Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2548
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
May I ask a question? | Bir soru sorabilir miyim? Sana sorulan soruya cevap vermeden hayır. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
It's been so long, I don't even remember what it was. | O kadar çok geçti ki üzerinden soruyu hatırlamıyorum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Did you knowingly sell military grade technology | Birleşik Devletler'in düşmanlarına bilerek askeri teknoloji sattın mı? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Now, by definition, that would be impossible to answer. | Kelimenin anlamını düşünürsek buna cevap vermek imkânsız. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
So far, six pieces of Stark's technology | Şu ana kadar, Stark'ın teknolojilerinden altı parça ya kara borsada boy gösterdi... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
or in the arsenals of enemy states. | ...ya da düşman devletlerin silah deposunda. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
He's been waffling on the Hill, | Hükumet binasında saçma sapan konuşup durumu bir alay konusu yapıyor. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Yesterday was the final day of hearings. | Dün, duruşmanın son günüydü. Stark gelmedi. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
They checked his half a dozen houses | Beş evini ve beş ofisini bastılar... Hiçbir şey çıkmadı. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
So, as of this moment, | Bu andan itibaren, Howard Stark kongreyi aşağılamakla kalmayıp... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
he's a fugitive from justice. | ...adaletten kaçan bir suçludur. Bulun onu. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Thompson. | Thompson, bunda bayrak senin. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I'll ground his planes, freeze his bank accounts. | Uçaklarına mühür koyacağım, banka hesaplarını donduracağım. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
There's a girl at First Federal who wants to owe me a favor. | First Federal Bankası'nda bana iyilik borcu olan bir kız var. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Sir, I really must object. | Efendim, karşı çıkmak zorundayım. Neden şaşırmadım? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I knew Howard Stark during the war. | Howard Stark'ı savaş zamanından tanırım. Çok yardımları dokunmuştu. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
He may be a great many things, but he's not a traitor. | Birçok şey olabilir ama bir hain değildir. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
We're all aware of your record, agent. | Geçmişinizden hepimizin haberi var ajan. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I'm sure being Captain America's... liaison... | Kaptan Amerika'nın yasak aşkı olmak... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
brought you into contact with all sorts of interesting people. | ...sizi her türlü insan çeşidiyle iletişim kurmaya davet etmiştir. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
But the war's over. | Ama savaş bitti. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Let the professionals decide who's worth going after. | Kimin peşinden gidilmesi gerektiğine bırak profesyoneller karar versin. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Sounds like Carter knew a lot of guys during the war. | Görünüşe bakılırsa Carter savaş sırasında pek çok adamı tanıyormuş. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
What'd you say, Krzeminski? | Ne dedin Krzeminski? Seninle konuşmuyordum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
You owe the lady an apology. | Bayana bir özür borçlusun. Onu mu koruyorsun artık, Sousa? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Better hurry. I don't have all day. | Acele etsen iyi edersin. Tüm günüm yok. Ne dedin? Korumayacak mısın? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Okay. | Peki o halde. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Agent Sousa, about what you just did... | Ajan Sousa, az önce yaptığın şey Lafı bile olmaz. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I wish you hadn't. | Keşke yapmasaydın. Sen ajansın ama. Onlarsa sana sekreter muamelesi yapıyorlar. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I just wanted... And I'm grateful. | Ben sadece Minnettar da oldum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I'm also more than capable of handling | Ama bu ergenlerin tüm sözlerine kendim de karşılık verebilirim. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Yes, ma'am. | Peki hanımefendi. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Doesn't mean I have to like it. | Bu seveceğim anlamına gelmiyor. Bir konuda daha aynıyız desene. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Carter? | Carter? Arkadaşın Stark'la meşgul olacağım tüm gün. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
If you don't mind, | Bu gözetim raporlarını doldurulması gerek ve... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
You're really so much better at that kind of thing. | ...bu konularda sen çok daha iyisindir. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
What kind of thing is that, Agent Thompson? The alphabet? | Ne tür konularda ajan Thompson? Alfabeyle mi? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I can teach you. | Sana öğretebilirim. "A" ile başlıyor mesela. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Thanks, kid. | Sağol evlat. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Adios. Auf wiedersehen. | Adios. Auf wiedersehen. Aloha. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Poor guy. | Zavallı adam. Kişiliği Iwo Jima'da vuruldu diye duydum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I saw him once at a U.S.O. show in Passaic. | Onu Passaic'teki U.S.O gösterisinde görmüştüm. Bir içim su resmen. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Yes, I understand he was quite something. | Evet, yakışıklı diye duydum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Everything all right, English? | Her şey yolunda mı İngiliz? İyi Angie, tabii işi saymazsak. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Boys at the phone company giving you a hard time? | Telefon şirketindeki adamlar sana zorluk mu çıkarıyor? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
No more than usual. It's just... | Her zamankinden de fazla. Sadece... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
During the war, I had a sense of purpose, responsibility. | Savaş sırasında bir amacım, bir sorumluluğum vardı. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
But now I... connect the calls, | Şimdiyse sadece telefonları bağlıyorum, hiç oturup o telefonu ben edemiyorum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Do you know what I mean? | Anlatabildim mi? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I had an audition today, uptown. | Bugün şehrin yukarısında seçmelerim vardı. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Took three trains, | Üç tren değiştirdim, iki barda "Var mısın Yok musun." tarzı bir seçmeye girdim... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
They gave me the hook. | ...ve beni şutladılar. Sanırım yokmuşum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
We all got to pay our dues, even if it takes a while. | Hepimiz yapmak zorunda olduklarımızı yaparız. Zaman alsa bile. Yeteneğin var. 1 | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
It's just a matter of time before Broadway calls. | Broadway'ın araması an meselesi yani. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I'm afraid I can't carry a tune. | Şarkı söyleyebileceğimi sanmıyorum. Sendeki bacaklar varken sorun olmaz. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
This is supposed to be a BLT? | BLT diye kakaladığınız bu mu yani? Garson nerede? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Oh, I'm sorry. | Kusura bakma yoksa burada çalışmıyor musun artık? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Looks like I got to go. | Görünüşe bakılırsa gitmem gerekiyor. Düzenli müşterin mi? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, but a regular what, | Aynen ama neyin düzenlisi, burada çalışırken söylememem gerek. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
See ya later. | Görüşürüz sonra. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Miss Carter? | Bayan Carter. Tanışıyor muyuz? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Oh, we haven't had the pleasure. | Daha o zevke ulaşmadık. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
But we may yet. | Ulaşabiliriz ama. Benimle geliyorsun. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I know. | Biliyorum. Önce aramalıydım. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
They're calling you a traitor. | Sana hain diyorlar. Ben buna tuzak diyorum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I have a vault. | Bir kasam var. Daha doğrusum vardı mı demeliydim? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Sub basement of my office... Triple thick, lead lined. | Ofisimin altındaki gizli bodrumda, üç katı kalınlığında, kurşun gömlekli... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
It was where I kept my bad babies. | Kötü bebeklerimi tuttuğum yerdi. Kötü bebekler derken? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Inventions too dangerous for anyone... | Herkes için tehlike teşkil eden icatlar. Dostlarım için bile. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
At least, I could until last month. | En azından geçen aya kadar öyleydi. Geçen ay ne oldu? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I was in Monaco... with a lovely tax advisor. | Çok tatlı bir vergi danışmanıyla Monako'daydım. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
A couple of weeks later, my bad babies... | Birkaç hafta sonra kötü çocuklarımı karaborsada satılırken gördüm. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
But why run? | Neden kaçasın ki? Neden senatöre doğruyu söyleyip yardım istemedin? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Apparently, it's not too big a jump | Görünüşe bakılırsa, benim kendi kasamda bir delik açıp da bir yandan... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
and making some money on the sly. | ...onlardan para kazanmam uzak bir ihtimal değilmiş. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Really? | Ciddi misin sen? Tüm olasılıkları değerlendiriyorum sadece. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Seems you have a lot of them. | Birçok olasılık varmış sende de. İşte aradığım Peggy Carter. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
For what? To clear my name. | Ne için? Adımı temizlemen için. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I try not to be, | Normalde ciddi olmamaya çalışıyorum ama ara sıra elimde olmuyor. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Oh, come on, Peg. | Hadi ama Peg. Yapmadığımı çok iyi biliyorsun. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
which means the SSR is looking for the wrong guy. | Ki bu da SSR'ın yanlış adamın peşinde olduğu anlamına geliyor. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I want to find the right guy. | Doğru adamı bulmak istiyorum. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
But I'm gonna need someone on the inside, | Ama içeride birine ihtiyacım var, güvenebileceğim birine. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
And, Peg, there's no one I trust more than you. | Ve Peg, bu dünyada senden çok güvendiğim kimse yok. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Howard, you're asking me to become a traitor | Howard, senin hain olmadığını kanıtlamam adına benim hain olmamı istiyorsun benden. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
You do see the irony? | İroninin farkında mısın? Lütfen Peg. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
I know they're not using you right over there. | Seni orada kullanmıyorlar. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
You want a mission that matters? | Önemli bir görev mi istiyorsun? Bu önemli işte. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
My technology in the hands of some nut | Teknolojim, yeni Kızıl Kurukafa olmak isteyen bir manyağın ellerinde. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
You have no idea how bad that could be. | Bunun ne kadar kötü bir durum olduğunu tahmin bile edemezsin. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Right now, you're the only one that can stop that. | Şu anda buna dur diyebilecek tek kişi sensin. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Here's good. | Burada duralım. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Kill the lights. | Farları söndür. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Some of my babies have already sold overseas. | Bebeklerimden bazıları denizaşırı ülkelerde satıldı bile. Bir ziyaretlerine gideceğim. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
The rest of them are here somewhere, | Gerisi de buralarda bir yerlerde, sen de burada devreye giriyorsun. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
Word is, one of the nasty ones | Söylenene göre, en fenalarından biri birkaç güne piyasaya çıkacakmış. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
What is it? | Ne o peki? Bir kâğıt parçası. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
My formula for molecular nitramene. | Moleküler nitramin formülüm. İşe yaradığını bile bilmiyoruz... | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
but, well, let's face it... I invented it, so it works. | ...ama doğruya doğru, ben yaptım, yani sorunsuzdur. | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |
If that stuff were ever fabricated... | O şey üretilecek olursa... Bum? | Agent Carter-1 | 2015 | ![]() |