Search
English Turkish Sentence Translations Page 183698
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You appear to be a wise man, | Akıllı birine benziyorsun | Zen-1 | 2009 | |
| but it seems you know nothing about the Practice | ama anlaşılan Uygulamayı Yol edinmeyi anlamamışsın | Zen-1 | 2009 | |
| You seem not to even know the Teachings | Bu ilkenin kelime anlamını kavradığını bile sanmam | Zen-1 | 2009 | |
| What is the practice? | Uygulamayı yol edinmek nedir? | Zen-1 | 2009 | |
| What is the teachings? | Kelime anlamı nedir? | Zen-1 | 2009 | |
| Monk from Japan, seek always to answer those questions | Japon rahip, bu soruyu aklından hiç çıkarma | Zen-1 | 2009 | |
| That shall be your path | Böylece uygulamayı yol edinmek | Zen-1 | 2009 | |
| to understanding the practice and the teachings | ne demek, kelime anlamı nedir, cevapları bulabilirsin | Zen-1 | 2009 | |
| Elder monk, shall I ever see you again? | Yaşlı rahip, seni tekrar görebilecek miyim? | Zen-1 | 2009 | |
| If I am still alive | Eğer hala hayatta olursam | Zen-1 | 2009 | |
| I am the cook at Ayu wan shan Kuang li Zen temple | Ayuwang Shan’daki Guangli Zen Tapınağının aşcısıyım | Zen-1 | 2009 | |
| Kugyo | Kugyo | Zen-1 | 2009 | |
| Kugyo, it is you! | Kugyo, bu sensin! | Zen-1 | 2009 | |
| Excuse me, I do not speak your foreign tongue | Afedersiniz sizin dilinizi bilmiyorum | Zen-1 | 2009 | |
| Forgive me | Kusura bakmayın | Zen-1 | 2009 | |
| I am a monk, visiting from Japan | Ben Japonya’dan gelen bir rahibim | Zen-1 | 2009 | |
| You look so much like my friend, | Bir arkadaşıma öyle benziyorsunuz ki, | Zen-1 | 2009 | |
| for a moment, | bir anlığına | Zen-1 | 2009 | |
| I forgot he is dead and called out to you | öldüğünü unutup size haykırdım | Zen-1 | 2009 | |
| He is dead... | Demek öldü... | Zen-1 | 2009 | |
| Kugyo is his name? | ‘Kugyo’ diye mi bağırdınız? | Zen-1 | 2009 | |
| Minamoto Kugyo | Minamoto Kugyo | Zen-1 | 2009 | |
| Is his Japanese name | Bu onun adı | Zen-1 | 2009 | |
| He was my dearest friend | Yeri doldurulamaz biri | Zen-1 | 2009 | |
| It is my wish... | Dileğim... | Zen-1 | 2009 | |
| To rule this land | Yeryüzüne hükmetmek | Zen-1 | 2009 | |
| I will become ruler | Hükümdar olacağım | Zen-1 | 2009 | |
| Rule the land... | Yeryüzüne hükmetmek... | Zen-1 | 2009 | |
| If you can establish a new Buddhism, | Eğer yeni bir Budizm oluşturabilirsen, | Zen-1 | 2009 | |
| as ruler, I shall convert to it | Hükümdar olarak, seni takip edeceğim | Zen-1 | 2009 | |
| Dogen, leave Hieizan | Dogen, Hieizan’ı terk edecekmişsin | Zen-1 | 2009 | |
| I aim for China | Çin’e gitmeyi düşünüyorum | Zen-1 | 2009 | |
| China? | Çin? | Zen-1 | 2009 | |
| No! Kugyo, stop! | Hayır! Kugyo, dur! | Zen-1 | 2009 | |
| Dogen, move | Dogen, çekil | Zen-1 | 2009 | |
| Kugyo, kill me! | Kugyo, once beni öldür! | Zen-1 | 2009 | |
| It is not your place to judge her | Onun yaşam ölüm kararını sen veremezsin | Zen-1 | 2009 | |
| As ruler it will be your job to create a world, where | Sen hükümdar olarak, bunun gibi çocukların bir daha aç kalmaması | Zen-1 | 2009 | |
| children like her do not have to go hungry | için çalışmalısın | Zen-1 | 2009 | |
| I have come to bid you farewell | Sana veda etmeye geldim | Zen-1 | 2009 | |
| Farewell? | Veda? | Zen-1 | 2009 | |
| I have been ordered to become Administrator at the Kamakura Shrine | Kamakura’daki Hachiman tapınağına idareci olmam emredildi | Zen-1 | 2009 | |
| To Kamakura? | Kamakura? | Zen-1 | 2009 | |
| The next time I see you, I will be Shogun in Kamakura | Seninle tekrar karsılaştığımızda Kamakura’nın Shogun’u olmuş olacağım | Zen-1 | 2009 | |
| When the current Shogun dies, I will be the one to take his place | Şimdiki Shogun öldüğünde, Onun yerini alacak olan benim | Zen-1 | 2009 | |
| Until then, Dogen, | O gün gelene kadar, | Zen-1 | 2009 | |
| fare thee well | hoşçakal, Dogen | Zen-1 | 2009 | |
| Two and a half years later, | İki buçuk yıl sonra, | Zen-1 | 2009 | |
| I was told of his death | ölüm haberi geldi | Zen-1 | 2009 | |
| I feared I had lost my way on my journey, but meeting you, | Burada sana rastlamak bana cesaret verdi | Zen-1 | 2009 | |
| I have regained the courage to go on | Yolculuğu yarıda bırakmaktan vazgeçtim | Zen-1 | 2009 | |
| No doubt | Kuşkusuz… | Zen-1 | 2009 | |
| Kugyo has inspired me | Kugyo hala bana destek oluyor | Zen-1 | 2009 | |
| Dogen, what is the journey you speak of? | Dogen, bu bahsettiğiniz ne yolculuğu? | Zen-1 | 2009 | |
| To find my true master and achieve true Buddhism | Gerçek ustamı bulmak ve gerçek Budizme ulaşmak için | Zen-1 | 2009 | |
| Starting in Tien tung shan, I have met with several learned priests | Tiantong Shan’dan başlayarak, yedi büyük rahibi ziyaret ettim | Zen-1 | 2009 | |
| but none of them truly practiced Buddhism | ama bence hiç biri gerçek Budizmi öğretmiyordu | Zen-1 | 2009 | |
| Here in the Zen temples populated by disciples of the Ta hui sect, | Burada hem inanç hem de uygulama arzusundan yoksun | Zen-1 | 2009 | |
| who lack both faith and the will to practice, | Dahui öğrencilerinin doldurduğu Zen manastırlarını görünce | Zen-1 | 2009 | |
| I began to wonder whether my quest | gerçek bir usta arayışımın baştan hatalı olup | Zen-1 | 2009 | |
| for a true master was hopeless | olmadığını sormaya başladım | Zen-1 | 2009 | |
| Dogen, please return to Tien tung shan | Dogen, Tiantong Shan’a dön | Zen-1 | 2009 | |
| To Tien tung shan? | Tiantong Shan? | Zen-1 | 2009 | |
| You will find your true master there | Gerçek ustanı orada bulacaksın | Zen-1 | 2009 | |
| My true master? | Ustam? | Zen-1 | 2009 | |
| After the death of Master Wu chi, following an Imperial decree, | Wuji Usta’nın ölümünün ardından, | Zen-1 | 2009 | |
| Zen master Ju ching became the head priest there | Zen ustası Rujing oranın Başrahibi oldu | Zen-1 | 2009 | |
| He was my master | Ben de onun yardımcısıyım | Zen-1 | 2009 | |
| What kind of man | Bu Rujing usta... | Zen-1 | 2009 | |
| is Ju ching? | nasıl bir adam? | Zen-1 | 2009 | |
| The practice of Zen is to have the mind and the body fall away | Zen uygulaması zihnin ve bedenin bırakılmasıdır | Zen-1 | 2009 | |
| This falling away is the path | bu bırakış cehalet ve zaaftan | Zen-1 | 2009 | |
| out of ignorance and vice | kurtuluşun yoludur | Zen-1 | 2009 | |
| There is no second or third path | Zen’den başka ikinci veya | Zen-1 | 2009 | |
| other than Zen | üçüncü bir yol yoktur | Zen-1 | 2009 | |
| Sitting in Zen meditation is all | Yalnız meditasyonunuzla ilgilenin | Zen-1 | 2009 | |
| Ji uen, let's return to Tien tung shan | Jiyuan, haydi Tiantong Shan’a dönelim | Zen-1 | 2009 | |
| How extraordinary | Ne olağanüstü | Zen-1 | 2009 | |
| It is a mysterious coincidence | Bu gizemli bir karma | Zen-1 | 2009 | |
| You have accomplished the face to face transmission from master to master | Ustadan ustaya zihinsel aktarım gerçekleşti | Zen-1 | 2009 | |
| Ayu wan shan Kuang li Zen Temple | Ayuwang Shan Guangli Zen Tapınağı | Zen-1 | 2009 | |
| You have come | Demek geldin | Zen-1 | 2009 | |
| The teachings are | Öğreti şudur, | Zen-1 | 2009 | |
| What are the teachings? | Öğreti nedir? | Zen-1 | 2009 | |
| Practice is | Uygulama şudur, | Zen-1 | 2009 | |
| What is practice? | Uygulama nedir? | Zen-1 | 2009 | |
| Buddhism has always been apparent | Budizm hep kolay anlaşılır olmuştur | Zen-1 | 2009 | |
| Everything that happens in this world | Bu dünyada gerçekleşen her şey | Zen-1 | 2009 | |
| has always been that way | hep böyle olmuştur | Zen-1 | 2009 | |
| No one has anything to conceal | Kimsenin gizleyecek bir şeyi yok | Zen-1 | 2009 | |
| Even if the meat on your buttocks should tear off, | Kıçındaki etler çürüse bile, | Zen-1 | 2009 | |
| you will keep sitting until you can sit, like Buddha did, on a wire net seat | Buda’nın oturduğu gibi oturana kadar, oturmaya devam edeceksin | Zen-1 | 2009 | |
| In Zazen, you must let all attachments fall away | Zazen’de, tüm saplantıları bırakmak zorundasın | Zen-1 | 2009 | |
| How dare you fall asleep! | Ama senin gibi meditasyonda uyuyandan ne hayır gelir! | Zen-1 | 2009 | |
| You have achieved enlightenment | Aydınlanmaya ulaştın | Zen-1 | 2009 | |
| Mind and body fall away | bedeni ve zihni bırak | Zen-1 | 2009 | |
| Mind and body fall away | bırak bedeni ve zihni | Zen-1 | 2009 | |
| Fall away, fall away | Bırak, bırak | Zen-1 | 2009 | |
| Dogen, | Dogen, | Zen-1 | 2009 | |
| forget even that you have achieved enlightenment | aydınlanmaya ulaşmış olduğunu bile unut | Zen-1 | 2009 |