Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160581
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
'Cause we won't look at your whale? | Sırf balinanla ilgilenmiyoruz diye mi? Balinaya bakmıyoruz diye? Sırf balinanla ilgilenmiyoruz diye mi? Balinaya bakmıyoruz diye mi? Sırf balinanla ilgilenmiyoruz diye mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'll use you for chum! | Seni yem olarak kullanırım. Seni balıklara yem edeceğim! Seni yem olarak kullanırım. Seni balıklara yem edeceğim! Seni yem olarak kullanırım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You're crazier than a road lizard! | Yolda gezen kertenkeleden bile daha çılgınsın! Bir yol kertenkelesinden daha manyakmışsın! Yolda gezen kertenkeleden bile daha çılgınsın! Bir yol kertenkelesinden daha manyakmışsın! Yolda gezen kertenkeleden bile daha çılgınsın! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He kind of had a point. | Bir bakıma haklı olabilir. Belki bir amacı vardır. Bir bakıma haklı olabilir. Belki bir amacı vardır. Bir bakıma haklı olabilir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No, he is in violation of all the unwritten rules for decorum and civility. | Hayır, O edep ve nezaket çerçevesinde yazılı olmayan tüm kuralları çiğner. Hayır, o edep ve nezaket hakkında yazılmamış bütün kuralları ihlâl eder. Hayır, edep ve nezaket çerçevesinde olmayan tüm kuralları çiğner. Hayır, o edep ve nezaket hakkında yazılmamış bütün kuralları ihlâl eder. Hayır, edep ve nezaket çerçevesinde olmayan tüm kuralları çiğner. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, well, maybe that's what it takes to be the greatest birder on Earth. | Evet, belki de en iyi kuş gözlemcisi olmasının sebebi budur. Evet, güzel, belki de dünyadaki en büyük kuşçu olmak böyle bir şey. Evet, belki de en iyi kuş gözlemcisi olmasının sebebi budur. Evet, güzel, belki de dünyadaki en büyük kuşçu olmak böyle bir şey. Evet, belki de en iyi kuş gözlemcisi olmasının sebebi budur. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Or maybe it just takes adding a few birds to your list | Ya da listene, hiç görmediğin kuşların... Ya da sadece listene daha önce belki hiç görmediğin Ya da listene, hiç görmediğin kuşların... Ya da sadece listene daha önce belki hiç görmediğin Ya da listene, hiç görmediğin kuşların... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
that perhaps you never saw. | ...isimlerini eklemesidir. birkaç kuş eklemektir. ...isimlerini eklemesidir. birkaç kuş eklemektir. ...isimlerini eklemesidir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Whoa. Are you saying Bostick's a cheater? | Bostick'in düzenbaz olduğunu mu söylüyorsun? Aha! Bostick'in bir düzenbaz olduğunu mu söylüyorsun? Bostick'in düzenbaz olduğunu mu söylüyorsun? Aha! Bostick'in bir düzenbaz olduğunu mu söylüyorsun? Bostick'in düzenbaz olduğunu mu söylüyorsun? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm just saying it'd be wise to keep your eye on the sparrow. | Söylemeye çalıştığım, akıllı ol ve gözünü sarı kafasından ayırma. Ben sadece "gözünü serçeden ayırmasan iyi olur" diyorum. Söylemeye çalıştığım, akıllı ol ve gözünü sarı kafasından ayırma. Ben sadece "gözünü serçeden ayırmasan iyi olur" derim. Söylemeye çalıştığım, akıllı ol ve gözünü sarı kafasından ayırma. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BOY: That record'll never be broken. | Bu rekor asla kırılamayacak. O rekor asla kırılamaz. Rekorun asla kırılamayacak. O rekor asla kırılamaz. Rekorun asla kırılamayacak. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yep. Thanks, man. | Evet. Teşekkürler, dostum. Evet. Teşekkürler, adamım. Evet. Teşekkürler, dostum. Evet. Teşekkürler, adamım. Evet. Teşekkürler, dostum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Thanks, man! Thanks. | Teşekkürler, dostum! Teşekkürler. Teşekkürler, adımım! Teşekkürler. Teşekkürler, dostum! Teşekkürler. Teşekkürler, adamım! Teşekkürler. Teşekkürler, dostum! Teşekkürler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Now, why would I help a pig like you win another Big Year, Bostick? | Neden senin gibi bir domuza, bir yarışma daha kazanması için yardım edeyim, Bostick? Senin gibi bir domuzun Büyük Yıl'ı kazanmasına niye yardım edeyim, Bostick? Neden senin gibi bir domuza, bir yarışma daha kazanması için yardım edeyim, Bostick? Senin gibi bir domuzun Büyük Yıl'ı kazanmasına niye yardım edeyim, Bostick? Neden senin gibi bir domuza, bir yarışma daha kazanması için yardım edeyim, Bostick? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Because if he were trying to do another Big Year, | Çünkü benim gibi bir domuz, bir yarış daha... Çünkü başka bir Büyük Yıl'da olsaydık Çünkü benim gibi bir domuz, bir yarış daha... Çünkü başka bir Büyük Yıl'da olsaydık Çünkü benim gibi bir domuz, bir yarış daha... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
a pig like me wouldn't want any help. | ...kazanmayı deneseydi, yardıma ihtiyacı olmazdı. benim gibi bir domuz yardım istemezdi. ...kazanmayı deneseydi, yardıma ihtiyacı olmazdı. benim gibi bir domuz yardım istemezdi. ...kazanmayı deneseydi, yardıma ihtiyacı olmazdı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But I'm not, Annie. I'm just looking. | Ama ben öyle değilim, Annie. Milyon yıllar öncesinden... Ben bu yıl yokum, Annie. Sadece şöyle bir bakayım dedim. Ama ben öyle değilim, Annie. Milyon yıllar öncesinden... Ben bu yıl yokum, Annie. Sadece şöyle bir bakayım dedim. Ama ben öyle değilim, Annie. Milyon yıllar öncesinden... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Just trying to reconnect with that little boy | ...kalmış Matemin Güvercinleri'ne ve Mavi Kestane Kargası'na âşık... Yas güvercinlerine ve mavi alakargalara bir milyon yıl önce ...kalmış Matemin Güvercinleri'ne ve Mavi Kestane Kargası'na âşık... Yas güvercinlerine ve mavi alakargalara bir milyon yıl önce ...kalmış Matemin Güvercinleri'ne ve Mavi Kestane Kargası'na âşık... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
who fell in love with blue jays and mourning doves a million years ago. | ...olmuş çocuğun, onlarla kaybettiği bağlantısını yakalama peşindeyim. aşık olmuş bu küçük çocuğa bir şans daha vermelisin. ...olmuş çocuğun, onlarla kaybettiği bağlantısını yakalama peşindeyim. aşık olmuş bu küçük çocuğa bir şans daha vermelisin. ...olmuş çocuğun, onlarla kaybettiği bağlantısını yakalama peşindeyim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You're not gonna deny me that. | Bundan mahrum bırakma. Beni bundan mahrum etmek istemezsin. Bundan mahrum bırakma. Beni bundan mahrum etmek istemezsin. Bundan mahrum bırakma. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Come on, have a heart. | Lütfen, insaflı ol. Hadi, o sıcak yüreğini göster bana. Lütfen, insaflı ol. Hadi, o sıcak yüreğini göster bana. Lütfen, insaflı ol. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Just stay the hell off my bridge. | Köprüden uzak dur yeter. Lanet dümenimden uzak durmak şartıyla. Lanet merdivenimden uzak dur yeter Lanet dümenimden uzak durmak şartıyla. Lanet merdivenimden uzak dur yeter | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Western screech owl. | Acı çığlık atan Batı Amerika Baykuşu. Batı'nın Cırlak Baykuş'u Acı çığlık atan Batı Amerika Baykuşu. Batı'nın Cırlak Baykuş'u. Acı çığlık atan Batı Amerika Baykuşu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Capital. Yes. | Aynen. Evet. Başkent. Evet. Aynen. Evet. Başkent. Evet. Aynen. Evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You. Okay. | Şimdi sen. Pekâlâ. Sen. Peki. Şimdi sen. Pekâlâ. Sen. Peki. Şimdi sen. Pekâlâ. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Close, but no cigar. Red tailed hawk? | Yaklaştın ama değil. Kırmızı Kuyruklu Şahin mi? Yaklaştın, ama puro yok. Kırmızı Kuyruklu Şahin? Yaklaştın ama değil. Kırmızı Kuyruklu Şahin mi? Yaklaştın, ama puro yok. Kırmızı Kuyruklu Şahin? Yaklaştın ama değil. Kırmızı Kuyruklu Şahin mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yes! You, sir, win the stogie. | Evet! Bir puroyu hak ettiniz bayım. Evet! Siz, efendim, ince ve uzun bir puro kazandınız. Evet! Bir puroyu hak ettiniz bayım. Evet! Siz, efendim, ince ve uzun bir puro kazandınız. Evet! Bir puroyu hak ettiniz bayım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
MAN: Straight, straight ahead. | Düz, doğruca ileri. düz, dosdoğru düz, dosdoğru | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Kittiwake! | Martı! Küçük martı! Martı! Küçük martı! Martı! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: The reigning king's hackles are raised. | Bostick, şüphelendiği her gözlemciyle tanışırdı... Hüküm süren kralımızın öfkesi yükselir. Bostick, şüphelendiği her gözlemciyle tanışırdı... Hüküm süren kralımızın öfkesi yükselir. Bostick, şüphelendiği her gözlemciyle tanışırdı... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
As with most alpha males, | ...ve dikkatlerini dağıtmak için... en iyi alfa erkeklerinin ...ve dikkatlerini dağıtmak için... en iyi alfa erkeklerinin... ...ve dikkatlerini dağıtmak için... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
his instinct for potential rivals is keen. | ...her şeyi yapardı. içgüdüsel eğilimi olası rakiplerinedir. ...her şeyi yapardı. içgüdüsel eğilimi olası rakiplerinedir. ...her şeyi yapardı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He lulls his prey, then pounces. | Alaca Doğan gibi, daire çizer ve yemine saldırır. Avını yavaşlattıktan sonra saldırıya geçer. Alaca Doğan gibi, daire çizer ve yemine saldırır. Avını yavaşlattıktan sonra saldırıya geçer. Alaca Doğan gibi, daire çizer ve yemine saldırır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Seasickness? I feel for you. That's the worst. | Deniz tutması değil mi? Hayal edebiliyorum. Berbat bir şey. Deniz mi tuttu? Seni anlayabiliyorum. Bu çok kötü. Deniz tutması değil mi? Hayal edebiliyorum. Berbat bir şey. Deniz mi tuttu? Seni anlayabiliyorum. Bu çok kötü. Deniz tutması değil mi? Hayal edebiliyorum. Berbat bir şey. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
These usually help. | Bu yardımcı oluyor. Bunlar işe yarıyor. Bu yardımcı oluyor. Bunlar işe yarıyor. Bu yardımcı oluyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, some people say they're just a placebo. Who knows? | Evet, bazı insanlar, öyle düşünmeni sağlasın diye verildiğini söylüyor. Kim bilir? Evet, bazı insanlar da "bu ilaç yapay" der, kim bilir? Evet, bazı insanlar, öyle düşünmeni sağlasın diye verildiğini söylüyor. Kim bilir? Evet, bazı insanlar da "bu ilaç yapay" der, kim bilir? Evet, bazı insanlar, öyle düşünmeni sağlasın diye verildiğini söylüyor. Kim bilir? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh! Here we go! | İşte başlıyoruz! Ov! İşte geliyor! İşte başlıyoruz! Ov! İşte geliyor! İşte başlıyoruz! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Attracts birds like honey, | Kuşlara, bal gibi geliyor ama... Sanki balmış gibi kuşları çeker, Kuşlara, bal gibi geliyor ama... Sanki balmış gibi kuşları çeker, Kuşlara, bal gibi geliyor ama... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
but smells like fried cat puke. | ...kedi kusmuğu gibi kokuyor. fakat kedi kusmuğu gibi de kokar. ...kedi kusmuğu gibi kokuyor. fakat kedi kusmuğu gibi de kokar. ...kedi kusmuğu gibi kokuyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Sorry, shouldn't have said "puke." Won't bother me. | Özür dilerim, "kusmuk" dememeliydim. Zararı yok. Pardon, "kusmuk" dememeliydim. Beni dert etme. Özür dilerim, "kusmuk" dememeliydim. Zararı yok. Pardon, "kusmuk" dememeliydim. Beni dert etme. Özür dilerim, "kusmuk" dememeliydim. Zararı yok. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Lost my sense of smell in a chem lab explosion years ago. | Kimya laboratuvarında patlama oldu olalı, koku alamıyorum. Yıllar önceki kimyasal laboratuvar patlaması sırasında koku alma duyumu yitirdim. Kimya laboratuvarında patlama oldu olalı, koku alamıyorum. Yıllar önceki kimyasal laboratuvar patlaması sırasında koku alma duyumu yitirdim. Kimya laboratuvarında patlama oldu olalı, koku alamıyorum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's lucky. | Şanslıymışsın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Now, you want to be careful with those binocs. | O tür dürbünlerle dikkatli olmalısın. Dürbünü kullanırken dikkatli olmalısın. O tür dürbünlerle dikkatli olmalısın. Dürbünü kullanırken dikkatli olmalısın. O tür dürbünlerle dikkatli olmalısın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
'Cause once you lose sight of that horizon, you can get lost. | Çünkü ufuk çizgisini bir kez kaybedersen, tamamıyla kaybedersin. Önce ufuk görüşünü sonra da kendini kaybedersin. Çünkü ufuk çizgisini bir kez kaybedersen, tamamıyla kaybedersin. Önce ufuk görüşünü sonra da kendini kaybedersin. Çünkü ufuk çizgisini bir kez kaybedersen, tamamıyla kaybedersin. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And then you're done for, | Daha sonra ise yandın demektir, Ve sonra bitersin. ve sonra da Daha sonra ise yandın demektir, Ve sonra bitersin. Ve sonra da... Daha sonra ise yandın demektir, | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
'cause all you feel is the pitching and tossing. | çünkü aşağı ve yukarı sallanıp durursun. bütün duygularınla dalgalanır ve savrulursun. çünkü aşağı ve yukarı sallanıp durursun. bütün duygularınla dalgalanır ve savrulursun. çünkü aşağı ve yukarı sallanıp durursun. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Pitching and tossing. Pitching and tossing. | Aşağı ve yukarı. Aşağı ve yukarı. Dalgalanır ve savrulursun. Dalgalanır ve savrulursun. Aşağı ve yukarı. Aşağı ve yukarı. Dalgalanır ve savrulursun. Dalgalanır ve savrulursun. Aşağı ve yukarı. Aşağı ve yukarı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm fine. I'm fine. | İyiyim. İyiyim. Ben iyiyim. Ben iyiyim. İyiyim. İyiyim. Ben iyiyim. Ben iyiyim. İyiyim. İyiyim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, anybody up for a little fish head sushi? | Herkes suşi için küçük kafa ayırdı mı? Hey, kim bir balık kafasından yapılmış bir suşi yemek ister? Herkes suşi için küçük kafa ayırdı mı? Hey, kim bir balık kafasından yapılmış bir suşi yemek ister? Herkes suşi için küçük kafa ayırdı mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
KENNY: Mmm. | Mmm. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Pitching and tossing. | Aşağı ve yukarı. Dalgalanır ve savrulursun. Aşağı ve yukarı. Dalgalanır ve savrulursun. Aşağı ve yukarı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Whoa! (RETCHING) | Oha! Haha! Oha! Haha! Oha! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You guys got a rag or something? | Siz çocuklarda bez falan var mı? Çocuklar mendil gibi bir şeyiniz var mı? Siz çocuklarda bez falan var mı? Çocuklar mendil gibi bir şeyiniz var mı? Siz çocuklarda bez falan var mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
There we go. | İşte burada. Hadi bakalım. İşte burada. Hadi bakalım. İşte burada. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Maybe one with not so much fish guts on it? | Üzerinde bağırsak olmayanı var mıydı? Balıksız bir mendil olsaydı daha iyi olabilirdi. Üzerinde bağırsak olmayanı var mıydı? Balıksız bir mendil olsaydı daha iyi olabilirdi. Üzerinde bağırsak olmayanı var mıydı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRAD: You okay? | İyi misiniz? Sen iyi misin? İyi misiniz? Sen iyi misin? İyi misiniz? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's not easy being green. | Yemyeşil olmak kolay değil be. Yeşil adam olmak kolay değil. Yemyeşil olmak kolay değil be. Yeşil adam olmak kolay değil. Yemyeşil olmak kolay değil be. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: Weather and planning are deemed the factors most essential | Stu hasta olmasa, belki de hiç tanışamayacaktım. Büyük Yıl'da başarılı olmak için hava koşullarına göre hazırlanmak Stu hasta olmasa, belki de hiç tanışamayacaktım. Büyük Yıl'da başarılı olmak için hava koşullarına göre hazırlanmak... Stu hasta olmasa, belki de hiç tanışamayacaktım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
to a successful Big Year. | Bazı arkadaşlıklar, şans gerektirir. en önemli etkendir. Bazı arkadaşlıklar, şans gerektirir. en önemli koşuldur. Bazı arkadaşlıklar, şans gerektirir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But happenstance and instinct are just as vital. | Aynı kuş gözlemciliği gibi gözünü kırparsan, kaçar. Fakat tesadüf ve içgüdü ise hayati önem arz eder. Aynı kuş gözlemciliği gibi gözünü kırparsan, kaçar. Fakat tesadüf ve içgüdü ise hayati önem arz eder. Aynı kuş gözlemciliği gibi gözünü kırparsan, kaçar. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, did you get a chance to see that black footed albatross? | Kara Ayaklı Albatros'u görmek ister miydin? Hadi, kara ayaklı bir albatros görme şansını kaçırmak istemezsin. Kara Ayaklı Albatros'u görmek ister miydin? Hadi, kara ayaklı bir albatros görme şansını kaçırmak istemezsin. Kara Ayaklı Albatros'u görmek ister miydin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I sure did. Thanks. | Eminim, isterdim. Teşekkürler. Ben onu gördüm, teşekkürler Eminim, isterdim. Teşekkürler. Ben onu gördüm, teşekkürler. Eminim, isterdim. Teşekkürler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'll leave you at peace. | O zaman seni rahat bırakayım. Seni rahat bırakayım. O zaman seni rahat bırakayım. Seni rahat bırakayım. O zaman seni rahat bırakayım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No, actually, it helps to talk. | Hayır, aslında, konuşmak iyi gelebilir. Hayır, aslında, Konuşmak daha iyi olur. Hayır, aslında, konuşmak iyi gelebilir. Hayır, aslında, Konuşmak daha iyi olur. Hayır, aslında, konuşmak iyi gelebilir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But I wouldn't want you to miss any birds. | Kuşları kaçırmanı istemem. Fakat kuşunu kaçırmanı da istemem. Kuşları kaçırmanı istemem. Fakat kuşunu kaçırmanı da istemem. Kuşları kaçırmanı istemem. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Ah! We're headed back. | Hep aynı şeyler. Aman! Nasıl olsa görürüm. Hep aynı şeyler. Aman! Nasıl olsa görürüm. Hep aynı şeyler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Besides, if there's anything important, I'll know | Ayrıca, önemli bir şey olursa fark ederim... Eğer önemli bir şey olursa, ki biliyorum olacak, Ayrıca, önemli bir şey olursa fark ederim... Eğer önemli bir şey olursa, ki biliyorum olacak, Ayrıca, önemli bir şey olursa fark ederim... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
'cause I can recognize them all by ear. | ...çünkü hepsinin sesini tanıyabiliyorum. Onları duyarak hangisi olduğunu anlayabilirim. ...çünkü hepsinin sesini tanıyabiliyorum. Onları duyarak hangisi olduğunu anlayabilirim. ...çünkü hepsinin sesini tanıyabiliyorum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh, yeah. Really? | Evet. Gerçekten mi? Oo, evet. Gerçekten mi? Evet. Gerçekten mi? Oo, evet. Gerçekten mi? Evet. Gerçekten mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What's that? | Bu ne? Bu nedir? Bu ne? Bu nedir? Bu ne? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's Bostick imitating a herring gull. | Bu, Kara Martı taklidi yapmaya çalışan bir Bostick. Bu ringa martı taklidi yapan Bostick. Bu, Kara Martı taklidi yapmaya çalışan bir Bostick. Bu ringa martı taklidi yapan... Bostick. Bu, Kara Martı taklidi yapmaya çalışan bir Bostick. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Splendid! Great! | Mükemmel! Harika! Harika! Muhteşem! Mükemmel! Harika! Harika! Muhteşem! Mükemmel! Harika! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bostick. I have him to thank for this. | Bostick. Başardığı şey için, teşekkür etmeliyim. Bostick. Ona bir teşekkür borçluyum. Bostick. Başardığı şey için, teşekkür etmeliyim. Bostick. Ona borçluyum. Bostick. Başardığı şey için, teşekkür etmeliyim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What do you mean? | Ne demek istiyorsun? Nasıl yani? Ne demek istiyorsun? Nasıl yani? Ne demek istiyorsun? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He psyched me out. Made me seasick. | Moralimi bozdu. Sayesinde, deniz tuttu. Psikolojik oyunlarla beni kusturdu. Moralimi bozdu. Sayesinde, deniz tuttu. Psikolojik oyunlarla beni kusturdu. Moralimi bozdu. Sayesinde, deniz tuttu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I think he thinks I'm doing a Big Year. | Zannedersem, yarışmayı kazanacağımı falan sanıyor. Sanırım Büyük Yıl'da olduğumu sanıyor. Zannedersem, yarışmayı kazanacağımı falan sanıyor. Sanırım Büyük Yıl'da olduğumu sanıyor. Zannedersem, yarışmayı kazanacağımı falan sanıyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That is hardcore. | Bu süpermiş işte. Bu tam bir rezalet. Bu süpermiş işte. Bu tam bir rezalet. Bu süpermiş işte. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Are you doing a Big Year? | Yarışmayı kazanacak mısın? Büyük Yıl'da mısın? Yarışmayı kazanacak mısın? Büyük Yıl'da mısın? Yarışmayı kazanacak mısın? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
KENNY: Come on, let's speed it up! | Hadi ama hızlı ol! Hadi, elimizi çabuk tutalım! Hadi ama hızlı ol! Hadi, elimizi çabuk tutalım! Hadi ama hızlı ol! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
The lad inside says there's a suitable hotel | İçerideki eleman Mount Shasta yolunda... İçerideki delikanlı Shasta Dağı yolunun yarısında İçerideki eleman Mount Shasta yolunda... İçerideki delikanlı Shasta Dağı yolunun yarısında İçerideki eleman Mount Shasta yolunda... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
on the 101, halfway to Mount Shasta. | ...uygun bir yer olduğunu söylüyor. uygun bir otel olduğunu söyledi, 101 üzerindeymiş. ...uygun bir yer olduğunu söylüyor. uygun bir otel olduğunu söyledi, 101 üzerindeymiş. ...uygun bir yer olduğunu söylüyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hotel? What, you think a snowy owl's just gonna wait for us? Uh uh. | Otel bu? Ne yani, bizi bekleyen bir Kar Baykuşu mu olacak? Otel? Ne, karbeyaz baykuşun oturup bizi beklediğini mi sanıyorsun? Ihıh. Otel bu? Ne yani, bizi bekleyen bir Kar Baykuşu mu olacak? Otel? Ne, karbeyaz baykuşun oturup bizi beklediğini mi sanıyorsun? Ihıh. Otel bu? Ne yani, bizi bekleyen bir Kar Baykuşu mu olacak? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Only reason why I invited you was so we can drive straight through. Chop, chop! | Seni sadece, kesintisiz araba sürebilelim diye davet ettim. Bas gaza! Seni çağırdım, çünkü yolda durmak yok. Sırayla değişiriz. Haydi marş, marş! Seni sadece, kesintisiz araba sürebilelim diye davet ettim. Bas gaza! Seni çağırdım, çünkü yolda durmak yok. Sırayla değişiriz. Haydi marş marş! Seni sadece, kesintisiz araba sürebilelim diye davet ettim. Bas gaza! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRENDA: I can get you 10% off the hotel in Savannah. | İstersen, Savannah'daki otelde %10 indirim yaptırabilirim. Sana Savana'da %10 indirimli bir otel ayarlayabilirim. İstersen, Savannah'daki otelde %10 indirim yaptırabilirim. Sana Savana'da %10 indirimli bir otel ayarlayabilirim. İstersen, Savannah'daki otelde %10 indirim yaptırabilirim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And I can put you on a direct flight, but it's $100 more. | Oraya direkt uçuş da ayarlayabilirim ama fazladan 100 dolara mâl olur. Ve sana direk uçuş da ayarlarım. Fakat bunun için 100$ daha vermelisin. Oraya direkt uçuş da ayarlayabilirim ama fazladan 100 dolara mâl olur. Ve sana direk uçuş da ayarlarım. Fakat bunun için 100$ daha vermelisin. Oraya direkt uçuş da ayarlayabilirim ama fazladan 100 dolara mâl olur. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Better stay with the two layovers then. | Çift konaklama kalsam daha iyi o zaman. O halde iki kişilik konaklamak daha iyi. Çift konaklama kalsam daha iyi o zaman. O halde iki kişilik konaklamak daha iyi. Çift konaklama kalsam daha iyi o zaman. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And your dad wants to talk to you. | Baban da konuşmak istiyor. Ve baban seninle konuşmak istiyor. Baban da konuşmak istiyor. Ve baban seninle konuşmak istiyor. Baban da konuşmak istiyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No. No, Mom. Mom, no. BRENDA: Yeah. Oh! | Hayır. Hayır, anne. Anne, hayır. Evet. Hayır. Hayır, Anne. Anne, hayır. Evet. Ov! Hayır. Hayır, anne. Anne, hayır. Evet. Hayır. Hayır, Anne. Anne, hayır. Evet. Ov! Hayır. Hayır, anne. Anne, hayır. Evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He's grabbing the phone! | Telefonu almaya çalışıyor! Telefonu elimden alıyor! Telefonu almaya çalışıyor! Telefonu elimden alıyor! Telefonu almaya çalışıyor! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah. He's grabbing the phone! | Evet. Telefonu almaya çalışıyor! Evet. Telefonu aldı elimden! Evet. Telefonu almaya çalışıyor! Evet. Telefonu aldı elimden! Evet. Telefonu almaya çalışıyor! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No, no, no. Don't hand it to him. | Hayır, hayır, hayır. Almasına izin verme. Hayır, hayır, hayır. Ona verme. Hayır, hayır, hayır. Almasına izin verme. Hayır, hayır, hayır. Ona verme. Hayır, hayır, hayır. Almasına izin verme. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Mom? Mom. I don't want to talk to him. Yeah! | Anne? Anne. Onunla konuşmak istemiyorum. Evet! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Where is our world traveler today? | Gezginimiz neredeler bakalım? Dünya yolcumuz bugün nerelerde bakalım? Gezginimiz neredeler bakalım? Dünya yolcumuz bugün nerede bakalım? Gezginimiz neredeler bakalım? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oregon. Looking for seabirds. | Oregon. Deniz Kuşu gözlemlemek için. Oregon. Deniz kuşlarını araştırıyorum. Oregon. Deniz Kuşu gözlemlemek için. Oregon. Deniz kuşlarını araştırıyorum. Oregon. Deniz Kuşu gözlemlemek için. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oregon. I guess everybody needs a vacation. | Oregon. Herkesin tatile ihtiyacı var. Oregon. Sanırım herkesin tatile ihtiyacı var. Oregon. Herkesin tatile ihtiyacı var. Oregon. Sanırım herkesin tatile ihtiyacı var. Oregon. Herkesin tatile ihtiyacı var. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's not a vacation, Dad. | Bu tatil değil, baba. Bu bir tatil değil, baba. Bu tatil değil, baba. Bu bir tatil değil, baba. Bu tatil değil, baba. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's not work. | İş de değil. Bu bir iş de değil. İş de değil. İş de değil. İş de değil. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Unless somebody's paying you to stay in hotels and look at birds. | Tabii birileri sana otelde kalıp, kuşlara bakman için para vermiyorsa. Birileri kuşlara bakman için otel masraflarını ödemiyorsa tabi. Tabii birileri sana otelde kalıp, kuşlara bakman için para vermiyorsa. Birileri kuşlara bakman için otel masraflarını ödemiyorsa tabi. Tabii birileri sana otelde kalıp, kuşlara bakman için para vermiyorsa. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Dad! Okay, okay, okay, you're right. I'm sorry. | Baba! Pekâlâ, pekâlâ, pekâlâ, haklısın. Özür dilerim. Baba! Peki, peki, tamam, haklısın. Üzgünüm. Baba! Pekâlâ, pekâlâ, pekâlâ, haklısın. Özür dilerim. Baba! Peki, peki, tamam, haklısın. Üzgünüm. Baba! Pekâlâ, pekâlâ, pekâlâ, haklısın. Özür dilerim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I guess I'm just kind of confused about what a vacation is. | Ne tür bir tatil olduğunu karıştırdım galiba. Tatilin ne olduğu hakkında sadece birazcık kafam karıştı. Ne tür bir tatil olduğunu karıştırdım galiba. Tatilin ne olduğu hakkında sadece birazcık kafam karıştı. Ne tür bir tatil olduğunu karıştırdım galiba. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |