefesinde bazı gedikler olduğunu biliyorum. Bak, işin felsefesinin bazı boşluklarının olduğunu biliyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You think? Seems pretty airtight to me. | Öyle mi? Bana oldukça sağlam geldi. Öyle mi? Bana çok sağlam gibi geldi. Öyle mi? Bana bayağı hava geçirmez gelmişti. Öyle mi? Bana oldukça sağlam geldi. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
But if I hadn't done that, I never would've met you. | Ama öyle yapmış olmasaydım, asla seninle tanışamazdım. Ama bunu yapmasam seninle asla tanışamazdım. Ama bunu yapmasaydım seninle karşılaşmamış olacaktım. Ama öyle yapmış olmasaydım, asla seninle tanışamazdım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Because the old Carl didn't think he was enough for anybody. | Çünkü eski Carl kimse için yeterli olmadığını düşünürdü. Çünkü eski Carl, kimse için yeterli olduğunu düşünmüyordu. Çünkü eski Carl kimse için yeterli olmadığını düşünürdü. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I thought if I said yes to things and got involved with people... | Evet deyip insanlarla tanışınca,.. Evet deyip insanlarla kaynaşınca... Bir şeylere evet dersem ve insanlarla ilgilenirsem eğer... Evet deyip insanlarla tanışınca,.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...sooner or later, they'd find out I'm not enough. | ..er geç yetersiz olduğumu anlayacaklarını düşünürdüm. ...er ya da geç yetersiz olduğumu anlayacaklarını düşünürdüm. ...er ya da geç yetersiz biri olduğumun farkına varacaklardı. ..er geç yetersiz olduğumu anlayacaklarını düşünürdüm. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I didn't think I had anything to share. | Paylaşacak hiçbir şeyim olmadığını düşünürdüm. Paylaşacak hiçbir şeyim olmadığını sanıyordum. Paylaşacak bir şeyimin olduğunu düşünmüyordum. Paylaşacak hiçbir şeyim olmadığını düşünürdüm. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
But now I know that what I have to share is pretty huge, and I wanna share it with you. | Şimdi paylaşacağım şeyin oldukça büyük olduğunu biliyorum.. Şimdi paylaşacağım şeyin ne kadar büyük olduğunu biliyorum ve seninle paylaşmak istiyorum. Şimdiyse paylaşabileceklerimin devâsa boyutta olduğunu biliyorum... Şimdi paylaşacağım şeyin oldukça büyük olduğunu biliyorum.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Do you mind, Reggie? Seriously, dude. | İzin verir misin, Reggie? Ciddiyim, ahbap. Sakıncası yoksa, Reggie? Cidden ahbap. İzin verir misin, Reggie? Ciddiyim, ahbap. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Sorry, this seemed interesting. | Pardon, ilginç geldi. İlginç geldi de. Üzgünüm, enteresan gelmişti. Pardon, ilginç geldi. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Even if I had met you, I never would've asked you out. | Seninle tanışsam bile, asla çıkma teklif edemezdim. Seninle karşılaşmamış olsaydım sana asla çıkma teklifi etmezdim. Seninle tanışsam bile, asla çıkma teklif edemezdim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You were the complete opposite of me. You did things and had friends... | Benim tamamen tersimdin. Bir şeyler yapıyordun, arkadaşların vardı,.. Benim tam tersimdin. Yaptığın şeyler, arkadaşların vardı... Benimle tamamen zıttın. Bir şeyleri başarmıştın, arkadaşlar edinmiştin... Benim tamamen tersimdin. Bir şeyler yapıyordun, arkadaşların vardı,.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...and sang in rock bands and made life happen. | ..rock grubunda şarkı söylüyordun ve hayatını yaratıyordun. ...rock grubunda şarkı söylüyordun ve hayatını yaşıyordun. ...bir Rock grubunda şarkı söylüyordun ve hayatını yaşanır kılmıştın. ..rock grubunda şarkı söylüyordun ve hayatını yaratıyordun. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You weren't scared of anything. | Hiçbir şeyden korkmuyordun. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You don't think I'm scared of anything? | Hiçbir şeyden korkmadığımı mı sanıyorsun? Hiçbir şeyden korkmadığımı mı zannediyorsun? Hiçbir şeyden korkmadığımı mı sanıyorsun? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Who do you think I am? I'm scared of a lot of things. | Kim olduğumu sanıyorsun? Birçok şeyden korkuyorum. Kim olduğumu sanıyorsun? Korktuğum pek çok şey var. Kim olduğumu sanıyorsun? Bir sürü şeyden ödüm kopuyor. Kim olduğumu sanıyorsun? Birçok şeyden korkuyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
And I'm scared too. | Ben de korkuyorum. Benim de var. Ben de korkuyorum. Ben de korkuyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
So let's be scared together. | O zaman beraber korkalım. Hadi beraber korkalım. Hadi o zaman beraber korkalım. O zaman beraber korkalım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I don't know what you want me to say. | Ne söylememi istediğini bilmiyorum. Ne dememi istediğini bilmiyorum. Ne söylememi istediğini bilmiyorum. Ne söylememi istediğini bilmiyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
So just say yes... | Evet desen yeter. Sadece evet de... O zaman sadece evet de... Evet desen yeter. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...but only if you really want to. | Ama gerçekten istiyorsan. ...ama eğer gerçekten istiyorsan. ...ama sadece gerçekten istiyorsan. Ama gerçekten istiyorsan. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
And can you do it kind of soon? I think I'm starting to get a chill. | Çabuk yapar mısın? Kıçım dondu burada. Çabuk olur musun? Kıçım donmaya başladı da. Ve bunu daha çabuk yapabilir misin? Üşümeye başladım. Çabuk yapar mısın? Kıçım dondu burada. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I noticed that. | Evet, fark ettim. Evet, farkettim. Evet, farkındayım. Evet, fark ettim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |