Search
English Turkish Sentence Translations Page 2860
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
First team, go. | Tim bir, gidin. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
The rest of you, be on standby here. | Geri kalanlar, beklemede olun. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
The VIP will arrive first, then Code 1 will arrive. | Önce VİP'ler gelecek, daha sonra Kod 1 varacak. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
Now the weather is very cold. | Hava çok soğuk. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
Let's do this. | Bitirelim şu işi. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
Go. | Gidelim. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
[Hyun Jun] | HYUN JOON | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
Take the president and go. Stay here. | Başkanı da al, git. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
I think we have to move, sir. | Bir şeyler yapmalıyız. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
Go ahead and move! | Yapalım. | Ailiseu-1 | 2009 | ![]() |
And tonight we embark on the last and most ambitious | Bugün, dünyadaki zorbalığı bitirmek için askeri saldırımızın... Ve bu akşam, dünya çapındaki Tiranlığı bitirmek için... Bugün, dünyadaki zorbalığı bitirmek için askeri saldırımızın... | Air-1 | 2015 | ![]() |
phase of our campaign to end tyranny across the globe. | ...kampanyamızın en son ve en hırslı evresine geçiyoruz. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Mr. President, given the severity | Sayın Başkan, mevcut krizi göz önüne alındığında, Amerikalılar için riski nedir? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Our level of preparedness couldn't be higher. | Hazırlık seviyemiz daha yüksek olamazdı. Hazırlık seviyemiz daha yukarıda olamazdı. Hazırlık seviyemiz daha yüksek olamazdı. | Air-1 | 2015 | ![]() |
I am confident that we will prevail, whatever may come. | Gelecek şey her ne olursa olsun üstün geleceğimizden eminim. Ne olursa olsun üstesinden geleceğimize eminim. Gelecek şey her ne olursa olsun üstün geleceğimizden eminim. | Air-1 | 2015 | ![]() |
But, Mr. President... | Ama Sayın Başkan... Hiç şüpheniz olmasın ki, yönetimim... Ama Sayın Başkan... Ama Sayın Başkan... Hiç şüpheniz olmasın ki, yönetimim... | Air-1 | 2015 | ![]() |
Rest assured, my administration is taking steps 1 | İçiniz rahat olsun, yönetim kurulum yaşam tarzımızın devamı adımlar atıyor. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Mr. President, is that last statement | Sayın Başkan; bu açıklama, Nuh'un gemisi dedikleri şeyle... 1 | Air-1 | 2015 | ![]() |
of these so called "Noah's Ark" facilities? | ...ilgili dedikodularla bağlantılı son açıklama mıdır? | Air-1 | 2015 | ![]() |
We're hearing reports of scientists, | Bilim adamlarının, mühendislerin, doktorların geceleri kaybolduğunu duyuyoruz. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Is the government hiding these people in underground shelters? | Hükümet bu insanlar yeraltı sığınaklarında mı saklıyor? | Air-1 | 2015 | ![]() |
We have a number of contingency plans | Esasen gönül rahatlığını sağlamak adına birtakım acil durum planımız mevcut. Yeri geldiği zaman uygulayacağımız bir takım acil durum planımız var... Esasen gönül rahatlığını sağlamak adına birtakım acil durum planımız mevcut. | Air-1 | 2015 | ![]() |
in place, mainly to provide peace of mind. | ...gönül rahatlığı sağlamak için. | Air-1 | 2015 | ![]() |
But let me be very clear. | Ama açık olayım. Önceliğimiz, tüm Amerikalıların güvenliği. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Sir, are we facing an impending catastrophe? | Efendim, gelmekte olan bir facia ile karşı karşıya mıyız? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Is the government deciding who lives and who dies? | Kimin ölüp kimin yaşayacağına hükümet mi karar veriyor? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Plenty of words from this president but very few details. | Başkan'dan yığınla söz aldık ama hiçbiri detaylı değil. Başkan çok konuştu ama çok az detay verdi. Zaman geçiyor, bu durum... Başkan'dan yığınla söz aldık ama hiçbiri detaylı değil. | Air-1 | 2015 | ![]() |
And as more time passes with no clear answers | Ve net cevaplar alamadan zaman geçerken durum daha ürkütücü bir hâl alıyor. Ve net cevaplar alamadan zaman geçerken durum daha ürkütücü bir hâl alıyor. | Air-1 | 2015 | ![]() |
the situation becomes more dire. | ...gittikçe berbat bir hal alıyor ve hala net bir cevap yok. | Air-1 | 2015 | ![]() |
This is Natalie reporting, Channel Nine News. | Natalie haberlerini Nine News Kanalı'nda dinlediniz. Ben, Kanal 9 Haberlerinden Natalie. Natalie haberlerini Nine News Kanalı'nda dinlediniz. | Air-1 | 2015 | ![]() |
You having a nightmare, buddy? | Kâbus mu görüyorsun, dostum? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Just let me out. Let me out. | Çıkar beni. Çıkar beni buradan. Çıkart beni. Çıkart beni. Çıkar beni. Çıkar beni buradan. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Goddamn it, Bauer! | Lanet olsun, Bauer! | Air-1 | 2015 | ![]() |
Gotta loosen the arm. | Kolu gevşetmek lazım. Oyun oynamayı bırak da kaldır beni. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Can't do that. | Yapamam. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Gradual transition to a normal air mixture prevents what? | Normal bir hava yakıtına yavaş yavaş geçip neyi önlüyor? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Oxygen toxicity. | Oksijen toksinlenmesini. Ve bu hangi organlara zarar verir? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Eyes, brain and... | Gözlere, beyne ve... Gözlere, beyne ve... Gözler, beyin ve... | Air-1 | 2015 | ![]() |
...and lungs! | ...ve akciğere. ...ve akciğere. ...ve ciğerlere! | Air-1 | 2015 | ![]() |
You'd think that somebody that just slept six months | Altı ay uyumuş birinin daha iyi bir ruh hâlinde olacağını sanırsın. Altı ay uyumuş birinin daha iyi bir ruh hâlinde olacağını sanırsın. 6 aylık uykudan uyanan birinin daha iyi halde olmasını beklersin. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Why does my tank's cycle take twice as long as yours? | Neden benim tankımın turu seninkinin iki katı sürüyor? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Well, give it enough time, | Yeterli zaman içinde bu çöplükteki her şey bozulacak. Yeterli zaman içinde bu çöplükteki her şey bozulacak. Yeteri kadar beklediğinde, bu çöplükteki her şey mahvolacak. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Did you clock in? No. | Kayıt girdin mi? Hayır. Hadi ama. | Air-1 | 2015 | ![]() |
I just don't want the other facilities to think we're... | Sadece, diğer tesislerin şey olduğumuzu düşünmesini istemiyorum... | Air-1 | 2015 | ![]() |
What, dead? Come on. You can say it. It's not gonna kill you. | Ne, ölü mü? Hadi ama, söyleyebilirsin, öldürmez seni. | Air-1 | 2015 | ![]() |
How's the weather up there? | Yukarıda hava nasıl? Piknik için güzel bir gün mü? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Outside air toxicity's still in the red. | Yukarının hava toksisitesi hala kırmızı. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Just like last cycle and the cycle before that. | Tıpkı son turdan bir önceki turdaki gibi. | Air-1 | 2015 | ![]() |
I don't know why you check anymore. | Artık niye kontrol ediyorsun anlamıyorum. | Air-1 | 2015 | ![]() |
All the other facilities have checked in. | Diğer tüm tesisler kayıt girmiş. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Everyone's okay. | Herkes iyi. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Thank my lucky stars. | Şansıma dua edelim. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Oh, not this again, buddy. | Yine olmaz, dostum. Dur bir dakika. Bir fikrim var. | Air-1 | 2015 | ![]() |
How many times are you gonna do this? | Kaç kez yapacaksın bunu? | Air-1 | 2015 | ![]() |
This piece of crap network wasn't set up... | Bu boktan direkt iletişim... | Air-1 | 2015 | ![]() |
For direct communication. Yeah, I get it. | İçin kurulmadı. Evet, anlıyorum. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, I wish I had the Internet. | Evet, keşke İnternetim olsaydı. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Maybe they'll be better prepared for the next Apocalypse. | Belki de diğer Kıyamet için daha iyi hazırlanırlar. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Better use the bathroom first, buddy, if you know what I mean. | Önce lavaboya gitsen iyi olur, dostum, anladın sen. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Hey, this is not funny. | Bu komik değil. Doğru değil mi sence? | Air-1 | 2015 | ![]() |
What isn't true? They're all dead. | Ne doğru değil mi? Hepsi öldü. | Air-1 | 2015 | ![]() |
You don't need to remind me. | Hatırlatmana gerek yok. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Today's shopping list. | Bugünün alışveriş listesi. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Man, I've seen that a million times. I got it memorized. | Dostum, onu milyon defa gördüm, ezberledim artık. | Air-1 | 2015 | ![]() |
No, no, no, it says there was some kind of seismic activity. | Hayır, hayır. Bir çeşit sismik aktivite olduğu yazıyor. | Air-1 | 2015 | ![]() |
What? Yeah, an earthquake. | Ne? Evet, bir deprem. | Air-1 | 2015 | ![]() |
I know what seismic means. What does it say? | Sismik ne demek biliyorum. Ne yazıyor? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Oh, this is not good. | Bu iyi değil. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Look, if there's any sort of leak down here at all, | Bak, burada bir kaçak olursa burası zehirli hava dolar. | Air-1 | 2015 | ![]() |
We'd be dead. What else? | Ölürüz. Başka ne var? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Electrical systems, core structural inspection. | Elektriksel sistemler, nüve yapısal yoklama. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Core structural inspection? | Nüve yapısal yoklama mı? | Air-1 | 2015 | ![]() |
That's a joke. This is an abandoned missile silo. | Bu bir şaka. Orası terk edilmiş bir füze silosu. | Air-1 | 2015 | ![]() |
What about the tanks? Individual unit diagnostics. | Ya tanklar? Bireysel ünite tanıları. | Air-1 | 2015 | ![]() |
No way. Unbelievable. | İmkânsız. İnanılmaz. | Air-1 | 2015 | ![]() |
You know what? I'll do everything else if you do that. | Bak, sen bunu yap ben her şeyi yaparım. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Those sleepers, yuck, you know they creep me out. | Şu uykucular çapakları var ya, korkutuyorlar beni. | Air-1 | 2015 | ![]() |
No. Come on. | Hayır. Hadi. Bu sefer sıra sende. | Air-1 | 2015 | ![]() |
On three? | Üç dediğimde? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Clock's ticking. Chop, chop. | Zaman işliyor. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Doesn't he drive you nuts? | Delirtmiyor mu seni? | Air-1 | 2015 | ![]() |
I've gotten used to him. | Alıştım ona. | Air-1 | 2015 | ![]() |
I've been dreaming of you. | Hayalini kuruyordum. | Air-1 | 2015 | ![]() |
How's the diagnostics, buddy? | Tanılar nasıl, dostum? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Filter checks are good on all nine levels. | Tüm 9 seviyede de filtre kontrolleri iyi. | Air-1 | 2015 | ![]() |
No damage at all from that seismic activity. | Sismik aktiviteden bir hasar yok. | Air-1 | 2015 | ![]() |
What about the tanks? Still working on them. | Ya tanklar? Üstünde çalışıyorum hala. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Did you tell him about us? | Ona bizden bahsettin mi? | Air-1 | 2015 | ![]() |
I'm waiting for the right time. | Doğru zamanı bekliyorum. | Air-1 | 2015 | ![]() |
You made a promise. 1 | Bir söz verdin. Bahsedeceğim ona. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Tell me what? | Ne söyleyeceksin? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Who are you talking to? Nobody. | Kiminle konuşuyorsun? Kimseyle. | Air-1 | 2015 | ![]() |
I hate it when you do that. Yeah. | Bunu yapmandan nefret ediyorum. Evet. | Air-1 | 2015 | ![]() |
I hate when you talk to the sleepers. I find it creepy. | Ben de senin uykucularla konuşmadan nefret ediyorum. Korkunç bence. | Air-1 | 2015 | ![]() |
They're just people. | Onlar sadece insan. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, you standing over them, staring at them. | Evet, üstlerinde duruyorsun, öylece bakıyorsun. | Air-1 | 2015 | ![]() |
What does that make you? Sort of a weird pervert? | Bu ne yapıyor seni? Garip bir sapık mı? | Air-1 | 2015 | ![]() |
Look who's talking. The chronic masturbator. | Şu konuşana bakın. Kronik otuz birci. | Air-1 | 2015 | ![]() |
Well, at least I ain't diddling some dead girl, huh? | Ölü bir kızı ben kurcalamadım ama, değil mi? | Air-1 | 2015 | ![]() |
She's not dead. She's waiting, like we are. | Ölü değil o. Bekliyor, tıpkı bizim gibi. | Air-1 | 2015 | ![]() |