Search
English Turkish Sentence Translations Page 183245
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Wow you have been everywhere. | Vay, ne çok yer gezmişsin! Vay, ne çok yer gezmşsin! Vay, ne çok yer gezmiÅŸsin! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Yeah Artith and I finally had a chance to travel when Brian was in college. | Ah evet, Brian üniversiteye başlayınca, Artith ve ben nihayet seyahat etmeye fırsat bulabilmiştik. Ah evet, Brian üniversiteye baÅŸlayınca, Artith ve ben nihayet seyahat etmeye fırsat bulabilmiÅŸtik. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
That one is take in Rome. | Bunu Roma'da çektirmiştik. Bunu Roma'da çektirmiÅŸtik. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
And is this Brian? That is my pride and joy. | Bu da Brian'mı? İşte benim gururum ve yaşam kaynağım. Bu da Brian'mı? İşte benim gururum ve yaÅŸam kaynağım. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Where's your husband? He passed away a few years back. | Peki eşin nerede şimdi? Bir kaç yıl önce vefat etti. Peki eÅŸin nerede ÅŸimdi? Bir kaç yıl önce vefat etti. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry. | Üzüldüm. Üzüldüm. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh don't be, he had a good life and I was lucky enough to share it with him. | Ay üzülme, çok iyi bir hayat yaşadı ve ben de şanslıyım ki bu hayatı onunla paylaştım. Ay üzülme, çok iyi bir hayat yaÅŸadı ve ben de ÅŸanslıyım ki bu hayatı onunla paylaÅŸtım. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
(Doorbell Rings) (Rose) Hey Mae, you want me to get that? No no I will get it. | Hey Mae, ben açayım mı? Yok, yok ben açarım. Hey Mae, ben açayım mı? Yok, yok ben açarım. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Well here we go. You go and hide in the dining room because I wanna surprise him. | İşte başlıyoruz. Sen git ve yemek odasına saklan. Ona sürpriz yapacağım. İşte baÅŸlıyoruz. Sen git ve yemek odasına saklan. Ona sürpriz yapacağım. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
OK. OK great. | Tamam. Harika. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Brian... Hey mom. | Brian... Merhaba anne. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I am so glad you are here there is someone I want you to meet. | Gelebildiğine çok sevindim. Seni biriyle tanıştırmak istiyorum. GelebildiÄŸine çok sevindim. Seni biriyle tanıştırmak istiyorum. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh yeah about that I actually... | Ah, aslında ben de sana tam... Ah, aslında ben de sana tam... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Everybody this is my son Brian. | Millet! Bu benim oğlum, Brian! Millet! Bu benim oÄŸlum, Brian! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
(Everyone) Hi Brian. | Selam, Brian! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Hi... | Selam?! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
This is the Lady Fantasia Extravaganza. | Bu, Lady Fantasia Extravaganza. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Charmed. All right... | Çarpıldım! Öyle olsun Çarpıldım! Öyle olsun | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
This is Jim. Hi. | Bu, Jim. Selam Selam | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
And Glenn Hi. | Ve Glenn Selam Selam | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I am Gregg. | Ben de Gregg. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Remember what we said about the varsity team. | Demin ne dedik biz sana okulla ilgili! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Isn't that the neighbours....? | O komuşunun oğlu değil miydi? O komuÅŸunun oÄŸlu deÄŸil miydi? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Yes we are trying to find him some better role models. | Evet, biraz adam etmeye çalışıyoruz. Evet, biraz adam etmeye çalışıyoruz. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
And this is Chase He is going to art school. | VE BU CHASE. Güzel sanatlarda okuyor. VE BU CHASE. Güzel sanatlarda okuyor. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
That's nice. | Hoşmuş, ne diyeyim. HoÅŸmuÅŸ, ne diyeyim. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
This is Miss Salsa Roha. | Bu, Miss Salsa Roha. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Who I might add has turned out to be quite the cook. | Onu tanıyana kadar ben de kendimi aşçı zannediyordum. Onu tanıyana kadar ben de kendimi aşçı zannediyordum. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
You will have to try my (Spanish word) sometime. | İspanyol yemeklerini bir ara mutlaka tatmalısın. İspanyol yemeklerini bir ara mutlaka tatmalısın. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Right.. | Ol duu. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
And now that we are all here why don't we sit down to dinner? | Madem hepimiz buradayız, artık yemeğe başlayalım bari. Madem hepimiz buradayız, artık yemeÄŸe baÅŸlayalım bari. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
errrr... you see mom.... the thing is... | Aaaa... anne aslında... sana bir şey... Aaaa... anne aslında... sana bir ÅŸey... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh now where is kitty? Knife fight. | Ay, Kitty nerde? Bıçak kavgası var içerde! Ay, Kitty nerde? Bıçak kavgası var içerde! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Don't ask. | Ne olduğunu hiç sorma! Ne olduÄŸunu hiç sorma! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Well does everyone have something to drink. | Herkes içecek aldı mı? Herkes içecek aldı mı? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Mom.... MOM!! | Anne... ANNE!!! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
So your mom tells me that your a teacher. Yeah. | Annen öğretmen olduğundan bahsetti. Evet. Annen öğretmen olduÄŸundan bahsetti. Evet. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
So what does a girl got to do to get a little extra credit? | Peki, KIZ öğrencilerin arada ekstra not almak isterlerse senin için ne yapmaları gerekiyor?! Ahh... şeyyy... Peki, KIZ öğrencilerin arada ekstra not almak isterlerse senin için ne yapmaları gerekiyor?! Ahh... ÅŸeyyy... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
So what is it that you teach? AP Literature. | Ne öğretmenisin peki? Edebiyat. Ne öğretmenisin peki? Edebiyat. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
So what is your favourite book? Errrr... excuse me both you guys but... | Öyle mi, en sevdiğin roman hangisi? Ahhh... Bakın ben hepinizden çok özür dilerim ama... Öle mi, en sevdiğin roman hangisi? Ahhh... Bakon ben hepinizden çok özür dilerim ama... Öyle mi, en sevdiÄŸin roman hangisi? Ahhh... Bakın ben hepinizden çok özür dilerim ama... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Can I ask you something? | Bir şey sorabilir miyim? Bir ÅŸey sorabilir miyim? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Of course dear. | Elbette canım. Elbette canım. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
How do you know all these people? | Tüm bu insanları nereden tanıyorsun? Tüm bu insanları nereden tanıyorsun? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Why you acting like I never get out of the house. | Sanki hiç evden çıkmıyormuşum gibi konuştun şimdi. Sanki hiç evden çıkmıyormuÅŸum gibi konuÅŸtun ÅŸimdi. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
So are you surprised that I have friends you don't know about? | Tanımadığın arkadaşlarımı görünce şaşırdın mı yoksa? Tanımadığın arkadaÅŸlarımı görünce ÅŸaşırdın mı yoksa? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. | Yani! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
You know that they are all... Delightful? Yes are they just. | Peki hepsinin şeyyy... olduklarını biliyor musun? Güzel ve zevkli? Evet, hepsi öyleler. Peki hepsinin ÅŸeyyy... olduklarını biliyor musun? Güzel ve zevkli? Evet, hepsi öyleler. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
So Chase, why don't you tell Brian about the painting your working on the one about the rack... | Ay Chase, neden Brian'a hani şu üzerinde çalıştığın memelerle ilgili resimden bahsetmiyorsun... yada her ne ile ilgiliyse artık! Ay Chase, neden Brian'a hani ÅŸu üzerinde çalıştığın memelerle ilgili resimden bahsetmiyorsun... yada her ne ile ilgiliyse artık! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh well it is this kind of arigory.... Sorry ERM... | Oh, o bir çeşit sanatsal taşlama... Ah pardon... şeyyy... Oh, o bir çeÅŸit sanatsal taÅŸlama... Ah pardon... ÅŸeyyy... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Mom I have some news, and I mean some really big news. | Anne sana haberlerim var... Hem de çok ÖNEMLi haberlerim var. Anne sana haberlerim var... Hem de çok ÖNEMLİ haberlerim var. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Well I think I know what it is. Really how did you find out? | Sanırım ne olduğunu biliyorum. Gerçekten mi!... Nerden öğrendin? Sanırım ne olduÄŸunu biliyorum. Gerçekten mi!... Nerden öğrendin? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I'm your mother I know everything. (Doorbell rings) | Ben senin annenim, her şeyi bilirim. Ben senin annenim, her ÅŸeyi bilirim. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Now I wonder who that can be? Maybe it's Kitty. | Bu da kim şimdi?... Ay, belki de Kitty'dir. Bu da kim ÅŸimdi?... Ay, belki de Kitty'dir. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I'll get it. Mom wait a.... | Açıyorum... Anne... dur bir dak... Açıyorum... Anne... dur bir dak... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Hello.... Well hi you must be Brian's mom. | Merhaba. Ay merhabaaa! Siz Brian'ın annesi olmalısınız! Merhaba. Ay merhabaaa! Siz Brian'ı annesi olmalısınız! Merhaba. Ay merhabaaa! Siz Brian'ın annesi olmalısınız! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I'm Jenny Sue. Errrr.... Yes? | Ben Jenny Sue. Ayy... şeyy... Evet? Ben Jenny Sue. Ayy... ÅŸeyy... Evet? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Jenny Camble of Scott's Camble. | Scott'ların JennyöSue Camble. Scott'ların JennyöSue Camble. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
This is Jenny Sue, My Fiancee. | Anne bu Jenny Sue... Nişanlım! Ayy!?... Anne bu Jenny Sue... NiÅŸanlım! Ayy!?... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
(Jenny) It is so nice to finally meet you. | Sonunda sizinle tanıştığıma çok sevindim. Sonunda sizinle tanıştığıma çok sevindim. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Brian talks about you all the time. | Brian sizden çok sık bahseder. Brian sizden çok sık bahseder. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Does he? | Öyle miii?! Öyle miii?! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
My goodness and so many people. | Aman tanrım, amma da kalabalıkmış! Aman tanrım, amma da kalabalıkmış! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Brian never told me that you were throwing us a party. | Brian bizim için bir parti vereceğinizden bahsetmemişti. Brian bizim için bir parti vereceÄŸinizden bahsetmemiÅŸti. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Well you know how things slip his mind. | Ay unutmuştur işte, anlarsın ya... Ay unutmuÅŸtur iÅŸte, anlarsın ya... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh this is Salsa Roha. | Ay bu, Salsa Roha. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Hola, delighted to meet you. | Hola, tanıştığıma memnun oldum. Hola, tanıştığıma memnun oldum. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Just because you have a real couchie.... | Sırf gerçek bir "kukun" var diye san... Sırf gerçek bir "kukun" var diye san... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Tourette Syndrome poor dear and the doctors can't do a thing about it. | Onu mazur gör tatlım, beyninden rahatsız, ve doktorlar henüz bir tedavi bulamadılar! Onu mazur gör tatlım, beyninden rahatsız, ve doktorlar henüz bir tedavi bulamadılar! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I am Miss Fantasia Extravaganza. It is so nice to finally meet you. | Ben bayan Fantasia Extravaganza. Nihayet sizinle tanışabildiğime çok sevindim. Ben bayan Fantasia Extravaganza. Nihayet sizinle tanışabildiÄŸime çok sevindim. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Brian has been talking our ears off about you all evening. | Brian her gece, neredeyse kulaklarımızın zarını patlatana kadar sizden bahsediyordu. Brian her gece, neredeyse kulaklarımızın zarını patlatana kadar sizden bahsediyordu. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh you must be frightfully bored by now. | Ay, o zaman şimdiye dek benden ziyadesiyle bıkmışsınızdır. Ay, o zaman ÅŸimdiye dek benden ziyadesiyle bıkmışsınızdır. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh on the contrary we are dying to hear more.. | Ay aksine, daha fazlasını duymak için sabırsızlanıyoruz... Ay aksine, daha fazlasını duymak için sabırsızlanıyoruz... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
This is my sister Rose. It is nice to meet you. | Bu kız kardeşim, Rose. Tanıştığımıza memnun oldum. Bu kız kardeÅŸim, Rose. Tanıştığımıza memnun oldum. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
This is Chase, Jim, Glenn and Gregg. | Bunlar da Chase, Jim, Glenn ve Gregg. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Everybody this is Brian's Fiancee err.... | Millet, bu da Brian'ın nişanlısı... ayy... Millet, bu da Brian'ın niÅŸanlısı... ayy... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Jenny Sue. Hiya ya all. | Jenny Sue. Herkese merhabaaa... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Wait you said Brian was playing on our team. | Hey, sen Brian'ın bizden olduğunu söylemiş miydin? Hey, sen Brian'ın bizden olduÄŸunu söylemiÅŸ miydin? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Yeah well apparently he is cross training. | Şeyy... Sanırım yatay geçiş yapmış! Şeyy... Sanırım yatay geçiş yapmış! Åeyy... Sanırım yatay geçiÅŸ yapmış! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Would you like some salad? What don't you all say grace? | Biraz salata almaz mıydın? Neden önce dua ile başlamıyoruz? Biraz salata almaz mıydın? Neden önce dua ile baÅŸlamıyoruz? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Of course dear, Would you like to do the honours? | Tabiki canım... şeyy... Bize bu onuru bahşeder misin? Tabiki canım... şeyy... Bize bu onuru bahseder misin? Tabiki canım... ÅŸeyy... Bize bu onuru bahÅŸeder misin? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Thank you god for another wonderful day, | Tanrım, bana bu güzel günü yaşama fırsatı verdiğin için teşekkür ederim... Tanrım, bana bu güzel günü yaÅŸama fırsatı verdiÄŸin için teÅŸekkür ederim... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
and the chance to be here with my new friends. | ...ve burada yeni arkadaşlarla tanışma fırsatı verdiğin için... ...ve burada yeni arkadaÅŸlarla tanışma fırsatı verdiÄŸin için... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
And thank you for all this wonderful food, | ...ve tüm bu güzel yiyecekler için de teşekkür ederim. ...ve tüm bu güzel yiyecekler için de teÅŸekkür ederim. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
and most importantly thank you for bringing Brian to me again. | Ve hepsinden önemlisi, Brian'ın tekrar benimle olmasını sağladığın için teşekkür ederim. Ve hepsinden önemlisi, Brian'ın tekrar benimle olmasını saÄŸladığın için teÅŸekkür ederim. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh my this certainly is an interesting dish, What do you call it? | Ay, bu yemek kesinlikle çok ilginç görünüyor. Adı ne bunun? Ay, bu yemek kesinlikle çok ilginç görünüyor. Adı ne bunun? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
(Speaks very aggressive Spanish) | !!!!!!!!!! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Wow what a name! | Ay, ne isim be! | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Mom is everything OK? | Anne, her şey yolunda mı? Anne, her ÅŸey yolunda mı? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Of course dear why do you ask? | Elbette hayatım, neden sordun ki? Elbette hayatım, neden sordun ki? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
I was kind of expecting you to be jumping up and down with excitement right about now. | Açıkçası bu durum karşında heyecandan ne yaptığını bilmez bir durumda olursun diye bekliyordum. Açıkşası bu durum karşında heyecandan ne yaptığını bilmez bir durumda olursun diye bekliyordum. Açıkçası bu durum karşında heyecandan ne yaptığını bilmez bir durumda olursun diye bekliyordum. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
You just caught me a little by surprise is all... | Ay, sadece biraz şaşırdım ama hepsi bu... Ay, sadece biraz ÅŸaşırdım ama hepsi bu... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Am I not what you were expecting? | Yoksa ben umduğunuz gibi biri çıkmadım mı? Yoksa ben umduÄŸunuz gibi biri çıkmadım mı? | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh no dear I have always wanted a daughter in law. | Oh hayır bi' tanem... ...ben her zaman bir gelinim olsun istemişimdir. Oh hayır bi' tanem... ...ben her zaman bir gelinim olsun istemiÅŸimdir. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh bless your heart. | Ay, yüreğin dert görmesin. Ay, yüreÄŸin dert görmesin. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
You know we should go out next week and have lunch, | Diyordum ki, önümüzdeki hafta birlikte dışarı çıkıp, bir öğlen yemeği yiyelim... Diyordum ki, önümüzdeki hafta birlikte dışarı çıkıp, bir öğlen yemeÄŸi yiyelim... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
we could get together and go shopping and get our hair done. | Birlikte alışveriş yapar, kuaföre giderdik. Bu sayede birbirimizi de tanımış olurduk. Birlikte alışveriÅŸ yapar, kuaföre giderdik. Bu sayede birbirimizi de tanımış olurduk. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Oh that sounds like so much fun. | Ay, kulağa çok eğlenceli olurmuş gibi geliyor. Ay, kulaÄŸa çok eÄŸlenceli olurmuÅŸ gibi geliyor. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Of course I wouldn't think about leaving out Brian's favourite aunt. | Ayy elbette! Brian'ın biricik teyzesini yalnız bırakmayı aklımın ucundan bile geçiremem. Ayy elbette! Brian'ın biricik teyzesini yalnız bırakmayı aklımın ucundan bile geçiremem. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
You know mom I was really kind of.... | Biliyor musun anne, aslında ben... Biliyor musun anne, aslında ben... | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |
Eat your salad dear. | Sen salatanı ye, canım. Sen salatanı ye, canım. | You Should Meet My Son!-1 | 2010 | ![]() |