• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183238

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Brian..... How's my favourite boy? Brian..... Nasılmış benim sevgili oğlum? Brian..... Nasılmış benim sevgili oÄŸlum? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Hey mom Merhaba anne You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Dennis, it is good to see you. Dennis, seni görmek ne güzel. Dennis, seni görmek ne güzel. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh my, I always say my son has the nicest room mate. Ay, her zaman oğlumun oda arkadaşı çok iyidir diye söylerim. Ay, her zaman oÄŸlumun oda arkadaşı çok iyidir diye söylerim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Where is this one from? It is a Portuguese red. Bu nereden böyle? Portekiz'den, bir kırmızı. Bu nereden böyle? Portekiz'den, bir kırmızı. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Why I can't wait to try it. Tatmak için sabırsızlanıyorum. Tatmak için sabırsızlanıyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I bought you a little something. Sana küçük bir hediye aldım. Sana küçük bir hediye aldım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Brian you shouldn't have... It's not my birthday! Ay, Brian neden zahmet ettin... Doğum günüm değilki! Ay, Brian neden zahmet ettin... Doğum günüm değil ki! Ay, Brian neden zahmet ettin... DoÄŸum günüm deÄŸilki! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh it's....... Oh it's OK what is it? Ay, bu... Ay, bu... Peki nedir bu? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's a washer to fix that drip under the sink Oh you!!! (laughs) Akıtmaması için lavabonun giderine takabileceğin bir conta Ay, sen yok musun!!! Akıtmaması için lavabonun giderine takabileceÄŸin bir conta Ay, sen yok musun!!! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
He gets it from his father. Bu huyunu babasından almış. Bu huyunu babasından almış. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Yeah, so I have heard... Evet duydum, öyleymiş... Evet duydum, öyleymiÅŸ... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I hope you boys have an appetite your aunt rose made her famous pork chops Umarım açsınızdır, Rose teyzen o meşhur pirzolalarından kızarttı sizin için Umarım açsınızdır, Rose teyzen o meÅŸhur pirzolalarından kızarttı sizin için You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Smells delicious. Nefis kokuyor. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Wow aunt rose you look well. Vay, Rose teyze çok iyi görünüyorsun. Vay, Rose teyze çok iyi görünüyorsun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
mm mm..... Rose you are looking fine!! Have you been working out? mm mm..... Rose çok hoş görünüyorsun!! Böyle görünmek için özel bir şeyler mi yapıyorsun yoksa? Ayy... mm mm..... Rose çok hoÅŸ görünüyorsun!! Böyle görünmek için özel bir ÅŸeyler mi yapıyorsun yoksa? Ayy... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Here you go.... İşte geldim.... İşte geldim.... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Mae? What? Mae? Ne var? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Mom do you know that your hairs..... Anne, biliyor musun saçların..... Anne, biliyor musun saçların..... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Yes, Light.... Ay, evet baksana.... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's this new hair stylist, that girl can't seem to do anything right. İşini doğru dürüst beceremeyen yeni kuaför kızın işi. İşini doÄŸru dürüst beceremeyen yeni kuaför kızın iÅŸi. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What happened to the old one? Oh you mean Monsieur Felix. Eskisine ne oldu? Ay, sen bay Felix'i söylüyorsun. Eskisine ne oldu? Ay, sen bay Felix'i söylüyorsun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
That is quite the scandal. Tam anlamıyla bir skandal. Tam anlamıyla bir skandal. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Not really fit for polite company. Aslında böyle bir ortamda anlatmak uygun değil. Aslında böyle bir ortamda anlatmak uygun deÄŸil. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well you can tell us. Olsun, bize anlatabilirsin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well... I was having lunch the other day with Mrs Johnson from the daughter of the confederacy Peki... Geçen gün bizim "Gazilerin Kızları" derneğinden bayan Johnson ile öğle yemeğindeydim... Peki... Geçen gün bizim "Gazilerin Kızları" derneÄŸinden bayan Johnson ile öğle yemeÄŸindeydim... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
She has it on very good authority that Monsieur Felix is...... ...ve bana bay Felix'in "şey" olduğu ile ilgili ciddi duyumlar aldığını söyledi. ...ve bana bay Felix'in "ÅŸey" olduÄŸu ile ilgili ciddi duyumlar aldığını söyledi. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You know... Anlayın işte!... Anlayın iÅŸte!... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
He's "you know" O bir "anlayın işte" O bir "anlayın iÅŸte" You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
No!!! Yes!!! Hayır!!! Evet!!! Hayır!!! Evet!!! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
A GAY hairdresser. Gay bir kuaför, öyle mi? Gay bir kuaför, öyle mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I know!! What is the world coming to. Evet, öyleymiş!!! Dünya ne hale geldi. Evet, öyleymiÅŸ!!! Dünya ne hale geldi. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So Mom you stopped seeing Felix, Sende bay Felix'e gitmeyi kestin... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
because he's "you know". ...çünkü o bir "anlayın işte". ...çünkü o bir "anlayın iÅŸte". You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well what would you expect me to do? Ne yapmamı beklerdin ki? Ne yapmamı beklerdin ki? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I can't very well have him touching my hair, O elleriyle saçıma dokunduğunda kendimi rahat hissedemezdim artık... O elleriyle saçıma dokunduÄŸunda kendimi rahat hissedemezdim artık... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
After his hands have been... ...elleriyle dokunduğu şeylerden... ...elleriyle dokunduÄŸu ÅŸeylerden... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Lord knows where his hands have been. Tanrı bilir o ellerle başka nelere dokunmuştur. Tanrı bilir o ellerle baÅŸka nelere dokunmuÅŸtur. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Door bell rings) Oh! I will get it. Ay! Geldim! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Now who could that be? Bu da kim şimdi? Bu da kim ÅŸimdi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(talking at door) Hello! It is good to see you again come on in? Merhaba! Seni tekrar görmek ne güzel, içeri gelsene? Merhaba! Seni tekrar görmek ne güzel, içeri gelsene? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Brian, This is Charlotte... Brian, bu Charlotte... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
She is a lovely girl that we met at the market. Markette tanıştığımız çok tatlı bir kız. Markette tanıştığımız çok tatlı bir kız. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
There you go. Böyle buyur. Böyle buyur. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Charlotte this is my single son Brian. Charlotte bu benim bekar! oğlum Brian. Charlotte bu benim bekar! oÄŸlum Brian. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and that's his room mate Dennis. ve onun oda arkadaşı Dennis. ve onun oda arkadaşı Dennis. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(MUSIC PLAYING) OĞLUMLA BİR TANIŞSANIZ! OĞLUMLA BiR TANIޞSANIZ! OĞLUMLA BİR TANIŞSANIZ! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Hi... Hi Merhaba... Merhaba You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh Brian, I thought I heard the door. Ay Brian, bende kapı sesi mi geldi diyordum. Ay Brian, bende kapı sesi mi geldi diyordum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well this is Susan, she is the niece of my dentist Doctor Peterson Bu Susan, dişçim doktor Peterson'un yeğeni... Bu Susan, dişçim doktor Peterson'un yeÄŸeni... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Susan this is my single son Brian. ...Susan bu benim bekar! oğlum Brian. ...Susan bu benim bekar! oÄŸlum Brian. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh my you look terrible what's wrong? Ay, sen çok kötü görünüyorsun, bir şey mi oldu? Ay, sen çok kötü görünüyorsun, bir ÅŸey mi oldu? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's nothing Mom It's just allergies I will be fine. Yok bir şey anne. İyiyiym, sadece allerjik bir şey. Yok bir ÅŸey anne. İyiyiym, sadece allerjik bir ÅŸey. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
OK.... Where's Dennis? Peki.... Dennis nerede? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Dennis decided to get his own place. Dennis ayrı eve taşınmaya karar verdi. Dennis ayrı eve taşınmaya karar verdi. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh did he finally find a nice girl? Ay, sonunda iyi bir kız arkadaş bulabilmiş mi? Ay, sonunda iyi bir kız arkadaÅŸ bulabilmiÅŸ mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Not exactly. Tam olarak değil. Tam olarak deÄŸil. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well you tell him not to be a stranger.... Neyse, sen Dennis'e ne zaman isterse bizi ziyaret edebileceğini söylersin. Neyse, sen Dennis'e ne zaman isterse bizi ziyaret edebileceÄŸini söylersin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
He is always welcome at my table. Masamda her zaman ona da bir yer var. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Rose and I have to finished up a few things in the kitchen, Rose'la benim mutfakta bitirmemiz gereken bir kaç küçük iş kaldı Rose'la benim mutfakta bitirmemiz gereken bir kaç küçük iÅŸ kaldı You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Why don't you two talk a little? Neden, siz biraz sohbet etmiyorsunuz? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So your mom do this a lot? Annen bunu çok sık yapar mı? Annen bunu çok sık yapar mı? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(sigh) yours? Ah, evet. Seninki? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Every Sunday but most of the guys she brings home are dogs though. Her pazar. Ama çağırdığı erkeklerin çoğu işe yaramaz ayak takımından. Her pazar. Ama çağırdığı erkeklerin çoÄŸu iÅŸe yaramaz ayak takımından. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Really? (Charlotte) Oh yeah. Gerçekten mi? Oh, evet. Gerçekten mi? Oh, evet. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
If a guy isn't married by the time he is 30, there is a reason Eğer bir erkek 30 yaşına gelmiş ve hala evlenmemişse, ortada bir sorun vardır. EÄŸer bir erkek 30 yaşına gelmiÅŸ ve hala evlenmemiÅŸse, ortada bir sorun vardır. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You're a nice surprise though. Bu seni hiç şaşırtmadı. Bu seni hiç ÅŸaşırtmadı. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Looks wise at least. En azından akıllıca bir söz. En azından akıllıca bir söz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Charlotte) I like your hair, how do you get it to do that? Saçın çok hoşuma gitti, nasıl yaptın bunu? Saçın çok hoÅŸuma gitti, nasıl yaptın bunu? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Do what? Well it's up in the middle then.... Neyi nasıl yaptım? Yani, yukarı doğru kaldırıp, ortada bir... Neyi nasıl yaptım? Yani, yukarı doÄŸru kaldırıp, ortada bir... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's gel (Charlotte) It's cute. Sadece saç jölesi Çok şirin. Sadece saç jölesi Çok ÅŸirin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Mae shouts from kitchen) Susan's a lawyer did she tell you that? Susan bir avukat, sana söyledi mi? Susan bir avukat, sana söyledi mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Mom we were just discussing it. Ahh! Evet anne, şimdi konuşuyorduk. Ahh! Evet anne, ÅŸimdi konuÅŸuyorduk. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So what's your dirty little secret? Excuse me? Peki senin gizli küçük sırrın ne? Efendim? Peki senin gizli küçük sırrın ne? Efendim? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You're not married yet.... Henüz evlenmemişsin... Henüz evlenmemiÅŸsin... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Axe murderer? Compulsive neat freak? Eli baltalı bir katil mi? Normal görünen bir sapık mı? Eli baltalı bir katil mi? Normal görünen bir sapık mı? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh my god..... Oh my god.... Ay, tanrım... Ay, tanrım... Ay, tanrım... Ay, tanrm... Ay, tanrım... Ay, tanrım... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Don't tell me your a trekie. Sakın şu moron Star Trek fanlarından olduğunu söyleme. Sakın ÅŸu moron Star Trek fanlarından olduÄŸunu söyleme. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's errrr...... complicated. Nasıl söylesem... biraz karışık. Nasıl söylesem... biraz karışık. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
OK.... Peki... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Mae shouts from kitchen again) Susan did Brian mention he is a teacher? Susan, Brian öğretmen olduğundan bahsetti mi? Susan, Brian öğretmen olduÄŸundan bahsetti mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Charlotte shouts back to kitchen) Yes Miss Davis he was just tell me all about it. Evet bayan Davis, şu anda hepsini anlatıyor. Evet bayan Davis, ÅŸu anda hepsini anlatıyor. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You know what I really like that top on you, it's cute. Bir şey söyleyeyim mi... Üzerindekini gerçekten çok beğendim. Şirin. Bir ÅŸey söyleyeyim mi... Üzerindekini gerçekten çok beÄŸendim. Şirin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh yeah, you do? Ay, gerçekten mi? Ay, gerçekten mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So..... Öyleyse... Öyleyse... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You want to see my tits? (Brian gags) Memişlerimi de görmek ister misin? MemiÅŸlerimi de görmek ister misin? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Yes! I figured that was it. No..... Evet! Tam tahmin ettiğim gibi!!! Hayır, dinle... Evet! Tam tahmin ettiÄŸim gibi!!! Hayır, dinle... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Did you have a nice chat? I am sure you have so much in common. İyi sohbet ettiniz mi? Emin pek çok ortak noktanız çıkmıştır. İyi sohbet ettiniz mi? Eminim pek çok ortak noktanız çıkmıştır. İyi sohbet ettiniz mi? Emin pek çok ortak noktanız çıkmıştır. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh yes, there is at least one thing we both like.... Ay, evet! En azından ikimizin de hoşlandığı bir şey var... Ay, evet! En azından ikimizin de hoÅŸlandığı bir ÅŸey var... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh that's nice. Aman, ne güzel. Aman, ne güzel. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So let's start with some salad. Salata ile başlayalım... Salata ile baÅŸlayalım... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Susan just take some then pass it on to Brian. Susan kendine alıp sonra tabağı Brian'a verir misin. Susan kendine alıp sonra tabağı Brian'a verir misin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So Brian how long have you been out?? Ee, Brian, ne zaman dışarı açılacaksın? Ee, Brian, ne zaman dışarı açılacaksın? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Out here in the suburbs.... Yani buradan dışarı, bu mahalleden... Yani buradan dışarı, bu mahalleden... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh Brian doesn't live out here. Ay, Brian burada oturmuyor artık. Ay, Brian burada oturmuyor artık. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
He has a lovely old house in the city. Şehirde çok hoş, eski bir evi var. ޞehirde çok hoş, eski bir evi var. Şehirde çok hoÅŸ, eski bir evi var. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's very spacious, he restored it himself Ev çok ferah, Brian evi kendi restore etti Ev çok ferah, Brian evi kendi restore etti You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Now, Dennis helped. Dennis'de yardım etti... Dennis'de yardım etti... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh yes, Dennis so was he... Ay evet, şu Dennis... senin... Ay evet, ÅŸu Dennis... senin... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Friend Yes! Your good friend? Arkadaşım, evet! İyi arkadaş mısınız? Arkadaşım, evet! İyi arkadaÅŸ mısınız? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 183233
  • 183234
  • 183235
  • 183236
  • 183237
  • 183238
  • 183239
  • 183240
  • 183241
  • 183242
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim