Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183656
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
that condemns poor populations to "Sweatshop Slavery" for the benefit of Madison Avenue? | bu kölelik sistemine mahkum eden ,merhametsiz ve açgözlü sistemi nasıl durdururuz bu kölelik sistemine mahkum eden, merhametsiz ve açgözlü sistemi nasıl durdururuz? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Or that generates "Build in Modes" of social operation, wich are inherently exploited. | Veya oluşturdukları sömürülen ve buna göre tasarlanmış sosyal yapıyı? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Or that systematicly reduces several libertys, and violates human rights. | sistematik olarak bazı özgürlükleri kısıtlar ve insan haklarına tecavüz eder Ya da kendi eksiklerinden korunmak için sistematik olarak, Ya da kendi eksiklerinden korunmak için sistematik olarak, Ya da kendi eksiklerinden korunmak için sistematik olarak, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
In order to protect it self, from it's own shortcomings. | kendini kendi kusur ve eksiklerinden korumak için. özgürlükleri kısıtlayan ve insan haklarına tecavüz eden sistemi? özgürlükleri kısıtlayan ve insan haklarına tecavüz eden sistemi? özgürlükleri kısıtlayan ve insan haklarına tecavüz eden sistemi? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Such as the Council on Foreign Relations? The The Trilateral Commission and the Biderberg Group? | Dış işleri danışmanlığı gibi ,üçlü komisyon ,Bilderberg grubu ve diğer demokratik olarak seçilmemiş Counsil on Foreign Relations, TheTrilateral Commission, Bilderberg Grubu ve diğer demokratik olarak seçilmemiş, Counsil on Foreign Relations, The Trilateral Commission, Bilderberg Grubu ve diğer demokratik olarak seçilmemiş, Counsil on Foreign Relations, The Trilateral Commission, Bilderberg Grubu ve diğer demokratik olarak seçilmemiş, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which behind closed doors collude to control the political, financial, social and enviromental elements of our lives. | kapalı kapılar ardında hayatımızın finansal ,sosyal ve çevresel öğelerini kontrol eden dolaplar çeviren gruplar gibi ? kapalı kapılar ardında hayatımızın finansal, sosyal ve çevresel öğelerini kontrol eden dolaplar çeviren gruplar gibi? kapalı kapılar ardında hayatımızın finansal, sosyal ve çevresel öğelerini kontrol eden dolaplar çeviren gruplar gibi? kapalı kapılar ardında hayatımızın finansal, sosyal ve çevresel öğelerini kontrol eden dolaplar çeviren gruplar gibi? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
in order to find the answer, we must first find, the true undermind cause | Cevabı bulabilmek için öncelikle altta yatan nedeni bulmalıyız. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
For the fact is, the selfish, corrupt, power and profit based groups are not the true source of the problem | Aslında problemin kaynağı bencil ,bozguncu ve kar amacına dayalı gruplar değildir. Aslında problemin kaynağı bencil, bozguncu ve kar amacına dayalı gruplar değildir. Aslında problemin kaynağı bencil, bozguncu ve kar amacına dayalı gruplar değildir. Aslında problemin kaynağı bencil, bozguncu ve kar amacına dayalı gruplar değildir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
They are symptoms! | Onlar hastalığın belirtileridir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Greed and Competition are not the result of immutable human temperament | "Açgözlülük ve rekabet insan tabiatının sunucu değildir... "Açgözlülük ve rekabet insan tabiatının sonucu değildir... "Açgözlülük ve rekabet insan tabiatının sonucu değildir... | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
...greed and gear of scarcity are in fact being created and amplified | ...açgözlülük ve kıtlık korkusu aslında yaratılmış ve yaygınlaşmıştır... Açgözlülük ve kıtlık korkusu aslında yaratılmış ve yaygınlaşmıştır... Açgözlülük ve kıtlık korkusu aslında yaratılmış ve yaygınlaşmıştır... Açgözlülük ve kıtlık korkusu aslında yaratılmış ve yaygınlaşmıştır... | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the direct consequence is that we have to fight with each other in order to survive | direkman sonuç yaşayabilmek için birbirimizle kavga halinde olmamızdır Bunun direk sonucu, hayatta kalabilmek için birbirimizle kavga etmemizdir." Bunun direk sonucu, hayatta kalabilmek için birbirimizle kavga etmemizdir." Bunun direk sonucu, hayatta kalabilmek için birbirimizle kavga etmemizdir." | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Bernard Liertaer founder of the EU currency System | Bernard Liertaer Avrupa Birliği Para Sisteminin Kurucusu Bernard Liertaer Avrupa Birliği Para Sisteminin Kurucusu Bernard Lietaer Avrupa Birliği Para Sisteminin Kurucusu Bernard Lietaer Avrupa Birliği Para Sisteminin Kurucusu | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
my name is Jacque Fresco, I'am an industrial designer and a social engineer | Adım Jacque Fresco. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
I'am very much interested in society and developing a system that might be standable for all people | toplumla ilgileniyorum ve bütün insanlık için bir sistem geliştiriyorum Toplumla ilgileniyorum ve bütün insanlık için bir sistem geliştiriyorum. Toplumla ilgileniyorum ve bütün insanlık için bir sistem geliştiriyorum. Toplumla ilgileniyorum ve bütün insanlık için bir sistem geliştiriyorum. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
meaning, if you were raised by the seminole indians as a baby, never saw anything else | Anlamı ,eğer kızılderililerin yanında büyümüş bir bebek olsaydınız ,başka bişey görmemiş olsaydınız Anlamı, eğer kızılderililerin yanında büyümüş bir bebek olsaydınız, başka bir şey görmemiş olsaydınız, Anlamı, eğer Kızılderililerin yanında büyümüş bir bebek olsaydınız, başka bir şey görmemiş olsaydınız, Anlamı, eğer Kızılderililerin yanında büyümüş bir bebek olsaydınız, başka bir şey görmemiş olsaydınız, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
you hold that system. And this goes for nations, for individuals, for familys they try to indoctrinate their children | onların değer yargılarına sahip olurdunuz. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
to their preticular faith in their country and make them feel like their are part of the land | inançlarına ve ülkelerine kadar aynı şekildedir ve bunların bir parçası olarak hissederiz. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and they built a society, which they call established | Yerleşik olarak adlandırdıkları bir toplum kurdular. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
they established a workable point of view and intend to perpetuate that | Şekillendirilebilir bir bakış açısı oluşturdular ve ebedi kıldılar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
whereas, all societies are really emergent, not established | bütün toplumlar oluşmuşken ve yerleşik olmamalarına rağmen. Bütün toplumlar oluşmuşken ve yerleşik olmamalarına rağmen, Bütün toplumlar oluşmuşken ve yerleşik olmamalarına rağmen, Bütün toplumlar oluşmuşken ve yerleşik olmamalarına rağmen, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and so they fight new ideas, that would interfere with the establishment | kurulu düzene engel olacak yeni fikirlerle savaştılar kurulu düzene engel olacak yeni fikirlerle savaştılar. kurulu düzene engel olacak yeni fikirlerle savaştılar. kurulu düzene engel olacak yeni fikirlerle savaştılar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Goverments try to perpetuate that which keeps them in power, people are not elected to political office to change things | Onları güçlü kılan hükümetleri desteklediler. Değişimci politikalar güden insanlar seçilmedi. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
so you see, the bases of corruption is in our society | Toplumumuzdaki yozlaşmanın temellerini görüyorsunuz. Gördüğünüz gibi, yolsuzluk toplumumuzun ta temelinde yatıyor. Toplumumuzdaki yozlaşmanın temellerini görüyorsunuz. Toplumumuzdaki yozlaşmanın temellerini görüyorsunuz. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Let me make it clear. All nations then are basically corrupt because they tend to uphold existing institutions. | Daha netleştirirsem ,bütün milletler temelde yozlaştı çünkü var olan kurumları desteklemeye yöneldiler. Daha netleştirirsem, bütün milletler temelde yozlaştı, çünkü var olan kurumları desteklemeye yöneldiler. Daha netleştirirsem, bütün milletler temelde yozlaştı, çünkü var olan kurumları desteklemeye yöneldiler. Daha netleştirirsem, bütün milletler temelde yozlaştı, çünkü var olan kurumları desteklemeye yöneldiler. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
I don't mean to uphold, or downgrade all nations, | milletleri alçaltmayı veya taraf olduklarını kastetmedim ,fakat komünizm ,sosyalizm ,faşizm ,serbest piyasa sistemi ve diğer tüm alt kültürler aynıdır. Milletleri alçaltmayı veya taraf olduklarını kastetmedim, fakat komünizm, sosyalizm, faşizm, serbest piyasa sistemi ve diğer tüm alt kültürler aynıdır. Milletleri alçaltmayı veya taraf olduklarını kastetmedim, fakat komünizm, sosyalizm, faşizm, serbest piyasa sistemi ve diğer tüm alt kültürler aynıdır. Milletleri alçaltmayı veya taraf olduklarını kastetmedim, fakat komünizm, sosyalizm, faşizm, serbest piyasa sistemi ve diğer tüm alt kültürler aynıdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
they are all basicly corrupt | esasen hepsi düzene uyduruldu. Esasen hepsi yozlaşmıştır. Esasen hepsi yozlaşmıştır. Esasen hepsi yozlaşmıştır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the most fundamental characteristic of our social institutions | Sosyal kurumlarımızın en mühim karakteristiği Sosyal kurumlarımızın en mühim karakteristiği, Sosyal kurumlarımızın en mühim karakteristiği, Sosyal kurumlarımızın en mühim karakteristiği, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
is an necessity for Self Preservation, but they're dealing with the cooperation from religion or goverment | kendini koruma ihtiyacıdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the foremost interest is to preserve the institution itself | kendi kendini korumasıdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The Reality is that "Monetary ism", so to speak, is the true mechanism, | gerçek "para izm"dir ,gerçek işleyiş Gerçek "para izm"dir, gerçek işleyiş, Gerçek "para izm"dir, gerçek işleyiş, Gerçek "para izm"dir, gerçek işleyiş, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that guides the interests of all the countries on the planet. | gezegendeki tüm ülkelere rehberlik eder gezegendeki tüm ülkelere rehberlik eder. gezegendeki tüm ülkelere rehberlik eder. gezegendeki tüm ülkelere rehberlik eder. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The most agressive and hence dominant variation of this monetary ism | Paraizm'in en belirgin ve agresif yöntemi Paraizm'in en belirgin ve agresif yöntemi, Paraizm'in en belirgin ve agresif yöntemi, Paraizm'in en belirgin ve agresif yöntemi, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
is the free enterprise system. | serbest piyasa ekonomisidir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The fundamental Perspective as put forth by early free market economists, | ilk serbest pazar ekonomistlerinin ortaya koydukları başlıca perspektif İlk serbest pazar ekonomistlerinin ortaya koydukları başlıca perspektif, İlk serbest pazar ekonomistlerinin ortaya koydukları başlıca perspektif, İlk serbest pazar ekonomistlerinin ortaya koydukları başlıca perspektif, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
like Adam Smith, | Adam Smith'in ki gibi | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
is that self interest and competition leads to social prosperity, | bencillik ve rekabet toplumu refaha götüren bencillik ve rekabettir toplumu refaha götüren bencillik ve rekabettir. toplumu refaha götüren bencillik ve rekabettir. toplumu refaha götüren bencillik ve rekabettir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
as the act of competition creates incentive, which motivates people to persevere | insanları azimle çalıştıran rekabetin yarattığı dürtü sayesindedir. İnsanları azimle çalıştıran, rekabetin yarattığı dürtüdür. İnsanları azimle çalıştıran, rekabetin yarattığı dürtüdür. İnsanları azimle çalıştıran, rekabetin yarattığı dürtüdür. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
invariably leads to strategic corruption, power an wealth consolidation, | stratejik yozlaşmaya , serveti koruyan güce stratejik yozlaşmaya, serveti koruyan güce, stratejik yozlaşmaya, serveti koruyan güce, stratejik yozlaşmaya, serveti koruyan güce, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
by the rich elite | diktatörlüğüne nasıl hizmet ettiğidir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The word "Corruption" is often defined as moral perversion | yozlaşma kelimesi genelde ahlaki bozulma olarak tanımlanır Yozlaşma kelimesi, genelde ahlaki bozulma olarak tanımlanır. Yozlaşma kelimesi, genelde ahlaki bozulma olarak tanımlanır. Yozlaşma kelimesi, genelde ahlaki bozulma olarak tanımlanır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
If a Company dumps toxic waste into the ocean, to save money | Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa, Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa, Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Both people recognize this as "Corrupt behavior" | bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar. bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar. bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
When a person get's fired from their job, because a new machine has been created, | bir çalışan daha az maliyetle aynı işi yapan bir çalışan, kendisinden daha az maliyetle aynı işi yapan bir çalışan, kendisinden daha az maliyetle aynı işi yapan bir çalışan, kendisinden daha az maliyetle aynı işi yapan | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
witch can do the work for less money. | bir makine çıktı diye | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
People tend to just accept that as... | işinden çıkarıldığı zaman işinden çıkarıldığı zaman, işinden çıkarıldığı zaman, işinden çıkarıldığı zaman, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
"The way it is!" | insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler. insanlık dışı bir uygulama olduğunu insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler. insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Not seen the inherent Corrupt inhumanity of such an action. | bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler Bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler. Bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler. Bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Because the fact is: | çünkü temel Çünkü temel, Çünkü temelde, Çünkü temelde, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Wether it is dumping toxic waste. Having a monopoly enterprise or downsizing the workforce, | zehirli atıklar denize dökülse de ,işgücünü azaltmak veya pazarı tekeline almaktır zehirli atıklar denize dökülse de, işgücünü azaltmak veya pazarı tekeline almaktır. zehirli atıklar denize dökülse de, pazar tekelleşse de veya işgücü azaltılsa da, zehirli atıklar denize dökülse de, pazar tekelleşse de veya işgücü azaltılsa da, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the motiv is the same! | sebep aynıdır : Sebep aynıdır: amaç aynıdır: amaç aynıdır: | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Profit! | Kar sağlamak. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
They are all different degrees of the same self preserving machinism, | hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen Hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen, Hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen, Hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which always put's the well being of people second to monetary gain. | bencil mekanizmanın farklı çeşitleridir bencil mekanizmanın farklı çeşitleridir. bencil mekanizmanın farklı çeşitleridir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Therefor, corruption is not some "Byproduct" of Monetaryism. | bu yüzden yozlaşma , para izm'in ara ürünü değil Bu yüzden yozlaşma, para izm'in ara ürünü değil, Bu yüzden yozlaşma, para izm'in ara ürünü değil, Bu yüzden yozlaşma, para izm'in ara ürünü değil, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
It is the very Foundation! | en temelinde olandır en temelinde olandır. en temelinde olandır. en temelinde olandır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Technology is an automobile, which allows one to travel faster than feet would allow. | Teknoloji bir otomobildir ,ayaklarınızın sunduğundan daha hızlı seyahat imkanı sunar. Teknoloji bir otomobildir, ayaklarınızın sunduğundan daha hızlı seyahat imkanı sunan. Teknoloji bir otomobildir, ayaklarınızın sunduğundan daha hızlı seyahat imkanı sunan. Teknoloji bir otomobildir, ayaklarınızın sunduğundan daha hızlı seyahat imkanı sunan. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Or some religion�s notion of the conduct of human affairs. | veya bazı dinlerin insan ilişkilerini belirleyen görüşleri insan sorunlarına çözüm getirmesinden değil. insan sorunlarına çözüm getirmesinden değil. insan sorunlarına çözüm getirmesinden değil. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
is a society that is free of all the old superstitions, | hapsetme ,hapishaneler ,polis zulmü ve yaslar hapsetme, hapishaneler, polis zulmü ve yasalar hapsetme, hapishaneler, polis zulmü ve yasalar hapsetme, hapishaneler, polis zulmü ve yasalar | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
incarceration, prisons, police cruelty and law. | gibi bütün eski batıl inanışlardan kurtulmuştur gibi bütün eski batıl inanışlardan kurtulmuştur. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and the professions will disappear, that are no longer valid, | ve meslekler olmayacaktır , ve meslekler olmayacaktır, ve meslekler olmayacaktır, ve meslekler olmayacaktır, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
such as stockbrokers, bankers, advertising. | borsa brokırları ve reklam bankerleri olmayacaktır brokırlar ve bankacılar, reklamcılık olmayacaktır. brokerlar ve bankacılar, reklamcılık olmayacaktır. brokerlar ve bankacılar, reklamcılık olmayacaktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Gone! Forever! | bitecekler!sonsuza kadar! Bitecekler! Sonsuza kadar! Bitecekler! Sonsuza kadar! Bitecekler! Sonsuza kadar! | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
devised by human ingenuity | hayat kalitemizi arttırdığını ve insanlığı özgür kıldığını | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which frees humanity and increases our quality of life | anladığımızda anladığımızda, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
we then realize, that the most important focus we can have | en önemli konun dünya kaynaklarının akıllı kullanımı en önemli konunun Dünya kaynaklarının akıllı kullanımı en önemli konunun Dünya kaynaklarının akıllı kullanımı en önemli konunun Dünya kaynaklarının akıllı kullanımı | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
is on the intelligent management of the earth's resources | olduğunu kavrayacağız. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
For, it is from these natural resources, we gain the materials | bizi refaha götürecek yolda ilerleyişimiz doğal kaynaklardan elde ettiğimiz Bizi refaha götürecek yolda ilerleyişimiz, doğal kaynaklardan elde ettiğimiz Çünkü bu doğal kaynaklar sayesinde refaha giden yolumuza devam etmemiz için gerekli malzemeleri sağlayabiliriz. Bizi refaha götürecek yolda ilerleyişimiz, doğal kaynaklardan elde ettiğimiz Bizi refaha götürecek yolda ilerleyişimiz, doğal kaynaklardan elde ettiğimiz | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Understanding this we than see, | materyallerle olacak .Bunu anladığımızda göreceğiz ki materyallerle olacak. Bunu anladığımızda göreceğiz ki, materyallerle olacak. Bunu anladığımızda göreceğiz ki, materyallerle olacak. Bunu anladığımızda göreceğiz ki, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that money fundamentally exists as a barrier to these resources | para bu kaynakların önündeki bir engeldir. para bu kaynakların önünde bir engeldir. para bu kaynakların önünde bir engeldir. para bu kaynakların önünde bir engeldir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
for, virtually everything has a financial cost. | neredeyse herşeyin bir ekonomik sebebi vardır Neredeyse her şeyin bir ekonomik sebebi vardır. Neredeyse her şeyin bir ekonomik sebebi vardır. Neredeyse her şeyin bir ekonomik sebebi vardır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And why do we need money to obtain these resources? | Neden bu kaynakları elde etmek için paraya ihtiyaç duyalım? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Because of real or assumed scarcity | gerçek veya varsayılan kıtlığın sebebidir. Bunun sebebi gerçek veya varsayılan kıtlıktır. Bunun sebebi gerçek veya varsayılan kıtlıktır. Bunun sebebi gerçek veya varsayılan kıtlıktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
We don't usually pay for air and tap water, | genellikle hava ve musluk suyu için para vermeyiz , Genellikle hava ve musluk suyu için para vermeyiz, Genellikle hava ve kuyu suyu için para vermeyiz, Genellikle hava ve kuyu suyu için para vermeyiz, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
because it is in such high abundance, | çünkü onlardan büyük bolluk var. çünkü onlarda büyük bolluk var. çünkü onlarda büyük bolluk var. çünkü onlarda büyük bolluk var. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
selling it would be pointless | satmak çok anlamsız olur Satmak çok anlamsız olur. Satmak çok anlamsız olur. Satmak çok anlamsız olur. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
So then, logically speaking | o zaman ,akla yatkın olan O zaman, akla yatkın olan; O zaman, akla yatkın olan; O zaman, akla yatkın olan; | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
If resources and technologies, applicable to creating everything in our societies | Eğer evler ,şehirler ve ulaşım gibi toplumlarımızdaki herşeyi yaratmak için uygun Eğer evler, şehirler ve ulaşım gibi toplumumuzdaki her şeyi yaratmak için uygun Eğer evler, şehirler ve ulaşım gibi toplumumuzdaki her şeyi yaratmak için uygun Eğer evler, şehirler ve ulaşım gibi toplumumuzdaki her şeyi yaratmak için uygun | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
such as houses, cities and transportation | kaynaklar ve teknolojiler yeterli bollukta olsaydı kaynaklar ve teknolojiler yeterli bollukta olsaydı, kaynaklar ve teknolojiler yeterli bollukta olsaydı, kaynaklar ve teknolojiler yeterli bollukta olsaydı, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
there would be no reason to sell anything. | birşeyleri satmaya gerek kalmayacaktı bir şeyleri satmaya gerek kalmayacaktı. bir şeyleri satmaya gerek kalmayacaktı. bir şeyleri satmaya gerek kalmayacaktı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Likewise, if automation and machinery was so technologically advanced, | aynı şekilde ,eğer otomasyon ve makineler insanları iş gücü olmaktan kurtaracak kadar Aynı şekilde, eğer otomasyon ve makineler, insanları iş gücü olmaktan kurtaracak kadar Aynı şekilde, eğer otomasyon ve makineler, insanları iş gücü olmaktan kurtaracak kadar Aynı şekilde, eğer otomasyon ve makineler, insanları iş gücü olmaktan kurtaracak kadar | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
as to relieve human beings of labor | teknolojik olarak gelişmiş olsalardı teknolojik açıdan gelişmiş olsalardı, teknolojik açıdan gelişmiş olsalardı, teknolojik açıdan gelişmiş olsalardı, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
there would be no reason to have a job | ortada iş sahibi olmak için hiçbir sebep kalmayacaktı ortada iş sahibi olmak için hiçbir sebep kalmayacaktı. ortada iş sahibi olmak için hiçbir sebep kalmayacaktı. ortada iş sahibi olmak için hiçbir sebep kalmayacaktı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And with these social aspects taking care of, | ve bu sosyal bakış açısıyla Ve bu sosyal bakış açısıyla, Ve bu sosyal bakış açısıyla, Ve bu sosyal bakış açısıyla, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
there would be no reason to have money at all. | paranın olması için de sebep olmayacaktı paranın olması için de sebep olmayacaktı. paranın olması için de sebep olmayacaktı. paranın olması için de sebep olmayacaktı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
So the ultimate question remains: | en büyük soru duruyor : Ardından kilit soru geliyor: Ardından kilit soru geliyor: Ardından kilit soru geliyor: | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Do we on earth have enough resources | Dünya üzerinde yeterli kaynaklara sahip miyiz? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and technological understanding | herşeyin ücretsiz olarak elde edilebildiği Her şeyin ücretsiz olarak elde edilebildiği, Her şeyin ücretsiz olarak elde edilebildiği, Her şeyin ücretsiz olarak elde edilebildiği, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
to create a society of such abundance, | ve bir işte çalışmayı gerektirmeyen ve işçiliği gerektirmeyen, ve işçiliği gerektirmeyen, ve işçiliği gerektirmeyen, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that everything we have now could be available without a price tag | ve bolluk içinde bir toplum yaratacak bolluk içinde bir toplum yaratacak, bolluk içinde bir toplum yaratacak, bolluk içinde bir toplum yaratacak, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and without the need for submission through employment | teknolojik anlayışımız var mı? teknolojik anlayışa sahip miyiz? teknolojik anlayışa sahip miyiz? teknolojik anlayışa sahip miyiz? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Yes, we do! | Evet , sahibiz. Evet, sahibiz. Evet, sahibiz. Evet, sahibiz. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
We have the resources and technology to enable this at a minimum, | Bunu minimum düzeyde mümkün kılabilecek | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
What the Venus Project proposes | Venüs projesinin önerdiği the Venus Project'in önerdiği, the Venus Project'in önerdiği, the Venus Project'in önerdiği, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
is an entirely different system | günümüz öğretilerinden tamamen farklı | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that's updated to present day knowledge | bir sistemdir bir sistemdir. bir sistemdir. bir sistemdir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
We've never given scientists the problem of | bilim adamlarından hiçbir zaman Bilim adamlarından hiçbir zaman, Bilim adamlarından hiçbir zaman, Bilim adamlarından hiçbir zaman, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
how do you design a society that would eliminate boring and monotonous jobs | sıkıcı ve monoton işleri ortadan kaldırmalarını sıkıcı ve monoton işleri ortadan kaldırmalarını, sıkıcı ve monoton işleri ortadan kaldırmalarını, sıkıcı ve monoton işleri ortadan kaldırmalarını, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that would eliminate accidents in transportation | ulaşımdaki kazaları ortadan kaldırmalarını ulaşımdaki kazaları ortadan kaldırmalarını, ulaşımdaki kazaları ortadan kaldırmalarını, ulaşımdaki kazaları ortadan kaldırmalarını, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that would enable people to have a high standard of living | insanların yüksek yaşam standartlarına sahip olabilmelerini insanların yüksek yaşam standartlarına sahip olabilmelerini, insanların yüksek yaşam standartlarına sahip olabilmelerini, insanların yüksek yaşam standartlarına sahip olabilmelerini, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 |