Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3673
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'm gonna tell the world what you did | Ne yaptığını bütün dünyaya anlatacağım | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and nothing that you can say can stop me. | ve söyleyeceğin hiçbir şey beni durduramaz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm not here to stop you. Then what? | Buraya seni durdurmaya gelmedim. O zaman ne? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What do you want? 20 minutes right now. | Ne istiyorsun? 20 dakika şu an. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have a meeting. With Isabel Rainey | Bir görüşmem var. NYT'den Isabel Rainey ile. Biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And Ron and Suzanne are flying in today. | Ron ve Suzanne bugün uçuyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's 20 minutes, Odelle. | 20 dakika, Odelle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's in your best interest. Please. | Bu senin yararına olacaktır. Lütfen. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You got ten minutes. There. Now. | On dakikan var. İşte. Şimdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Whatever you have to say is irrelevant. | Ne söylesen bir önemi yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And the fact is, you killed all 12 of my unit. | Aslında, birimimden 12 kişi öldürdün. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 12 brave soldiers. My friends. | 12 cesur asker. Arkadaşlarım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There is no answer for that. You killed them. | Bunun açıklaması yok. Onları öldürdün. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And in six minutes I'm gonna walk to that café | Altı dakika içinde o kafeye gideceğim ve ben hikayemi anlatacağım, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and the whole world is gonna know what you did. | ve bütün dünya ne yaptığını bilecek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I think you're smarter than that. | Daha zeki olduğunu düşünüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, you can tell your story to the New York Times, | Evet, NYT'e, Washington Post'a hikayeni anlatabilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The Washington Post. You can even write a book. | Bir kitap bile yazabilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But what do you think will happen? | Ne olacağını sanıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who do you think will listen? | Seni kim dinleyecek sanıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who do you think will believe you? | Sana kim inanacak sanıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have evidence. Off a terrorist's computer. | Kanıtım var. Bir teröristin bilgisayarı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And bank statements. That can be buried. | Ve banka dekontları. Sahte olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle, do you honestly think that | Odelle, sence gerçekten sadece arkamıza yaslanıp hiçbir şey yapmayacak mıyız? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That your story will be the only version | Ne olduğuna dair senin hikayenin tek bir versiyonu var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There are many questions about you right now. | Şimdi senin hakkında çok soru var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Questions we will answer in one of two ways: | İki şekilde cevap verecektir sorular: | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We will either say Odelle Ballard is a brave hero, | Ya Odelle Ballard cesur br kahramandır, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| a valuable covert operative who was performing a dangerous | bu ülkeye hizmet için çok önemli ve tehlikeli bir görevi yerine getirdi diyeceğiz | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle Ballard is a calculating and brutal traitor | Odelle Ballard hesapsız ve acımasız bir haindir, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| who turned on her unit, conspiring with terrorists | teröristlerle işbirliği yaparak birliğinin ölümüne neden oldu diyeceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The military has now succeeded in capturing her | Ordu şimdi onu yakalamayı başardı | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and will ensure that she spends the rest of her life in prison. | ve hayatının geri kalanını hapiste geçirmesini sağlayacaktır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And that she will never, never... | Ve o asla, bir daha asla evini veya ailesini göremeyecek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How much are they paying you? | Sana ne kadar ödüyorlar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This isn't about money. | Bunun parayla ilgisi yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No? This is about the truth. | Yok mu? Bu bir gerçek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Not the truth we all want so desperately to believe in, | Gerçek değil, biz de çaresizce inanmak istiyoruz, ama gerçek bu aslında. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| People like me face that truth every day | Benim gibi insanlar her gün gerçeklerle yüzyüzeyken | American Odyssey-1 | 2015 | |
| so people like you can live the lie. | senin gibiler yalanlarla yaşıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The lie that life isn't, at its core, | Yalan hayatın kendisi değildir, özünde, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| unforgivingly and profoundly brutal. | aşırı ve son derecede acımasızdır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is the world we live in today. | Bu bugün içinde yaşadığımız dünyadır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Nations have no borders. | Ulusların hiç bir sınırı yoktur. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Our interests are global. | Çıkarlarımız küreseldir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And we're all fighting for world dominance. | Biz dünya hakimiyeti için savaşıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That is why we fight and, yes, we fight brutally. | Bu yüzden, evet, biz acımasızca dövüşüyor, savaşıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, I feel sorry for you. | Eh, senin için üzülüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I mean, this battle of yours is worth more than life itself. | Yani, senin bu savaşa hayatın kendisinden daha değer vermene. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You once considered me a... | Bir keresinde beni bir kızın olarak kabul etmiştin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yo... you don't think I suffered making that decision? | Yo... sence ben acı çekmiyor muyum? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was the most painful moment in my life. | Bu hayatımın en acı anı oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It broke my heart! Then why do it? | Bu benim yüreğimi burktu! O zaman neden yaptın? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So America can win? | Amerika kazansın diye mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who gave you the right to play God? | Tanrı rolünü oynama hakkını sana kim verdi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| To decide who lives and who dies? | Kimin ölüp kimin yaşayacağına karar verme yetkisini kim verdi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Because I didn't vote for you. Nobody did. | Sana oy vermedim çünkü. Kimse vermedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're doing this because you can. | Yapabildiğin için bunu yapıyorsun çünkü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, I'm sorry to hear you feel that way. | Peki, bu şekilde düşünmene üzüldüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Because it means Suzanne will grow up | Çünkü bu Suzanne annesiz büyüyecek demek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's not up to me. | Bana kalmış bir şey değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle, you have the power in your hands | Odelle, o kafeye gitmek senin elinde, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| tell Isabel Rainey you're sorry, | Isabel Rainey'e bunun bir hata olduğunu, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but this has all been a terrible mistake, and go home. | ve üzgün olduğunu söyle, ve evine dön. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And knowing you as I do, | Seni tanıdığım gibi, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I think you'll make the right decision for Suzanne. | Suzanne için doğru kararı vereceğine inanıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You'll go home. | Evine gideceksin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, we good? Yeah, yeah, yeah. We're good. | Hey, iyi miyiz? Evet, Evet, Evet. İyiyiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The meeting's about to start. | Toplantı başlamak üzere. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hang back. I have to talk to Sophia. | Geride kal. Sophia ile konuşmalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Wait, wait, Woah, hang on, hang on. | Bekle, bekle, az bekle, azıcık bekle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I gave it to him. | Onu ona verdim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What? You gave the drive to the Times? | Ne? Sürücüyü NYT'ye mi verdin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter, someone got killed over that. | Peter, bu yüzden biri öldürüldü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Use it and you go to jail. I know. | Onu kullanırlarsa sen de hapse girersin. Biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I can't figure out whether you're a saint or a fool. | Bir aziz misin yoksa bir aptal mı bilemiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't know what I am. A fool, a criminal... | Ne olduğumu bilmiyorum. Bir aptal, bir suçlu... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| maybe I'm just like anybody else trying to do the right thing. | belki de sadece herkes gibi doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter, one thing I know, | Peter, bir şey biliyorum, sen herkes gibi değilsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hold it right there. | Orada durun | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's a private meeting. | Bu özel bir toplantı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need to speak with Sophia. I'm sure you do. | Sophia ile konuşmalıyım. Eminim öyledir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But that's not going to happen. | Ama böyle bir şey olmayacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You think you've won? You couldn't be more wrong. | Kazandığını mı sanıyorsun? Çok fazla yanılıyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I just came from the New York Times. | Sadece NYT'den geliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Everything you've done, the murder, extortion, | Yaptığın her şey, cinayet, gasp, hepsi ortaya çıkacak. Eğer onlar yazarsa. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, they will. | Oh, yazacaklar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Once they get a look at what's on that flash drive. | O sürücüde ne olduğuna bir göz attıktan sonra. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I gave it to them. Whatever you say, Peter. | Ben de onlara verdim. Öyle diyorsan öyledir, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Even if for some reason they don't print it, | Eğer bazı sebeplerden dolayı basmasalar bile, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| they're not gonna ignore her. | onu yok sayamazlar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's awkward to be the last one to know something, | Bir şeyler son bilen kişi olman garip, anlıyorum. Neden söz ediyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| so I sympathize. What are you talking about? | Burda mısın? Evet, evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We are acutely aware that Odelle Ballard | Gerçekten mi? Bu harika bir şey. Odelle Ballard'ın NYT'ye konuşacağının son derece farkındayız, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but I wouldn't be in my position if I didn't know | ama eğer söyleyeceği şeyi tam olarak bilmesem | American Odyssey-1 | 2015 | |
| precisely what she's going to say. | bu konumda olmazdım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She wants her life back. | O hayatını geri istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's choosing to keep her family, | O ailesini korumayı seçiyor, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| not destroy them. | yok etmeyi değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She won't say a word about SOC, | SOC hakkında, teröristler hakkında ya da birliğinin trajik sonu hakkında tek kelime etmiyor. | American Odyssey-1 | 2015 |