English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7694
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Have you been vaccinated for rabies? | Daha önce kuduz aşısı yaptın mı? | Black Box-1 | 2014 |  |
| Rabies? | Kuduz mu? | Black Box-1 | 2014 | |
| Hi. She's sleeping. | Merhaba. Uyuyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| Good. Don't... don't get up. | İyi. Kalkmayın. | Black Box-1 | 2014 | |
| I I just wanted to ask you a few questions. | Size sadece birkaç soru sormak istiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Um, do you know if Lily has been bitten by an animal recently? | Lily son zamanlarda bir hayvan tarafından ısırıldı mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| Uh, n no, I don't think so. | Hayır, sanmıyorum. Köpeğimiz falan da yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| Uh, like a a wild animal... Like a skunk or raccoon? | Vahşi hayvanlardan. Mesela kokarca ya da rakun? | Black Box-1 | 2014 | |
| I can't imagine. | Aklıma gelmiyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| A petting zoo, maybe? Camping? | Hayvanat bahçesi ziyareti? Kamp? | Black Box-1 | 2014 | |
| Could she have been in a cave with bats? | Yarasaların olduğu bir mağaraya girmiş olabilir mi? | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, um, you know what? | Ne diyeceğim bakın? | Black Box-1 | 2014 | |
| There was, um... there was a school field trip, | Bir ay falan önce bir okul gezisi olmuştu. | Black Box-1 | 2014 | |
| But I I'm sure she would've told me if anything had happened. | Ama bir şey olsaydı bana söyleyeceğinden eminim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, bat bites are very small and painless, | Yarasa ısırıkları çok küçük olurlar ve acımazlar. | Black Box-1 | 2014 | |
| so she could've been bitten and not even known about it. | Isırılmış ve bunu fark etmemiş olabilir. | Black Box-1 | 2014 | |
| Her symptoms are consistent with rabies. | Belirtileri kuduzu gösteriyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| But we need to get the lab results to know more, all right? | Ama emin olmak için bazı testler yapmalıyız. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, just... just get some rest. | Siz biraz dinlenin. | Black Box-1 | 2014 | |
| And, uh, I'll be back, okay? | Sonra uğrayacağım. | Black Box-1 | 2014 | |
| And would you mind telling me how it feels to be dead? | Ölü olmak nasıl bir şey bana söyleyebilir misiniz? | Black Box-1 | 2014 | |
| My flesh is... is rotting. | Etim çürüyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's covered in l legless larvae. | Etimi kurtçuklar kaplıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can't eat because the smell is so vile. | Yemek yiyemiyorum çünkü iğrenç kokuyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't know how you all can stand it. | Siz bu kokuya nasıl dayanıyorsunuz anlamıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I guess because you're doctors. | Sanırım doktor olduğunuz için. | Black Box-1 | 2014 | |
| Uh... Blood pressure 117/76. | Kan basıncı 117/76. | Black Box-1 | 2014 | |
| Pulse rate is 82. Those are normal numbers. | Nabız 82. Bunlar normal değerler. | Black Box-1 | 2014 | |
| Owen, he's wasting away. | Owen, iğne ipliğe dönmüş. | Black Box-1 | 2014 | |
| Okay, Dean, we're going to do a P.E.T. scan now | Dean, şimdi seni pozitron emisyon tomografisine sokacağız. | Black Box-1 | 2014 | |
| and take a look at what's going on inside your brain. | Ve beyninin içinde olup bitene bir göz atacağız. | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't have a brain. | Benim beynim yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| Died in the crash. | Kazada mahvoldu. | Black Box-1 | 2014 | |
| Go ahead. See for yourself. | Devam edin ve kendiniz görün. | Black Box-1 | 2014 | |
| Owen, he doesn't eat. | Owen, yemek yemiyor. Dişleri çürüyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| I really think he's severely depressed. | Ciddi bir depresyon yaşadığını düşünüyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, we'll see. | Göreceğiz. | Black Box-1 | 2014 | |
| You know, this is one of the first P.E.T. scans ever done | Bu, Cotard'lı bir hastanın beynine yapılan ilk tomografilerden biri. | Black Box-1 | 2014 | |
| Certainly you agree that it's a form of delusional psychosis? | Bunun ruhsal bir hastalık olduğuna eminsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Here it comes. | İşte geldi. | Black Box-1 | 2014 | |
| The... the metabolic activity in the frontal and the parietal regions of the brain | Beynin ön ve yan bölgelerindeki metabolik aktiviteler... | Black Box-1 | 2014 | |
| is consistent with a patient in a vegetative state. | ...hasta bitkisel hayattaymış gibi. | Black Box-1 | 2014 | |
| He's clearly not dead, Owen. | Ölü olmadığı çok açık Owen. | Black Box-1 | 2014 | |
| I know, but his brain thinks he is. | Biliyorum ama beyni ölü olduğunu düşünüyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's how powerful the delusion is. | Çok güçlü bir yanılsama bu. | Black Box-1 | 2014 | |
| Dr. Morely, Dr. Black asked me to find you. | Dr. Morely, Dr. Black sizi bulmamı istedi. | Black Box-1 | 2014 | |
| Lily Huggins' rabies test came back positive. | Lily Huggins'in kuduz testleri pozitif geldi. | Black Box-1 | 2014 | |
| Ohh. I have to go. | Gitmem gerekiyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm gonna start Dean on a combination of pharmacology and behavioral therapy. | Dean'i ilaç ve davranış terapisine başlatacağım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Okay, fantastic. | Tamam, süper. | Black Box-1 | 2014 | |
| Can we have a word? | Biraz konuşabilir miyiz? | Black Box-1 | 2014 | |
| I'd like you to meet Dr. Owen Morely. | Sizi Dr. Owen Morely ile tanıştırayım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Hi. Nice to meet you. | Merhaba. Tanıştığıma sevindim. | Black Box-1 | 2014 | |
| So we, uh... we got Lily's lab results back. | Lily'nin test sonuçlarını aldık. | Black Box-1 | 2014 | |
| And, um, as suspected... | Şüphelendiğimiz gibi... | Black Box-1 | 2014 | |
| Uh, unfortunately, it's a very late stage case of rabies. | Ne yazık ki ileri safha bir kuduz. | Black Box-1 | 2014 | |
| And there's shots. | İlacı var. Tedavi edilebilir. | Black Box-1 | 2014 | |
| At the time of the bite, | Isırık yeni olduğunda kişiye, hastalığın ilk safhalarında... | Black Box-1 | 2014 | |
| but once the symptoms have developed... | Ama hastalık ilerledikçe... | Black Box-1 | 2014 | |
| Unfortunately, it's too late. | Ne yazık ki çok geç. | Black Box-1 | 2014 | |
| What do you mean it's too late? | Çok geç derken ne demek istiyorsunuz? | Black Box-1 | 2014 | |
| We want to make Lily as comfortable as possible right now. | Lilly'i olabildiğince rahat ettirmeye çalışacağız. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's all we can do. | Tek yapabileceğimiz bu. | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't think I'm hearing you right. | Sizi doğru anladığımı sanmıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Um... are you saying Lily's gonna die? | Lilly'nin öleceğini mi söylüyorsunuz? | Black Box-1 | 2014 | |
| Mrs. Huggins... | Bayan Huggins... | Black Box-1 | 2014 | |
| We're here to help you and your family make the best decision | Ailenizin doğru kararlar alabilmesi için buradayız. | Black Box-1 | 2014 | |
| for all of you, especially for Lily. No, no, no, no, no, no, no, no. | Herkesi için özellikle de Lily için. Hayır, hayır, hayır, hayır. | Black Box-1 | 2014 | |
| There are no decisions, okay? | Kara falan yok, tamam mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| I I I don't accept this, okay? | Bunu kabul etmiyorum, tamam mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| You have to do something. | Bir şeyler yapmak zorundasınız. Siz doktorsunuz. | Black Box-1 | 2014 | |
| Do you have children? | Çocuğunuz var mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| If you had children, you wouldn't give up. | Eğer çocuğunuz olsaydı, vazgeçmezdiniz. | Black Box-1 | 2014 | |
| Please don't give up on my daughter... I beg you. | Lütfen kızımdan vazgeçmeyin. Yalvarıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, we have to dig deeper, okay? | Derin bir araştırma yapmamız lazım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Catherine, I'm concerned that no matter how deep we dig, | Catherine ne kadar derine inersek inelim... | Black Box-1 | 2014 | |
| This virus climbs about two centimeters a day | Virüs çevresel sinirlere doğru her gün 2 cm daha yol alıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's an unstoppable death march. | Ölmesi kaçınılmaz. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can't accept that, all right? | Bunu kabul edemem. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can't accept that we can't stop this. | Bunu durduramayacağımız fikrini kabul edemem. | Black Box-1 | 2014 | |
| There's nothing that we can do, Catherine. | Yapabileceğimiz hiçbir şey yok Catherine. | Black Box-1 | 2014 | |
| We're not magicians. No, I know we're not. | Bizler sihirbaz değiliz. Olmadığımızı biliyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I chose neurology because it is the final frontier. | Sinir cerrahisini, son nokta olduğu için seçtim. | Black Box-1 | 2014 | |
| We make new discoveries every day. | Her gün yeni keşifler yapıyoruz. | Black Box-1 | 2014 | |
| And if we don't, then we're stuck spinning our wheels, going nowhere. | Eğer yapmazsak, olduğumuz yerde sayarız ve hiçbir yere gidemeyiz. | Black Box-1 | 2014 | |
| If we don't do everything we can to make advances, | Eğer elimizden gelen her şeyi yapmazsak işimizin ne anlamı kalır ki? | Black Box-1 | 2014 | |
| You did great on your first day. | İlk gününde çok iyi iş çıkarıyorsun. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, thanks. | Teşekkür ederim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Make sure you get your share of the tips from Delilah. | Bahşişleri Delilah ile paylaşmayı unutma. | Black Box-1 | 2014 | |
| Will said I should ask you for my share of the tips? | Will, bahşişlerin benim payıma düşen kısmını senen istememi söyledi? | Black Box-1 | 2014 | |
| You don't get a share of anything on your first day. | İlk gününde senin payına hiçbir şey düşmez. | Black Box-1 | 2014 | |
| <font color="FFFF00">Zavallı Will. O sürtük için bir kiralık katil bulması lazım.<font color="FFFF00"> | Black Box-1 | 2014 | |
|
| Çünkü Joshua, beni hiç tanımıyor. <font color="FFFF00"> Onunla yattığı için mi? Evet.<font color="FFFF00"> | Black Box-1 | 2014 | |
|
| <font color="FFFF00"> O, teyzemle nişanlı. <font color="FFFF00"> | Black Box-1 | 2014 | |
|
| Damn. Sorry. Eh. | Hay aksi. Üzgünüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| <font color="FFFF00"> İspanyolca konuşabiliyorsun. <font color="FFFF00"> | Black Box-1 | 2014 | |
|
| No, um, Will and Delilah, that happened a long time ago, | Will ve Delilah uzun zaman önceydi. Catherine'i tanımadan öne. | Black Box-1 | 2014 | |
| And now he can't fire her? | Yani şimdi onu kovamıyor? | Black Box-1 | 2014 | |
| Not unless she makes a big mistake... | Ciddi bir hata yapmadığı sürece kovamaz. | Black Box-1 | 2014 | |
| Something that affects the restaurant, | Restoranı etkileyen, herkesin gördüğü ve kuşkunun olmayacağı bir şey. | Black Box-1 | 2014 | |
