Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2164
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| for some reason it speeded up again... | ...bir nedenden dolayı tekrar hızlandı... | Adam-1 | 2009 | |
| and it's been speeding up ever since. | ...ve o günden beri de hızlanmaya devam ediyor. | Adam-1 | 2009 | |
| Someday everything you see here will disappear forever. | Bir gün burada gördüğün her şey sonsuza dek kaybolacak... | Adam-1 | 2009 | |
| And eventually the night sky... | ...ve sonunda gökyüzü de... | Adam-1 | 2009 | |
| will be almost completely dark. | ...tamamen karanlığa gömülecek. | Adam-1 | 2009 | |
| That's kinda sad. | Üzücü bir durum. | Adam-1 | 2009 | |
| Sad? | Üzücü mü? | Adam-1 | 2009 | |
| I I have been talking too much, so– | Çok konuştum... | Adam-1 | 2009 | |
| No, it's... fascinating. | Hayır, çok etkileyiciydi. | Adam-1 | 2009 | |
| But I talk too much when I get excited. No, really. | Heyecanlandığımda çok konuşurum. Hayır, cidden... | Adam-1 | 2009 | |
| It's– It's amazing. | ...inanılmazdı. | Adam-1 | 2009 | |
| Well, I I could tell you quickly about M brane theory. | M kuramını da anlatabilirim hemen. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, no, it's okay. Maybe next time. | Hayır, gerek yok. Başka bir zamana artık. | Adam-1 | 2009 | |
| Okay. It's very speculative. | Peki. Çok spekülatiftir. | Adam-1 | 2009 | |
| Well, I should go. | Gideyim ben. | Adam-1 | 2009 | |
| Good night, Beth. | İyi geceler, Beth. | Adam-1 | 2009 | |
| Good night. [ Giggles ] | İyi geceler. | Adam-1 | 2009 | |
| Thanks. I love your planetarium. | Teşekkür ederim. Planetaryumuna bayıldım. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, I could have waited, Daddy. | Biraz bekleyebilirdim, baba. | Adam-1 | 2009 | |
| Not another day. I wanted you out of that rat trap for five years. | Bir gün daha kalamazdın. Beş senedir o sıçan kapanından çıkmanı istiyordum. | Adam-1 | 2009 | |
| They were mice. But I was right, wasn't I? You love it. | Fareydi onlar. Ama haklıymışım, değil mi? Çok beğendin. | Adam-1 | 2009 | |
| It's okay. It's not like the Village. I've only met one person so far. | Fena değil ama bir Village da değil sonuçta. Şimdiye kadar sadece bir kişiyle tanıştım. | Adam-1 | 2009 | |
| It's new. He did have a planetarium in his living room though. | Daha yeni taşındın. Salonunda bir planetaryumu var. | Adam-1 | 2009 | |
| You were in someone's living room. | Birinin salonundaydın demek. | Adam-1 | 2009 | |
| He's cute. He lives in the building. | Çok hoş biri. Aynı apartmandayız. | Adam-1 | 2009 | |
| Whatever happened to Rich Lippmann? | Rich Lippmann'a ne oldu? | Adam-1 | 2009 | |
| Not going there. | O konulara girmeyelim. | Adam-1 | 2009 | |
| But what was the name of his company? Founder's Fund? | Şirketinin adı neydi onun? Founder's Fund muydu? | Adam-1 | 2009 | |
| So, your neighbor's an astronomer? | Komşun astronom mu peki? | Adam-1 | 2009 | |
| No, he's an electronic engineer, whatever that means. | Hayır, elektronik mühendisiymiş. Ne demekse artık... | Adam-1 | 2009 | |
| But he hasn't even said hello to me since the first time, so– So, he's an idiot. | Ama ilk görüşmemizden sonra selam bile vermedi, yani Aptalın tekiymiş demek ki. | Adam-1 | 2009 | |
| No, it's me. | Hayır, sorun bende. | Adam-1 | 2009 | |
| Didn't anyone tell you and Mom that only children are emotional retards... | Annemle sana kimse, tek çocukların duygusal yönden sorunlu, şımarık... | Adam-1 | 2009 | |
| spoilt, too trusting and unequipped to cope? | ...insanlara çabuk güvenen ve başa çıkılması zor insanlar olduğunu söylemedi mi? | Adam-1 | 2009 | |
| What were you thinking? | Sen ne sanıyordun ki? | Adam-1 | 2009 | |
| That we had one perfect child. | Mükemmel bir çocuğa sahip olduğumuzu. | Adam-1 | 2009 | |
| How's school? | Okul nasıl? | Adam-1 | 2009 | |
| We just started. | Daha yeni başladık. | Adam-1 | 2009 | |
| 'The course of civilization is a race between catastrophe and education.' | "Medeniyetin izlediği yol felaketler ve eğitim arasındaki bir yarıştır." | Adam-1 | 2009 | |
| John F. Kennedy. I know. | John F. Kennedy. Biliyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| Well, if you marry an investment banker... | Bir yatırım bankacısıyla evlenirsen... | Adam-1 | 2009 | |
| you could do whatever you want. | ...istediğin her şeyi yapabilirsin. | Adam-1 | 2009 | |
| Rich Lippmann is a dick, Daddy. Can we leave it at that? | Rich Lippmann puştun teki, baba. Konuyu kapatabilir miyiz artık? | Adam-1 | 2009 | |
| Don't say 'dick' to your father. | Babanın yanında "puşt" denmez. | Adam-1 | 2009 | |
| No one's perfect, Bethy. That's all I'm saying. | Kimse kusursuz değildir, Bethy. Tek söyleyeceğim bu. | Adam-1 | 2009 | |
| But their sensor systems have detected an error in analyzing space radiation. | Ama sensör sistemleri uzay radyasyonu analizinde bir hata saptamışlar. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, I'm having lunch. | Adam, yemek yiyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| Speak English. I'm sorry. | Anladığım dilden konuş. Özür dilerim. | Adam-1 | 2009 | |
| You see, the Star Tracker system is– | Yıldız İzleme Sistemi'ne göre | Adam-1 | 2009 | |
| No. No more background radiation black holes or Mars robots. [ Stammering ] | Hayır. Daha fazla arka plan ışıması, kara delikler ya da Mars robotları... | Adam-1 | 2009 | |
| Lunchtime is for guy talk. | Öğle arasında erkek erkeğe konuşulur. | Adam-1 | 2009 | |
| Two guys talking about women, the weather and such. You got it? | İki erkek kadınlardan, havadan falan bahseder. Anladın mı? | Adam-1 | 2009 | |
| But the Star Tracker system– No. | Ama Yıldız İzleme Sistemi'ne göre Hayır dedim. | Adam-1 | 2009 | |
| A woman moved into 3A. | 3A'ya bir kadın taşındı. | Adam-1 | 2009 | |
| All right. Now, that's lunch talk. | Ha şöyle. Şimdi öğle arası konuşması oldu. | Adam-1 | 2009 | |
| So, that's all. | Bu kadar. | Adam-1 | 2009 | |
| Come on. A woman moved into 3A. | Hadi ama. 3A'ya bir kadın taşındı. | Adam-1 | 2009 | |
| She looked– | Güzel mi? | Adam-1 | 2009 | |
| She looked nice. | Hoş biri. | Adam-1 | 2009 | |
| Good. [ Laughs ] Good! | Güzel. Güzel! | Adam-1 | 2009 | |
| Uh, you gonna meet her? I did. | Onunla tanışacak mısın? Tanıştım zaten. | Adam-1 | 2009 | |
| You did? | Tanıştın mı? | Adam-1 | 2009 | |
| We did laundry. She came to my apartment. | Çamaşır yıkadık. Daireme geldi. | Adam-1 | 2009 | |
| She did? Yeah, I told her something about space. | Geldi mi? Evet, ona uzayla ilgili bir şeyler anlattım. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh,Jesus. How'd she take it? She liked it. | İnanmıyorum. Nasıl karşıladı peki? Hoşuna gitti. | Adam-1 | 2009 | |
| She– | Hoşuna mı | Adam-1 | 2009 | |
| Well, bless my stars. You gonna see her again? | Vay anasını. Tekrar görüşecek misiniz? | Adam-1 | 2009 | |
| I see her almost every day. | Neredeyse her gün görüyorum zaten. | Adam-1 | 2009 | |
| You talk to her again? | Tekrar konuşacak mısın peki? | Adam-1 | 2009 | |
| You're the man. | Erkek olan sensin. | Adam-1 | 2009 | |
| You have to start the conversation. Ask her out. Take her to dinner. | Konuşmayı senin başlatman gerek. Çıkma teklif et; akşam yemeğine götür. | Adam-1 | 2009 | |
| I can't do that. H How– [ Phone Ringing ] | Bunu yapamam! Nasıl | Adam-1 | 2009 | |
| This jackass locked himself out of his car. | Ahmak herif arabasının anahtarlarını içeride unutmuş. | Adam-1 | 2009 | |
| Figures he can cuss me out on the phone. | Bunun için de telefonda bana sövebileceğini sanıyor. | Adam-1 | 2009 | |
| Well, he ought to be chilled by now. | Neyse, şimdiye kadar donmuştur. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Grunts ] Harlan– | Harlan... | Adam-1 | 2009 | |
| Follow through, young man. | Başladığın işi bitir, delikanlı. | Adam-1 | 2009 | |
| Follow through. | Başladığın işi bitir. | Adam-1 | 2009 | |
| Are you and Mom still going to Barbados this year? | Annemle bu sene de Barbados'a gidecek misiniz? | Adam-1 | 2009 | |
| Well, we're still deciding. Oh. Really? | Daha karar veremedik. Öyle mi? | Adam-1 | 2009 | |
| There's a little problem that has to be dealt with. | Halletmem gereken küçük bir sorun var. | Adam-1 | 2009 | |
| Between you and Mom? No, no. | Annemle senin aranda mı? Hayır, hayır. | Adam-1 | 2009 | |
| At the firm. Oh. | Şirkette. | Adam-1 | 2009 | |
| There was an indictment last March. | Geçen mart bir suç duyurusunda bulunulmuş. | Adam-1 | 2009 | |
| There was an indictment of the firm? | Şirket adına mı suç duyurusunda bulunulmuş? | Adam-1 | 2009 | |
| No, of me, personally, no less. | Hayır, sadece benim adıma. | Adam-1 | 2009 | |
| It's nothing. Some junior G man playing Clarence Darrow. | Mühim bir şey değil. Çömez bir avukat cengâverliğe soyunmuş. | Adam-1 | 2009 | |
| But there's a trial date now.January 1 9. | Duruşma günü belli oldu ama: Ocak'ın 19'u. | Adam-1 | 2009 | |
| A trial? Yeah, so we have to work everything out before then. | Duruşma mı? O yüzden her şeyi o günden önce halletmemiz gerekiyor. | Adam-1 | 2009 | |
| But bullshit, if you'll excuse the expression... | Tabirimin kusuruna bakma ama martaval bunlar. | Adam-1 | 2009 | |
| expands to fill the allotted time... | İşleri belirlenen sürede halletmem gerektiği için Barbados şimdilik muallakta kaldı. | Adam-1 | 2009 | |
| But if you happen to come up with the next Harry Potter... | Ama olur da Harry Potter gibi bir kitap yazarsan... | Adam-1 | 2009 | |
| we may need it to pay the ganef lawyers. | ...tüm paramız soyguncu avukatlara gidebilir. | Adam-1 | 2009 | |
| Over Friday for dinner, right? Yeah. | Cuma günü akşam yemeğinde görüşüyoruz, değil mi? Evet. | Adam-1 | 2009 | |
| I love you, Daddy. Love ya.! | Seni seviyorum, baba. Ben de seni! | Adam-1 | 2009 | |
| [ Adam ] Beth? | Beth? | Adam-1 | 2009 | |
| Beth? | Beth? | Adam-1 | 2009 | |
| Adam! | Adam! | Adam-1 | 2009 | |
| I'm so sorry. I just don't feel like any company tonight. | Çok özür dilerim ama bu akşam biraz yalnız kalmak istiyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, that's okay. | Sorun değil. | Adam-1 | 2009 |