Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 161094
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What are you holding back, Gina? | Neden çekiniyorsun, Gina? Ne saklıyorsun Gina? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Tell me what's wrong. | Sorun nedir, anlat bana. Sorun nedir? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I don't think Stephan is my boyfriend. | Stephan'ın erkek arkadaşım olduğunu hiç sanmıyorum. Stephan'ın erkek arkadaşım olduğunu sanmıyorum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, we all have different relationships until we find the one. | Birilerini bulana kadar hepimizin farklı ilişkileri olur. Hepimiz aradığımızı bulana kadar farklı ilşkiler yaşarız. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
No, he looks like him, but he's not him. | Hayır, ona benziyor ama o değil. Onun gibi görünüyor ama o değil. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Right. When did you first notice this change? | Doğru. İlk değişikliği ne zaman fark ettin? Bunu ilk ne zaman farkettin? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
After the accident? | Kazadan sonra mı? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Do you think, then, that maybe he really is Stephan | O halde, belki o gerçekten Stephan'dır... Hiç düşündün mü, belki de o gerçekten Stephan'dır ve | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
and that you're just still confused about the events surrounding the crash? | ...ve kazanın etkisiyle kafan hala karışık durumdadır? kaza yüzünden kafan hala biraz karışıktır? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Dr. Zachman... Robert, please. | Doktor Zachman... Robert de, lütfen. Dr. Zachman... Robert lütfen. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
The man in the apartment is not my boyfriend. | Evimdeki adam erkek arkadaşım değil. Evinde kaldığım adam benim erkek arkadaşım değil. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I'll just change that. Sorry. | Bunu hemen değiştireyim. Affedersin. Şunu halledeyim. Pardon. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina, have you ever heard about Capgras Syndrome? | Gina, daha önce hiç Capgras Sendromunu duymuş muydun? Gina, hiç Capgras Sendromu diye bir şey duydun mu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It's a rare disorder, in which a person holds a belief that an acquaintance, | Bu çok nadir bir hastalıktır bu hastalık görülen kişiler... Ender rastlanan bir bozukluktur. Öyle ki; kişi yakın bir aile üyesinin... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
usually a close family member or a spouse, | ...genelde yakın aile üyelerinin ya da bir eşin... ...ya da eşinin görünüşü tıpatıp aynı bir | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
has been replaced by an identical looking imposter. | ...tıpkı onlara benzeyen bir taklitçi tarafından yerlerine geçmesi gibi bir inanca sahiptirler. sahtekar ile yer değiştirdiğini düşünür. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
The condition in most cases is a direct result of brain lesion. | Pek çok durumda bu, direkt beyin yaralanmalarından kaynaklanır. Çoğu vakalarda, beyin lezyonunundan kaynaklanır. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
With your permission, I would like to readmit you to hospital | Senin de izninle hastaneye tekrar yatmanı... İzin verirsen seni tekrar hastaneye yatırmak ve | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
and get Dr. Kenric to do some further tests. | ...ve Doktor Kenric'in bazı ileri seviye test yapmasını istiyorum. Dr. Kenric'e bazı testler yaptırtmak istiyorum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina, it's difficult to determine if what you're feeling | Gina, eğer bunun CT taramasında bulunan zedelenme... Gina, CT taramasında görünen yaranın | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
is a result of the bruising found in the CT scan. | ...sonucunda olup olmadığını kastediyorsan, bunu saptamak çok zordur. hissettiğin şeye neden olduğunu söyleyebilmek zor. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Capgras Syndrome is rare. | Capgras Sendromu çok nadir görülür. Capgras Sendromu sık görülmez. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
A hundred confirmed cases since 1923. | 1923'den beri kayıtlara 100 hasta geçmiş. 1923 ten beri sadece yüz vaka görülmüş. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Eighty of those in the last 10 years. | Bunlardan sekizi ise son on yılda kayıtlara geçti. 80 tanesi de son on yıl içinde olmuş. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
The area of bruising is consistent with those suffering from the disorder, | Hastalıktan kaynaklı bu acılar zedelenmiş olan bu bölgeyle bağlantılı. Bu bozukluğu yaşayanların beyin dokuları hasarlı olabilir | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
but it's hard to diagnose, mainly because its symptoms | Fakat buna teşhis koymak çok zordur çünkü semptomları... ama bunu teşhis etmek zordur, temel olarak bu belirtiler | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
are so closely associated with mental illness. | ...akıl hastalıklarınınkiyle çok benzerdir. zihinsel hastalıklarla yakından ilgilidir. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Your limited memory of the accident is also a factor. | Sınırlı olan kaza hafızan ise ayrı bir faktördür. Kazayla ilgili hatırlayamadıkların da buna sebep olabilir. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
We need to run some more tests. | Başka testler de yapmalıyız. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I don't want any more tests. Sorry. | Daha fazla test istemiyorum. Üzgünüm. Başka test istemiyorum. Üzgünüm. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Gina? Gina, I know how you must feel. | Gina? Gina, nasıl hissettiğini biliyorum. Gina? Gina, ne hissettiğini biliyorum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Do you? Yeah. | Biliyor musun? Evet. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I have photographs I don't remember being taken. | Elimde çekildiğini bile hatırlamadığım fotoğraflar var. Çekildiğini hatırlamadığım fotoğraflarım var. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
All I have is my feet slamming on the brakes of my car, and here I am. | Tüm hatırladığım ayağımın frendeyken duyduğum çarpma sesi ve buradayım. Tek hatırladığım arabanın frenine bastığım, o kadar. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, you sustained a sizable knock to your head. | Kafan büyük bir darbeye maruz kaldı. Kafanı çok kötü çarptın. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And what tends to happen is that the brain will shut down | Olanlar yüzünden beynin, hafızanın... Beynin de çok büyük bir hafıza yığınını | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
large chunks of memory. | ...büyük bir kısmını kapattı. kapatmaya meyillendi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
But gradually, these chunks of memory will come back | Fakat git gide hafızanın kapalı olan bölümleri... Beynin başa çıkabileceğini hissettiğinde | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
when your brain feels able to cope. | ...beynin yaşadıklarının üstesinden geldiğinde yerine gelecektir. bu yığın eninde sonunda açılacaktır. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
How does that explain how I feel about Stephan? | Bu, Stephan hakkında hissettiklerimi nasıl açıklayacak, peki? Bu Stephan hakkındaki hislerimi açıklıyor mu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, Dr. Myers thinks that your fears towards Stephan | Doktor Myers, bunun Stephan'a karşı olan korkularını ve... Dr. Myers'a göre Stephan hakkındaki korkularınla | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
and your loss of memory are linked. | ...kaybettiğin hafızanla bağlantılı olduğunu düşünüyor. hafıza kaybın arasında bağlantı var. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And that fear will go when you get your memory back. | Hafızan yerine geldiğinde bu korkunda gitmiş olacak. Hafızan geri geldiğinde korku da yok olacak. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It's like losing your car keys. | Bunu kaybettiğin araba anahtarları gibi düşün. Arabanın anahtarlarını kaybetmek gibi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You have to go back to the last thing you remember. | Son hatırladığın şeye geri dönmek zorundasın. Son hatırladığın şeye odaklanmalısın. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You remember hitting the brakes, right? | Çarpışırken ki fren sesini hatırlıyordun değil mi? Frene bastığını hatırlıyorsun değil mi? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Then go and see your car. | O halde gidip arabana bir bak. O zaman git arabanı gör. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It might help prod those fragments. | Bu bölük pürçük hatırlamalarına bir yardımı dokunabilir. O parçaları tetikleyebilir. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
One bill for you... | Senin için bir fatura... Sana bir fatura... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
one love letter from a secret admirer for me. | ...benim için ise gizli bir hayrandan aşk mektubu var. ...bana da gizli hayranımdan bir aşk mektubu. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Punk. Last one up fixes dinner. | Serseri. Geride kalan yemeği hazırlar. Serseri. Son gelen yemeği halleder. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Let me help you with these men overboard, Harry. | Yere saçılan bu şeylerse sana yardım edeyim, Harry. Adamları gemiye çıkarmana yardım edeyim Harry. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You all right, Harry? It's my wife. | İyi misin, Harry? Karım. Sen iyi misin Harry? Sorun karım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
What's wrong? | Sorun ne? Nesi var? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Yes, darling? | Evet, hayatım? Evet sevgilim? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I was told my car was brought here. | Arabamın buraya getirildiği söylendi. Arabam buraya getirilmiş. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And what name is the car registered in? | Araç hangi isme kayıtlıydı? Araba hangi isme kayıtlı? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
McVey. | McVey. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
That red Jeep? | Kırmızı cip miydi? Şu kırmızı Jeep mi? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You won't be drivin' that anywhere in a hurry, love. | Acele ile herhangi bir yerlere gidemezsin, hayatım. Onu hemen götürmen biraz zor aşkım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I, uh... I just wanted to look at it. | Sadece ona bir bakmak istiyorum. Sadece bakmak istiyorum. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Was you in that car? Yeah. | O arabanın içinde miydin? Evet. Kazayı yapan sen miydin? Evet. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Lot 36, love. | 36. kısım, hayatım. 36. kısım, aşkım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Oh, hi, Mary. | Merhaba, Mary. Selam Mary. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Here's the last of the ex pat documents you requested. | İstemiş olduğunuz gurbetçilerin listesi burada. İstediğiniz belgelerin sonuncusunu getirdim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Is everything okay, Mr. McVey? | Her şey yolunda mı, Bay McVey? Her şey yolunda mı Bay McVey? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Oh, it's just that I... | Sadece ben... Ben sadece... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I saw you on the street, at lunch time. | Sizi öğle yemeği zamanında caddede görmüştüm. Öğle yemeğine giderken caddede sizi gördüm. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
And you... you just ignored me. | Ve siz beni tanımamazlıktan geldiniz. Siz beni görmezden geldiniz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Mary, I've been here all day. | Mary, tüm gün boyunca buradaydım. Mary, sabahtan beri buradayım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I didn't go out for lunch. | Yemek için dışarı çıkmadım. Öğle yemeğine çıkmadım. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I could have sworn I... | Yemin edebilirim... Yemin edebilirim ki... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, I better carry on. | İşime dönsem iyi olur. Şuna baksam iyi olur. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I've got Dr. Kenric on 2. | 2. hatta Doktor Kenric var. Dr. Kenric ikinci hatta. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Thank you, Mary. | Teşekkürler, Mary. Teşekkür ederim Mary. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Hi, Mr. McVey, sir. | Merhaba Bay McVey. Merhaba Bay McVey, efendim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
How are you doing, Stan? | Nasıl gidiyor, Stan? Nasıl gidiyor Stan? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Not so horrible. | Fena sayılmaz. Berbat sayılmaz. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Hey, Stan, what happened to the mirror? | Stan, aynaya ne oldu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I came in this morning and it was all over the floor. | Bu sabah geldiğimde her yere dağılmış buldum. Bu sabah geldiğimde paramparça olmuştu. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Well, good night, Stan. | Peki, iyi geceler, Stan. Neyse, iyi geceler Stan. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Same to you, Mr. McVey, sir. | Size de Bay McVey, efendim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
He's one. | O tıpa tıp aynı. Bu onlardan. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Shit. | Kahretsin. Hay aksi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Why don't you watch where you're going? Sorry. | Neden nereye gittiğine dikkat etmiyorsun? Üzgünüm. Nereye gittiğine baksana. Üzgünüm. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Silly cunt. | Aptal sürtük. Şapşal kuku. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Dr. Kenric called me today. | Doktor Kenric bugün beni aradı. Dr. Kenric bugün beni aradı. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
He's worried about you. | Senin için çok endişeli. Senin için endişeleniyor. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
He told me that you believe Stephan | Stephan'ın bir şekilde değiştiğine... Dedi ki; Stephan'ın bir şekilde | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
is somehow changed. | ...inandığını söyledi. değiştiğine inanıyormuşsun. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
You really believe that? | Gerçekten buna inanıyor musun? Buna gerçekten inanıyor musun? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I saw this woman. | O kadını gördüm. Bu kadını gördüm. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Before the crash. | Kazadan önce. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She looked like me. | Tıpkı bana benziyordu. Bana benziyordu. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Where was this? | Neredeydi? Nerede oldu bu? | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
She drove past me on the street. | Ben caddedeyken arabayla geçti. Arabayla yanımdan geçti. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
Turned into a garage. | Bir garaja girdi. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I followed her. | Onu takip ettim. Onu izledim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
I followed her up to her flat. | Onu evine kadar takip ettim. Dairesine kadar izledim. | The Broken-1 | 2008 | ![]() |
It was like having the longest case of d�j� vu, | Bu tıpkı uzun bir dejavu olayı gibiydi... Yaşanılan en uzun déjà vu gibiydi sanki,... | The Broken-1 | 2008 | ![]() |