Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1114
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I think you got caught in something | Bence kendini, nasıI çıkacağını bilemediğin... Sanırım çıkış yolunu bulamadığın... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| that you don't know how to get out of, | ...bir şeyin içine düştün. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| and I think you're just trying to save your friend. | ...ve sadece arkadaşını kurtarmak istiyorsun. Sanırım sadece arkadaşını kollamaya çalışıyorsun. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Well, you're gonna need some I.D. To buy alcohol. | Alkol almak için kimliğe ihtiyacın olacak. Alkol almak için kimliğin olması lazım. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Do you want the rest of the items? | Diğerlerini de istiyor musun? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I'm not your son. | Senin oğlun değilim. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Just shut up. Shut the... get out, son. | Sus dedim. Sus... Çık dışarı, oğlum. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Son, I can't sell you beer without proper I.D. | Oğlum, kimlik olmadan sana bira satamam. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| What do you think you're doing? Get... son! | Ne yaptığını sanıyorsun? Çık... Oğlum! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| You want some of this? Son, what did I just say? | Sen mi istiyorsun? Oğlum, ne dedim sana? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Put the shit in the bag! | Koy şunları poşete! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Let's take it easy, all right? | Sakin olalım, oldu mu? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Okay. All right. | Tamam. İşte bak. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Rodney, get the... | Rodney... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| stay the fuck out of here. | Dışarıda dur ulan. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Rodney... you, shut up! | Rodney... Sen sus! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Get back here! | Buraya gel! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Hurry up, old man! | Acele et, ihtiyar! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I'm not your fucking son! | Senin oğlun değilim, ulan! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| He all geeked up, | Kafası güzel galiba, çıldırmış gibi yürüyor. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I need a gun. | Silaha ihtiyacım var. Silah lazım. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| What the fuck you gonna do, nigger? | Ne yapacaksın lan? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| What's going on, Kevin? | Ne oluyor, Kevin? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I need a gun. | Bana silah lazım. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| It'll get the job done. | O, işini görür. Bu işini görür. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Kevin. Kevin! Kevin! | Kevin. Kevin! Kevin! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Go! Go! Go! Go! Go! Go! | Gazla! Gazla! Gazla! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| You didn't feel like it? | İstemedin mi? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I mean, I was... | Yani, ben... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| and I realize, fuck, I got a gun, | ...dedim ki: "Siktir, silahım var..." | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| so I ain't gotta pay. | "...öyleyse, ödemesem olur." | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Nah. | Hayır. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| You are a fucking fool. | Tam bir geri zekâlısın. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I'm sitting there, trying to pull damage control, | Oturmuş senin bokunu temizlemeye çalışıyorum... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| and just fucking throw cuffs on us. | ...lanet kelepçeleri taktırsaydın daha iyiydi. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| You think this is a joke? | Sence şaka mı bu? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| That clerk saw you. | Tezgâhtar seni gördü. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I bet you he saw the fucking car. | Kesin lanet arabayı da görmüştür. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| You know what happens if we get caught? | Yakalanırsak ne olur, biliyor musun? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| It's not a fucking joke. | Şakası yok bunun. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I knew this was a fucking bad idea. | Lanet kötü bir fikir olduğunu biliyordum. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Well, you should have fucking killed him. | Öldürsen daha iyiydi madem. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| You should have fucking finished the job, | İşi bitirseydin daha iyiydi... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| We're not fucking cool, Kevin! Are you serious?! | Nasıl sorun yok, Kevin! Ciddi misin sen?! | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| We gotta ditch the car. | Arabadan kurtulmalıyız. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| It's okay, man. I mean, | Her şey yolunda, dostum. Yani... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| we'll tell J.J., a... and he'll have to let me in, | ...J.J.'e söyleriz ve beni dahil etmek zorunda kalır... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Dre, I'm sorry. | Dre, üzgünüm. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I'm done hearing you talk, Kevin. | Kulak asmıyorum artık, Kevin. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Potty training's over. | Tuvalet eğitimi bitti. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Hey, hold up. I'm not gonna take it anymore. | Hey, bekle. Yetti canıma artık. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| What happened? I'm gonna fucking kill him. | Ne oldu? Geberteceğim onu. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Come on, man. | Hadi, ahbap. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| No, Dre, I'm gonna put a bullet in his fucking head. | Hayır, Dre, lanet kafasına bir kurşun sıkacağım. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| It ain't worth it, man, okay? | Buna değmez, ahbap, tamam mı? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| What do you know? | Sen ne anlarsın? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I know you're gonna go to jail | Hayatının sonuna kadar... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Can you just take a walk with me? | Sadece benimle bir yürüyüşe çıksan olur mu? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Kevin, take a walk with me. | Kevin, yürüyelim. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Yeah, all right. | Peki, oldu. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Let's do this. | Hadi yapalım. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I don't know about this whole "winner buys the drinks" thing. | "Kazanan içkileri öder." olayını da hiç anlamam. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Well, it's the least you two can do | Beni orada enayi yerine koyduktan sonra... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| after making me look like a chump over there. | ...en azından bunu yapabilirsiniz. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| It's all in the wrist, baby. | Her şey bilekte bitiyor, bebeğim. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Whoa. Tequila shots already? | Şimdiden tekilaya mı başladın? | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Mm. I like to think of these | Bence bu şatları... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| as little shots of courage. | ...cesaret verici olarak görüyorum. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Nothing. We're aborting the mission. | Yok bir şey. Görevi iptal ediyoruz. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Oh, I think someone needs another shot. | Sanırım birisine bir şat daha lazım. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Um, Michael has a date here tonight. | Michael'ın bu akşam burada bir randevusu var. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Yeah, me, too. What an asshole. | Evet, ben de. Ne dangalakmış. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Mm hmm. Yeah. | Aynen. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| He's such an ass. | Tam bir götmüş. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| No. No, you have to say something. | Hayır. Hayır. Senin bir şey söylemen gerekiyor. Hayır. Hayır, bir şeyler söylemek zorundasın. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Taking the reins of life, baby. I love it. | Dizginleri ele geçir, bebeğim. Seviyorum bunu. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| So does that mean he's single now? Jill. | Yani şimdi tek mi takılıyor artık? Jill. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| I'm kidding. Yeah. | Şaka yaptım. Evet. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Seriously, I'm kidding. | Harbiden, şakaydı. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| to try to take me on in darts. | ...biri var mı bakmaya gidiyorum. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Yeah, and... and I'm driving, | Tabii, hem... Ben sürdüğüme göre... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| so if I'm staying, you're staying. | ...ben kalıyorsam, sen de kalıyorsun. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Well, I can take you home. | Peki, seni eve götürebilirim. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Yeah. No, I think I've squeezed | Tabii. Hem buradaki eğlenceden... | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| all the fun I can out of this place. | ...yeterince faydalandım, gidebilirim. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| No, I'm taking the reins, baby. | Hayır, dizginleri ele geçiriyorum, bebeğim. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Touché. | Pes ediyorum. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| All right, well, go easy on him. | Pekâlâ, ona sert davranmayın. 1 | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| He's already had his ass handed to him once tonight. | Bu gece zaten bir kere faka bastı. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Yes. I think. | Evet, sanırım. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Oh, Jesus, help me, please. | Tanrım, yardım et bana, lütfen. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| It's okay. | Yoluna girecek. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Gonna be all right. | Her şey düzelecek. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Please, help me. | Lütfen, yardım et. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| Please help me. | Lütfen, yardım et. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| "Open up the shells." | Mermileri yağdır. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| "Put your 5 o out." | Polislere saldır. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| "No mercy, no pleas," | Acımak yok, yalvarmak yok. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| "let my trigger finger squeeze." | Tetiği çekerim, kaçış yok. | 96 Minutes-2 | 2011 | |
| "My money's on my mind," | Aklımda param var. | 96 Minutes-2 | 2011 |