• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2882

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
I get it. Anladım. Teşekkür ederim. Airlift-1 2016 info-icon
Sorry, Mr. Katiyal. Üzgünüm, Bay Katiyal. Size tek verebileceğim bu Kleicha. Airlift-1 2016 info-icon
Please take one. Buyurun. En azından bir tane alın. Airlift-1 2016 info-icon
Sir, anything? Herhangi bir şey var mı, efendim? Irak bisküvisi. Kleicha. Airlift-1 2016 info-icon
It doesn't feel like these are the guys who just attacked Kuwait. Sanki Kuveyt'e saldıranlar bunlar değil gibi. Airlift-1 2016 info-icon
Thank you. Teşekkürler. Peki şimdi ne olacak, efendim? Airlift-1 2016 info-icon
Do we even matter to Delhi? Delhi için bir önemimiz var mı? Kendimiz için önemimiz var. Airlift-1 2016 info-icon
We'll have to keep trying, what else? Denemeye devam edeceğiz, başka ne olacak? Delhi'yi de suçlayamayız. Airlift-1 2016 info-icon
There are many here... Şimdiye kadar Delhi'ye önem vermeyen birçok kişi var burada. Airlift-1 2016 info-icon
They thought they were Kuwaiti. Bizi Kuveytli sanıyorlar. Airlift-1 2016 info-icon
That's human nature, Ibrahim. İnsan doğası böyle, İbrahim. Söylediğin ilk kelime hep 'anne' kelimesi olur. Airlift-1 2016 info-icon
I'll go call Kurien. Ben Kurien'i arayacağım. Airlift-1 2016 info-icon
Yes, Kurien. Evet, Kurien. Airlift-1 2016 info-icon
Nothing. Kuwaitis were of no help. Yok bir şey. Tıpkı Kuveytlilerin yardımı olmadığı gibi, Hintlilerin de olmadı. Airlift-1 2016 info-icon
That leaves us with just one option. Bize tek bir seçenek bırakıyorlar. Tanıdığım bir kaç Iraklı var. Airlift-1 2016 info-icon
I'll try asking them for help... DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI, BAĞDAT Saddam'ın Dışişleri bakanı Tariq Aziz'le... Airlift-1 2016 info-icon
...to meet Saddam's Foreign Minister Tariq Aziz. ...görüşmek için yardım isteyeceğim. Airlift-1 2016 info-icon
Mr. Katiyal. Bay Katiyal. Selamünaleyküm. Aleykümselam. Airlift-1 2016 info-icon
Please. Thank you. Lütfen. Teşekkür ederim. Airlift-1 2016 info-icon
Would you like some tea? No. Thank you. Çay içer misin? Hayır, teşekkür ederim. Airlift-1 2016 info-icon
Have some. Thank you. Buyur. Teşekkür ederim. Airlift-1 2016 info-icon
Mr. Katiyal, this is what I can do for you. Bay Katiyal, ben de sizi bunun için bekliyordum. Airlift-1 2016 info-icon
There's a ship called Tipu Sultan... Hindistan'dan gelen Tipu Sultan adında bir gemi var. Airlift-1 2016 info-icon
With 10,000 tons of food and medical supplies for Iraq. İçinde Irak'a gelen 10.000 ton yiyecek ve ilaç var. Airlift-1 2016 info-icon
Indians have been good... Tüm dünya bize karşıyken, Hindistan çok iyiydi. Airlift-1 2016 info-icon
I can allow the Indians in Kuwait... Kuveyt’teki Hintlilerin, gemilerine binip evlerine gitmelerine izin verebilirim. Airlift-1 2016 info-icon
Thank you. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim, Bay Aziz. Airlift-1 2016 info-icon
I really appreciate. Thank you. Çok minnettar kaldım. Teşekkür ederim. Airlift-1 2016 info-icon
The Night's over...and the morning has arrived. Ah, gece sona erdi, artık gün doğdu Airlift-1 2016 info-icon
"Happiness has crossed all limits." Mutluluk had safhaya ulaştı Airlift-1 2016 info-icon
"My hean leaps and jumps..." Başım sevinçten davullarla hopluyor, zıplıyor Airlift-1 2016 info-icon
"Today I want to..." Bugün ben... Bugün ben dans etmek istiyorum Airlift-1 2016 info-icon
"Today I want to dance." Bugün ben dans etmek istiyorum Bugün ben dans etmek istiyorum Airlift-1 2016 info-icon
"Today I want to dance." Bugün ben dans etmek istiyorum Airlift-1 2016 info-icon
Show me that step. Show it. Bana o adamı göster. Merhaba, Bay Ranjit. Airlift-1 2016 info-icon
How many people can get on that ship? O gemiye kaç kişi binebilecek? Airlift-1 2016 info-icon
I don't know. Bilmiyorum. Önce kadınlar ve çocuklar. Airlift-1 2016 info-icon
And then the old men, I know. Sonra da yaşlılar, biliyorum. Bekle. Airlift-1 2016 info-icon
Did you take it in writing from Tariq Aziz? Tariq Aziz'den yazılı kağıt aldın mı? Airlift-1 2016 info-icon
What? Ranjit? Neden, Ranjit? Bunun için sadece söz mü aldın? Airlift-1 2016 info-icon
You must do things properly. Bu işi doğru düzgün yapamadın değil mi? Belgeler çok önemlidir. Airlift-1 2016 info-icon
I don't know how you handled such a huge company. Böyle büyük bir kurumu nasıl yönettin bilemiyorum. Airlift-1 2016 info-icon
That's good news, Mr. Katiyal. Bu güzel bir haber, Bay Katiyal. Yakında görüşürüz. Airlift-1 2016 info-icon
Papa, what else will we see in India? Hindistan'da başka ne göreceğiz, baba? Hindistan'da bir de şey göreceğiz... Airlift-1 2016 info-icon
You don't remember? No, sweetheart. Of course I do. Hatırlamıyor musun? Hayır, tatlım, tabii ki hatırlıyorum. Airlift-1 2016 info-icon
But if I tell you now, it'll ruin your surprise. Ama eğer söylersem, sürprizi mahvederim. Airlift-1 2016 info-icon
"EVeFY heaIfs high on joy." Bütün gönüller büyük coşku içinde Airlift-1 2016 info-icon
"Life Will be filled With bliss." Hayat mucizelerle dolacak Airlift-1 2016 info-icon
I'm going to lift my feet and dance all night. Bütün gece ayaklarım hareket edecek ve dans edecek Airlift-1 2016 info-icon
No one's going to feel tired and sit down. Hiç kimse yorulmayacak ve oturmayacak Ayak darbelerimizle dünyayı sallayacağız Airlift-1 2016 info-icon
"Its time for friends to rejoice." Şimdi dostların sevinme zamanı Bunun için Tanrıya şükür Airlift-1 2016 info-icon
Hello. Mr. Katiyal. Alo. Bay Katiyal. Airlift-1 2016 info-icon
Yes, Mr. Kohli. We were just leaving. Evet, Bay Kohli. Biz de çıkıyorduk. Airlift-1 2016 info-icon
There's bad news, Mr. Katiyal. Haberler kötü, Bay Katiyal. BM, Irak'a karşı ambargo uyguluyor. Airlift-1 2016 info-icon
Which means...nothing can enter or leave Iraq. Yani, Irak'a giriş çıkış yasak. Airlift-1 2016 info-icon
And... Ve Tipu Sultan durduruldu. Airlift-1 2016 info-icon
Unfortunately, it won't reach you. Maalesef size ulaşamayacak. Airlift-1 2016 info-icon
It's being turned away to Dubai. Dubai’ye doğru yöneldi. Çok üzgünüm. Airlift-1 2016 info-icon
The United Nations has proposed the imposition... Irak'ın Kuveyt'e saldırmasına ilişkin BM birçok yaptırım kullandı. Airlift-1 2016 info-icon
The UN has refused credibility... BM, saldırıdan sonra Kuveyt’te kurulan yeni hükümeti kabullenmedi. Airlift-1 2016 info-icon
Where would I go... Bu güvercin kümesinin içinde nereye gidebilirim ki? Airlift-1 2016 info-icon
We used to have a mansion back in Lahore. Hep Lahore'deki köşke giderdik. Airlift-1 2016 info-icon
We used to play football... Hep orada top oynardık, kriket oynardık. Airlift-1 2016 info-icon
For years you've been telling me about a place... Yıllardır bana hep gitmeyi kabul görmediğim yerlerden bahsedip duruyorsun. Airlift-1 2016 info-icon
Laugh all you want, son. Gülmeni istiyorum, evlat. Airlift-1 2016 info-icon
The Indians trapped in Kuwait are faced with a dilemma. Kuveyt’teki Hintliler, bir ikilem içinde mahsur kaldılar. Airlift-1 2016 info-icon
Those who are forced to leave their homes in a jiffy... Kısa bir sürede evlerinden çıkarılan insanlar... Airlift-1 2016 info-icon
...they don't laugh. ...hiç gülmediler. Airlift-1 2016 info-icon
Sir... Food is going to be a problem. Yemek sorunu oluşmaya başladı, efendim. Peki ne yapalım? Çöle mi gidelim? Airlift-1 2016 info-icon
Why do you come to me? Neden bana geliyorsun? Kendi sorununu kendin hallet. Airlift-1 2016 info-icon
Saddam hasn't made me the Emir. Saddam beni Prens ilan etmedi. Ne diyorsun, Ranjit? Peki ne yapayım? Airlift-1 2016 info-icon
Give them hope, and then shatter it again? And again! Onları yeniden mi ümitlendireyim? Yine mi yıkayım? Yeniden mi? Bu senin suçun değil. Airlift-1 2016 info-icon
And we can't even to talk to those who are at fault. Kimin suçu olduğunu dahi konuşamıyor muyuz? Burada kal! Airlift-1 2016 info-icon
We're not going inside! İçeriye gitmiyoruz. Hadi gidelim. Airlift-1 2016 info-icon
You can go. I need to talk. Sen git, ben konuşacağım! Konuşacak mısın? Ne konuşacaksın? Airlift-1 2016 info-icon
I don't talk to Sidekicks! Ben yardakçılarla konuşmam! Sen kime yardakçı diyorsun? Kime? Airlift-1 2016 info-icon
Who do you think you are? Sen kendini ne sanıyorsun? Geldiğinden beri sorundan başka bir şey çıkarmıyorsun! Airlift-1 2016 info-icon
He didn't have anything in writing. Yazılı bir belge almadı. Airlift-1 2016 info-icon
He made us pack our bags. Çantalarımızı toplamamızı sağladı. Bizi otobüslere bindirdi. Airlift-1 2016 info-icon
...and then asked us to get off. Ve yola çıkardı. Çocuk oyuncağı mı bu? Airlift-1 2016 info-icon
He was harping about Baghdad. Bağdat, Bağdat deyip duruyordu. Peki şimdi Bağdat nerede? Airlift-1 2016 info-icon
Forget it. Let's go. Tamam, boş ver. Gidelim. Hayır, sen git. Airlift-1 2016 info-icon
You like being a leader, don't you? Lider gibi duruyordun değil mi? Lider dediğinin bir cevabı olur. Airlift-1 2016 info-icon
Do you have any? Senin yok mu? Airlift-1 2016 info-icon
You're a big man... Sen büyük adamsın. Airlift-1 2016 info-icon
...how would you know what it feels like... Sen, ümidi yıkılan birinin neler hissettiğini nereden bilebilirsin ki? Airlift-1 2016 info-icon
Why are you standing there quietly now? Peki şimdi neden sessizce duruyorsun? Çünkü o büyük bir adam. Airlift-1 2016 info-icon
If he was petty like you... Eğer senin gibi küçük biri olsaydı, o da senin gibi, hatta daha fazla konuşurdu. Airlift-1 2016 info-icon
What do you mean to us? Sen ne bilirsin ki? Airlift-1 2016 info-icon
He cou|d've left with Simu and me days ago. İsteseydi beni ve Simu'yu günler önce götürebilirdi. Airlift-1 2016 info-icon
He still can. But he isn't. Hala da götürebilir, ama götürmüyor. Airlift-1 2016 info-icon
Instead of staying with his family... Ailesinin yanında olmak yerine, bütün hepinizle ilgilendi. Airlift-1 2016 info-icon
And at a time like this... Ve böyle bir zamanda buradan çıkıp Bağdat'a gitti. Airlift-1 2016 info-icon
You'd be scared to even go to the end of the street. Sen sokağın sonuna bile gitmeye korkuyorsun. Airlift-1 2016 info-icon
It's easy to point out mistakes, Mr. George. Suçu birinin üstüne atmak oldukça kolay, Bay George. Airlift-1 2016 info-icon
But it takes a lot to have the courage to make mistakes. Ama fazla cesaret fazla hata doğurabilir. Onda da sende olmayan cesaret var. Airlift-1 2016 info-icon
No one did. Hiç kimse. Haklısın. Airlift-1 2016 info-icon
I even warned him against it. Bu konuda onu ben de uyardım. Ama ne yapayım? Airlift-1 2016 info-icon
Suddenly he developed a conscience... Aniden vicdanlı oldu ve bencil olmaması gerektiğini fark etti. Airlift-1 2016 info-icon
He should help others. Ve üretim hatası olan insanlara yardım etmesi gerektiğini düşündü. Airlift-1 2016 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 2877
  • 2878
  • 2879
  • 2880
  • 2881
  • 2882
  • 2883
  • 2884
  • 2885
  • 2886
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim