Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2423
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Rachel is uncomfortable? | Rachel rahatsız olmuş? Evet. Rachel mı rahatsız? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| The girls are, um, really young, you know? | Kızlar daha çok küçükler. Kızlar gerçekten çok küçük biliyor musun? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Two of them are in preschool, so... | İkisi anaokuluna gidiyor yani... İki tanesi daha kreşte,yani | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah. | Ne olmuş? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Logan's in preschool. | Logan da anaokulunda ve ona her gün bakıyorum. Logan da kreşte | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah, but just, you know, other peoples' kids. | Evet de, işte... bunlar başkasının çocukları. Evet ama bilirsin,başkalarının çocukları işte | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Right. | Doğru. Doğru | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Plus, you don't really know Amanda. | Ayrıca Amanda'yı tam olarak tanımıyorsun. Artı Amandayı gerçekten bilmiyorsun | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I've met Amanda. | Amanda'yla tanıştım. Evet. Amanda ile tanıştım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| She's just, like, super Jewish. | O biraz, aşırı musevidir. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Like, two sets of plates Jewish. | Resmen musevilerin, daniskasıdır. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| OK. | Tamam. Tamam mı? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah. | Evet. Sorun değil. Evet | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Cool. | Pekala | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Um, so I have the night off. | O zaman bu gece serbestim. Öyle mi? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Great. | Güzel. Anladığın için teşekkürler. Ne demek. Güzel | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Totally. | Tabiki | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| All right. | Pekala. Tamam | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Can you shut the door, please? | Kapıyı kapar mısın lütfen? Kapıyı kapatır mısın? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You're in the driver's seat. | Sürücü koltuğuna oturmuş. sürücü koltuğundasın | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Your son is driving the car, Meredith. | Meredith, oğlun araba kullanıyor. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Good girl. | Aferin kızıma. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Get back here! | Geri dön! Selam. Buraya gel | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Hi, pretty girl. | Selam tatlı şeyler. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I got you guys some presents. | Size birkaç hediyem var. Size hediye getirdim | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You're a princess tonight. | Bu akşam prenses gibisiniz. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Some nail polish, and some bracelets, and some candy. | Birkaç oje, bir iki bilezik ve biraz şekerleme. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| A bunch of fun stuff. | Bir sürü eğlenceli şey. Bir sürü eğlenceli şey | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You're gonna be real princesses, huh? | Tam birer prenses olmuşsunuz değil mi? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'm so sorry I can't be there. | Orada olamayacağım için çok üzgünüm. Üzgünüm orada olamayacağım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Somebody changed my plans. | Birisi planımı değiştirdi. Ne diyorduk? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You're so welcome. | Birşey değil. En iyi geceniz olsun bu. Rica ederim | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Thanks, McKenna. | Sağol, McKenna. Görüşürüz. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Bye. | Bye | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Look at these bracelets! | Şu bileziklere bak! | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh, peanuts. | Fıstık. Aynen. Uu yer fıstıkları | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Can I have a chip? | Cipsten alabilir miyim? Cips alabilir miyim? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah. | Tabii ki. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'll be gone. | Gitmiş olurum. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Have fun. | İyi eğlenceler. Eğlenin | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'm here, I'm here, I'm here, I'm here, I'm here. | Geldim, geldim, burdayım. Geldim geldim geldiiim | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| What's up, my friend? | Ne var ne yok kanka? Naber dostum? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| What's going on, my friend? | Nasıl gidiyor? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah, it's good to see you. | Seni görmek güzel. Hey sizi görmek güzel | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| That case looks so sinister. | Şu çanta hiç tekin görünmüyor. Di mi? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Well, there's guns in here. | İçinde silahlar var. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'm just... | Ben... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| There's guns in here. | Burada silah var. O silahlar sonunda sana doğrultulacak. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Why? | Nedenmiş? Sen bilirsin. Neden? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I didn't know that was you. | Seni görmedim. Sen olduğunu bilmiyordum. Sen olduğunu bilmiyordum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I cut him off. 'm sorry. | Sözünü kestim, pardon. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Are we ready to descend to the gambling house? | Kumarhanemize inmek için hazır mıyız? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Are these fingerlings? | Bunlar yavru balık mı? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Rach, are you seeing this? | Rach, görüyor musun? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| So, this is where we will Women and Wine. | Kadınlar ve Şarap olayımızı yapacağımız yer burası işte. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It's very French, right? | Tam Fransız tarzı, değil mi? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Is that what we're going for here? | O yüzden mi burayı seçtik? Öyle birşey yapıyormuşuz gibi? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| The only thing that's not French, no | Fransız tarzı olmayan tek şey | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| kidding, is the piano. | piyano vallaha. şakasız şu piano | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Somebody had a five. | Birinde 5 li varmış. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| So now it's to him, because he's left of the dealer. | Şimdi sıra onun çünkü dağıtanın solunda. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Man, fuck. | Sokacam ha. Bir milyon dolar sürüyorsun ortaya. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You're betting a million dollars. | Milyon dolar mı öne sürüyorsun adamım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It should be pronounced "yuca," as in Yucatan. | Yukatan'da dendiği gibi "yuka" diye söylenmeli. Yukatan daki gibi "Yuka" olarak okunmalı | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Well, I guess it's in most tequilas and... | Sanırım en çok tekilada var o... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It's 7:59. | Saat 7:59. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| 7:59. | 7159. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Can I ask a question? | Bir şey sorucam. Bu siktiğim el öncesi ödemeyi kim bulmuş lan? Bir soru sorabilir miyim? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Jennifer's into guys who are approximately 100 pounds | Jennifer' ın hoşlandığı adamlar yaklaşık | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| They are full figured women. | O kadınlar çok şehvetlidir. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Seriously, dude. | Harbiden bak. Rachel buldu onu. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Rachel found her. | Rachel buldu ha. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| We should have a toast, ladies. | Kadeh kaldıralım kızlar. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| OK, let's toast it up. | Tamam kaldıralım. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| We should have a toast! | Kadeh kaldırıyoruz! | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| To long marriages. | Uzun evliliklere. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| And long... | ve uzun... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Long marriage! | Uzun evlilik! | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| And children. | Ve çocuklarımıza. Şerefe. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Wait, wait, wait. | Durun, durun, durun. Göz göze gelmeliyiz. Bekle bekle... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| What? | Ne? Yaptık ya. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| We have to go like this. | Bu şekilde yapmalıyız. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| We don't do it. | Yoksa anlamı olmaz. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| So make it real. | Gerçek olması için böyle yapacağız | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It's just something she read in "Real Simple. " | "Basit İpuçları" kitabında okuduğu birşey bu. "Çok basit" 'te okuduğu birşey | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| She's making everyone have these moments. | Herkesin bu anları yaşamasını sağlıyor. Herkese bu anı yaşatıyor | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'm sorry, but... | Üzgünüm, ama... İyi ki gelmişiz. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Cheers. | Şerefe. Şerefe. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| But, speaking of which, if you want to go... | Lafı açılmışken, eğer sen... Konusu açılmışken şeye gitmek ister miydin... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Jennie. | Jennie. Merhaba. Jennie. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Speaking of, you want to... | Eğer istersen... Sana bakıyorum. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| No, you need to look at her. | Hayır, ona bakman lazım. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You need to hold her hand. | Sürekli bakman lazım. Baktım ya işte! | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh my god. | Tanrım. aman tanrım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| When you get home and you take off those things, there's | Eve gidip üstünü çıkarırken bunu... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| There's no elegant way to pull them off. | ...bunu yapmanın zarif bir yolu yoktur ve vücudun tamamen... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Pot's getting too good, right? | Cigaralık içtikçe daha iyi oluyor değil mi? Pot epey büyüyor değil mi? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Remember you used to be able to smoke a joint? | İçebildiğin zamanları hatırlıyor musun? Şimdi içersen, ölürsün. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You smoke your joint now, you die. | Şimdi tüttürürsen ölürsün | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Hi. | Selam. Selam | Afternoon Delight-1 | 2013 |