Search

English Turkish Sentence Translations Page 8268

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
It's him! I'm sorry.	Bu o! Üzgünüm.	Blue Ruin-1	2013
We're gonna fucking kill you.	Seni geberteceğiz.	Blue Ruin-1	2013
I wish you would have.	Keşke yapsaydınız.	Blue Ruin-1	2013
Call if you want to talk this through.	İsterseniz bu konuyu ayrıntılı konuşuruz.	Blue Ruin-1	2013
You... you people...	Siz... sizler...	Blue Ruin-1	2013
I'm sorry to bother you at home.	Sizi evde rahatsız ettiğim için üzgünüm.	Blue Ruin-1	2013
I took all the guns. Don't shoot us.	Bütün silahları aldım. Bize ateş etme.	Blue Ruin-1	2013
I've been here awhile.	Bir süredir buradaydım.	Blue Ruin-1	2013
I've been trying to think of reasons	Ailenizin sonunu getirmemek için...	Blue Ruin-1	2013
not to do this, to end your family.	...sebepler bulmaya çalışıyordum.	Blue Ruin-1	2013
I mean, there's a thousand.	Yani, binlerce vardır.	Blue Ruin-1	2013
But there's one why I should.	Ama bitirmem gereken biri var.	Blue Ruin-1	2013
Fine. We'll leave her out.	Güzel. Onun dışarı çıkmasına izin vereceğiz.	Blue Ruin-1	2013
How can I trust that?	Buna nasıl güvenebilirim?	Blue Ruin-1	2013
After everything I've done.	Yaptığım onca şeyden sonra.	Blue Ruin-1	2013
It's not our problem.	Bu bizim problemimiz değil.	Blue Ruin-1	2013
Yes, it is.	Evet öyle.	Blue Ruin-1	2013
Go! Blow his head off! Kill him, William!	Yürü! Kafasını uçur hemen! Öldür onu, William!	Blue Ruin-1	2013
I don't want to. Your whole family will die.	İstemiyorum. Bütün ailen ölecek.	Blue Ruin-1	2013
I don't know much about guns,	Silahları pek bilmem,...	Blue Ruin-1	2013
If he dies tonight, your father killed him.	O bu gece ölürse, baban onu öldürmüş olur.	Blue Ruin-1	2013
He killed everybody here.	O buradaki herkesi öldürdü.	Blue Ruin-1	2013
I think you did your job, William,	Sanırım sen görevini yaptın William,...	Blue Ruin-1	2013
but I still got to finish up.	...ama benim hala bitirmen gerekiyor.	Blue Ruin-1	2013
Quickly, I think.	Sanırım acele etmek gerek.	Blue Ruin-1	2013
It's funny.	Çok tuhaf.	Blue Ruin-1	2013
That hurts less than the, um...	Daha az acıtıyor, şeyden...	Blue Ruin-1	2013
The arrow.	Oktan.	Blue Ruin-1	2013
You can leave that gun.	O silahı bırakabilirsin.	Blue Ruin-1	2013
Just wipe it off.	Ama silmeyi unutma!	Blue Ruin-1	2013
My car's down the road a ways in the woods.	Arabam ormanda yolun hemen aşağısında.	Blue Ruin-1	2013
But it's dark.	Ama hava karardı.	Blue Ruin-1	2013
He's my father's son.	O benim babamın oğlu.	Blue Ruin-1	2013
Teddy told me about Big Wade, the cancer.	Teddy, Koca Wade'nin kanser olduğundan bahsetti.	Blue Ruin-1	2013
Don't you mention their names.	İsimlerini ağzına alma.	Blue Ruin-1	2013
You know what's awful?	Ne boktan bir şey olduğunun farkında mısınız?	Blue Ruin-1	2013
Just 'cause my dad loved your mom...	Babam annenize aşık olduğu için...	Blue Ruin-1	2013
...we all end up dead.	...sonunda hepimiz ölüyoruz.	Blue Ruin-1	2013
The keys are in the car.	Anahtarlar arabada.	Blue Ruin-1	2013
The keys are in the car. The keys are in the car.	Anahtarlar arabada. Anahtarlar arabada.	Blue Ruin-1	2013
â™ª I've no regret â™ª	~ Pişman değilim	Blue Ruin-1	2013
â™ª I've been a lot of places, oh, yeah â™ª	~ Bir çok yere gittim	Blue Ruin-1	2013
â™ª If it should be, I say â™ª	~ Olması gereken buysa söylerim	Blue Ruin-1	2013
â™ª That he calls me today â™ª	~ Asla görmeyeceğini biliyorum	Blue Ruin-1	2013
â™ª For this life I've lived â™ª	~ Yaşadığım bu hayatta pişmanlıklarım yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª And I got love â™ª	~ Ve aşkım var	Blue Ruin-1	2013
â™ª And that's my wealth â™ª	~ Bu benim servetim	Blue Ruin-1	2013
â™ª What more â™ª	~ Daha ne olsun	Blue Ruin-1	2013
â™ª Could anyone ask for? â™ª	~ Herkes bulabilir mi?	Blue Ruin-1	2013
â™ª I'm so happy â™ª	~ Çok mutluyum	Blue Ruin-1	2013
â™ª I could shout â™ª	~ Çığlık atabilirdim	Blue Ruin-1	2013
â™ª I've no regrets â™ª	~ Pişmanlık yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª No regrets, no regrets, no regrets â™ª	~ Pişmanlık yok, pişmanlık yok pişmanlık yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª I've been living the life of a king â™ª	~ Kral gibi hayatım var	Blue Ruin-1	2013
â™ª I've been a lot of places, oh, yeah, yeah â™ª	~ Bir çok yere gittim oh, evet, evet	Blue Ruin-1	2013
â™ª And I've seen a lot of things â™ª	~ Bir çok şey gördüm	Blue Ruin-1	2013
â™ª For this life I've lived â™ª	~ Yaşadığım bu hayatta	Blue Ruin-1	2013
â™ª Oh, no regrets, no regrets â™ª	~ Oh, pişmanlık yok, pişmanlık yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª Oh, no regrets â™ª	~ Pişmanlık yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª No regrets â™ª	~ Pişmanlık yok...	Blue Ruin-1	2013
â™ª Yeah â™ª	~ Evet	Blue Ruin-1	2013
â™ª No regrets, no, oh, no regrets â™ª	~ Pişmanlık yok, hayır, pişmanlık yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª No regrets â™ª	~ Pişmanlık yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª You can leave â™ª	~ Gidebilirsin	Blue Ruin-1	2013
â™ª Your dead end mouth â™ª	~ Sonu olmayan ağzını	Blue Ruin-1	2013
â™ª I can see you â™ª	~ Seni görebiliyorum	Blue Ruin-1	2013
â™ª Got nothing to say â™ª	~ Söyleyecek bir şey yok	Blue Ruin-1	2013
â™ª So leave me be here â™ª	~ Beni burada bırak	Blue Ruin-1	2013
â™ª Gonna destruct in my â™ª	~ Kendi tarzımda	Blue Ruin-1	2013
â™ª Own way â™ª	~ Yok edeceğim	Blue Ruin-1	2013
Peter, where are they now? What's he doing?	Peter, nereye kayboldular? Ne yapıyor bu adam?	Bluebeard-1	1972
Besides, what could he...	Zaten, ne yapabil...	Bluebeard-1	1972
Greta!	Greta!	Bluebeard-1	1972
You shouldn't have screamed, my dove.	Böyle bağırmamalısın, güvercinim.	Bluebeard-1	1972
Oh, shut up!	Kes sesini!	Bluebeard-1	1972
Peter, they're gone!	Peter, gittiler! 1	Bluebeard-1	1972
Thank God our technical progress is not so perfect	Tanrıya şükür ki teknik gelişmemiz kusursuz değil...	Bluebeard-1	1972
that things don't occasionally go wrong. 1	...bu şeyler nadiren bozulmadan çalışır.	Bluebeard-1	1972
If the lights had not gone out tonight,	Bu gece ışıklar sönmeseydi...	Bluebeard-1	1972
I wouldn't have had you to myself, even for a second.	...seni bir an bile, kendime alamayacaktım.	Bluebeard-1	1972
But I'm sorry that your mother was frightened.	Annenin korkmasına üzüldüm ama.	Bluebeard-1	1972
My mother's easily frightened by everything.	Annem her şeyden kolayca korkar.	Bluebeard-1	1972
But my father, there's a man who gets happier as the day goes on.	Ama babam, gün geçtikçe daha mutlu olan bir adamdır.	Bluebeard-1	1972
By evening...	Akşamları...	Bluebeard-1	1972
Ah, yes. Yes.	Evet, evet.	Bluebeard-1	1972
And you... what are you like?	Peki ya sen nasıl birisin?	Bluebeard-1	1972
Me? I don't know.	Ben mi? Bilmem.	Bluebeard-1	1972
I really don't.	Gerçekten bilmiyorum.	Bluebeard-1	1972
All I know is that I'm just happy right now,	Tek bildiğim, sevinçle gülebildiğim için...	Bluebeard-1	1972
that I could laugh with joy.	...şu anda çok mutlu olduğum.	Bluebeard-1	1972
And tomorrow...	Peki yarın...	Bluebeard-1	1972
what will you be like?	...nasıl olacaksın?	Bluebeard-1	1972
Oh, tomorrow?	Yarın mı?	Bluebeard-1	1972
Tomorrow I'll probably be sad.	Yarın muhtemelen üzgün olurum.	Bluebeard-1	1972
Then let me come and see you tomorrow	Öyleyse yarın seni görmeme izin ver...	Bluebeard-1	1972
because I want you to stay happy.	...çünkü mutlu kalmanı istiyorum.	Bluebeard-1	1972
You're so beautiful, Greta.	Çok güzelsin Greta.	Bluebeard-1	1972
And you.	Sen de.	Bluebeard-1	1972
How long have you had it?	Ne kadar zamandır var?	Bluebeard-1	1972
The beard!	Sakal!	Bluebeard-1	1972