Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2166
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Sometimes I can't understand them... | Bazen onları anlayamıyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| especially when they mean something different from what they're actually saying. | Özellikle de söylediklerinden farklı bir şeyi kastettiklerinde. | Adam-1 | 2009 | |
| You don't do that? | Sen böyle bir şey yapmaz mısın? | Adam-1 | 2009 | |
| No, most Aspies are really honest. | Asperger sendromluların çoğu çok dürüsttür. | Adam-1 | 2009 | |
| Uh, psychologists think it's a lack of imagination. | Psikologlar bunun hayal gücü eksikliğinden ileri geldiğini düşünüyor. | Adam-1 | 2009 | |
| But psychologists are mostly N.T.'s. | Ancak psikologların çoğu da nörotipiktir. | Adam-1 | 2009 | |
| Albert Einstein, Thomas Jefferson, Mozart, they all had lots of imagination. | Albert Einstein, Thomas Jefferson, Mozart. Hepsinin çok geniş hayal güçleri vardı. | Adam-1 | 2009 | |
| They had Asperger's? | Onlarda da Asperger mi vardı? | Adam-1 | 2009 | |
| When I was younger... | Daha küçükken... | Adam-1 | 2009 | |
| I would have just thought you were sexually excited because I was. | ...ben heyecanlandığım için senin de cinsel bakımdan heyecanlandığını düşünürdüm. | Adam-1 | 2009 | |
| That's called mind blindness. | Buna zihin körlüğü deniyor. | Adam-1 | 2009 | |
| I had to learn to ask what other people are thinking. | Karşımdaki insanın ne düşündüğünü sormayı öğrenmem gerekiyordu. | Adam-1 | 2009 | |
| I understand. [ Chuckles ] | Anladım. | Adam-1 | 2009 | |
| I re– I really should go. | Gideyim artık. | Adam-1 | 2009 | |
| I'm really sorry about your father. | Baban için çok üzüldüm. | Adam-1 | 2009 | |
| Can I see you again? | Seni tekrar görebilir miyim? ...kötüye alamet midir sence? | Adam-1 | 2009 | |
| Um, well, I'm– I'm right upstairs, so– | Yukarı katta oturuyorum sonuçta... | Adam-1 | 2009 | |
| Great. Okay. I'll see you. | Çok güzel, tamam. Görüşürüz. | Adam-1 | 2009 | |
| Do you have a minute? Oh, hey, Beth. Sure. Come on in. | Bir dakikan var mı? Selam, Beth. Tabii, girsene. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, you think it's a bad sign when the description of a school... | Bir okulun açıklama yazısının kendi müdürünü bile sıkması... | Adam-1 | 2009 | |
| bores its director? | ...kötüye alamet midir sence? | Adam-1 | 2009 | |
| What do you know about Asperger's syndrome? | Asperger sendromu hakkında neler biliyorsun? | Adam-1 | 2009 | |
| Well, it's a developmental disorder, kind of a high functioning autism. | Gelişimsel bir rahatsızlıktır; bir tür yüksek işlevli otizm. | Adam-1 | 2009 | |
| What does that mean exactly? | Bu tam olarak ne demek oluyor? | Adam-1 | 2009 | |
| Well, there's a broad range. It could be hard to tell. | Geniş bir konu, anlatması zor. İlk ağızdan anlatılmış. "Normalmiş Gibi Davranmak" | Adam-1 | 2009 | |
| It could be severe social interaction problems. Uh huh. | Ağır sosyal etkileşim sorunları olabilir. | Adam-1 | 2009 | |
| Maybe I should get in on this, interview the child and we can get some ser– | Buna kendim baksam daha iyi aslında. Çocukla konuşup bazı | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, no, no. It's my neighbor. | Hayır, hayır. Rahatsız olan komşum. | Adam-1 | 2009 | |
| He has it. | Asperger sendromu olan o. | Adam-1 | 2009 | |
| But he's really, really sweet... | Ama çok ama çok sevimli... | Adam-1 | 2009 | |
| Yeah, sometimes they can be quite brilliant. | Evet, bazen çok zeki olabiliyorlar. | Adam-1 | 2009 | |
| It is on the autism spectrum. | Otistik spektrum bozukluklarından biridir. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, you know, actually I think I have a– | Aslında bende bir kitap | Adam-1 | 2009 | |
| This is a first person account. Pretending to be Normal. | İlk ağızdan anlatılmış. "Normalmiş Gibi Davranmak" | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, no, it's– it's not– it's not serious– | Gerek yok, o kadar ciddi bir şey değil. | Adam-1 | 2009 | |
| Hmm. Okay. Thank you. | Peki. Teşekkür ederim. | Adam-1 | 2009 | |
| Sure. | Ne demek. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, Beth? Would you just take a look at this for me, please? | Beth, şunlara göz atman mümkün mü? | Adam-1 | 2009 | |
| So, you're saying, really, that he's not prime relationship material. | Yani özel bir ilişki için uygun değil diyorsun. | Adam-1 | 2009 | |
| Right? [ Sighs ] Um– | Değil mi? | Adam-1 | 2009 | |
| Not really. | Pek değil diyorsun... | Adam-1 | 2009 | |
| Well, well, it– No. That's okay. | Şey, bu... Tamam. | Adam-1 | 2009 | |
| So, um, subtracting your father's liabilities– | Yani babanızın borçlarını düşünce... | Adam-1 | 2009 | |
| uh, credit card debt, funeral costs, fees, et cetera– | Kredi kartı borcu, cenaze masrafları, aidatlar vs. gibi... | Adam-1 | 2009 | |
| from his assets reduces the, uh– the estate– | Mal varlığı aşağı yukarı 25.000 dolar gibi bir rakama iniyor. | Adam-1 | 2009 | |
| And, uh, he bequeathed $5,000... | Bunun 5000 dolarını... | Adam-1 | 2009 | |
| to the Kids at Risk Music Fund... | ..."Korunmaya Muhtaç Çocuklar Müzik Fonu"na... | Adam-1 | 2009 | |
| $ 1 0,000 to you, Mr. Keats. | ...10.000 dolarını da miras olarak size bırakmış, Bay Keats. | Adam-1 | 2009 | |
| So, as his primary beneficiary, Adam–Adam? | Siz de ilk lehdarı olarak, Adam... Adam? | Adam-1 | 2009 | |
| Uh, you inherit the remainder. | Geri kalan miktar da size kalıyor. | Adam-1 | 2009 | |
| That would be the death benefit from juilliard... | Bu da Juilliard Koleji'nden gelecek ölüm yardımıyla... | Adam-1 | 2009 | |
| and the funds from the T.I.A.A. retirement plan. | ...Öğretmen Sigortası ve Emeklilik Ödemeleri Birliği'nden gelecek olan parayı içeriyor. | Adam-1 | 2009 | |
| Also, there's approximately $300,000 worth of equity in the apartment. | Aynı zamanda dairenizden kalacak olan yaklaşık olarak 300.000 dolar kadar bir miktar var. | Adam-1 | 2009 | |
| So, assuming you sell, after closing fees and taxes, et cetera– Sell what? | Yani satıştan sonra, vergileri ve aidatları kapatınca Neyi sattıktan sonra? | Adam-1 | 2009 | |
| We presumed that you'd be moving to a smaller place. | Daha küçük bir eve taşınırsınız diye düşünmüştük. | Adam-1 | 2009 | |
| Move? | Taşınmak mı? | Adam-1 | 2009 | |
| Without your father's income, the mortgage payments are– | Babanızın kazancı olmadan ev kredisi ödemeleri | Adam-1 | 2009 | |
| I don't wanna move. | Taşınmak istemiyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| Think of it as an opportunity. You might wanna try a different city. | Bunu bir fırsat olarak düşünün; değişik bir şehre taşınmak size iyi gelebilir. | Adam-1 | 2009 | |
| Uh, Mr. Wardlow... | Bay Wardlow... | Adam-1 | 2009 | |
| Adam has never been out of the city alone in his life. | ...Adam hayatı boyunca tek başına şehir dışına çıkmadı. | Adam-1 | 2009 | |
| Uh huh. Well, uh, closer to home then. | Yine evinize yakın bir yere taşınırsınız o zaman. | Adam-1 | 2009 | |
| With the income from your job– I don't have a job. I was fired from my job. | Maaşınızla birlikte İşim yok artık. Kovuldum. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh. Oh, I'm sorry to hear that. That makes the equity in the apartment even more valuable. | Üzüldüm. O zaman evden kalacak olan para sizin için daha da önemli şu an. | Adam-1 | 2009 | |
| Changes like this are hard. I won't sell my house. | Bu tip bir değişim zordur. Ev benim. Evimi satmayacağım. | Adam-1 | 2009 | |
| Mr. Raki, I– Go away! You're hurting my ears! | Bay Raki, ben Git başımdan! Kulaklarımı acıtıyorsun! | Adam-1 | 2009 | |
| I'm not gonna sell my house. I'm not selling my house! Calm down. | Evimi satmayacağım! Evimi satmayacağım! Sakin ol. | Adam-1 | 2009 | |
| Cross your arms over your chest. | Kollarını göğsünde birleştir. | Adam-1 | 2009 | |
| Mr. Wardlow, are we done? | Bay Wardlow, bitti mi? | Adam-1 | 2009 | |
| There are papers to be signed. | İmzalanacak belgeler vardı. | Adam-1 | 2009 | |
| Can you send them? They need to be notar– | Eve gönderebilir misiniz? Noter huzurunda | Adam-1 | 2009 | |
| Yes. Yes. Yes. We, uh–We can do that. | Evet, evet. Eve göndeririz tabii. | Adam-1 | 2009 | |
| Come on, Adam, let's go. [ Stammering ] | Hadi, Adam. Gidelim. | Adam-1 | 2009 | |
| I can't– | Yapamam... | Adam-1 | 2009 | |
| I ca– I can't move. | Ben... taşınamam. | Adam-1 | 2009 | |
| You're not 1 0 years old anymore. You need a job. | Artık 10 yaşında değilsin. Bir işe ihtiyacın var. | Adam-1 | 2009 | |
| I got fired. So what? | Kovuldum. Ne olmuş? | Adam-1 | 2009 | |
| You know how many times I've been fired? | Benim kaç kez kovulduğumdan haberin var mı? | Adam-1 | 2009 | |
| When your dad and I came back from the service... | Babanla askerden döndüğümüzde... | Adam-1 | 2009 | |
| [ Chuckles ] I might as well have had a three day week. | ...bir işte ancak üç gün çalışabiliyordum. | Adam-1 | 2009 | |
| Day one, I hate the freakin'job. | Birinci gün işten nefret ederdim. | Adam-1 | 2009 | |
| Day two, I hate the freakin' boss. | İkinci gün patrondan nefret ederdim. | Adam-1 | 2009 | |
| Day three, I hit someone and I gotta start all over. | Üçüncü gün de birini dövüp her şeye yeniden başlardım. | Adam-1 | 2009 | |
| I didn't hit anyone. I never hit anyone. | Ben kimseye vurmadım ki. Asla kimseye vurmam ben. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam,you're 29 years old. | Adam, artık 29 yaşındasın. | Adam-1 | 2009 | |
| You can't pay your mortgage without finding a job. | Bir işin olmadan ev kredini ödeyemezsin. | Adam-1 | 2009 | |
| So what are you gonna do? | Ne yapacaksın peki? | Adam-1 | 2009 | |
| [ Father On Voice Mail ] Hey, Bethy boo. Just wanted to make sure you got home okay. | Selam, Betty Boop. Eve sağ salim vardın mı diye merak ettim. | Adam-1 | 2009 | |
| You home okay? Call us. [ Beeps ] | Sağ salim vardın mı? Ara bizi. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Man On Voice Mail ] Beth. Are you there? | Beth. Orada mısın? | Adam-1 | 2009 | |
| Look, maybe the whole point was for me to find out what an amazing thing we have. | Belki de ilişkimizin ne kadar değerli olduğunu bu şekilde anlamam gerekiyordu. | Adam-1 | 2009 | |
| You're not really gonna throw this awa– [ Beeps ] | Bu ilişkiyi öylece bitiremez | Adam-1 | 2009 | |
| A Adam? Wha– | Adam? N'apıyorsun? | Adam-1 | 2009 | |
| What? | Bu ne? | Adam-1 | 2009 | |
| Get in here! | İçeri gir! | Adam-1 | 2009 | |
| Wh What? What in the world were you doing out there? | Hangi akla hizmet oraya çıktın acaba? | Adam-1 | 2009 | |
| You could have been killed. | Ölebilirdin. | Adam-1 | 2009 | |
| How were you gonna get down? Climb up. | Aşağı nasıl inecektin? Yukarı tırmanacaktım. | Adam-1 | 2009 | |
| Climb? It's rated for 3,000 pounds. | Tırmanacak mıydın? 1350 kiloya kadar taşıyabiliyor. | Adam-1 | 2009 | |
| You said you couldn't see out of your windows. | Camdan dışarıyı göremediğini söylemiştin. | Adam-1 | 2009 |