Search
English Turkish Sentence Translations Page 312
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I take her everywhere, so what? | Her yere götürüyorum, ne olmuş? Her yere götürüyorum, ne olmuş? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, Max, you wanna try my thick cut bacon? | Selam Max, benim kalın kesim jambonumu denemek ister misin? Selam Max, benim kalın kesim jambonumu denemek ister misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe. Let's just take things slow. | Olabilir. Biraz ağırdan alalım. Olabilir. Biraz ağırdan alalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm telling you, it serves | Sana söylüyorum, etraftaki en iyi vejetaryen yahniyi yapıyorlar. Sana söylüyorum, etraftaki en iyi vejetaryen yahniyi yapıyorlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You really should put it in your blog. | Gerçekten bunu bloğuna koymalısın. Gerçekten bunu bloğuna koymalısın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, if I write one more article about something vegan, | Eğer vejetaryenlik üzerine bir tane daha yazı yazarsam... Eğer vejetaryenlik üzerine bir tane daha yazı yazarsam... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
all of my devoted 10,000 readers will hold hands | ...kendini bana adamış 10,000 okuyucum el ele tutuşup pencereden atlayacaklar. ...kendini bana adamış 10,000 okuyucum el ele tutuşup pencereden atlayacaklar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I know you like to find what's new and what's next. | Seni tanıyorum, yenilikleri ve sıradakileri bulmayı seversin. Seni tanıyorum, yenilikleri ve sıradakileri bulmayı seversin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Chocolate bacon? | Çikolatalı jambon? Çikolatalı jambon? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just need a minute over there. | Şu tarafta bir dakikaya ihtiyacım var. Şu tarafta bir dakikaya ihtiyacım var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi, couldn't help but overhear. | Selam. Kulak misafiri oldum ve dayanamadım. Selam. Kulak misafiri oldum ve dayanamadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If you're looking for what's new, | Eğer yeni bir şeyler arıyorsanız... Eğer yeni bir şeyler arıyorsanız... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I found these two adorable girls | Williamsburg'da, evlerinde kek işi yürüten şu sevimli iki kızı buldum. Williamsburg'da, evlerinde kek işi yürüten şu sevimli iki kızı buldum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know how that sounds, but trust me, | Kulağa nasıl geliyor biliyorum ama inanın bana... Kulağa nasıl geliyor biliyorum ama inanın bana... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
totally fresh and not at all overexposed. | ...tamamen yeni ve çok fazla bilinmiyorlar. ...tamamen yeni ve çok fazla bilinmiyorlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And you're someone I should listen to because...? | Sen de dinlemem gereken birisin, çünkü...? Sen de dinlemem gereken birisin, çünkü...? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sorry, didn't introduce myself. | Kusura bakmayın. Kendimi tanıtmadım. Çok çabuk olacağım. Kusura bakmayın. Kendimi tanıtmadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ashley Emerson, style editor for Elle. | Ashley Emirson, Elle'in stil editörü. Ashley Emirson, Elle'in stil editörü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If you're interested, I think I might have | Eğer ilgileniyorsanız, buralarda bir yerlerde... Eğer ilgileniyorsanız, buralarda bir yerlerde... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
a card in here somewhere. | ...kartları olacaktı. ...kartları olacaktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Was holding on to it for Martha. | Martha için bekletiyordum. Martha için bekletiyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Mr. Bacon action figure. | Bay Jambon'un püf noktaları. Bay Jambon'un püf noktaları. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A world of bacon sampler. | Dünyadan jambon örnekleri. Dünyadan jambon örnekleri. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I want to apologize for the food network trucker hat, | Jambon ile hiç alakası olmayan beysbol şapkası için özür dilemek istiyorum. Jambon ile hiç alakası olmayan beysbol şapkası için özür dilemek istiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and everything to do with me being a sellout. | Yaptıkları her şey beni pazarlamak için. Yaptıkları her şey beni pazarlamak için. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Guess what. | Tahmin et, ne oldu? Tahmin et, ne oldu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ashley just gave our card | Ashley biraz önce bir kadına kartımızı verdi. Ashley biraz önce bir kadına kartımızı verdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to a woman who's such a bitch she must be important. | Ki kendisi tam bir şirretti, kadın önemli birisi olmalı. Ki kendisi tam bir şirretti, kadın önemli birisi olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She's a food blogger. | Yemek bloğu yazarı. Yemek bloğu yazarı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a long shot, | Uzak bir ihtimal ama biraz tanınmaya ihtiyacımız var. Uzak bir ihtimal ama biraz tanınmaya ihtiyacımız var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Whoa, we are on vacation. | Tatildeyiz. Tatildeyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No business talk. That was the deal, right? | İş konuşmak yok. Anlaşmamız böyleydi, değil mi? İş konuşmak yok. Anlaşmamız böyleydi, değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is Zeke, chef slash author slash corporate sellout. | Bu Zeke. Kendisi şef yazar pazarlamacı. Bu Zeke. Kendisi şef yazar pazarlamacı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We were, uh... | Biz de... Biz de... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We were thinking about going back to the apartment | Biz de daireye geri dönmeyi düşünüyorduk. Biz de daireye geri dönmeyi düşünüyorduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to hang out. Oh, sounds fun. | Takılmak için. Kulağa eğlenceli geliyor. Takılmak için. Kulağa eğlenceli geliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can I see you alone for a second? | Seninle biraz yalnız görüşebilir miyim? Seninle biraz yalnız görüşebilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, not alone. | Yalnız değiliz. Yalnız değiliz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I bring my tiny dog everywhere, so what? | Minik köpeğimi gittiğim her yere götürüyorum, ne olmuş? Minik köpeğimi gittiğim her yere götürüyorum, ne olmuş? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on, I heard of an after party in Soho | Haydi ama, Soho'da parti sonrası partisi olduğunu duydum. Haydi ama, Soho'da parti sonrası partisi olduğunu duydum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and an after after party in dumbo. | Ve ondan sonra da Dumbu'da parti sonrası partisi varmış. Ve ondan sonra da Dumbu'da parti sonrası partisi varmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So, let's go ho. | Haydi gece hayatına. Haydi gece hayatına. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Have fun and get this vacation started. | Eğlenelim ve bu tatil başlasın. Eğlenelim ve bu tatil başlasın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm holding a tiny dog at a bacon book party | Bir jambon kitabı partisinde minik köpeğimi tutmuş... Bir jambon kitabı partisinde minik köpeğimi tutmuş... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and laughing with a guy who wrote a book about bacon. | ...jambon kitabı yazarı bir adamla gülüşüyorum. ...jambon kitabı yazarı bir adamla gülüşüyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I think my vacation's already started. | Sanırım benim tatilim zaten başlamış. Sanırım benim tatilim zaten başlamış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All right, well, have fun. | Pekala. İyi eğlenceler. Pekala. İyi eğlenceler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm gonna go par tay. | Ben partiye gidiyorum. Ben partiye gidiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Eh, did your thing, Ash. | Keyfine bak, Ash. Keyfine bak, Ash. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't want to say that I'm hot. | Yandığımı söylemek istemiyorum. Yandığımı söylemek istemiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But the bacon in my pocket is done. | Ama benim jambon tam kıvamında. Ama benim jambon tam kıvamında. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We said turns were five minutes, you bastards. | Beş dakikaya bir değişeceğimizi söyleminiz, sizi piçler. Beş dakikaya bir değişeceğimizi söyleminiz, sizi piçler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, hi. More sauna fun. | Selam. Daha fazla sauna eğlencesi. Selam. Daha fazla sauna eğlencesi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, can I see you in the hall for a second? | Seninle koridorda biraz görüşebilir miyiz? Seninle koridorda biraz görüşebilir miyiz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But it's my turn to sweat my balls off. | Ama toplarımı terletme sırası bendeydi. Ama toplarımı terletme sırası bendeydi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't think the clock's not running while I'm out there. | Ben dışardayken zamanın işlemediğini sakın düşünmeyin? Ben dışardayken zamanın işlemediğini sakın düşünmeyin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're going on a real vacation. | Gerçek bir tatile gidiyoruz. Gerçek bir tatile gidiyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How quickly can you pack a bag? | Valizlerini ne kadar çabuk toplayabilirsin? Valizlerini ne kadar çabuk toplayabilirsin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And don't worry about appropriate evening wear. | Ve akşam için uygun kıyafetleri de dert etme. Ve akşam için uygun kıyafetleri de dert etme. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Every four seasons has a Gucci | Lobide, Bvlgari'nin yanında her mevsimine bir Gucci mağazası var. Lobide, Bvlgari'nin yanında her mevsimine bir Gucci mağazası var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
None of those words made any sense. | Söylediğin kelimelerin hiçbirisinin bir anlamı yok. Söylediğin kelimelerin hiçbirisinin bir anlamı yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I think you've had a spring break stroke. | Sanırım bahar felci geçiriyorsun. Sanırım bahar felci geçiriyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, seriously, there's a car waiting downstairs | Hayır. Ciddiyim, aşağıda bizi özel uçağa götürmek için bir araba bekliyor. Hayır. Ciddiyim, aşağıda bizi özel uçağa götürmek için bir araba bekliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We can be at Teterboro in 20 minutes | 20 dakika içinde Teterboro'da... 20 dakika içinde Teterboro'da... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and Tahiti in 8 hours. | ...ve 8 saat içinde Tahiti'de olabiliriz. ...ve 8 saat içinde Tahiti'de olabiliriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The Greek is paying for everything. | Greek tüm masrafları karşılıyor. Greek tüm masrafları karşılıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What did they give you? | Ne verdiler sana? Ne verdiler sana? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What's the last thing you can remember? | En son hatırladığın şey ne? En son hatırladığın şey ne? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just had some cristal. | Biraz kristal aldım. Biraz kristal aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Some cristal meth? | Biraz kristal met amfetamin mi? Biraz kristal met amfetamin mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, I'm just really excited. | Gerçekten çok heyecanlıyım. Gerçekten çok heyecanlıyım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I went to the after party and this shipping magnate. | Parti sonrası partisine gittim ve bu da nakliye patronu. Parti sonrası partisine gittim ve bu da nakliye patronu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't worry, it's not gonna be sexual. | Endişelenme seks içeren bir şey olmayacak. Endişelenme seks içeren bir şey olmayacak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
More like a father thing. | Daha çok baba kız olayı gibi. Daha çok baba kız olayı gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Anyway, let's go... finally got us a good vacation. | Her neyse, haydi gidelim. Sonunda güzel bir tatil bulduk. Her neyse, haydi gidelim. Sonunda güzel bir tatil bulduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But we're having a good vacation. | Ama zaten güzel bir tatilimiz vardı. Ama zaten güzel bir tatilimiz vardı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, don't take this personally, | Max, üzerine alınma ama güzel bir tatilin nasıl olduğunu bilmiyorsun... Max, üzerine alınma ama güzel bir tatilin nasıl olduğunu bilmiyorsun... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because you've never been anywhere. | ...çünkü daha hiçbir yere gitmemişsin. ...çünkü daha hiçbir yere gitmemişsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, you walked into that apartment | Demek istediğim, bu daireye girdik ve yüzün... Demek istediğim, bu daireye girdik ve yüzün... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and your face lit up, like... Like it was amazing. | ...harika bir şey görmüşsün gibi değişti. ...harika bir şey görmüşsün gibi değişti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And that's because you don't know that it's not. | Çünkü öyle olmadığını bilmiyorsun. Çünkü öyle olmadığını bilmiyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Trust me. I've been everywhere. | Güven bana. Ben her yere gittim. Güven bana. Ben her yere gittim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I'm telling you, this is the worst vacation ever. | Ve sana söylüyorum bu olabilecek en kötü tatil. Ve sana söylüyorum bu olabilecek en kötü tatil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So let's ditch the bacon freak and the beer bro, | Haydi şu jambon delisinden ve bira kardeşinden kurtulalım... Haydi şu jambon delisinden ve bira kardeşinden kurtulalım... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
get on that plane, spend one great day at the beach, | ...uçağa binip, plajda güzel bir gün geçirelim... ...uçağa binip, plajda güzel bir gün geçirelim... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and then come back and make $8 an hour. | ...daha sonrada buraya dönüp saatte 8 dolar kazanırız. ...daha sonrada buraya dönüp saatte 8 dolar kazanırız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That sounds fun. | Kulağa eğlenceli geliyor. Kulağa eğlenceli geliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You kind of skipped over the part where we get abducted | Kaçırılmamızı ve Nancy Grace'in cesetlerimizi bulmak için yıllar süren... Kaçırılmamızı ve Nancy Grace'in cesetlerimizi bulmak için yıllar süren... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
for our bodies. | ...araştırmalarının olduğu kısmı atladın sanki. ...araştırmalarının olduğu kısmı atladın sanki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It must be Constantine. He's gonna be upset. | Constantine olmalı. Kızacak. Constantine olmalı. Kızacak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You never keep a Greek waiting. | Bir Yunan'ı bekletmeye gelmez. Bir Yunan'ı bekletmeye gelmez. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God, Max, we just got an email | Aman Tanrım, Max. Aman Tanrım, Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
on our website from that food blogger at the book party. | Biraz önce partideki yemek bloğu yazarı internet sitemize bir mail gönderdi. Biraz önce partideki yemek bloğu yazarı internet sitemize bir mail gönderdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She said if we drop off four cupcakes by tomorrow morning, | Diyor ki: Yarın sabaha kadar dört tane kek bırakabilirsek... Diyor ki: Yarın sabaha kadar dört tane kek bırakabilirsek... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
she'll consider writing about them for her column that day. | ...o günkü sütununda kekler hakkında yazmayı düşünebilirmiş. ...o günkü sütununda kekler hakkında yazmayı düşünebilirmiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, what's it gonna be, Caroline or Ashley? | Hangisi olacaksın, Ashley mi yoksa Caroline mı? Hangisi olacaksın, Ashley mi yoksa Caroline mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Cupcakes or Tahiti? Your call. | Kekler mi, Tahiti mi? Seçim senin. Kekler mi, Tahiti mi? Seçim senin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is the Greek still waiting? | Greek hala bekliyor mu? Greek hala bekliyor mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He just pulled away. | Biraz önce gitti. Biraz önce gitti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sure he'll come back here for Ashley sometime. | Eminim Ashley için ara sıra geri gelecektir. Eminim Ashley için ara sıra geri gelecektir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |