Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2347
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Do it again. | Do It again. Tekrar yap. | Africa United-2 | 2010 | |
| Where are you? Now! | Neredesin? Şimdi! Neredesin? Şimdi! | Africa United-2 | 2010 | |
| Our side worked the tacticals perfectly. | Bizim yan çalıştı tacticals mükemmel. Taktiğimiz muhteşem işledi. | Africa United-2 | 2010 | |
| Where are you guys going? | Siz nereye gidiyorsun? Nereye gidiyorsunuz siz? | Africa United-2 | 2010 | |
| Polite kids, huh? | Kibarlığı çocuklar, ha? Kibar çocuklar, ha? | Africa United-2 | 2010 | |
| George? Leave. | George? Bırakın. George? Gidin. | Africa United-2 | 2010 | |
| It's harder than it looks! One of my finest examplings. | O görünüyor daha zordur! Benim en iyi examplings biri. Göründüğünden daha zordur! Benim en güzel şaheserlerimden biri. | Africa United-2 | 2010 | |
| That's not my name | My name Is not Benim adım bu değil | Africa United-2 | 2010 | |
| What? Walk. | Ne? Yürümek. Ne? Yürüyeceğiz. | Africa United-2 | 2010 | |
| I've done it loads of times. Next. | Ben kere bir sürü yaptık. Sonraki. Daha önce de çok kez yaptırdım ben. Sıradaki. | Africa United-2 | 2010 | |
| Next. | Sonraki. Sıradaki. | Africa United-2 | 2010 | |
| There you go. | İşte. İşte bu kadar. | Africa United-2 | 2010 | |
| George, what do you want to do? | George, ne yapmak istiyorsunuz? George, peki sen ne yapmak istiyorsun? | Africa United-2 | 2010 | |
| I don't know. You will be a peacemaker. | Ben bilmiyorum. Barışçı olacaksın. Bilmiyorum. Sen barış elçisi olacaksın. | Africa United-2 | 2010 | |
| Quiet. | Sessiz. Sessiz ol. | Africa United-2 | 2010 | |
| Lord, we've come a long way. | Rab, Biz uzun bir yol kat ettik. Tanrım, çok uzun yoldan geldik. | Africa United-2 | 2010 | |
| You've bounced back. Hey, Doc. I'm made of Congo rubber. | Size geri geri. Hey, Doc. Ben Kongo lastik. Eski canlılığına kavuşmuşsun. Hey, Doktor. Ben Kongo kauçuğundan yapılmışım. | Africa United-2 | 2010 | |
| Why didn't you tell me? We had to concentrate on the game. | Neden bana söylemedin? Biz oyun üzerinde yoğunlaşmak zorunda kaldı. Bana neden söylemedin? Oyuna konsantre olmalıydık. | Africa United-2 | 2010 | |
| Kick it. | O tekme. Şutlayacağız. | Africa United-2 | 2010 | |
| They gave you a uniform? It looks great. | Size bir üniforma verdi? Harika görünüyor. Sana üniforma mı verdiler? Harika gözüküyor. | Africa United-2 | 2010 | |
| Hey, Dudu. You didn't finish that story. | Hey, Dudu. Bu hikaye bitiremedi. Hey, Dudu. Hikayeyi hala bitirmedin. | Africa United-2 | 2010 | |
| What about Beatrice? | Beatrice Peki? Peki ya Beatrice? | Africa United-2 | 2010 | |
| 'The string grew in a lake where the Cacoochie fish lived. | ' Dizeyi bir göl büyüdü Cacoochie balık yaşadığı. 'İpler, Cacoochie balıklarının yaşadığı gölde yetişiyormuş.' | Africa United-2 | 2010 | |
| What's now? | Şimdi nedir? Şimdi ne olacak? | Africa United-2 | 2010 | |
| That was my last ball. | Bu benim son topu oldu. O benim son topumdu. | Africa United-2 | 2010 | |
| Come on, man. Get the ball. | Adam hadi. Topu almak. Hadi ama. Alın şu topu. | Africa United-2 | 2010 | |
| Show them your silky skills, Fabrice. | Onları göstermek ipeksi becerilerinizi, Fabrice. Göster onlara yeteneklerini, Fabrice. | Africa United-2 | 2010 | |
| Yes! Go, Fabrice! | Evet! Git, Fabrice! Evet! Devam et, Fabrice! | Africa United-2 | 2010 | |
| Whoo! Yes, Fabrice! | Whoo! Evet, Fabrice! Vuuu! Aferin, Fabrice! | Africa United-2 | 2010 | |
| Penalties. | Cezalar. Penaltılar. | Africa United-2 | 2010 | |
| Yes! Yes! This is shaped like pears. | Evet! Evet! Bu armut gibi şeklindedir. Evet! Evet! Armut gibi kaldılar. | Africa United-2 | 2010 | |
| Hey, come on, shoot the ball. Come on, Celeste. | Hey, gel, topa vur. Celeste, gel. Hey, hadi, vur şu topa. Hadi, Celeste. | Africa United-2 | 2010 | |
| Hey, Dudu. Wake up! | Hey, Dudu. Uyandır! Hey, Dudu. Uyan! | Africa United-2 | 2010 | |
| Wow, it's so big. Soccer City. | Vay, o kadar büyük. Futbol şehri. Vay, amma büyük. Soccer City. | Africa United-2 | 2010 | |
| I'm sorry, kids. Mr Baku is busy. | Üzgünüm, çocukları. Mr Bakü meşgul. Üzgünüm çocuklar. Bay Baku çok meşgul. | Africa United-2 | 2010 | |
| What? But we came all this way. We're too late. | Ne? Ama tüm bu şekilde geldi. Biz çok geç. Ne? Ama onca yoldan geldik. Geç kalmışız. | Africa United-2 | 2010 | |
| Dudu! Hey, help! | Dudu! Hey, Yardım! Dudu! Hey, yardım edin! | Africa United-2 | 2010 | |
| Jean, I really don't have time for this. | Jean, bu kez gerçekten yok. Jean, gerçekten buna ayıracak vaktim yok. | Africa United-2 | 2010 | |
| That's a long way to come. Is your friend OK? | Gelmek için uzun bir yol olduğunu. Arkadaşınız Tamam mı? Uzun bir yol. Arkadaşın iyi mi? | Africa United-2 | 2010 | |
| He's our manager. | O bizim yöneticisidir. O bizim menajerimiz. | Africa United-2 | 2010 | |
| And who are you? Africa United. | Ve sen kimsin? Afrika Birleşik. Peki siz kimsiniz? Africa United. | Africa United-2 | 2010 | |
| Come on, we still have time. We can try. | Hadi, biz hala zaman var. Biz ebilmek denemek. Hadi, hala vaktimiz var. Deneyebiliriz. | Africa United-2 | 2010 | |
| Are you ready, kid? No way! 1 | Hazır çocuk misiniz? Olmaz! 1 Hazır mısın, evlat? Hadi canım! | Africa United-2 | 2010 | |
| Where are you going? Dudu? | Nereye gidiyorsun? Dudu? Nereye gidiyorsun? Dudu? | Africa United-2 | 2010 | |
| 'His friends worked like a smooth harmony, | ' Arkadaşları amele gibi pürüzsüz bir uyum, 'Arkadaşları büyük bir uyum içerisinde çalışmışlar,...' | Africa United-2 | 2010 | |
| Every day in the heart of Africa, | Her gün Afrika'nın kalbinde.. | African Cats-1 | 2011 | |
| amazing true stories happen that no one ever sees. | kimsenin şimdiye kadar görmediği inanılmaz gerçek hikayeler yaşanır. | African Cats-1 | 2011 | |
| Not so long ago on these plains, | Kısa bir süre önce bu ovalarda.. | African Cats-1 | 2011 | |
| two mothers battled forces that sought to destroy them. | iki anne, onları bulup yok etmek isteyen güçlerle mücadele etti. | African Cats-1 | 2011 | |
| Only by showing extraordinary courage would these mothers prevail. | Sadece sıradışı cesaret göstermeleri, o anneleri galip kılacaktı. | African Cats-1 | 2011 | |
| A mighty river divides this land. | Bu araziyi güçlü bir nehir bölüyor. | African Cats-1 | 2011 | |
| It marks the boundary between two rival families of lions. | Nehir, iki hasım aslan ailesi arasındaki sınırı belirliyor. | African Cats-1 | 2011 | |
| To the south lives the River Pride, | Güneyde Nehir Aslanları yaşıyor.. | African Cats-1 | 2011 | |
| six lionesses and their cubs. 1 | altı dişi aslan ve onların yavruları. 1 | African Cats-1 | 2011 | |
| They're a close knit family, | Onlar, birbirine bağlı bir ailedir.. | African Cats-1 | 2011 | |
| and rely on each other for comfort and protection. | ve huzur ve korunma için birbirlerine güvenirler. | African Cats-1 | 2011 | |
| Layla is the oldest and most experienced lioness. | Layla en yaşlı ve en deneyimli dişi aslandır. | African Cats-1 | 2011 | |
| She has just one cub, | Onun sadece bir yavrusu var.. | African Cats-1 | 2011 | |
| six month old Mara. | altı aylık Mara. | African Cats-1 | 2011 | |
| Layla's age is starting to show. | Layla'nın yaşı ortaya çıkmaya başladı. | African Cats-1 | 2011 | |
| A lifetime of hunting has taken its toll. | Bir ömür süren avlanma, bedelini alıyor. | African Cats-1 | 2011 | |
| The cubs are fed and raised by the lionesses, | Yavrular, dişi aslanlar tarafından besleniyor ve büyütülüyor.. | African Cats-1 | 2011 | |
| but they are protected by the pride's ruler, | fakat onlar sürünün hükümdarı tarafından korunuyor.. | African Cats-1 | 2011 | |
| Fang. | Fang. | African Cats-1 | 2011 | |
| His broken tooth is a war wound from a recent battle, | Onun kırık dişi, bir önceki mücadelesinden bir savaş yarası.. | African Cats-1 | 2011 | |
| and a mark of his bravery. | ve onun cesaretinin bir işareti. | African Cats-1 | 2011 | |
| He is the father of all of the cubs and their defender. | O, bütün yavruların babası ve onların koruyucusu. | African Cats-1 | 2011 | |
| To Mara, he's the best dad ever. | Mara için, O daima en iyi baba. | African Cats-1 | 2011 | |
| Fang keeps Mara and her mother safe, | Fang, Mara ve annesini güvende tutar.. | African Cats-1 | 2011 | |
| and guards their pride lands, | ve onların sürülerinin arazilerini korur.. | African Cats-1 | 2011 | |
| rich lands that every year host a great migration | öyle zengin araziler ki, her yıl milyonlarca şiddetli göçe.. | African Cats-1 | 2011 | |
| a million strong. | ev sahipliği yapar. | African Cats-1 | 2011 | |
| Fang lets all other lions know that he alone rules the southern kingdom. | Fang, diğer bütün aslanların, güney kırallağına onun tek başına hükmettiğini bilmelerini sağlıyor. | African Cats-1 | 2011 | |
| North of the river lives a very different cat, | Nehrin kuzeyinde çok farklı bir kedi yaşar.. | African Cats-1 | 2011 | |
| the fastest creature on land, | arazideki en hızlı varlık.. | African Cats-1 | 2011 | |
| a cheetah. | bir çita. | African Cats-1 | 2011 | |
| Sita's life is different from a lion's in every way, | Sita'nın hayatı, bir aslanınkinden her yönü ile farklı.. | African Cats-1 | 2011 | |
| because she lives alone. | çünkü o yalnız yaşıyor. | African Cats-1 | 2011 | |
| Sita has a secret. | Sita'nın bir sırrı var. | African Cats-1 | 2011 | |
| Not long ago, she gave birth in this grassy den to five cubs. | Kısa süre önce, bu çimenlik sığınakta beş yavru doğurdu. | African Cats-1 | 2011 | |
| They are still blind, helpless | Hala gözleri açılmadı, acizler.. | African Cats-1 | 2011 | |
| and totally reliant on their mother. | ve tamamen annelerine muhtaçlar. | African Cats-1 | 2011 | |
| Sita is a single mother, | Sita yalnız bir anne.. | African Cats-1 | 2011 | |
| and with no pride to help her, | ve ona yardım edecek sürüsü yok.. | African Cats-1 | 2011 | |
| she must leave her cubs all alone when she hunts. | avlandığında yavrularını yapayalnız bırakması gerek. | African Cats-1 | 2011 | |
| Cheetahs may be the fastest animals on land, | Çitalar arazideki en hızlı hayvanlar olabilir.. | African Cats-1 | 2011 | |
| but hunting still isn't easy. | fakat avlanmak hala kolay değil. | African Cats-1 | 2011 | |
| The Thomson's gazelles she favors are almost as fast and very agile. | Onun favorisi olan Thomson ceylanları, neredeyse onun kadar hızlı ve çevik. | African Cats-1 | 2011 | |
| Sita is built for speed, but has no staying power. | Sita hız için yaratıldı, fakat dayanıklılığı yok. | African Cats-1 | 2011 | |
| To have any chance, | Herhangi bir şansa sahip olmak için.. | African Cats-1 | 2011 | |
| she must sneak as close as possible. | o mümkün olduğunca, sinsice yaklaşmalı. | African Cats-1 | 2011 | |
| Under 30 seconds before exhaustion. | Yorulmadan önce 30 saniyesi var. | African Cats-1 | 2011 | |
| It's now or never. | Şimdi veya asla. | African Cats-1 | 2011 | |
| Success. | Başardı. | African Cats-1 | 2011 | |
| Sita's cubs will not go hungry today. | Sita'nın yavruları bugün aç değiller. | African Cats-1 | 2011 | |
| The river is a great bringer of life to this wilderness, | Nehir, bu vahşi yaşama hayatı getiren büyük bir şey.. | African Cats-1 | 2011 | |
| but it can also be a deadly foe. | fakat ölümcül bir düşman da olabilir. | African Cats-1 | 2011 | |
| The surging rapids can carry even the strongest lion to his death. | Kabaran akıntılar en güçlü aslanı bile onun ölümüne sürükleyebilir. | African Cats-1 | 2011 | |
| This is where dragons dwell. | Burası ejderjaların yaşadığı yer. | African Cats-1 | 2011 | |
| The River Pride feeds on a dead hippo washed up on the river's bank. | Nehir Aslanları, nehrin kıyısına vurmuş ölü bir su aygırından besleniyor. | African Cats-1 | 2011 |