Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2173
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Well, I could tell you quickly about M brane theory. | M kuramını da anlatabilirim hemen. | Adam-2 | 2009 | |
| But he hasn't even said hello to me since the first time, so... So, he's an idiot. | Ama ilk görüşmemizden sonra selam bile vermedi, yani Aptalın tekiymiş demek ki. | Adam-2 | 2009 | |
| "The course of civilization is a race between catastrophe and education." | "Medeniyetin izlediği yol felaketler ve eğitim arasındaki bir yarıştır." | Adam-2 | 2009 | |
| Don't say "dick" to your father. | Babanın yanında "puşt" denmez. | Adam-2 | 2009 | |
| You see, the Star Tracker system is... | Yıldız İzleme Sistemi'ne göre | Adam-2 | 2009 | |
| No. No more background radiation black holes or Mars robots. | Hayır. Daha fazla arka plan ışıması, kara delikler ya da Mars robotları... | Adam-2 | 2009 | |
| But the Star Tracker system... No. | Ama Yıldız İzleme Sistemi'ne göre Hayır dedim. | Adam-2 | 2009 | |
| She looked... | Güzel mi? | Adam-2 | 2009 | |
| Good. Good! | Güzel. Güzel! | Adam-2 | 2009 | |
| You gonna meet her? I did. | Onunla tanışacak mısın? Tanıştım zaten. | Adam-2 | 2009 | |
| Oh, Jesus. How'd she take it? She liked it. | İnanmıyorum. Nasıl karşıladı peki? Hoşuna gitti. | Adam-2 | 2009 | |
| She... | Hoşuna mı | Adam-2 | 2009 | |
| I can't do that. H How... | Bunu yapamam! Nasıl | Adam-2 | 2009 | |
| Harlan... | Harlan... | Adam-2 | 2009 | |
| But there's a trial date now. January 19. | Duruşma günü belli oldu ama: Ocak'ın 19'u. | Adam-2 | 2009 | |
| I love you, Daddy. Love ya! | Seni seviyorum, baba. Ben de seni! | Adam-2 | 2009 | |
| I wanna go back! I'm not... Shh shh shh. Over here. | Geri dönmek istiyorum! Kendimi Hemen şurada. | Adam-2 | 2009 | |
| Adam, I... Shh shh shh! | Adam, ben | Adam-2 | 2009 | |
| Oh. Mr. Klieber. | Bay Klieber. | Adam-2 | 2009 | |
| When your father explained your... | Baban senin... | Adam-2 | 2009 | |
| well, I had my... my doubts, but he was right. | ...bazı şüphelerim vardı ama o haklıydı. | Adam-2 | 2009 | |
| Yeah, but I... I don't wanna go. I haven't finished. | Ama ben gitmek istemiyorum. Daha tamamlamadım. | Adam-2 | 2009 | |
| I'm sure he'll find you another job. No, my dad... | Sana başka bir iş bulacağından eminim. Hayır, babam | Adam-2 | 2009 | |
| Good bye, Mr. Klieber. | Güle güle, Bay Klieber. | Adam-2 | 2009 | |
| I I was looking at the children. | Çocuklara bakıyordum. | Adam-2 | 2009 | |
| Why... Why are you doing this? Lean forward, put your hands on the fence, please. | Bunu neden yapıyorsunuz? Öne doğru eğilip ellerinizi parmaklıklara dayayın lütfen. | Adam-2 | 2009 | |
| What... What are you doing? | Ne yapıyorsunuz? | Adam-2 | 2009 | |
| 15 Adam to Central K, I need a name check. Adam Raki. Let's go. | Merkez, bir ismi kontrol ettirmek istiyorum. Adam Raki. | Adam-2 | 2009 | |
| What's going on? You know this man? | Neler oluyor? Bu adamı tanıyor musunuz? | Adam-2 | 2009 | |
| I... 15 Adam. Raki... R A K I. No hits. | Ben... Merkezden bildiriyorum. Raki... R A K I. Bir sabıkası yok. | Adam-2 | 2009 | |
| I mean, it's... it's big for one person. | Ev bir kişi için büyük de, ondan sordum. | Adam-2 | 2009 | |
| That's... That's awful. | Bu... bu korkunç bir şey. | Adam-2 | 2009 | |
| I... I should... I should be going now. | Artık... gitsem iyi olacak. | Adam-2 | 2009 | |
| No! No, no. I just... | Hayır! Hayır, sadece... | Adam-2 | 2009 | |
| Sometimes it's hard for me to... | Bazen benim için zor oluyor... | Adam-2 | 2009 | |
| I have this thing that makes it hard to, um... to a... | Bunu benim için zor kılan bir sorunum var... | Adam-2 | 2009 | |
| It doesn't feel like anything. It just is. | Hiçbir şey hissettirmiyor. Böyle bir etkisi var işte. | Adam-2 | 2009 | |
| Psychologists think it's a lack of imagination. | Psikologlar bunun hayal gücü eksikliğinden ileri geldiğini düşünüyor. | Adam-2 | 2009 | |
| I re... I really should go. | Gideyim artık. | Adam-2 | 2009 | |
| Um, well, I'm... I'm right upstairs, so... | Yukarı katta oturuyorum sonuçta... | Adam-2 | 2009 | |
| Maybe I should get in on this, interview the child and we can get some ser... | Buna kendim baksam daha iyi aslında. Çocukla konuşup bazı | Adam-2 | 2009 | |
| Oh, you know, actually I think I have a... | Aslında bende bir kitap | Adam-2 | 2009 | |
| Oh, no, it's... it's not... it's not serious... | Gerek yok, o kadar ciddi bir şey değil. | Adam-2 | 2009 | |
| Right? Um... | Değil mi? | Adam-2 | 2009 | |
| Well, well, it... No. That's okay. | Şey, bu... Tamam. | Adam-2 | 2009 | |
| So, um, subtracting your father's liabilities... | Yani babanızın borçlarını düşünce... | Adam-2 | 2009 | |
| uh, credit card debt, funeral costs, fees, et cetera... | Kredi kartı borcu, cenaze masrafları, aidatlar vs. gibi... | Adam-2 | 2009 | |
| from his assets reduces the, uh... the estate... | Mal varlığı aşağı yukarı 25.000 dolar gibi bir rakama iniyor. | Adam-2 | 2009 | |
| And he bequeathed $5,000... | Bunun 5000 dolarını... | Adam-2 | 2009 | |
| $ 10,000 to you, Mr. Keats. | ...10.000 dolarını da miras olarak size bırakmış, Bay Keats. | Adam-2 | 2009 | |
| So, as his primary beneficiary, Adam... Adam? | Siz de ilk lehdarı olarak, Adam... Adam? | Adam-2 | 2009 | |
| You inherit the remainder. | Geri kalan miktar da size kalıyor. | Adam-2 | 2009 | |
| So, assuming you sell, after closing fees and taxes, et cetera... Sell what? | Yani satıştan sonra, vergileri ve aidatları kapatınca Neyi sattıktan sonra? | Adam-2 | 2009 | |
| Without your father's income, the mortgage payments are... | Babanızın kazancı olmadan ev kredisi ödemeleri | Adam-2 | 2009 | |
| Mr. Wardlow... | Bay Wardlow... | Adam-2 | 2009 | |
| Well closer to home then. | Yine evinize yakın bir yere taşınırsınız o zaman. | Adam-2 | 2009 | |
| With the income from your job... I don't have a job. I was fired from my job. | Maaşınızla birlikte İşim yok artık. Kovuldum. | Adam-2 | 2009 | |
| Mr. Raki, I... Go away! You're hurting my ears! | Bay Raki, ben Git başımdan! Kulaklarımı acıtıyorsun! | Adam-2 | 2009 | |
| Can you send them? They need to be notar... | Eve gönderebilir misiniz? Noter huzurunda | Adam-2 | 2009 | |
| Yes. Yes. Yes. We, uh... We can do that. | Evet, evet. Eve göndeririz tabii. | Adam-2 | 2009 | |
| Come on, Adam, let's go. | Hadi, Adam. Gidelim. | Adam-2 | 2009 | |
| I can't... | Yapamam... | Adam-2 | 2009 | |
| I ca... I can't move. | Ben... taşınamam. | Adam-2 | 2009 | |
| You're not 10 years old anymore. You need a job. | Artık 10 yaşında değilsin. Bir işe ihtiyacın var. | Adam-2 | 2009 | |
| I might as well have had a three day week. | ...bir işte ancak üç gün çalışabiliyordum. | Adam-2 | 2009 | |
| Day one, I hate the freakin' job. | Birinci gün işten nefret ederdim. | Adam-2 | 2009 | |
| Adam, you're 29 years old. | Adam, artık 29 yaşındasın. | Adam-2 | 2009 | |
| Hey, Bethy boo. Just wanted to make sure you got home okay. | Selam, Betty Boop. Eve sağ salim vardın mı diye merak ettim. | Adam-2 | 2009 | |
| You home okay? Call us. | Sağ salim vardın mı? Ara bizi. | Adam-2 | 2009 | |
| Beth. Are you there? | Beth. Orada mısın? | Adam-2 | 2009 | |
| You're not really gonna throw this awa... | Bu ilişkiyi öylece bitiremez | Adam-2 | 2009 | |
| A Adam? Wha... | Adam? N'apıyorsun? | Adam-2 | 2009 | |
| I'm sorry! | Affedersin. | Adam-2 | 2009 | |
| Thank you for trying to... | Uğraştığın için teşekkür ederim. | Adam-2 | 2009 | |
| Would you, um... | Acaba... | Adam-2 | 2009 | |
| Sure. Okay. | Evet. Tamam. | Adam-2 | 2009 | |
| Wow. "Wow"? | Vay be. "Vay be" mi? | Adam-2 | 2009 | |
| I'm sorry. I'm just... | Özür dilerim. Sadece... | Adam-2 | 2009 | |
| S Sorry? You're s... | Özür mü? Sen mi | Adam-2 | 2009 | |
| and he's been accused of doing something illegal. | ...ve yasa dışı bir şey yapmakla suçlanıyor. | Adam-2 | 2009 | |
| and I know that your father just passed away, so I shouldn't even... | Babanın daha yeni vefat ettiğini biliyorum, aslında bundan sana | Adam-2 | 2009 | |
| Um, I... | Ben... | Adam-2 | 2009 | |
| "'But he's naked, 'cried a little boy. | "Ama o çıplak!" diye bağırmış küçük çocuk. | Adam-2 | 2009 | |
| "All the people whispered among each other. 'He's naked! | Herkes birbirine fısıldamaya başlamış. "O çıplakmış!" | Adam-2 | 2009 | |
| "There's a little boy who says the king is naked!' | "Bir çocuk kralın çıplak olduğunu söylüyor!" | Adam-2 | 2009 | |
| "The king shivered, for he was sure that the boy was right, but he thought... | Kral, çocuğun haklı olduğunu bildiği için irkilmiş ancak kendi kendine... | Adam-2 | 2009 | |
| "'I must bear it until the procession is over.' | ..."Geçit töreni bitene kadar buna katlanmalıyım!" demiş. | Adam-2 | 2009 | |
| And he walked even more proudly all the way back to the palace." | Ve saraya doğru çok daha gururla yürümeye başlamış. | Adam-2 | 2009 | |
| Because he told. That's dumb! | Bunu söylediği için. Çok aptalca! | Adam-2 | 2009 | |
| Thanks for coming. I I know it's hard. | Geldiğin için teşekkür ederim. Senin için zor olduğunu biliyorum. | Adam-2 | 2009 | |
| Hello. I'm Rom with an "M." | Merhaba. Ben Rom; sonu "M"yle. | Adam-2 | 2009 | |
| in approximately 196,000 years. | ...Sirius’un 4.3 ışık yılı uzağından geçeceği tahmin edilmekte. | Adam-2 | 2009 | |
| "How to Find Work That Works for People with Asper " | "Asperger Sendromlulara Göre İş Bulma Kılavuzu" | Adam-2 | 2009 | |
| It's only been a month! | Daha bir ay oldu! | Adam-2 | 2009 | |
| You've just... You made that up. | Şimdi uydurdun onu. | Adam-2 | 2009 | |
| Has there been any more news on the... on the court... | Mahkemeden haber çıktı mı? | Adam-2 | 2009 | |
| to understand hunger or... or anger or desperation. I mean... | ...İslam hakkında aşırı bilgi sahibi olmaya gerek yok, Troy. | Adam-2 | 2009 | |
| We don't understand who these people are, how... how they think. | O insanların kim olduklarını ya da ne düşündüklerini anlamıyoruz ki. | Adam-2 | 2009 | |
| Buying a telescope is a complicated decision. | Teleskop satın almak karmaşık bir karardır. | Adam-2 | 2009 | |
| Right. A Are you interested in the solar system... moon, planets, et cetera? | Peki. Güneş Sistemi, Ay ya da gezegenlerle mi... | Adam-2 | 2009 |