Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3423
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Helping Skylar was the right thing to do. | Ona yardım ederek doğru şeyi yaptım. | Alphas-2 | 2011 | |
| No remorse. | Pişmanlık yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| None. | Hiç yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| So basically, you just go around | Basitçe ifade edersek ortalıkta dolanıp ne istersen onu yapıyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| Damn the consequences. | Sonuçları önemsemeden. | Alphas-2 | 2011 | |
| I told you. Anna is my friend. | Söyledim ya. Anna benim arkadaşım. | Alphas-2 | 2011 | |
| And there's no rule against talking to your friends. | Arkadaşlarla konuşmamıza mani olan bir kural da yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's sign that I'm improving my social interactions. | Sosyal etkileşimde ilerleme kaydettiğimin işareti. | Alphas-2 | 2011 | |
| Your friend is a Red Flag terrorist. | Arkadaşın Kızıl Bayrak mensubu bir terörist. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, I know that. But we don't talk about work. | Evet, orasını biliyorum. Ancak iş konuşmuyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're hiding your signals. | Sinyallerini gizliyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| I know you are, 'cause I can feel them, | Gizlediğini biliyorum çünkü hissedebiliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| but I I can't reach them. | Ancak onlara erişemiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| So you never said anything to Anna | MK Ultra'dan Anna'ya söz ettin mi peki? | Alphas-2 | 2011 | |
| No, that would be work. | Hayır, işle alakalı olurdu çünkü. | Alphas-2 | 2011 | |
| When you interrogate people, | ...söylediği şeyler önemsiz. İnsanları sorgularken söyleyeceğin şeylere dikkat etmen çok önemlidir. | Alphas-2 | 2011 | |
| So what do you talk about? | Peki ne konuşuyorsunuz? | Alphas-2 | 2011 | |
| It's private. | Kişisel. | Alphas-2 | 2011 | |
| That means that it's none of your business. | Yani seni ilgilendirmediği anlamına geliyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| That woman hurt people, Mr. Bell. | O kadın insanlara zarar veriyor, Bay Bell. | Alphas-2 | 2011 | |
| She's dangerous. | Çok tehlikeli. | Alphas-2 | 2011 | |
| Anna has never hurt anyone. | Anna kimsenin kılına bile dokunmadı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, she hurt me one time, | Tamam, bir kere benim canımı yaktı. | Alphas-2 | 2011 | |
| but then she apologized. | Sonra da özür diledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| And she says that Red Flag | Kızıl Bayrak'ın da kimseye zarar vermediğini söyledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's just sometimes they have to to protect other Alphas. | Yalnızca bazen diğer Alfaları korumaları zorunlu oluyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| That's people like me. | Yani benim gibi insanları. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're a signal bully. That sucks. | Sinyalinle magandalık yapıyorsun. Berbat bir şey. | Alphas-2 | 2011 | |
| Anyway, you hurt people too. | Neyse. İnsanlara sen de zarar veriyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| You hurt me with some sleeping bullets. | O uyku mermileriyle canımı yaktın. | Alphas-2 | 2011 | |
| And I didn't want to go to sleep. | Üstelik uyumak falan da istemiyordum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I just woke up. | Daha yeni uyanmıştım. | Alphas-2 | 2011 | |
| I can't read him. | Onu değerlendiremiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| His expressions, inflections they're all over the place. | İfadeleri, eğilip bükülmesi... Her şeyi karman çorman ediyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Now you and I both know I'm not Red Flag. | İkimizin de bildiği gibi Kızıl Bayrak mensubu değilim. | Alphas-2 | 2011 | |
| How many different ways you want me to tell you this? | Bu kaç farklı şekilde ifade etmemi istersin? | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey, I know you're not the mole. | Köstebek olmadığını biliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Oh, now you I can read. | İşte şimdi seni okuyabiliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| That was a lie. | Yalan söyledin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Look, we had to bring you in along with everyone else. | Seni de diğerleri gibi getirmek zorunda kaldık. | Alphas-2 | 2011 | |
| Otherwise they would have been suspicious. | Aksi takdirde bu durum şüphe uyandırırdı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, you shot me, what 18 times? | Beni kaç kez vurdunuz, 18 falan mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| You did a really good job selling that. | Yutturmak için iyi performans sergilediniz. | Alphas-2 | 2011 | |
| You and I are more alike than what you want to admit. | İtiraf etmek istemesen de birbirimize çok benziyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Guys saddled with jobs they don't particularly want. | Bilhassa istemedikleri görevlere atanmış insanlarız. | Alphas-2 | 2011 | |
| Working with people we can't completely trust. | Tam olarak güvenemeyeceğimiz insanlarla çalışıyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| You can't actually sit there and tell me | Bana iş arkadaşlarının karşı tarafa geçebilme olasılığına... | Alphas-2 | 2011 | |
| You know what, if they didn't before, | Biliyor musun, şu ana kadar yapmadılarsa bile... | Alphas-2 | 2011 | |
| That's a very qualified answer, Agent Harken. | Oldukça uygun bir yanıttı bu, Ajan Harken. | Alphas-2 | 2011 | |
| We're on the verge of making a massive move | Kızıl Bayrak'a karşı ciddi bir girilimde bulunmak üzereyiz. | Alphas-2 | 2011 | |
| And your team has a mole | Ekibinde de tüm bu hareketi riske atabilecek bir köstebek var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Are you telling me you don't want to identify that person? | Köstebeği bulmak istemediğini mi söylüyorsun? | Alphas-2 | 2011 | |
| You're a trained investigator. | Eğitimli bir soruşturma görevlisisin. | Alphas-2 | 2011 | |
| You've got to suspect someone. | Birilerinden şüpheleniyor olmalısın. | Alphas-2 | 2011 | |
| Who's tops on your list? | Listenin başında kim var? | Alphas-2 | 2011 | |
| Mr. Hicks? Ms. Theroux? | Bay Hicks? Bayan Theroux? | Alphas-2 | 2011 | |
| Okay, yeah. | Peki, tamam. | Alphas-2 | 2011 | |
| People in the office say bad things about the government. | Ofistekiler devlet için iyi şeyler söylemiyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| But Nina doesn't mean anything by it. | Ama Nina'nın kastı böyle bir şey değildi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Not that I'm singling out Nina. | Nina'yı işaret ettiğim falan da yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| We all say bad things about the government. | Hepimiz benzer şeyler söylüyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| That's not what I meant either. | Aslında bunu da demek istemedim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Ms. Pirzad. Relax. | Bayan Pirzad. Sakin olun. | Alphas-2 | 2011 | |
| I am relaxed. | Sakinim. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's just...we all worry that, one day, | Yalnızca bir gün siyah giyen adamların bizi bir gün... | Alphas-2 | 2011 | |
| We're afraid of this. | Hepimiz bundan korkuyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Of today. | Bugün itibariyle. | Alphas-2 | 2011 | |
| Ask her if she has a boyfriend yet. | Erkek arkadaşı olup olmadığını sor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Isn't she a little young for you? | Senin için biraz genç değil mi? | Alphas-2 | 2011 | |
| Never mind. | Unut gitsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| There's someone behind the glass. | Camın ardında biri var. | Alphas-2 | 2011 | |
| I wouldn't worry about that. | Boş ver onu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Who's there? I know someone's there. | Kimsin? Orada olduğunu biliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I can hear your heartbeat. | Kalp atışlarını duyabiliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hi, Rachel. It's Eric. | Selam, Rachel. Benim, Eric. | Alphas-2 | 2011 | |
| Eric Letrobe? I know him. | Eric Letrobe? Seni tanıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| We brought him here two years ago. | Onu buraya 2 yıl önce getirmiştik. | Alphas-2 | 2011 | |
| Eric, what are you doing? | Eric, ne yapıyorsun? | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm reading your micro expressions. | Yüz ifadeni okuyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| So far, so good. | Şimdilik her şey yolunda. | Alphas-2 | 2011 | |
| Cley said if I help out, he'll get me out of this dump. | Cley, ona yardım edersem beni bu çöplükten çıkartacağını söyledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| So maybe once I get out, you and I can catch a movie. | Dışarı çıktığımda belki sinemaya falan gideriz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Eric, can you please tell Cley that I'm telling the truth? | Eric, Cley'e doğruyu söylediğimi anlatabilir misin acaba? | Alphas-2 | 2011 | |
| Or maybe go to a show. | Bir gösteriye de gidebiliriz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Les Miz, or The Producers. 'Cause I know a guy. | Les Miz ya da The Producers. Ayarlayacak birisini tanıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Eric, I don't even think those shows are running anymore. | Eric, onların artık gösterimde olduğunu bile sanmıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| If the two are you are done, | Konuşmanız sona erdiyse yürütmem gereken bir soruşturma var. | Alphas-2 | 2011 | |
| More like a witch hunt. | Cadı avı aslında. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's not a witch hunt if one of you is guilty. | Ortada suçlu varsa cadı avı olmaz. | Alphas-2 | 2011 | |
| And one of you is. | Ki biriniz öyle. | Alphas-2 | 2011 | |
| Unless you're wrong. | Şayet yanılmıyorsan. | Alphas-2 | 2011 | |
| And then you're turning friends into enemies. | Dostlarını düşmanın yapmıyorsan. | Alphas-2 | 2011 | |
| What do you want me to tell you? | Sana ne söylememi istiyorsun? | Alphas-2 | 2011 | |
| I I know who the mole is? | Köstebeğin kim olduğunu mu? | Alphas-2 | 2011 | |
| You want me to pick someone at random? | Rasgele birisini mi seçeyim? | Alphas-2 | 2011 | |
| He's handsome. Too handsome. | Yakışıklı. Fazla yakışıklı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Time to change the plan. | Planda değişiklik yapma vakti. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey, Gary. | Gary. | Alphas-2 | 2011 | |
| You okay? No. | İyi misin? Hayır. | Alphas-2 | 2011 | |
| So what's next, huh? What are they gonna do? | Şimdi ne olacak? Ne yapacaklar? | Alphas-2 | 2011 |