Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160584
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
And I'm gonna let it shine... | Ve ben vereceğim bırak ışıldasın ... d Ve onu parlata... d Ve ben vereceğim bırak ışıldasın ... Ve onu parlata... Ve ben vereceğim bırak ışıldasın ... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Ever get the feeling you're being followed? | Hiç izlendiğin hissine kapıldın mı? Her defasında beni takip etmekten vazgeçmez misiniz siz? Hiç izlendiğin hissine kapıldın mı? Her defasında beni takip etmekten vazgeçmez misiniz siz? Hiç izlendiğin hissine kapıldın mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hello, master. | Selam, üstat. Merhaba, üstat. Selam, üstat. Merhaba, üstat. Selam, üstat. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
How you doing, Stu? | Naber, Stu? Nasılsın, Stu? Naber, Stu? Nasılsın, Stu? Naber, Stu? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Still filling those weekends, I see. | Gördüğüm kadarıyla, hâlâ hafta sonlarını değerlendiriyorsun. Hala haftasonları dolu dolu, Ta ki sen ve oğlunun burada, Gördüğüm kadarıyla, hâlâ hafta sonlarını değerlendiriyorsun. Hala haftasonları dolu dolu, Ta ki sen ve oğlunun burada, Gördüğüm kadarıyla, hâlâ hafta sonlarını değerlendiriyorsun. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Unless you and your son here are doing a Big Year. | Tabii sen ve oğlun Büyük Yarış'a katılmadıysa. Büyük Yıl'da olduğunuzu görene kadar. Tabii sen ve oğlun Büyük Yarış'a katılmadıysa. Büyük Yıl'da olduğunuzu görene kadar. Tabii sen ve oğlun Büyük Yarış'a katılmadıysa. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(CHUCKLES) Oh! Kenny Bostick, this is my friend Brad Harris. | Kenny Bostick, bu benim arkadaşım Brad Harris. Aa! Kenny Bostick, Bu benim arkadaşım, Brad Harris. Kenny Bostick, bu benim arkadaşım Brad Harris. Aa! Kenny Bostick, Bu benim arkadaşım, Brad Harris. Kenny Bostick, bu benim arkadaşım Brad Harris. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Who's also not doing a Big Year. | O da Büyük Yarış'ta değil. O da Büyük Yıl'da değil. O da Büyük Yarış'ta değil. O da Büyük Yıl'da değil. O da Büyük Yarış'ta değil. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's funny how nobody's doing a Big Year. | Kimsenin Büyük Yarış'ta olmaması ne tuhaf. Büyük Yıl'da kimsenin olmayışı ne kadar ilginç. Kimsenin Büyük Yarış'ta olmaması ne tuhaf. Büyük Yıl'da kimsenin olmayışı ne kadar ilginç. Kimsenin Büyük Yarış'ta olmaması ne tuhaf. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah. With all this fallout and El Niño. | Evet. Hem de düşüşe ve El Nino'ya rağmen. Evet. Bütün bu fırtına ve El Niño'ya rağmen. Evet. Hem de düşüşe ve El Nino'ya rağmen. Evet. Bütün bu fırtına ve El Nino'ya rağmen. Evet. Hem de düşüşe ve El Nino'ya rağmen. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, I know, you'd think the conditions are just set up perfect | Evet, biliyorum. Rekorumu kırmak isteyen biri için... Evet, biliyorum, birinin benim rekorumu kırmak için Evet, biliyorum. Rekorumu kırmak isteyen biri için... Evet, biliyorum, birinin benim rekorumu kırmak için... Evet, biliyorum. Rekorumu kırmak isteyen biri için... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
for someone to have a real shot at breaking my record. | ...tüm şartların uygun olduğu düşünülebilir. şartların kusursuz bir şekilde ayarlandığını düşünüyor olmalısınız. ...tüm şartların uygun olduğu düşünülebilir. şartların kusursuz bir şekilde ayarlandığını düşünüyor olmalısınız. ...tüm şartların uygun olduğu düşünülebilir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Not that record. Pink footed goose! | O rekor kırılmaz. Pembe Ayaklı Kaz! O rekoru değil. Pembe Ayaklı Kaz! O rekor kırılmaz. Pembe Ayaklı Kaz! O rekoru değil. Pembe Ayaklı Kaz! O rekor kırılmaz. Pembe Ayaklı Kaz! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Pink footed goose, other end of the boardwalk. | Pembe Ayaklı Kaz iskelenin öbür bitiminde. Pembe Ayaklı Kaz, diğer patikanın bitiminde. Pembe Ayaklı Kaz iskelenin öbür bitiminde. Pembe Ayaklı Kaz, diğer patikanın bitiminde. Pembe Ayaklı Kaz iskelenin öbür bitiminde. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What the hell's that doing here? | Onun burada işi ne? Dikkatli ol! Hala ne arıyoruz burada? Onun burada işi ne? Dikkatli ol! Hala ne arıyoruz burada? Onun burada işi ne? Dikkatli ol! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
MAN: Be careful! | Dikkatli ol! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, put her down! | İndir onu aşağı! Hey, onu hemen bırak! İndir onu aşağı! Hey, onu hemen bırak! İndir onu aşağı! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, hey, please, let the explorers through! | Lütfen, gezginlerin geçmesine müsaade edin! Hey, hey, lütfen, izin verin önce yavrukurtlar geçsin. Lütfen, gezginlerin geçmesine müsaade edin! Hey, hey, lütfen, izin verin önce yavrukurtlar geçsin. Lütfen, gezginlerin geçmesine müsaade edin! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Of course. Let's go, ladies. Jeesh. | Elbette. Gidelim bayanlar, Tanrım! Elbette. Hadi gidelim, bayanlar. Jeesh. Elbette. Gidelim bayanlar, Tanrım! Elbette. Hadi gidelim, bayanlar. Jeesh. Elbette. Gidelim bayanlar, Tanrım! Elbette. Gidelim bayanlar, Tanrım! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
After you, kids. | Önden buyurun, yavrular. Sizden sonra, çocuklar. Önden buyurun, yavrular. Sizden sonra, çocuklar. Önden buyurun, yavrular. Önden buyurun, yavrular. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Get those badges. | Rozetlerinizi de alın. Rozetlerinizi tamamlayın. Rozetlerinizi de alın. Rozetlerinizi tamamlayın. Rozetlerinizi de alın. Rozetlerinizi de alın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Chop, chop, chop, chop! Step it up! Stepping lively! | Çabuk, çabuk, çabuk, çabuk! Yürüyün! Daha canlı! Marş, marş, marş, marş! Daha canlı! canlanın biraz! Çabuk, çabuk, çabuk, çabuk! Yürüyün! Daha canlı! Marş marş, marş marş! Daha canlı! canlanın biraz! Çabuk, çabuk, çabuk, çabuk! Yürüyün! Daha canlı! Çabuk, çabuk, çabuk, çabuk! Yürüyün! Daha canlı! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Move it along! | İlerleyin! Biraz daha! İlerleyin! Biraz daha! İlerleyin! İlerleyin! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Thank you. | Teşekkürler. Thank you. Teşekkürler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
She took off. Headed north. Probably be in Iceland by Friday. | Havalandı. Kuzeye doğru yol aldı. Muhtemelen Cuma'ya kadar İzlanda'da olur. Kuzeye doğru uçtu gitti. Cuma günü muhtemelen İzlanda'ya varmış olur. Havalandı. Kuzeye doğru yol aldı. Muhtemelen Cuma'ya kadar İzlanda'da olur. Kuzeye doğru uçtu gitti. Cuma günü muhtemelen İzlanda'ya varmış olur. Havalandı. Kuzeye doğru yol aldı. Muhtemelen Cuma'ya kadar İzlanda'da olur. Havalandı. Kuzeye doğru yol aldı. Muhtemelen Cuma'ya kadar İzlanda'da olur. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Boy, she was a beaut, too! | Ne de güzel bir dişiydi! Çocuklar, çok güzedi, çok! Ne de güzel bir dişiydi! Çocuklar, çok güzedi, çok! Ne de güzel bir dişiydi! Ne de güzel bir dişiydi! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, is that a Calliope? | Şuradaki Calliope mi? Hey, bu bir Perikuşu mu? Şuradaki Calliope mi? Hey, bu bir Perikuşu mu? Şuradaki Calliope mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Just another ruby throated. | Bir başka yakut boğazlı. Sadece basit bir yakut boğazlı daha. Bir başka yakut boğazlı. Sadece basit bir yakut boğazlı daha. Şuradaki Calliope mi? Bir başka yakut boğazlı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
On everybody's list by March. | Mart ayında herkesin listesinde. Hayır. Mart ayında herkesin listesinde. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Sorry to disappoint you boys again. | Sizi tekrar hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, beyler. Pardon çocuklar, sizi yine hayal kırıklığına uğrattım. Sizi tekrar hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, beyler. Pardon çocuklar, sizi yine hayal kırıklığına uğrattım. Sizi tekrar hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, beyler. Sizi tekrar hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, beyler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: Not just another ruby throated, but our ruby. | Sadece bir değil yakut boğazlı, ama bizim yakut. Yakut boğazlı basit bir kuş değil, Özellikle bizim yakutumuz. Sadece bir değil yakut boğazlı, ama bizim yakut. Yakut boğazlı basit bir kuş değil, Özellikle bizim yakutumuz. Sadece bir değil yakut boğazlı, ama bizim yakut. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Drenched and diminished, frail and trembling, but alive. | Zayıf, sırılsıklam, hafif ve titriyor, ama hayatta. Sırılsıklam, küçülmüş, zayıf ve titriyor, fakat hayatta. Zayıf, sırılsıklam, hafif ve titriyor, ama hayatta. Sırılsıklam, küçülmüş, zayıf ve titriyor, fakat hala hayatta. Zayıf, sırılsıklam, hafif ve titriyor, ama hayatta. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Alive! Alive! | Yaşıyor! Yaşıyor! Hayatta! Hayatta! Yaşıyor! Yaşıyor! Hayatta! Hayatta! Yaşıyor! Yaşıyor! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Good evening. Tonight's special is quail. I highly recommend it. | İyi akşamlar. Bu akşamın spesiyali bıldırcın. Şiddetle öneririm. İyi akşamlar. Bu akşamın özel menüsü bıldırcın. Kesinlikle tavsiye ederim. İyi akşamlar. Bu akşamın spesiyali bıldırcın. Şiddetle öneririm. İyi akşamlar. Bu akşamın özel menüsü bıldırcın. Kesinlikle tavsiye ederim. İyi akşamlar. Bu akşamın spesiyali bıldırcın. Şiddetle öneririm. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I couldn't. | Ben yiyemem. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, not tonight. | Evet, bu akşam olmaz. Evet, bu gece olmaz. Evet, bu akşam olmaz. Evet, bu gece olmaz. Evet, bu akşam olmaz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'll have the halibut. | Ben trança balığı alayım. Ben halibut alayım. (Halibut=kalkan muadili balık) Ben trança balığı alayım. Ben halibut alayım. (Halibut=kalkan muadili bir balık). Ben trança balığı alayım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And a bottle of this Montrachet. | Bir şişe de Montrachet. Ve bir şişe de Montrachet. Bir şişe de Montrachet. Ve bir şişe de Montrachet. Bir şişe de Montrachet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And I will have the soup. Thank you. | Ben de çorba alayım. Teşekkürler. Ve ben de çorba alayım. Teşekkürler. Ben de çorba alayım. Teşekkürler. Ve ben de çorba alayım. Teşekkürler. Ben de çorba alayım. Teşekkürler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Really? After being outside all day in the wind and rain? | Sahiden mi? Tüm gün yağmurda, rüzgârda durduktan sonra mı? Gerçekten mi? Dışarıdaki bütün bu koşuşturmacadan sonra çorba mı? Sahiden mi? Tüm gün yağmurda, rüzgârda durduktan sonra mı? Gerçekten mi? Dışarıdaki bütün bu koşuşturmacadan sonra çorba mı? Sahiden mi? Tüm gün yağmurda, rüzgârda durduktan sonra mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Kind of a light eater. | Hafif yerim de ben. Bir çeşit diyetteyim. Hafif yerim de ben. Bir çeşit diyetteyim. Hafif yerim de ben. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And the truth is | İşin aslı, buradaki fiyatlar... İşin aslı İşin aslı, buradaki fiyatlar... İşin aslı... İşin aslı, buradaki fiyatlar... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
the prices here are a little steeper than I'm used to. | ...benim alışık olduğumdan birazcık daha fazla. buradaki fiyatlar benim gibi bir adama tuzlu geliyor. ...benim alışık olduğumdan birazcık daha fazla. buradaki fiyatlar benim gibi bir adama tuzlu geliyor. ...benim alışık olduğumdan birazcık daha fazla. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Brad, I invited you to dinner. I know, but... | Brad, seni akşam yemeğine ben davet ettim. Biliyorum, ama... Brad, Seni ben davet ettim. Biliyorum, fakat... Brad, seni akşam yemeğine ben davet ettim. Biliyorum, ama... Brad, Seni ben davet ettim. Biliyorum, fakat... Brad, seni akşam yemeğine ben davet ettim. Biliyorum, ama... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No, it's my pleasure. | Olmaz, benim için zevk. Hayır, memnuniyetle. Olmaz, benim için zevk. Hayır, memnuniyetle. Olmaz, benim için zevk. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Look, when I'm birding, I don't fly first class or hire guides. | Bak, gözlem yaparken birinci sınıfta uçmam ya da kendime rehberler kiralamam. Bak, ben kuşçuluğa başladığımda, birinci sınıf biletle ve bir rehberle uçmazdım. Bak, gözlem yaparken birinci sınıfta uçmam ya da kendime rehberler kiralamam. Bak, ben kuşçuluğa başladığımda, birinci sınıf biletle ve bir rehberle uçmazdım. Bak, gözlem yaparken birinci sınıfta uçmam ya da kendime rehberler kiralamam. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's too much like corked bats and steroids to me. | Bunlar benim için abartı; tıpkı hileli beysbol sopaları ve steroidler gibi. Ben sarhoş yarasalar ve hormonlar gibi yolumu kaybetmedim ki. Bunlar benim için abartı; tıpkı hileli beysbol sopaları ve steroidler gibi. Ben sarhoş yarasalar ve hormonlar gibi yolumu kaybetmedim ki. Bunlar benim için abartı; tıpkı hileli beysbol sopaları ve steroidler gibi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But tonight we're celebrating. | Ama bu akşam kutlama yapıyoruz. Ama bu gece bir kutlamadır. Ama bu akşam kutlama yapıyoruz. Ama bu gece bir kutlamadır. Ama bu akşam kutlama yapıyoruz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We saw 136 species! | 136 çeşit gördük! Tam 136 kuş türü gördük! 136 çeşit gördük! Tam 136 kuş türü gördük! 136 çeşit gördük! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Here's to them. | Onların şerefine. Hepsi burada. Onların şerefine. Hepsi burada. Onların şerefine. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And to the one who got away. | Bir de kaçanın şerefine. Ve bir tanesini kaçırdık. Bir de kaçanın şerefine. Ve bir tanesini kaçırdık. Bir de kaçanın şerefine. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
The Montrachet. | Montrachet. İşte Montrachet. Montrachet. İşte Montrachet. Montrachet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Good. And my friend would like to see the menu again, please. | Güzel. Bir de arkadaşım menüyü tekrar görmek istiyor, lütfen. Güzel. Ve arkadaşım için menüyü tekrar alabilir miyiz lütfen? Güzel. Bir de arkadaşım menüyü tekrar görmek istiyor, lütfen. Güzel. Ve arkadaşım için menüyü tekrar alabilir miyiz lütfen? Güzel. Bir de arkadaşım menüyü tekrar görmek istiyor, lütfen. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
WAITER: Of course. | Elbette. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Cool. | Güzel. Hoş. Güzel. Hoş. Güzel. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That shrimp scampi was calling my name, if you must know. | Bilmek istersen, karides bana sesleniyordu. Benim adım karidesi çağrıştırır, tabi bilmen gerekiyorsa. Bilmek istersen, karides bana sesleniyordu. Benim adım karidesi çağrıştırır, tabi bilmen gerekiyorsa. Bilmek istersen, karides bana sesleniyordu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's a little too much. Okay. | Bu biraz fazla. Tamam. Bu biraz fazla oldu. Peki. Bu biraz fazla. Tamam. Bu biraz fazla oldu. Peki. Bu biraz fazla. Tamam. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: In the afterglow of their extraordinary day, | Yemeğin sonunda Stu'yu sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Bu olağanüstü günün ardından, Yemeğin sonunda Stu'yu sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Bu olağanüstü günün ardından, Yemeğin sonunda Stu'yu sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
the programmer and the roving CEO forge a warm friendship | Benim olduğum kadar takıntılı bir kuş gözlemcisiyle tanışmak nadir bir şeydi. yazılımcı ile yöneticinin arkadaşlığı o derin tutkularındaki Benim olduğum kadar takıntılı bir kuş gözlemcisiyle tanışmak nadir bir şeydi. yazılımcı ile patronun arkadaşlığı o derin tutkularındaki Benim olduğum kadar takıntılı bir kuş gözlemcisiyle tanışmak nadir bir şeydi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
deeply rooted in their shared passion. | Hatta akşam yemeğini ödeyecek gözlemciyle tanışmak daha da nadirdi. duyguları paylaştıkça daha da güçleniyordu. Hatta akşam yemeğini ödeyecek gözlemciyle tanışmak daha da nadirdi. duyguları paylaştıkça daha da güçleniyordu. Hatta akşam yemeğini ödeyecek gözlemciyle tanışmak daha da nadirdi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I mean, I'm 36. | Demem o ki, 36 yaşındayım. Yani, ben 36 yaşındayım. Demem o ki, 36 yaşındayım. Yani, ben 36 yaşındayım. Demem o ki, 36 yaşındayım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I just want to do something big, you know? Make my mark. | Önemli bir şey yapmak istiyorum, anlıyor musun? İz bırakmalıyım. Sadece büyük bir şey yapmak istiyorum, anladın mı? Beni gösterecek bir şey. Önemli bir şey yapmak istiyorum, anlıyor musun? İz bırakmalıyım. Sadece büyük bir şey yapmak istiyorum, anladın mı? Beni gösterecek bir şey. Önemli bir şey yapmak istiyorum, anlıyor musun? İz bırakmalıyım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So what are you gonna do? | Ne yapacaksın, peki? Peki ne yapmak istiyorsun? Ne yapacaksın, peki? Peki ne yapmak istiyorsun? Ne yapacaksın, peki? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm working on something. (EXCLAIMS DISMISSIVELY) | Bir şey üzerinde çalışıyorum... Bir şey üzerinde çalışıyorum. Bir şey üzerinde çalışıyorum... Bir şey üzerinde çalışıyorum. Bir şey üzerinde çalışıyorum... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
My dad doesn't get it. | ...ama babam anlamıyor. Babam bir türlü anlamak istemiyor. ...ama babam anlamıyor. Babam bir türlü anlamak istemiyor. ...ama babam anlamıyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He's had the same boring job for 40 years. | Kırk yıldır aynı sıkıcı işi yapıyor. O aynı sıkıcı işte 40 yıl boyunca çalıştı. Kırk yıldır aynı sıkıcı işi yapıyor. O aynı sıkıcı işte 40 yıl boyunca çalıştı. Kırk yıldır aynı sıkıcı işi yapıyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
"That's what people do," he says. | "İnsanlar böyle yapar" diyor. O hep "herkes böyle yapıyor" der. "İnsanlar böyle yapar" diyor. O hep "herkes böyle yapıyor" der. "İnsanlar böyle yapar" diyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He's right. | Haklı da. O haklı. Haklı da. O haklı. Haklı da. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Most people just stay on the beaten path, then one day, | Çoğu insan herkesin geçtiği yolları kullanır. Sonra bir gün... Çoğu kişi sadece gittiği yolda kalır, işte o gün uyandıklarında Çoğu insan herkesin geçtiği yolları kullanır. Sonra bir gün... Çoğu kişi sadece gittiği yolda kalır; işte o gün uyandıklarında... Çoğu insan herkesin geçtiği yolları kullanır. Sonra bir gün... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
they wake up and realize they didn't do everything they wanted to do. | ...uyanıp farkına varırlar ki istedikleri her şeyi yapmamışlardır. istedikleri şeyleri yapmadıklarının farkına varırlar. ...uyanıp farkına varırlar ki istedikleri her şeyi yapmamışlardır. istedikleri şeyleri yapmadıklarının farkına varırlar. ...uyanıp farkına varırlar ki istedikleri her şeyi yapmamışlardır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Look at me. I was so afraid to retire, | Bana bir bak. Emekli olmaktan çok korkuyordum. Mesela bana bak. Kendimi buraya atmadan önce Bana bir bak. Emekli olmaktan çok korkuyordum. Mesela bana bak. Kendimi buraya atmadan önce... Bana bir bak. Emekli olmaktan çok korkuyordum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I had to do it twice before I finally got out here. | Tamamen işi bırakana dek iki kez emekli olmak zorunda kaldım. iki kez emekli olduğum halde emeklilikten öyle korkardım ki. Tamamen işi bırakana dek iki kez emekli olmak zorunda kaldım. iki kez emekli olduğum halde emeklilikten öyle korkardım ki. Tamamen işi bırakana dek iki kez emekli olmak zorunda kaldım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Why'd you wait so long? | Neden bu kadar çok bekledin ki? Niye bu kadar bekledin? Neden bu kadar çok bekledin ki? Niye bu kadar bekledin? Neden bu kadar çok bekledin ki? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
'Cause I'm an idiot. | Çünkü ben bir aptalım. Çünkü ben aptalım. Çünkü ben bir aptalım. Çünkü ben bir aptalım. Çünkü ben bir aptalım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay, I gotta tell you. | Tamam, sana söylemem gerek. Peki, artık söyleyeceğim. Tamam, sana söylemem gerek. Peki, artık söyleyeceğim. Tamam, sana söylemem gerek. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm doing a Big Year. | Ben Büyük Yarış'tayım. Ben Büyük Yıl'dayım. Ben Büyük Yarış'tayım. Ben Büyük Yıl'dayım. Ben Büyük Yarış'tayım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Wow. | Vay canına. Vay. Vay canına. Vay. Vay canına. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: The retired CEO faces a dilemma. | Pat diye söylememe ne sebep oldu bilmiyorum. Emekli yönetici bir ikilemle karşı karşıya. Pat diye söylememe ne sebep oldu bilmiyorum. Emekli patron bir ikilemle karşı karşıya. Pat diye söylememe ne sebep oldu bilmiyorum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He feels true kinship with the programmer. | Güven mi? Masumiyet mi? Alkol mü? Yazılımcı hakkında doğru bir samimiyet hissediyor. Güven mi? Masumiyet mi? Alkol mü? Yazılımcı hakkında doğru bir samimiyet hissediyor. Güven mi? Masumiyet mi? Alkol mü? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Should he divulge his own Big Year? | Stu'nun da kendi Büyük Yarış'ını yaptığı hiç aklıma gelmedi. Acaba o da Büyük Yıl'da olduğunu söylemeli mi? Stu'nun da kendi Büyük Yarış'ını yaptığı hiç aklıma gelmedi. Acaba o da Büyük Yıl'da olduğunu söylemeli mi? Stu'nun da kendi Büyük Yarış'ını yaptığı hiç aklıma gelmedi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But with the exception of certain pernicious bacteria, | Sanırım onun dürüst olacağını farz etmiştim. Birkaç ölümcül bakteri türü dışında Sanırım onun dürüst olacağını farz etmiştim. Birkaç ölümcül bakteri türü dışında... Sanırım onun dürüst olacağını farz etmiştim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Homo sapiens is the most competitive species on Earth. | Sanırım şeref ve ahlâkın hâkim olacağını farz etmiştim. İnsanoğlu dünyada en rekabetçi türdür. Sanırım şeref ve ahlâkın hâkim olacağını farz etmiştim. İnsanoğlu dünyada en rekabetçi türdür. Sanırım şeref ve ahlâkın hâkim olacağını farz etmiştim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Mum's the word. | Ağzıma fermuar çektim. Erkek sözü. Ağzıma fermuar çektim. Erkek sözü. Ağzıma fermuar çektim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We won't have to eat for a week. | Bir hafta yemeyiz artık. Artık bir hafta yemek yemeyiz. Bir hafta yemeyiz artık. Artık bir hafta yemek yemeyiz. Bir hafta yemeyiz artık. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm hurting. | Karnım patlayacak. Ben patlayacağım. Karnım patlayacak. Ben patlayacağım. Karnım patlayacak. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Great dinner. | Harika bir yemekti. Harika yemekti. Harika bir yemekti. Harika yemekti. Harika bir yemekti. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Good luck. | İyi şanslar. Bol şans. İyi şanslar. Bol şans. İyi şanslar. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Thanks again. | Tekrar teşekkür ederim. Tekrar teşekkürler. Tekrar teşekkür ederim. Tekrar teşekkürler. Tekrar teşekkür ederim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, it's me, | Selam, benim... Hey, benim, Selam, benim... Hey, benim, Selam, benim... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Mozart. | ...Mozart. Mozart. ...Mozart. Mozart. ...Mozart. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
The fallout's over and now I'm calling | İniş bitti ve inişten dolayı meydana gelen... Kuş felâketi bitti, Düşüş bitti ve düşüşten dolayı meydana gelen... Kuş felâketi bitti, Düşüş bitti ve düşüşten dolayı meydana gelen... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
to deal with the fallout from the fallout. | ...ilişkimizdeki inişle ilgilenmek için arıyorum. şimdi de kendi felâketimiz için arıyorum. ...düşüşle ilgilenmek için arıyorum. şimdi de kendi felâketimiz için arıyorum. ...düşüşle ilgilenmek için arıyorum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Look, babe, I'm sorry. I'm gonna make it up to you, you'll see. | Bak, bebeğim, üzgünüm. Telafi edeceğim, görürsün. Bak, bebeğim, üzgünüm. Bunu telafi edeceğim, göreceksin. Bak, bebeğim, üzgünüm. Telafi edeceğim, görürsün. Bak, bebeğim, üzgünüm. Bunu telafi edeceğim, göreceksin. Bak, bebeğim, üzgünüm. Telafi edeceğim, görürsün. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm going to... | Ben... Şimdi ben... Ben... Şimdi ben... Ben... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Where are you, anyway? It's late there. | Neredesin bu arada sen? Saat orada geç. Sen nerdesin bu arada? Saat çok geç. Neredesin bu arada sen? Saat orada geç. Sen nerdesin bu arada? Saat çok geç. Neredesin bu arada sen? Saat orada geç. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I hope you're okay, babe. Oh! Where am I? | Umarım iyisindir, bir tanem. Nerede miyim? Umarım iyisindir, bebeğim. Aa! Nerde miyim? Umarım iyisindir, bir tanem. Nerede miyim? Umarım iyisindir, bebeğim. Aa! Nerde miyim? Umarım iyisindir, bir tanem. Nerede miyim? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'm shooting hormones into my butt so I can have your baby, Kenny. | Kalçama hormon vuruyorum ki senin bebeğine sahip olabileyim, Kenny. Kalçama hormon enjekte ediyorum. Bu sayede senden bebeğim olacak, Kenny. Kalçama hormon vuruyorum ki senin bebeğine sahip olabileyim, Kenny. Kalçama hormon enjekte ediyorum. Bu sayede senden bebeğim olacak, Kenny. Kalçama hormon vuruyorum ki senin bebeğine sahip olabileyim, Kenny. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay, I'm going to hit the sack here, | Tamam, şimdi yatıyorum Peki, şimdi kafayı vurup yatacağım, Tamam, şimdi yatıyorum Peki, şimdi kafayı vurup yatacağım, Tamam, şimdi yatıyorum | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
but I will try you in the morning, | ...ama yarın seni tekrar arayacağım ve... yarın sabah yanındayım, ...ama yarın seni tekrar arayacağım ve... yarın sabah yanındayım, ...ama yarın seni tekrar arayacağım ve... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and I'm gonna be launching a new thing | ...Aklını Başından Alma Operasyonu... ve yeni bir şey deneyeceğiz, adı: ...Aklını Başından Alma Operasyonu... ve yeni bir şey deneyeceğiz, adı da... ...Aklını Başından Alma Operasyonu... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |