Search
English Turkish Sentence Translations Page 9566
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
It means more attentive landlords, | Daha dikkat gösteren ev sahipleri demek oluyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
somebody showing up when the toilet is blocked | Tuvalet tıkandığında veya ocak bozulduğunda bir tamircinin gelmesi demek oluyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It means paint on the walls and it means windows fixed. | Duvarlarda boya olduğu ve pencerelerin tamir olması demek oluyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Valliant says Solstein Donagan's going to jack up their rents, | Valliant, Solstein Donogan'ın... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
This is a great deal | Bu Bolton Village halkı için önemli bir anlaşma... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
and it's a great deal for the city of New York. | ...ve New Yok kenti için de önemli bir anlaşma. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Do you think the announcement of this deal | Bu anlaşmanın duyurulması seçmenlerinin sayısına olumsuz etki eder mi sence? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Well, you know, Mike, | Beni tanırsın Mike... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
if the readers of the New York Post | New York Post'un okurları... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
want to reward competence, | ...rekabeti ödüllendirmek istiyorsa... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
who am I to argue with that? Excuse me. | ...ben kimim ki buna itiraz edeyim? Affedersin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Well, obviously that was some attempt at humor. | Pekâla, anlaşılan bu bir tür şaka girişimiydi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No, call off the brigade. Bring him up. Thank you. | Hayır, alayı iptal et. Onu yukarı çıkar. Teşekkür ederim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
All right, Mike, get out of here. | Pekala Mike, defol buradan. Git, belediyecilik yap. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Good luck Tuesday. Thank you. | Salı günü için iyi şanslar. Teşekkür ederim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Look. Here's one for the car. One for the wife. | Bak. Bir tanesi araba için. Bu da eşin için. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
And one for the kid, put it on his school bag. | Bir tanesi de çocuk için, okul çantasının üstüne yapıştır. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Mr. Mayor. Hey. | Sayın Belediye Başkanı. Selam. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You know, Billy, | Biliyor musun Billy, terörizm tehditlerini buralarda oldukça ciddiye alırız. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I | Ben... Hatta senin gibi iyi Katolik çocuklardan gelenleri bile. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm kidding. Look at you. Looking all civilized. | Şaka yapıyorum. Şu haline bak. Tamamen sivil olmuşsun. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It's good to see you, mayor. | Sizi gördüğüme sevindim sayın Başkan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You see this golden boy on your way in? | Buraya gelirken bu altın çocuğu gördün mü? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I caught a glimpse. | Gözüme takıldı. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You know, if I'm being honest, | Biliyor musun, dürüst davranacak olursam... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I find it faintly insulting. | ...bunu biraz hakaretvari bulurdum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What, that you're running dead even with a nobody? | Neyi, isimsiz biriyle başa baş gitmeni mi? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You always were more balls than tact. | Sende hep taktikten çok cesaret vardı zaten. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm actually trying to reverse the trend. | Bana ne oldu hiç bilmiyorum dostum. Aslında gidişatı tersine çevirmeye çalışıyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No, you shouldn't. It's one of your strong suits. | Hayır, bunu yapmaman gerekir. Bu senin en güçlü yanlarından biri. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Scotch? Uh, I'm on the wagon, thank you. | Viski? Alkolü kestim, teşekkürler. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Really? | Sahi mi? Peki sana bir tane doldurup... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
and leave it between us like a symbol? | ...aramızda bir sembol olarak bırakmaya ne dersin? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You going to be able to put this guy away? | Bu adamı saf dışı bırakabilecek misin sence? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I ever tell you about Johnny Ingrisano? | Sana hiç Johnny Ingrisano'dan bahsettim mi? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I don't think you told me that. | O hikayeyi anlattığını sanmıyorum, hayır. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Every day, growing up in Queens, | Queens'te büyürken her gün... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
this guy would pummel me at recess. | ...bu çocuk teneffüs aralarında gelir beni döverdi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What could I do? I was just a kid. | Elimden ne gelirdi ki? Henüz bir çocuktum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
A couple of years ago, | Birkaç yıl önce Ingrisano'nun başının kanunla belaya girdiğini duydum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
The kind of trouble another guy could get himself out of easily. | Başka birinin kendi kolaylıkla sıyırabileceği bir bela. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
So I got involved. | Böylece ben de işe karıştım. Şimdi ise kıçını bile izin almadan kaşısa... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
he spends a week in Rikers. | ...Rikers'da bir hafta geçirir. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Jack Valliant reminds me of Johnny Ingrisano. | Jack Valliant bana Johnny Ingrisano'yu epey hatırlatıyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You ever do any hunting? | Hiç ava çıkar mısın? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No. You should try it. | Hayır. Denemelisin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You would be a natural. And you'd love the dogs. | Doğuştan avcı olurdun ve köpekleri de severdin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Women call men dogs. | Biliyor musun kadınlar erkeklere köpek der. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
They mean it to suggest we're somehow | Bununla bizim bir şekilde güvenilmez veya sadakatsiz olduğumuzu ima ederler. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But a dog is anything but. | Bir köpek her şey olabilir ama bunlar değil. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
And if men are dogs, | Ve eğer erkekler köpekse kadınlar ne halt oluyor peki? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You ever seen a bitch in heat? | Hiç kızışmış bir kancık gördün mü? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
She'll grind herself across the grass | O kaşıntıyı atmak için kendini çimlere sürter. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
And if she can sneak out of the backyard, | Ve arka bahçeden kaçabilirse eğer herhangi bir köpek de işe yarar. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm not sure I'm following you, mayor. | Sizi anladığımdan emin değilim sayın Başkan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I need you to help me find the son of a bitch | Karımı beceren o orospu çocuğunu bulmama yardım etmeni istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You think she's having an affair? | Bir kaçamak mı yaşıyor sizce? Bir kaçamak yaşadığını biliyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Maybe you should call the Post and confirm. | Belki Post gazetesini arayıp teyit ettirmelisin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
She's smarter than that. | O bundan çok daha akıllı. Adam da öyle. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He's like a goddamn phantom. | Tanrının cezası bir hayalet gibi. Belki öyle biri yoktur. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I still want the pictures. I want to know who he is. | Yine de resimlerini istiyorum. Kim olduğunu bilmek istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I want to know where he's from. | Nereli olduğunu bilmek istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I want to know how big his dick is, how long he lasts, | Aletinin boyunu, ne kadar sürdürebildiğini... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
where do they fuck. In hotels or his place? | ...nerede sikiştiklerini bilmek istiyorum. Otellerde mi yoksa adamın evinde mi? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I want to know if he makes her come, | Onu orgazma taşıyıp taşımadığını... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
or if she fakes it with him too. | ...yoksa karımın ona da numara yapıp yapmadığını bilmek istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
And I want to know everything by election day. | Seçim gününe kadar her şeyi bilmek istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What's it got to do with the election? | Bunun seçimle ne ilgisi var? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
New Yorkers, they've elected drunks, crooks, | New Yorklular. Bu makama ayyaşları, hırsızları... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Italians, homos, Jews and blacks to that seat. | ..İtalyanları, ibneleri, Yahudileri ve zencileri seçti. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But they will not elect is some guy whose wife | Ancak ardından başka bir herifi beceren... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
is fucking some other guy behind his back. | ...karısı olan bir adamı seçmezler. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Now this pussy, this Jack Valliant, | Şimdi bu amcık, Jack Valliant herifi... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
he may be too much of a lightweight | ...önüne gelmesi halinde böyle bir hikayeyi... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
to use this story if it comes across his desk. | ...kullanmak için haddinden fazla yumuşak olabilir... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But his staff will not hesitate. | ...ancak personeli hiç tereddüt etmeyecektir. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What if she doesn't see him before Tuesday? | Peki ya adamı gelecek Salı'dan önce görmezse? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Then it's gonna be the easiest $50,000 you ever made. | O halde bu senin en kolay kazandığın 50.000$ olacak demektir. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Half now, half later. | Yarısı şimdi, diğer yarısı işten sonra. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Half right now? | Yarısı şimdi mi? Hemen şu anda. Ne diyorsun? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I say yes. | Tamam diyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I will, mayor. Consider it done. | Getireceğim sayın Başkan. Hallolmuş bilin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You can get my wife's schedule from Valerie on the way out, hm? | Eşimin günlük programını çıkarken Valerie'den alabilirsin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Neither did I. | Ben de sanmıyordum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Hey, Billy. | Hey, Billy... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Welcome back. | ...tekrar hoş geldin. Teşekkürler sayın Başkan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Have you got time for breakfast? Baby, have you seen my keys? | Kahvaltı için zamanın var mı? Canım, anahtarlarımı gördün mü? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
On the table, by your hot sauce collection. | Masanın üstünde, acılı sos koleksiyonunun yanında. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It looks like we can do L.A. in style. | Görünüşe göre L.A. tarzı yapabiliriz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I landed a big contract, I got some cushion now. | Büyük bir iş aldım, şimdi birkaç minder alabilirim herhalde. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That sounds great. | Evet, kulağa çok güzel geliyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'll text you the details for the cast dinner tomorrow. | Yarınki oyuncu akşam yemeği için diğer detayları sana mesaj çekerim, tamam mı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No, I'm not going to that. | Hayır. Hayır, hayır. Ben ona gidecek değilim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Those guys take that metrosexual shit way too far. | O herifler şu metroseksüel zırvalığını fazlasıyla ileri götürdüler. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I don't give a fuck if you want to be | Ve senin tiyatrocu ya da lezzo olmak istemene aldırmıyorum. Sorun değil. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But when a man whips out a compact | Ancak bir erkek akşam yemeğinde... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
and a powder puff at dinner, that's no good. | ...bir pudralıkla bir pudra ponponu çıkarttığında, o iyi değil işte. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Can you pretend to be interested? | İlgileniyormuş gibi davranabilir misin? Sadece bir gece için, lütfen. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It's not every day your girlfriend stars | Kız arkadaşın her gün ilk bağımsız filminde başrol oynamıyor ne de olsa. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
If you ask me nicely. | Bana kibarca sorarsan şayet. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |