English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 2246
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| We... | Bizim bir çocuğumuz vardı. | Advantageous-1 | 2015 |  |
| That's not possible. | Bu imkânsız. Başka adamlarla görüşüyordu. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I lied about that. | O konuda yalan söyledim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Well, then you're lying about this. | O zaman bu konuda da yalan söylüyorsun. | Advantageous-1 | 2015 | |
| No. Her name is Jules. No. | Hayır, adı Jules. Hayır. Daha yeni 13'üne girdi. Hayır, hayır. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You can't do it this way. | Bunu bu şekilde yapamazsın. Lily, her şeyi mahvettim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And so I stayed away as long as I could, | Ve uzak durabildiğim kadar uzak durdum çünkü daha fazla zarar vermek istemedim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The only reason I'm here is to ask that you consider... | Sana yardım etmeyi düşünmeyi istemeye gelmemin tek sebebi... | Advantageous-1 | 2015 | |
| helping your daughter, and then we'll be gone. | ...kızına yardım etmeyi düşünmeyi, sonra gideceğiz. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The boys are still in the car. | Oğlanlar hala arabada. Han. Götürecek miyim götürmeyecek miyim? | Advantageous-1 | 2015 | |
| You know, you never believed I was there for you. | Senin yanında olduğuma hiç inanmadın. Küçük çocukken bile. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Why would you be there for me? | Neden yanımda olacaktın ki? Kocanla yattım ben. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And he slept with you. | O da seninle yattı. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You must feel so lonely. | Çok yalnız hissediyor olmalısın. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I just need help for a year... | Sadece bir yıllığına, ya da altı aylığına yardıma ihtiyacım var... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...pay you interest. | ...sana faiziyle öderim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You won't even have to see us. | Bizi görmene bile gerek kalmaz. Devam edip eskisi gibi aynı kalabilirsin. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Why do you do this? | Neden yapıyorsun bunu? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Why do you continually go into things... | Neden hep sonu felaket olacak şeyleri yapıyorsun? | Advantageous-1 | 2015 | |
| I've been trying to get you to help me heal this family. | Bu aileyi iyileştirmeme yardım etmen için arıyordum seni. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And when you finally show up, you just bring... | Ve sonunda ortaya çıktın ve daha fazla acı getirdin. | Advantageous-1 | 2015 | |
| That's what I do. | Benim yaptığım bu. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The parking lot's filling up. We need to open now. | Otoparklar doluyor. Açmalıyız. Tamam. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Hey, you. | Merhaba. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I can't talk about this anymore right now. | Şu anda bu konuyu daha fazla konuşamam. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I wish I had time. But I don't. | Keşke vaktim olsaydı, ama yok. Bize vakit lazım. | Advantageous-1 | 2015 | |
| This is a lot. | Bu çok fazla. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Shh, it's okay. | Sorun yok. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Aren't we going to practice? | İdmana gitmeyecek miyiz? Restoranı açar açmaz, tatlım. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Please. | Lütfen. Bizim de çocuklarımız var. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I know you've always been there for me. | Hep yanımda olduğunu biliyorum. Biliyorum. | Advantageous-1 | 2015 | |
| We did sitting meditation too. | Oturma meditasyonu da yaptık. | Advantageous-1 | 2015 | |
| But it wasn't as fun. | Ama o o kadar eğlenceli değildi. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Sometimes if things got loud or... | Bazen bazı şeyler o kadar gürültülü oluyor ki... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...I couldn't go to my room I would do the spinning. | ...dönüşü yapmak için kendi odama bile gidemiyorum. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I felt energetic afterwards. | Sonrasında enerjik hissediyorum. Her şeyi yapabilirmişim gibi. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I met a ton of fun people. | Bir ton komik insanla tanıştım. | Advantageous-1 | 2015 | |
| People. | İnsan. | Advantageous-1 | 2015 | |
| A boy? | Bir çocukla mı? | Advantageous-1 | 2015 | |
| But I miss Ginger. | Ama Ginger'ı özlüyorum. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Jules? | Jules? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Do you remember what I said about... | İşte değişiklik yapmakla ilgili söylediklerimi hatırlıyor musun? | Advantageous-1 | 2015 | |
| It'll be hard for me to take in oxygen at first, | Başta oksijen almam zor olacak, bu da beynime giden kanı etkileyecek. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You may have to remind me of things. | Bana bazı şeyleri hatırlatman gerekebilir. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Especially what's important to you. | Özellikle senin için önemli olan şeyleri. | Advantageous-1 | 2015 | |
| This is a big change. | Bu büyük bir değişim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| No one will recognize you. | Kimse tanımayacak seni. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I'll have a special ID. | Özel bir kimliğim olacak. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And as more people get the procedure done, | Ve çoğu insan da bu aşamayı geçtiğinde, açıklaması daha kolay olacak. | Advantageous-1 | 2015 | |
| She's pretty. | Bu güzel. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Don't you think so? | Sence öyle değil mi? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Would you feel okay around her... | Sabah gördüğün ilk şey o olsa rahatsız olur musun? | Advantageous-1 | 2015 | |
| If you were sick? | Hasta olsan? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Imagine if she got frustrated... | Onun sinirlendiğini, öfkelendiğini düşün. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You keep saying 'she.' | "O" deyip duruyorsun. Hala sensin, değil mi? | Advantageous-1 | 2015 | |
| I'm sorry. This whole thing is... | Özür dilerim, bu şey benim için de biraz garip. | Advantageous-1 | 2015 | |
| This is me? | Bu ben miyim? | Advantageous-1 | 2015 | |
| You're amazing. | Sen harikasın. | Advantageous-1 | 2015 | |
| No, I'm not. Yes, you are. | Hayır, değilim. Öylesin. | Advantageous-1 | 2015 | |
| It's good to be humble, | Mütevazı olmak güzeldir, ama değerini bilmen gerek. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The ideas, the wisdom, | Fikirler, bilgelik ve içindeki kibarlık. | Advantageous-1 | 2015 | |
| That's the secret beauty everyone wants. | Bu, herkesin istediği gizli güzelliktir. | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...live emotionally. | ...duygusal yaşa. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The Center's procedure... | Merkez'in yöntemi... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...provides a painless alternative... | ...invazif estetik ameliyatına acısız bir alternatif sunuyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| We move you into another body... | Sizi başka bir vücuda taşıyoruz ve kayıpsız olarak... | Advantageous-1 | 2015 | |
| The Center's procedure... | Merkez'in yöntemi, invazif estetik ameliyatına acısız... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...invasive cosmetic surgery. | ...bir alternatif sunuyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The experience is akin to a seamless jump into... | Bu deneyime, kusursuz olarak yeni bir bedene kavuşuyorsunuz... | Advantageous-1 | 2015 | |
| circumventing the extensive recovery period of invasive... | ...invazif estetik ameliyatının iyileşme sürecinden kurtuluyorsunuz. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I can attest to the seamlessness... | Bu deneyimin kusursuzluğuna tanıklık edebilirim... | Advantageous-1 | 2015 | |
| not only as the head of the Center for. | ...sadece Gelişmiş Sağlık ve Yaşam Merkezi'nin başkanı olarak değil... | Advantageous-1 | 2015 | |
| but also a very satisfied test subject. | ...aynı zamanda çok memnun kalmış bir denek olarak da. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Okay. So who out there thinks... | Pekâlâ, bir hayal gücü olduğuna kimler inanıyor? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Everyone? | Herkes mi? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Okay, everyone. Close your eyes. | Pekâlâ, herkes. Kapatın gözlerinizi. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Imagine a world where you were diagnosed with... | Ölümcül bir hastalık tanısı konulduğunuz bir dünya hayal edin, ama... | Advantageous-1 | 2015 | |
| but you live to see your great grandkids go to college. | ...büyük büyük torunlarınızın üniversiteye gittiğini görecek kadar yaşıyorsunuz. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Now let's imagine living 48 years... | Şimdi, yumruayak olmadan 48 yıl yaşamayı hayal edelim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| But on your 50th birthday, | Ama 50. doğum gününüzde, profesyonel bir baletsiniz. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Now open your eyes. | Şimdi açın gözlerinizi. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You don't have to dream up that world anymore. | Artık o dünyayı hayal etmenize gerek yok. | Advantageous-1 | 2015 | |
| That world is here, | O dünya burada ve sizin. | Advantageous-1 | 2015 | |
| New recorded hologram message. | Yeni kayıt edilmiş hologram mesajı. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I was in shock. | Şoktaydım. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I hope you understand. | Umarım anlarsın. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The day you visited us... | Bizi ziyaret ettiğin gün, eski halimden ne kadar nefret ettiğimi hatırladım. | Advantageous-1 | 2015 | |
| We wanna help. | Yardım etmek istiyoruz. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Did you forget your shot? | İğneni unuttun mu? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Yeah. | Evet, iğnemi unuttum. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Don't come to meet me anymore. | Artık benimle buluşmaya gelme. Daha iyi hissedene kadar. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You think I'm an idiot. | Aptal olduğumu düşünüyorsun. | Advantageous-1 | 2015 | |
| It doesn't matter what I think of you. | Senin hakkında ne düşündüğümün bir önemi yok. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Did the operation make you weird? | Ameliyat seni garipleştirdi mi? | Advantageous-1 | 2015 | |
| You seem weird. | Garip görünüyorsun. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The majority of people who are down... | Şansı yaver gitmeyen insanlar... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...are peaceful, law abiding citizens. | ...huzurlu, yasalara saygılı insanlar. | Advantageous-1 | 2015 | |
| But you know, there are these people out there, | Ama biliyorsunuz, dışarıda bunu çözmenin yolunu... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...violence and destruction, | ...şiddet ve yıkım, bombalama ve terör olarak görenler var. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Look at the success of our city. | Şehrimizin başarısına bakın. | Advantageous-1 | 2015 | |
