Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 311
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
"Have fun with Barbra Streisand and Wynonna Judd. | "Barbra Streisand ve Wynonna Judd ile size iyi eğlenceler." "Barbra Streisand ve Wynonna Judd ile size iyi eğlenceler." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Wynonna is a little temperamental | "Wynonna biraz huysuz ve yatak odasından çıkmıyor." "Wynonna biraz huysuz ve yatak odasından çıkmıyor." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"We didn't have time to purge her anal gland before left. | "Ayrılmadan önce anal kesesini temizleyecek zamanımız yoktu." "Ayrılmadan önce anal kesesini temizleyecek zamanımız yoktu." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Instructions on page two." | "Talimatlar ikinci sayfada." "Talimatlar ikinci sayfada." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm starting to understand the $600. | Neden 600 dolar olduğunu anlamaya başlıyorum. Neden 600 dolar olduğunu anlamaya başlıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Don't worry, it's easy. We do it all the time." | "Merak etmeyin, çok kolaydır. Biz her zaman yapıyoruz." "Merak etmeyin, çok kolaydır. Biz her zaman yapıyoruz." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No wonder Wynonna's so temperamental. | "Wynonna'nın neden huysuz olduğu ortada." "Wynonna'nın neden huysuz olduğu ortada." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Help yourself to anything in the fridge. | "Buzdolabındakileri dilediğinizce kullanın." "Buzdolabındakileri dilediğinizce kullanın." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There are portable saunas in the closet." | "Dolapta portatif saunalar var." "Dolapta portatif saunalar var." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Portable saunas? | Portatif sauna mı? Portatif sauna mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Love it, what is it? | Bayıldım. Nedir o? Bayıldım. Nedir o? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is so cool. | Bu çok güzel. Bu çok güzel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm hot like I'm at the beach, | Tıpkı plajdaymışım gibi yanıyorum. Tıpkı plajdaymışım gibi yanıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but I'm not stepping in any used condoms. | Ama hiç kullanılmış prezervatif üzerine basmadım. Ama hiç kullanılmış prezervatif üzerine basmadım. Emin misin? Çünkü canım biraz Richard çekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, these are great. | Evet, bunlar harika. Evet, bunlar harika. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My friend Candice travelstead | Arkadaşım Candice ile birlikte balo için kilo verirken kullanmıştık. Arkadaşım Candice ile birlikte balo için kilo verirken kullanmıştık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are you done with that? | Onunla işin bitti mi? Onunla işin bitti mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, switch? | Değişelim mi? Değişelim mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
On spring break, I always loved | Bahar tatilinde bütün günümü plajda harcamaya bayılırdım. Bahar tatilinde bütün günümü plajda harcamaya bayılırdım. Ben de şaşırdım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just the chilling and the girl talk. | Sadece rahatlar ve kızlarla çene yapardım. Sadece rahatlar ve kızlarla çene yapardım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah. Tell me again, | Anal kesesini sıktığında çıkan sesi bir daha anlatsana. Anal kesesini sıktığında çıkan sesi bir daha anlatsana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Please, stop. | Lütfen dur. Lütfen dur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I already told you twice. | Zaten iki kez anlattım. Zaten iki kez anlattım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And now, wynonna Judd won't even look at me. | Wynonna Judd şimdi yüzüme bile bakmıyor. Wynonna Judd şimdi yüzüme bile bakmıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, not without her lawyer in the room. | Odada avukatı olmadan bakmaz. Odada avukatı olmadan bakmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm hungry. What do you eat on vacation? | Acıktım. Tatilde ne yenir ki? Acıktım. Tatilde ne yenir ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Anything we want. | Canımız ne isterse. Müşteri derisi soyulmuş hindi sandviçi sipariş etmiş. Canımız ne isterse. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's see. | Bir bakalım. Bir bakalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I bet their refrigerator is stocked with all kinds of pates | Bahse girerim buzdolabı peynirlerle, parmesan krakerleriyle... Bahse girerim buzdolabı peynirlerle, parmesan krakerleriyle... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and cheeses and those parm crisp things. | ...ve bütün ezme çeşitleriyle doludur. ...ve bütün ezme çeşitleriyle doludur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
By the way, nice suit. | Bu arada, güzel takım. Bu arada, güzel takım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You look like someone should be pouring a 40 on you | Rap kliplerinde üzerine bir şeyler döktükleri kızlar gibi görünüyorsun. Rap kliplerinde üzerine bir şeyler döktükleri kızlar gibi görünüyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There's nothing. | Hiçbir şey yok. Hiçbir şey yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, come on, what kind of gays are they? | Hadi ama ne çeşit eşcinsellermiş bunlar? Hadi ama ne çeşit eşcinsellermiş bunlar? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All anal gland and no cheese. | Anal keseleri olup da peyniri olmayanlardan. Anal keseleri olup da peyniri olmayanlardan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just expected everything to be better. | Her şeyin biraz daha iyi olmasını beklerdim. Her şeyin biraz daha iyi olmasını beklerdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, champagne on ice, | Bilirsin, buzda şampanya, kaliteli çarşaflar... Bilirsin, buzda şampanya, kaliteli çarşaflar... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, the towels... They're not even bath sheets. | Demek istediğim, havlular bile doğru düzgün değil. Demek istediğim, havlular bile doğru düzgün değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wait, the towels aren't good? | Bekle biraz. Havlular iyi değil miydi? Bekle biraz. Havlular iyi değil miydi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Because I already stole two. | Hâlihazırda iki tane aşırmıştım. Hâlihazırda iki tane aşırmıştım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They're fine, they're just not | Bir şeyleri yok. Sadece beklediğim gibi değiller. Bir şeyleri yok. Sadece beklediğim gibi değiller. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What's happening over there? | Ne oluyor orada? Ne oluyor orada? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You could use a little shoulders. | Birazcık omuzlarını kullana bilirisin. Birazcık omuzlarını kullana bilirisin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're right, enough, we're on vacay. | Haklısın, yeter. Tatildeyiz. Haklısın, yeter. Tatildeyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on, let's go get dressed and find someplace to eat. | Haydi, üzerimizi giyinelim ve yemek yiyecek bir yer bulalım. Haydi, üzerimizi giyinelim ve yemek yiyecek bir yer bulalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are you crazy? I am not leaving this thing. | Delirdin mi sen? Bu şeyden ayrılmıyorum. Delirdin mi sen? Bu şeyden ayrılmıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is the happiest I've ever been in my life. | Hayatımdaki en mutlu an, bu. Hayatımdaki en mutlu an, bu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, we'll order in, pretend it's room service. | Pekala. Bizde oda servisinden istermiş gibi yaparız. Pekala. Bizde oda servisinden istermiş gibi yaparız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They must have a menu drawer here somewhere. | Buralarda bir yerlerde menüleri koydukları çekmece olmalı. Buralarda bir yerlerde menüleri koydukları çekmece olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Plus, we'll never find a restaurant | Üstelik, portatif sauna bölümü olan bir restoranda bulamayız. Üstelik, portatif sauna bölümü olan bir restoranda bulamayız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Food network party tonight | "Yeni çıkan yemek kitabının kutlamaları için bu akşam bir parti düzenlenecektir." "Yeni çıkan yemek kitabının kutlamaları için bu akşam bir parti düzenlenecektir." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Food and drink provided." | "Yiyecek ve içecek servisi mevcuttur." "Yiyecek ve içecek servisi mevcuttur." | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Free foodie food, free foodie drinks? | Bedava gurme yemekleri ve içecekler mi? Bedava gurme yemekleri ve içecekler mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yay, let's go. No, I like it in here. | Haydi gidelim. Olmaz, burayı sevdim. Haydi gidelim. Olmaz, burayı sevdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's amazing. | İnanılmaz. İnanılmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ashley wants to go. | Ashley gitmek istiyor, Ashley gitmek istiyor. Ashley gitmek istiyor, Ashley gitmek istiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine, but can I bring the dog? | Tamam, peki köpeği de getirebilecek miyim? Tamam, peki köpeği de getirebilecek miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I've always wanted to be one of those girls | Her zaman, minik köpeklerini umumi yerlere getiren... Her zaman, minik köpeklerini umumi yerlere getiren... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
who brings a tiny dog to a public place | ...ve insanlara bakıp: Evet, minik bir köpeğim var, ne olmuş... ...ve insanlara bakıp: Evet, minik bir köpeğim var, ne olmuş... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"yeah, I have a tiny dog, so what?" | ...diyen şu kızlardan olmak istemişimdir. ...diyen şu kızlardan olmak istemişimdir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You can be whoever you want to be. | Kim olmak istiyorsan, olabilirsin. Kim olmak istiyorsan, olabilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're on vacation. | Tatildesin. Tatildesin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm gonna go invite Brendon to come. | Ben gidip Brendon'u da gelmesi için davet edeceğim. Ben gidip Brendon'u da gelmesi için davet edeceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You gotta have a crush on spring break. | Bahar tatilinde birine çarpılmak zorundasın. Bahar tatilinde birine çarpılmak zorundasın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I'm sitting in my crush. | Ben çarpıldığımın üzerine oturuyorum. Ben çarpıldığımın üzerine oturuyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, shouldn't you put something on? | Üzerine bir şeyler giymen gerekmez mi? Üzerine bir şeyler giymen gerekmez mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Uh, it's spring break. | Bahar tatili. Bahar tatili. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Barbra, get help. | Barbara, yardım çağır. Barbara, yardım çağır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Go, Barbra Streisand, go. | Yürü Barbara Streisand, yürü. Yürü Barbara Streisand, yürü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, look at the book title, | Kitabın adına baksana... Kitabın adına baksana... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
306 degrees of heaven: Bacon. | "306 Derecelik Cennette, Jambon " "306 Derecelik Cennette, Jambon " | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Heaven bacon. That's good wordplay. | Cennette jambon. Güzel bir kelime oyunu. Cennette jambon. Güzel bir kelime oyunu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's okay. Not much of a crowd. | Sorun değil. O kadar kabalalık yok. Sorun değil. O kadar kabalalık yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Party's a little disappointing. | Parti biraz hayal kırıklığı olmuş. Parti biraz hayal kırıklığı olmuş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Bacon truffle, Barbra Streisand? | Mantarlı Jambon, Barbra Streisand? Mantarlı Jambon, Barbra Streisand? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I'm feeding my tiny dog a truffle, so what? | Evet, köpeğime mantarlı jambon yediriyorum, ne olmuş? Evet, köpeğime mantarlı jambon yediriyorum, ne olmuş? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Miss, miss. | Hanımefendi, Hanımefendi. Hanımefendi, Hanımefendi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Excuse me, what are these things for? | Affedersiniz. Bunlar ne için? Affedersiniz. Bunlar ne için? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, it holds your drink while you get food. | Yemeklerinizi yerken içeceklerinizi koymak için. Yemeklerinizi yerken içeceklerinizi koymak için. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Both: No! Yeah. | Hayır. Evet. Hayır. Evet. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, these are great when you see them for the first time. | Bunları ilk kez gördüğünde bir harikaymış gibi geliyorlar. Bunları ilk kez gördüğünde bir harikaymış gibi geliyorlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
For me, it was on a yacht | Bense, Akdeniz'de bir yatta görmüştüm. Bense, Akdeniz'de bir yatta görmüştüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know what else these are good for? | Başka ne için uygun biliyor musun? Başka ne için uygun biliyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Frees up your shoulders to shimmy. | Omuzları serbest bırakıp, sallamak için. Omuzları serbest bırakıp, sallamak için. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You shimmy. I'm gonna walk over here | Sen salla. Ben de şu tarafa gidip, daha sonra yapacağımız... Sen salla. Ben de şu tarafa gidip, daha sonra yapacağımız... O dürbünü ödünç alabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and find us a bigger, shinier something to do later. | ..büyük ve daha ışıltılı bir şeyler bulayım. ..büyük ve daha ışıltılı bir şeyler bulayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Later? We're going home | Daha sonra mı? Eve, harika dairemize, gidiyorduk. Daha sonra mı? Eve, harika dairemize, gidiyorduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to our amazing apartment. Or not. | Ya da gitmiyoruz. Ya da gitmiyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on, Max, it's spring break. | Haydi Max. Bu bahar tatili. Haydi Max. Bu bahar tatili. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's not get tied down. | Kendimizi bu kadar kısıtlamayalım. Kendimizi bu kadar kısıtlamayalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll be over there. | Ben şu tarafta olacağım. Ben şu tarafta olacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, we'll be over there. | Evet, şu tarafta olacağız. Evet, şu tarafta olacağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi. You're not allowed to have dog in here. | Köpeğinizin burada olmaması gerekiyor. Köpeğinizin burada olmaması gerekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Unless he wants to buy the book. | Tabii eğer kitap satın almak istemiyorsa. Tabii eğer kitap satın almak istemiyorsa. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What are you, some kind of foodie bouncer? | Nesin sen? Bir çeşit gurme fedaisi mi? Nesin sen? Bir çeşit gurme fedaisi mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Worse. I wrote the book. | Daha beteri. Kitabı ben yazdım. Daha beteri. Kitabı ben yazdım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, nice sleeves. | Güzel sıvamışsın. Güzel sıvamışsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You get those in the tattoo gold rush of '09? | Onları 2009 dövmeye hücümda* mı yaptırdın? Onları 2009 dövmeye hücümda* mı yaptırdın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm Zeke. What's your name? | Ben Zeke. Senin adın ne? Ben Zeke. Senin adın ne? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm Max. This is my tiny dog. | Ben Max. Bu da minik köpeğim. Ben Max. Bu da minik köpeğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |