Search
English Turkish Sentence Translations Page 309
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
My man was barely in when I got pulled out. | Benim adam onu çıkarttığımda daha yeni yeni giriyordu. Benim adam onu çıkarttığımda daha yeni yeni giriyordu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I would like to apologize to everyone | Otobüsteki herkesin seksinin yarıda kalmasına sebep olduğum için... Otobüsteki herkesin seksinin yarıda kalmasına sebep olduğum için... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
for taking the bang out of the bus, | ...özür diliyorum. ...özür diliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but in my own defense, | Ama kendimi savunmak adına, buradaki herkes o deli herif hakkında bir şey biliyordur. Ama kendimi savunmak adına, buradaki herkes o deli herif hakkında bir şey biliyordur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, sit down before you start another riot. | Max, başka bir ayaklanma başlatmadan önce otur. Max, başka bir ayaklanma başlatmadan önce otur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sorry. I blew it. | Üzgünüm. Mahvettim. Üzgünüm. Mahvettim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I screwed up your chance to see your father. | Babanı görme şansını mahvettim. Babanı görme şansını mahvettim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I screwed up your party. | Partini elime yüzüme bulaştırdım Partini elime yüzüme bulaştırdım | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I even screwed up the easiest birthday thing to do, | Pasta almak gibi, doğum gününde yapılan en basit şeyi bile elime yüzüme bulaştırdım. Pasta almak gibi, doğum gününde yapılan en basit şeyi bile elime yüzüme bulaştırdım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm a terrible BFF. | Ben çok kötü bir kankayım. Ben çok kötü bir kankayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's okay. | Önemli değil. Önemli değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Really, it's fine. | Gerçekten, sorun değil. Gerçekten, sorun değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
With the year I'm having, | Pasta almak geçirdiğim bu yılı senin yaptıklarından... Pasta almak geçirdiğim bu yılı senin yaptıklarından... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
just by getting me a cake. | ...daha iyi bir hale getirmeyecek. ...daha iyi bir hale getirmeyecek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, no. Not just any cake. | Hayır. Herhangi bir kek değil. Hayır. Herhangi bir kek değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just as good as I remember it. | Hatırladığım kadar güzelmiş. Hatırladığım kadar güzelmiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Best 40 bucks we ever spent. | Bu harcadığım en iyi 40 papeldi. Bu harcadığım en iyi 40 papeldi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And this birthday turned out to be all right. | Ve bu partide işler de yoluna girdi. Ve bu partide işler de yoluna girdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I did get what I wanted. | Almak istediğimi aldım. Almak istediğimi aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I got see my father. | Babamı gördüm. Babamı gördüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It was only for a second, but I saw him. | Sadece bir kaç saniye sürdü ama gördüm onu. Sadece bir kaç saniye sürdü ama gördüm onu. Öyleyse yüzüme söyle! Kendine hakim ol yani! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And he saw me. So thank you. | Ve o da beni gördü. Teşekkür ederim. Ve o da beni gördü. Teşekkür ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, and I got to see Irish. | Evet. Ben de İrlandalıyı gördüm. Evet. Ben de İrlandalıyı gördüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Think he might be the one that got away. | Sanırım kaçtığım tek insan o olabilir. Sanırım kaçtığım tek insan o olabilir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, the one that got put away. | Ya da hapishaneye attırdığım tek insan. Ya da hapishaneye attırdığım tek insan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, you and I are better than BFFs. | Biliyorsun, biz kankadan da öteyiz. Biliyorsun, biz kankadan da öteyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're BBFs. | Çok sağlam kankalarız. Çok sağlam kankalarız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Bangbus friends. | "Vuruş Otobüsü" kankaları. "Vuruş Otobüsü" kankaları. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, look out, you're so tired | Max, dikkat et! O kadar yorulmuşsun ki hamuru üstüne başına döküyorsun. Max, dikkat et! O kadar yorulmuşsun ki hamuru üstüne başına döküyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I knew it was only a matter of time | Lekelenmiş bir kadın olmamın an meselesi olduğunu biliyordum. Lekelenmiş bir kadın olmamın an meselesi olduğunu biliyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is a huge disappointment. | Bu çok büyük bir hayal kırıklığı. Bu çok büyük bir hayal kırıklığı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I heard that. | Bunu duydum. Bunu duydum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You don't even know what I'm referring to. | Neden bahsettiğimi bile bilmiyorsun. Neden bahsettiğimi bile bilmiyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, I just assumed we were talking about everything. 1 | Genel olarak konuştuğumuzu varsayıyorum. Genel olarak konuştuğumuzu varsayıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm referring to our expensive | Yeni ve pahalı internet sitemizi kastediyordum. Yeni ve pahalı internet sitemizi kastediyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Not one job offer. | Bir tane bile iş yok. Bir tane bile iş yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You want a website that will make you feel better about yourself? | Kendini iyi hissedeceğin bir internet sitesi mi istiyorsun? 1 Kendini iyi hissedeceğin bir internet sitesi mi istiyorsun? 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Go to models falling down.com | Modellerdüşüyor.com'a gir. Modellerdüşüyor.com'a gir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
number one: Klum goes boom. | İlk sırada Klum gümbürtüye gidiyor. İlk sırada Klum gümbürtüye gidiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's 3:00 A.M. Who would be coming over now? | Gecenin 3'ü. Bu saatte kim gelmiş olabilir? Gecenin 3'ü. Bu saatte kim gelmiş olabilir? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't know, my dealer, my other dealer? | Bilmem. Torbacımdır ya da benim diğer torbacı olabilir? Bilmem. Torbacımdır ya da benim diğer torbacı olabilir? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That guy who always asks if I know where my dealer is? | Ya da torbacımın nerede olduğunu soran şu adamdır. Ya da torbacımın nerede olduğunu soran şu adamdır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Who is it? You can't handle | Kimmiş? Kapının diğer tarafında olan şeyi... Kimmiş? Kapının diğer tarafında olan şeyi... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
what's on the other side of that door. | ...kaldıramazsın. ...kaldıramazsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yesterday, I saw a guy on a stoop | Dün verandada kedisine Fransız öpücüğü veren bir adam gördüm. Dün verandada kedisine Fransız öpücüğü veren bir adam gördüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can handle anything. | Her şeyi kaldırabilirim. Her şeyi kaldırabilirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oleg, what are you doing here? | Oleg, ne yapıyorsun burada? Oleg, ne yapıyorsun burada? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And you put the, "oh, no," in kimono. | Ve "hayır, olamaz" kimonosu içindesin. Ve "hayır, olamaz" kimonosu içindesin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Your upstairs neighbor Sophie | Üst kat komşunuz Sophie, kendisiyle seks yapmama izin verdi. Üst kat komşunuz Sophie, kendisiyle seks yapmama izin verdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I came down to borrow some sensual oils. | Ve bende aşağı, masaj yağı ödünç almaya geldim. Ve bende aşağı, masaj yağı ödünç almaya geldim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Preferably, ones that you can eat. | Tercihen, yenilebilen cinsten olsun. Tercihen, yenilebilen cinsten olsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How did you get out of apartment? | Daireden nasıl çıktın sen? Daireden nasıl çıktın sen? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know the rules. | Kuralları biliyorsun. Kuralları biliyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I came down to borrow sensual oils. | Masaj yağı ödünç almaya geldim. Masaj yağı ödünç almaya geldim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, but no peppermint. | Tamam, ama naneli olmaz. Tamam, ama naneli olmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It makes his tongue swell. | Dilini şişiriyor. Dilini şişiriyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And let's face it, | Artık kabullenelim. Artık kabullenelim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
his tongue is the best part about him. | Dili onun en iyi tarafı. Dili onun en iyi tarafı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're right, I can't handle that. | Haklısın, kaldıramıyorum. Haklısın, kaldıramıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
those nice smelling men in booth two | Şu kabinde oturan hoş kokulu iki adam bana "o biçim" olup olmadığımı sordular. Şu kabinde oturan hoş kokulu iki adam bana "o biçim" olup olmadığımı sordular. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What does this mean? | Bu ne anlama geliyor? Bu ne anlama geliyor? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Uh, brother, | Kardeşim, biraz daha detaya ihtiyacım var. Kardeşim, biraz daha detaya ihtiyacım var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They said, "are you on the down low, | Dediler ki: Sen "o biçim" misin... Dediler ki: Sen "o biçim" misin... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because we have a friend who is a big time rice queen." | ...çünkü "çekik göz düşkünü" çok sağlam bir arkadaşımız var. ...çünkü "çekik göz düşkünü" çok sağlam bir arkadaşımız var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Again, coming up dry. | Bir daha söyle, dilim damağım kurudu. Bir daha söyle, dilim damağım kurudu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Rice queen, is it, like, a Korean dairy queen? | ...çekik göz düşkünü, Koreli Dairy Queen restoranı düşkünü gibi bir şey mi? ...çekik göz düşkünü, Koreli Dairy Queen restoranı düşkünü gibi bir şey mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here's table seven's check, Earl. | Yedi numaralı masanın hesabı burada, Earl. Yedi numaralı masanın hesabı burada, Earl. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, the guys at booth two | Max, kabindeki şu ikisi Han'a o biçim olup olmadığını sormuşlar. Max, kabindeki şu ikisi Han'a o biçim olup olmadığını sormuşlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They think he's gay. | Onun eşcinsel olduğunu düşünüyorlar. Onun eşcinsel olduğunu düşünüyorlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's a step up. | Bu da bir gelişme. Bu da bir gelişme. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Usually people think he's a lesbian. | İnsanlar genelde onun lezbiyen olduğunu düşünüyor. İnsanlar genelde onun lezbiyen olduğunu düşünüyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here you go, Sophie. | Buyur, Sophie. Buyur, Sophie. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Uh, Max, Caroline. | Max, Caroline. Max, Caroline. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, about last night, | Dün gece olanlar hakkında... Dün gece olanlar hakkında... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I hope we can keep that just between us girls. | Umarım bunu biz kızlar arasında tutarız. Umarım bunu biz kızlar arasında tutarız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sure we have all done things in the dark | Eminim hepimiz gecenin geç saatlerinde erkeklerle... Eminim hepimiz gecenin geç saatlerinde erkeklerle... Owen, yatak odası. Caroline, sonra görüşürüz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
late at night with men that we'd like to forget. | ...unutmak istediğimiz şeyler yapmışızdır. ...unutmak istediğimiz şeyler yapmışızdır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why stop at late at night in the dark? | Neden gecenin geç saatlerinde diye kestirdin ki? Neden gecenin geç saatlerinde diye kestirdin ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How about early morning? | Sabahın erken saatlerine ne dersin? Sabahın erken saatlerine ne dersin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Or a nooner at the port authority bus terminal? | Ya da öğle üzeri otobüs terminalinin idare ofisinde. Ya da öğle üzeri otobüs terminalinin idare ofisinde. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, good. | Güzel. Güzel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And you too understand, Caroline? | Sen de anlıyorsun, değil mi Caroline? Sen de anlıyorsun, değil mi Caroline? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Actually, no, sorry. | Aslına bakarsan, hayır. Affedersin. Aslına bakarsan, hayır. Affedersin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I haven't ever done anything with a man | Daha önce hiçbir erkekle utanç duyduğum bir şey yapmadım. Daha önce hiçbir erkekle utanç duyduğum bir şey yapmadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
that I'm ashamed of. Oh, yeah. | Pekala. Pekala. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But your father did steal millions | Ama baban milyonlarca dolar çaldı. Ama baban milyonlarca dolar çaldı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So... don't forget that. | Bunu unutma. Bunu unutma. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Han just sat your favorite gays. | Han, biraz önce senin eşcinselleri oturttu. Han, biraz önce senin eşcinselleri oturttu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, their names are Steven and Michael. | Max, onların isimleri Steven ve Michael. Max, onların isimleri Steven ve Michael. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And it's not very P.C. To reduce people to a stereotype. | İnsanları klişelere indirgemen hiç hoş değil. İnsanları klişelere indirgemen hiç hoş değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, girl. What's up, care bear? | Selam kızlar. Nasıl gidiyor Care Bear*? Selam kızlar. Nasıl gidiyor Care Bear*? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, they're not stereotypes. | Evet. Klişe değillermiş. Evet. Klişe değillermiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What would you say if they called you | Eğer sana, varoşlardan gelme... Eğer sana, varoşlardan gelme... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'd say, "that's why I love the gays. | Derdim ki: Eşcinselleri bu yüzden seviyorum. Derdim ki: Eşcinselleri bu yüzden seviyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They get me." | Beni anlıyorlar. Beni anlıyorlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come over and say hello. | Gel ve merhaba de. Gel ve merhaba de. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They're the first and practically the only | Onlar neredeyse kek işi için bizi tutan ilk insanlar. Onlar neredeyse kek işi için bizi tutan ilk insanlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Do I have to? | Mecbur muyum? Mecbur muyum? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can't I just stand here and judge from afar? | Burada durup uzaktan yargılayamaz mıyım? Burada durup uzaktan yargılayamaz mıyım? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on, and let's not mention how bad we're doing. | Haydi gel. Ve bu işte ne kadar kötü olduğumuzdan bahsetmeyelim. Haydi gel. Ve bu işte ne kadar kötü olduğumuzdan bahsetmeyelim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |