Search
English Turkish Sentence Translations Page 4393
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Otherwise, I'm of no use here. | Diğer taraftan, Burda bir işim yok. Bunun dışında, burada bir işe yaramıyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Aren't you going to school? I will, for a coffee mousse. | Okula gitmiyor musun? Gideceğim, kahveli mus için. Okula gitmiyor musun? Gideceğim, kahveli mus için geldim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Just one? All right. Hang on. | Neli? Güzel. Bekle. Sadece bir tane mi? Pekala. Bekle. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Take it! Welcome! | Al onu! Hoşgeldiniz! Al şunu! Hoş geldiniz! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Bonsoir, Madame Jean. | Bonsoir, Madame Jean. Bonsoir, Madam Jean. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Jean? | Jean? Jean? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Sun woo, my love. | Sun woo, aşkım. Sun woo, aşkım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I told you to wait at home. | Sana evde beklemeni söylemiştim. Evde beklemeni söylemiştim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I couldn't wait to see you. | Seni görmeden edemedim. Seni görmeden edemedim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Bye, guys. | Güle güle beyler. Hoşça kalın. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What is with them and the ass grabbing? | Kıç kavrama da ne demek oluyor? Neyi var bunların, neydi şimdi bu kıç elleme falan? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Flashy bastards. | Gösterişli p.çler. Havalı piçler. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Now it's not just the money. | Hayır mesele sadece para değil. Artık olay sadece para değil. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Gosh, Master... | Tanrım, Şef... Hay allah, usta... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Why? You starting to get sick of him, too? | Neden? Onu da hasta etmeye mi başlıyorsun? Niye? Sen de mi ondan sıkılmaya başladın? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Boss. Yeah? | Patron. Efendim? Patron. Evet? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Why can't you really stop him? Is there some reason? | Onu neden gerçekten durdurmuyorsunuz? Bir nedeni var mı? Onu neden durduramıyorsun? Bir nedeni var mı? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Reason? | Neden? Neden mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
A reason... | Bir neden... Neden... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
No one ever stayed, | Kimse kalmadı bile, Hiç kimse kalmadı, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
no matter how hard I tried to stop them. | Onları durdurmayı denememin ne kadar zor olduğunun önemi yok. o kadar durdurmaya çalışmama rağmen. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Happy graduation! | Mezuniyetin hayırlı olsun! Mezuniyetini kutlarım! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
We're over. What? | Biz bittik. Ne? İlişkimiz bitti. Ne? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You always tried so hard to suit me... | Sen her zaman beni memnun etmek için daha çok çalıştın... Her zaman bana uymaya çalıştın... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I knew something was wrong through my innocent first love. | İlk masum aşkımla ilgili bir sorun olduğunu biliyordum. İlk masum aşkımda bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Let's just stay friends. | Hadi sadece arkadaş kalalım. Arkadaş kalalım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Friends with benefits. | Faydalı arkadaşlar. Menfaat arkadaşları. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Do you really enjoy it, though? | Yine de gerçekten bundan hoşlandın mı? Gerçekten hoşuna gidiyor mu peki? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You're always trying so hard, but... | Her zaman çok fazla uğraşıyorsun, ama... Her zaman çok uğraşıyorsun, ama... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And even with the no strings, casual fling in college. | hatta koşulsuzca ve tesadufi olarak üniversiteye kapak attın. Kolej yıllarımdaki düzensiz, kısa süreli ilişkilerim de bile sorun yaşıyordum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Don't apologize! Just pack up your cubicle! | özür dileme! sadece odandakileri topla! Özür dileme! Git odanı topla! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You can quit if you want to! | Eğer istersen gidebilirsin! İstersen ayrılabilirsin! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'll take care of you for the rest of our lives. | Hayatımızın dışında sana dikkat edeceğim. Hayatımızın sonuna kadar sana ben bakarım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You thought women would swoon over such promises? | Kadınların böyle vaatlere bayılacağını düşündün? Kadınların böyle sözlere bayılacağını mı sandın? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You're too much. | Sen çok fazlasın. Aptalca. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
A co worker, whom I thought I could have a normal life with. | Normal hayatta birlikte olmayı düşündüğüm bir partner. Beraber normal bir hayat yaşayabileceğimi sandığım bir iş arkadaşı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You were rich, and you seemed happy, | Zengindin ve mutlu görünüyordun, Zengindin, mutlu görünüyordun, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
so I thought some of it might rub off on me. | O yüzden bunun biraz beni etkilemiş olduğunu düşündüm. bu özelliklerinin beni etkileyebileceğini sanmıştım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
But I was wrong. | Fakat yanıldım. Ama yanılmışım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Waking up, screaming in a cold sweat every night... | Her gece kan ter içinde uyanmak ve çığlık atmak... Her gece soğuk ter içinde bağırarak uyanman... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Every time I look at you, I just see my messed up self. | Sana baktığım her an, sadece kendimi mahvettiğimi görüyorum. Sana her baktığımda, kendi berbat yanımı görüyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Because we were so alike, I thought she might be the one, | Çünkü biz birbirimize öyle benziyorduk ki, o benim için tek olabilir diye düşündüm, Çok benzediğimiz için, onun aradığım kişi olabileceğini sandım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
So stop pushing yourself so hard! | O yüzden kendini bu kadar zorlamayı kes! Kendini çok fazla zorlama! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
but even she finally left. | Fakat o sonunda ayrılmıştı bile. Ama o da sonunda terk etti. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Maybe something is wrong with my head? | Belki kafamda yanlış giden birşey vardı? Kafamda mı bir sorun var acaba? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All broken, you know? | Tamamen kopmak, Bilirsin? Tamamen arızalı, biliyor musun? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
If I never remember what happened, | Ne olduğunu asla hatırlamazsam, Olanları hiç hatırlamasam, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
then do I have to live like this forever? | o zaman bu şekilde sonzuza kadar yaşamak zorunda mıyım? sonsuza kadar böyle mi yaşamak zorunda kalırım? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
My whole life? | Tüm koca hayatım boyunca mı? Hayatım boyunca? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Why was it this way? | Neden bu şekilde idi? Niye böyle oldu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I couldn't help thinking that it all began on that forgotten day. | Unutulmuş gün ile ilgili düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Her şeyin o unutulmuş günde başladığını düşünmeden edemiyordum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What could have happened to me? | Bana ne olmuş olabilirdi? Bana ne olmuş olabilirdi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Did it leave some kind of hole inside my head? | kafamın içinde bir çeşit boşluk mu bıraktı? Kafamda bir çeşit delik mi oluşturdu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What if I never remember? What then? | Farzedelim asla hatırlayamadım? Peki ya o zaman ne olur? Ya hiç hatırlamazsam? O zaman ne olacaktı? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I stumbled across Antique. I thought it might have the answers. | Tesadüfen 'Antika'ya rastladım. Bir cevap olabilceğini düşündüm. Tesadüfen Antique'i buldum. Cevapların burada olabileceğini düşündüm. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
With Sun woo, | Sun woo ile, Sun woo'yla birlikte, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I thought that maybe we could find them together. | Belki onları beraber bulabiliriz diye düşündüm. onları bulabileceğimizi düşündüm. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Do it over! I'm off. Good night! | Yeniden düzenle! Ben gidiyorum. İyi geceler! Tekrar yap! Ben çıkıyorum. İyi geceler! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
MlN Sun woo! Bye! | MIN Sun Woo! Güle güleee! MIN Sun Woo! Hoşça kal! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Sun woo, I was just wondering... | Sun Woo, Sadece merak ediyordum... Sun Woo, sadece merak ediyordum... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm never going to. Never. | Asla yapmayacağım. Asla. Asla yapmayacağım. Asla. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
So don't take this the wrong way. | Öyleyse bu sorunlu güne tahammül etme . O yüzden bunu yanlış anlama. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I won't. I just won't. | Etmeyeceğim. Artık etmeyeceğim. Yapmam. Yapmayacağım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
But if I said that I would sleep with you, | Ama sana seninle uyuyabileceğimi söylese idim, Eğer seninle yatacağımı söyleseydim, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
would you stay? | Kalır mıydın? kalır mıydın? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What? Really? | Ne? Gerçekten mi? Ne? Gerçekten mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Honestly, I wanted to ever since you first asked me out. | Dürüst olmak gerekirse, Bana ilk çıkma teklifi ettiğinde istekli idim. Aslında, bana ilk teklif ettiğinde bile istiyordum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It drove me crazy to watch you go from one guy to the next. | Seni bir erkekten başka bir erkeğe giderken görmek beni deliye çevirdi. Bir adamdan diğerine gidişini izlemek beni çıldırttı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And every time that Jean comes to the shop, l... | Ve Jean'in dükkana her geldiği sefer, ben... Ve şu Jean'ın pastaneye her gelişinde, ben... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What the heck. You're lying. | Lanet olsun. Yalan söylüyorsun. Lanet olsun. Yalan söylüyorsun. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'm serious... Forget it. | Ciddiyim... Unut gitsin. Ciddiyim... Unut bunu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
That's it. You made me go. | İşte bu. Gitmemi sağladın. İşte bu. Gitmeme neden oldun. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Can't you just stay? | Sadece kalamaz mısın? Kalamaz mısın? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
There's no reason... | Bir nedeni yok... Nedeni yok... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hey, KlM Jin hyuk! | Hey, KIM Jin hyuk! Hey, KIM Jin hyuk! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Don't push yourself so hard. | Kendini bu kadar zorlama. Kendini fazla zorlama. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Little SONG Jae ik has been missing for over two months. | Küçük SONG Jae ik yaklaşık iki aydır kayıp. Küçük SONG Jae ik iki ayı aşkın süredir kayıptı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Over 400 investigators and volunteers have searched | 400'ü aşkın soruşturmacu ve gönüllü geçen iki ay için her gün Dört yüzden fazla dedektif ve gönüllü | Antique-1 | 2008 | ![]() |
every day for the past two months, | araştırmaya devam etmekte, geçen iki ay boyunca her gün arama yapmış, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
but nothing has been found. | fakat hiçbir şey bulunmadı. fakat hiçbir şey bulunamamıştı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Mother | Anne Annem | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Did you get anything? How about this? | Bir şey yaptın mı? Buna ne dersin? Bir şey buldun mu? Buna ne dersin? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
He swallowed it. | O bunu sineye çekti. Yutmuş. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Probably fed by someone. | Olasılıkla birisi tarafından yedirildi. Muhtemelen biri tarafından yedirilmiş. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What is all this? I told you last time. | Bu tam olarak nedir? Geçen sefer sana söyledim. Bütün bunlar da ne? Geçen sefer söyledim ya. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
We found flour mixed with sugar. | Şekerli toz karışımı bulduk. Şekerli un bulduk. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And this? | Ve bu? Bu ne? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Bread, or maybe a biscuit. | Ekmek yada belki bisküvi. Ekmek, belki de bisküvi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
There's some chocolate in there somewhere. | Orda bir yerde biraz çikolata var. Şurada bir yerde biraz çikolata var. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And what's this? It's a cherry. | Ve bu nedir? O bir kiraz. Peki bu ne? Vişne. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Put it all together, and I guess... | onun tümünü biraraya getir, ve tahminimce... Hepsini bir araya getirirsek, sanırım... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You get a slice of cake. | sen bir parça pasta yaptın. bir dilim pasta elde ederiz. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Cake? Yup. | Pasta? Evet. Pasta mı? Evet. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Good to see you again. | Seni tekrar görmek güzel. Sizi tekrar görmek ne güzel. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You don't have many left. | Çok artığınız yok. Çok fazla kalmamış. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Oh, yes... | Oh, evet... Oh, evet... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
We do have a Rhubarb Fraise from yesterday... | Dünden kalma bir Rhubarb Fraise var elimizde... Dünden Rhubarb Fraise'miz var... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I'll take it. | Onu alacağım. Ondan alacağım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
My husband won't eat cake from anywhere else now. | Kocam şimdi başka hiçbir yerden pasta yemeyecek. Kocam artık buradan başka bir yerden pasta yemiyor. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Yes, ma'am. | Evet hanımefendi. Tabii, efendim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |