• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 4395

English Turkish Film Name Film Year Details
We're closed! Kapalıyız! Kapalıyız! Antique-1 2008 info-icon
Old farts... Yaşlı serseriler... Moruklar... Antique-1 2008 info-icon
So we sent Antique's cake to the forensics lab. Yani biz Antkia'yı bir münazara laboratuvarına çevirdik. Bu yüzden Antique'in pastasından adli tıp laboratuarına yolladık. Antique-1 2008 info-icon
It was a perfect match with the substances in the victim's body. Kurbanın vücudundaki maddelerle mükkemel bir eşleşme vardı. Kurbanın cesedindeki maddelerle mükemmel uydu. Antique-1 2008 info-icon
The culprit has been here at least twice. Zanlı en azından iki kere burda bulunmuş. Suçlu buraya en az iki kere gelmiş. Antique-1 2008 info-icon
How long... Ne kadar zamandır... Ne kadar... Antique-1 2008 info-icon
And now, the third child is missing. ve şimdi, üçüncü çocuk kayıp. Şimdi de, üçüncü çocuk kayıp. Antique-1 2008 info-icon
We don't have time. That child... Zamanımız yok. Bu çocuk... Zamanımız yok. O çocuğun... Antique-1 2008 info-icon
How long have I waited for this? Ne kadar zamandır bunun için bekliyorum? Bunu ne kadar beklemiştim? Antique-1 2008 info-icon
He needs to come home, like you. Senin gibi eve dönmesi gerekiyor. eve dönmesi gerekiyor, sizin gibi. Antique-1 2008 info-icon
Tell me. What happened with your boss? Anlat bana. Patronunla ne oldu? Söylesene. Patronunla aranda ne oldu? Antique-1 2008 info-icon
That, again? Bu, yine mi? Yine mi o mesele? Antique-1 2008 info-icon
I can tell by his face how much he dislikes cake. Bu keklerden onun ne kadar iğrendiğini yüzüne söyleyebilirim. Onun pastadan ne kadar nefret ettiğini suratından okuyabiliyorum. Antique-1 2008 info-icon
So that means you're not there for the cake. Yani bu demek oluyor ki pasta için orda değilsin. Bu demek oluyor ki sen pasta yapmak için orada değilsin. Antique-1 2008 info-icon
Then what? o halde ne için? Neden o zaman? Antique-1 2008 info-icon
Why won't he answer? Neden cevaplamayacak? Neden cevap vermiyor? Antique-1 2008 info-icon
We were sure he would demand a ransom. Biz onun fidye isteyeceğinden emindik. Fidye talep edeceğinden emindik. Antique-1 2008 info-icon
We sat and just waited for the phone call, Oturduk ve telefon gelmesini bekledik, Oturup aramasını bekledik, Antique-1 2008 info-icon
and we have yet to catch the culprit. ve sonunda zanlıyı yakalamak zorundayız. yine de suçluyu yakalamamız lazım. Antique-1 2008 info-icon
I decided to open a good cake shop. bir pasta dükkanı açmaya karar verdim. Güzel bir pastane açmaya karar verdim. Antique-1 2008 info-icon
One so good that his sweet tooth would beg him to pay a visit. Bir bu kadar iyi yaptığı, onun tatlıya düşkünlüğü bir ziyaretin bedelini ona ödemek için yalvaracaktı. O kadar güzel ki tatlıya düşkünlüğü yüzünden oraya gelmeden edemezdi. Antique-1 2008 info-icon
For twenty years, I asked myself everyday... 20 yıl boyunca, hergün kendime sordum... Yirmi yıl boyunca, her gün kendime sordum... Antique-1 2008 info-icon
Does this boy still have his bright smile? Bu çocuk hala ışıltılı bir gülümesemeye sahip mi diye? Bu çocuk hala o ışıltılı gülümsemesine sahip mi? Antique-1 2008 info-icon
It would be open long into the night. gece yarısına kadar açık olacaktı. Gece boyunca açık olurdu. Antique-1 2008 info-icon
For that one person that would still be awake. bu bir kişi için uyanık olacaktı. Hala uyanık olan o insan için. Antique-1 2008 info-icon
If only we had listened and searched the area... biz keşke bu alanı dinlemiş ve araştırmış olsa idik... Keşke dinleyip bölgeyi aramış olsaydık... Antique-1 2008 info-icon
It would be a small shop. O küçük bir dükkan olacaktı. Küçük bir pastane olurdu. Antique-1 2008 info-icon
So that I can see everything... öyle ki herşeyi görebileyim... Böylece her şeyi görebilir... Antique-1 2008 info-icon
...and see him take a bite. ... onun bir ısırık aldığını görebileyim. ...ve bir ısırık alışını izleyebilirdim. Antique-1 2008 info-icon
I had no field experience. Bu alanda bir uzmanlığım yoktu. Hiç saha tecrübem yoktu. Antique-1 2008 info-icon
Regardless of age, gender or occupation, Yaşı, cinsiyeti yada mesleği ne olursa olsun, Yaşın, cinsiyetin ve mesleğin önemi yok. Antique-1 2008 info-icon
Anyone could casually come to buy pastries. birisi tesadüfen pasta almaya gelebilirdi. Herkes istediğinde pasta almaya gelebilir. Antique-1 2008 info-icon
A place that even a now aged man can easily visit. Şimdi yaşlanmış bir adamın kolayca uğrayabileceği bir yer. Şu an yaşlı olan bir adamın bile rahatlıkla gelebileceği bir yer. Antique-1 2008 info-icon
I have my share of the blame. Suçta benim payım var. Suçun bir kısmı da benim. Antique-1 2008 info-icon
The reason I decided to open such a cake shop... Böyle bir pasta fırını açmaya karar verme nedenim... Böyle bir pasta dükkanı açmamın sebebi... Antique-1 2008 info-icon
I know I can't undo it all, but I'd like to apologize... Geri alamayacağımı biliyorum ama özür dilemek isterdim... Olanları değiştiremeyeceğimi biliyorum, ama özür dilemek istiyorum... Antique-1 2008 info-icon
...was all for this day! ...tamamen o gün içindi! ...bu günü görmek içindi! Antique-1 2008 info-icon
Is that even possible? peki bu mümnkün mü? Bu mümkün mü? Antique-1 2008 info-icon
For anyone to take responsibility for every single outcome... Sorumluluk alan birisi için Herbir sonuç için... Herhangi birinin, ortaya çıkan her sonuç için sorumluluk alması... Antique-1 2008 info-icon
All right. I'm more than happy to help. Peki. Yardım ettiğim için daha mutluyum. Pekala. Yardım etmekten mutluluk duyarım. Antique-1 2008 info-icon
Can't you reconsider it? Bunu tekrar düşünemez misiniz? Bunu yeniden düşünemez misin? Antique-1 2008 info-icon
I'm offering you all the men and money you want. Sana istediğin tüm erkekleri ve parayı teklif ediyorum. Sana istediğin tüm erkekleri ve parayı vermeyi teklif ediyorum. Antique-1 2008 info-icon
Come with me. l... Benimle gel. Ben... Benimle gel. Benim... Antique-1 2008 info-icon
I need to go. Gitmem gerek. gitmem gerekiyor. Antique-1 2008 info-icon
What is it about this shop? Bu dükkanın olayı nedir? O dükkanın ne özelliği var? Antique-1 2008 info-icon
Is it him? Bu o mu? Sebebi o mu? Antique-1 2008 info-icon
Is it your boss? O senin patronun mu? Sebebi patronun mu? Antique-1 2008 info-icon
Forgive me. Beni bağışla. Affet beni. Antique-1 2008 info-icon
This hand... Bu el... Bu el... Antique-1 2008 info-icon
Always created perfection. her zaman kusursuzluğu yaratıyor. her zaman mükemmellikler yarattı. Antique-1 2008 info-icon
It is a jewel to me, bana göre bir mücevher, Benim için bir mücevher, Antique-1 2008 info-icon
but just money to you. ama sana göre para. fakat senin için para. Antique-1 2008 info-icon
Please, stop! Lütfen, dur! Lütfen, dur! Antique-1 2008 info-icon
A few fingers won 't matter... Bir kaç parmağın önemi olmayacak... Birkaç parmak sorun olmaz... Antique-1 2008 info-icon
Only I can have you! sana sadece ben sahip olabilirim! Sana sahip olduğum sürece! Antique-1 2008 info-icon
It hurts! Don 't do this! Acıtıyor! Bunu yapma! Acıyor! Yapma! Antique-1 2008 info-icon
Get away! Get away from him! Uzak dur! Ondan uzak dur! Uzak dur! Ondan uzak dur! Antique-1 2008 info-icon
Wait! Not the hand! Bekle! El olmaz! Bekle! Eller olmaz! Antique-1 2008 info-icon
He needs to work! Don't! Çalışması gerek! Yapma! Çalışması gerekiyor! Yapma! Antique-1 2008 info-icon
He'll hit you again. Let go! Yine sana vuracak. Gitmesine izin ver! sana tekrar vurur. Bırak onu! Antique-1 2008 info-icon
I think you shook him up enough. Sanırım onu yeterince silkeledin. Bence aklı yeterince yerine gelmiştir. Antique-1 2008 info-icon
Blonde asshole. Sarışın pislik. Sarışın puşt. Antique-1 2008 info-icon
I thought he would put up a better fight. Daha iyi bir kavga çıkacarağını düşündüm. Daha iyi dövüşeceğini düşünüyordum. Antique-1 2008 info-icon
Why are you here? Niçin burdasın? Neden buradasınız? Antique-1 2008 info-icon
He bought cake. What? O pasta aldı. Ne? Pasta almış. Ne? Antique-1 2008 info-icon
The kidnapper bought cake. Çocuk hırsızı bir pasta aldı. Kaçıran kişi pasta almış. Antique-1 2008 info-icon
He bought your cake, Sun woo. O senden pasta mı aldı, Sun Woo. Senin pastalarından almış, Sun Woo. Antique-1 2008 info-icon
Help me out. Bana yardım et. Bana yardım et. Antique-1 2008 info-icon
Ow, it hurts. Oh, acıtıyor bu. Ah, acıyor. Antique-1 2008 info-icon
What about your promise? Verdiğin söze ne oldu? Verdiğin sözden ne haber? Antique-1 2008 info-icon
What promise? Ne sözü? Ne sözü? Antique-1 2008 info-icon
To sleep with me. Benimle yatma. Benimle yatma sözün. Antique-1 2008 info-icon
Seriously, at a time like this? Cidden, bunun gibi bir zamanda mı? Böyle bir zamanda, bu mu düşünülür? Antique-1 2008 info-icon
What do you think this scar is for? Bu iz için ne düşünüyorsun? Bu yaranın ne için olduğunu sanıyorsun? Antique-1 2008 info-icon
How do I know? Nasıl bilebilirim ki? Nereden bileyim? Antique-1 2008 info-icon
Come here. Buraya gel. Yaklaş. Antique-1 2008 info-icon
Come on. I said, "what if"! Hadi. Sana "Keşke" demiştim! Hadi ama. "Eğer" demiştim! Antique-1 2008 info-icon
Goddamn it. Lanet olsun Kahretsin. Antique-1 2008 info-icon
How about him? He's cute. Ona ne dersin? Şirin. Buna ne dersin? Tatlı biri. Antique-1 2008 info-icon
Forget it. I don't want you anymore. Unut gitsin. Seni artık istemiyorum. Unut gitsin. Seni istemiyorum artık. Antique-1 2008 info-icon
Me neither. Bende öyle. Al benden de o kadar. Antique-1 2008 info-icon
I didn't know... Bilmiyordum... Bu kötü haberi... Antique-1 2008 info-icon
how to break the news to Jean. Jean'a haberi nasıl versek. Jean'a nasıl vereceğimi bilemedim. Antique-1 2008 info-icon
He can't control his anger sometimes. Bazen öfkesini kontrol edemez. Bazı zamanlar sinirini kontrol edemiyor. Antique-1 2008 info-icon
Then you were never thinking of leaving? O zaman sen ayrılmayı asla düşünmüyordun? Yani ayrılmayı hiç düşünmedin, öyle mi? Antique-1 2008 info-icon
Well... Şeyy... Şey... Antique-1 2008 info-icon
It was right after sex, so I couldn't just say no. Seksten sonrası güzeldi, Yani hayır diyemezdim. Seviştikten hemen sonraydı, o yüzden hayır diyemedim. Antique-1 2008 info-icon
You said he's out of control. Onun kontrol edilemez olduğunu söyledin. Onun kontrolsüz olduğunu söyledin. Antique-1 2008 info-icon
But he's a good person. Ama o iyi birisi. Ama iyi bir insandır. Antique-1 2008 info-icon
It's a mystery that you're still alive. Senin hala hayatta olman bi gizem. Hala yaşıyor olman bile ilginç. Antique-1 2008 info-icon
I'm a dirty bastard that makes cake that kills people. Ben insanları öldüren pastalar yapan pis bir p.çim. İnsanları öldüren pastalar yapan aşağılık ibnenin tekiyim. Antique-1 2008 info-icon
I deserve it. Bunu hakediyorum. Bunu hak ediyorum. Antique-1 2008 info-icon
He should've hit that mouth of yours. Sizinkilere açıklamak onu sarsmış olmalı. Ağzının ortasına vurmalıymış. Antique-1 2008 info-icon
No one deserves to be hit. Hiçkimse katilin hedefi olmayı hak etmez. Kimse şiddeti hak etmez. Antique-1 2008 info-icon
Don't say such things. Böyle şeyler söyleme. Böyle şeyler söyleme. Antique-1 2008 info-icon
It hurts the people around you more. Bu çevrendeki insanların canını daha çok yakıyor. Bu etrafındaki insanları daha çok incitir. Antique-1 2008 info-icon
Every time my mother said that, Annemin bunu her söyleyişinde, Annem bunu her söylediğinde, Antique-1 2008 info-icon
I wanted to die. ölmek istedim. ölmek istedim. Antique-1 2008 info-icon
I saw my mom cheating when I was in middle school. Ortaokulda iken annemi ihanet ederken gördüm. Ortaokuldayken annemi biriyle birlikte olurken gördüm. Antique-1 2008 info-icon
I hated her. Ondan nefret ettim. Ondan nefret etmiştim. Antique-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4390
  • 4391
  • 4392
  • 4393
  • 4394
  • 4395
  • 4396
  • 4397
  • 4398
  • 4399
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact