• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4708

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
I always stretch before I knock. Kapı çalmadan önce esneme hareketleri yaparım. Kapıyı çalmadan önce daima esneme hareketleri yaparım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Anne, we're going. Anne, biz çıkıyoruz. Anne, biz gidiyoruz. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Hi, Arlen. Hi, Alex. Merhaba, Arlen. Merhaba, Alex. Selam, Arlen. Selam, Alex. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Hi, Anne. Merhaba, Anne. Selam, Anne. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You wear a lot of hats. Yeah. Çok yönlü birisin. Evet. Her işe bakıyorsun. Evet. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Okay, be good for Annie. Okay. Tamam. Annie'ye iyi davran. Tamam. Tamam, Annie'ye uslu ol. Tamam. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Mommy will give you a kiss when she gets home. It won't be too late. Annen seni döndüğünde öpecek. Geç kalmam. Annen döndüğünde sana bir öpücük verecek. Bu, çok geç olmayacak. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You know what to do. No sweets tonight, okay? Just popcorn. Ne yapacağını biliyorsun. Şeker yok bu akşam, tamam mı? Sadece patlamış mısır. Ne yapacağını biliyorsun. Bu akşam tatlı yok, tamam mı? Sadece patlamış mısır. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Call me if you need anything. Use the fruit spray. Bir şeye ihtiyacın olursa ara. Oda kokusunu kullan. Bir şeye ihtiyacın olursa ara beni. Oda parfümünü kullan. Arlen Faber-1 2009 info-icon
There's light bulbs. You're freaking out. Lambalar vardı. Sıyırıyorsun. Aklıma bir şey geldi. Dağılıyorsun. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Can he tell? Anladı mı? Anladı mı? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Not yet. Not yet what? Henüz değil. Ne henüz değil? Henüz değil. Henüz olmayan ne? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Nothing. Yok bir şey. Hiçbir şey. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And there's just a few more things I put down for you... Ve birkaç şeyi daha yazdım senin için... Birkaç şey daha var yalnızca. Senin için yazdım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Just a few. I've done this before. ...bir iki şey. Bunu daha önce de yaptım. Yalnızca birkaç şey. Bunu daha önce de yaptım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I love you, baby. Mm, I love you. Seni seviyorum, bebeğim. Seni seviyorum. Seni seviyorum, bebeğim. Seni seviyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I love you too, mom. I love you. Okay. Ben de seni seviyorum, anne. Seni seviyorum. Tamam. Ben de seni seviyorum, anne. Seni seviyorum. Tamam. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I love you. I love you. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Mwah! Have fun. İyi eğlenceler. Arlen Faber-1 2009 info-icon
The Air Force should be dropping off supplies in the next couple of days. Hava Kuvvetleri önümüzdeki günlerde erzak atmaya gelecekler. Hava kuvvetleri önümüzdeki birkaç gün içinde erzak indirse iyi olur. Arlen Faber-1 2009 info-icon
So see if you can hold on till then. O zamana kadar dayanmaya bakın. Yani, o zamana kadar dayanabilirseniz görüşürüz. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You look beautiful. Çok güzel görünüyorsun. Çok güzel görünüyorsun. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Take me out, Arlen. Beni dışarı çıkar, Arlen. Götür beni, Arlen. Arlen Faber-1 2009 info-icon
This is nice. Burası çok hoş. Burası çok hoş. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I bet this is where you take all your chiropractors. Bahse girerim bütün masözlerini buraya getiriyorsundur. Bahse girerim bütün masözlerini getirdiğin yer burasıdır. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Is it obvious? O kadar belli oluyor mu? O kadar belli mi? Arlen Faber-1 2009 info-icon
So how did you come to be the angel of alignment? Peki, nasıl Hizalama Meleği oldun? Peki, nasıl doğrultma meleği oldun? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Well, I needed to start over. Yeniden başlamam gerekti. Şey, yeni bir başlangıca ihtiyacım vardı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I needed a change. Değişmeye ihtiyacım vardı. Bir değişikliğe ihtiyacım vardı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And I liked the immediacy of it. Ve durumun aciliyeti hoşuma gitti. Ve durumun aciliyeti hoşuma gitti. Arlen Faber-1 2009 info-icon
People walk in, or crawl in, hurt, İnsanlar yürüyerek veya sürünerek geliyor, incinmiş olarak. İnsanlar yürüyerek veya emekleyerek geliyorlar. İncinmiş oluyorlar. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And when they leave they feel better, and I did it. Ve ayrılırlarken daha iyi hissediyorlar, bunu ben yapıyorum. Ve ayrıldıklarında daha iyi hissediyorlar. Bunu ben yapmış oluyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And the legend is born. Oh. Ve bir efsane doğuyor. Ve efsane doğuyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
What good are the gifts we have if we don't share them? Eğer paylaşmazsak yeteneklerimiz neye yarar? Eğer yeteneklerimizi paylaşmayacaksak bunun neresi güzel? Arlen Faber-1 2009 info-icon
I like that we have that in common. Bunun ortak noktamız olması hoşuma gitti. Ortak noktamız olması hoşuma gitti. Arlen Faber-1 2009 info-icon
To a great chiropractor. Harika masöze... Harika bir masöze! Arlen Faber-1 2009 info-icon
To a great... Harika... Harika bir... Arlen Faber-1 2009 info-icon
transcriber of thoughts from outer space. ...gaipten gelen fikirlerin yazıcısına. dış uzaydan gelen düşüncelerin yazarına! Arlen Faber-1 2009 info-icon
Tell me about Alexander. Bana Alexander'dan bahset. Bana Alexander'dan bahset. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Alex. He hates "Alexander". Alex. Alexander denmesinden nefret eder. Alex. "Alexander" denmesinden nefret eder. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Alex. Alex. Alex. Arlen Faber-1 2009 info-icon
He's great. He's a great kid. Harikadır. O harika bir çocuk. O harikadır. O harika bir çocuk. Arlen Faber-1 2009 info-icon
He keeps me together just by being around, you know? Yanımda olması bile dağıtmamı engelliyor, anlıyor musun? Beraberken beni etrafımıza karşı koruyor, anlarsın ya. Arlen Faber-1 2009 info-icon
How often does he see his dad? Babasını ne kadar sık görüyor? Babasını ne kadar sıklıkta görüyor? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Oh, well, Oh, peki. Arlen Faber-1 2009 info-icon
he hasn't seen his father in over three years. Babasını üç yıldır görmedi. Babasını 3 yıldan fazladır görmedi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Alex's dad was one of those guys Alex'in babası şu her zaman harika bir... Alex'in babası, daima yeni bir Arlen Faber-1 2009 info-icon
who always has a great new idea, ...fikri olan adamlardandı... müthiş fikri olan o adamlardan biriydi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
and for a while that was us. ...ve bir süreliğine bu fikir bizdik. Ve bir süre için bu fikir bizdik. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And then one day Ve sonra bir gün... Ve sonra günün birinde, Arlen Faber-1 2009 info-icon
he took Alex to the park ...Alex'i parka götürdü... Alex'i parka götürdü Arlen Faber-1 2009 info-icon
and told him that he had to go away for a little while, ...ona bir süreliğine uzağa gitmesi gerektiğini... ve ona kısa bir süre için uzaklara gitmesi gerektiğini söyledi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
but he would be back in two weeks... two weeks. ...ama iki haftaya döneceğini söylemiş. İki hafta. Ama 2 hafta içinde geri gelecekti. 2 hafta. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And that turned into three years. Ve bu üç yıla dönüştü. Ve o 2 hafta, 3 seneye dönüştü. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Alex was just so little Alex çok küçüktü... Alex çok küçüktü. Arlen Faber-1 2009 info-icon
that I hope he, you know, forgot. ...o yüzden umdum ki o, unutmuştur. o sebeple bilirsin, unuttuğunu umuyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Really, I should have known better. Yani, bilmeliydim. Anlamalıydım. Yani, düşünmeliydim. Akıl etmeliydim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Oh, no. Are you okay? Olamaz! İyi misin? Hayır, olamaz. Sen iyi misin? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Fuck no. Arlen? Kahretsin! Arlen? Yok artık! Arlen? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Don't move. Bir yere ayrılma. Kımıldama. Arlen Faber-1 2009 info-icon
If you don't stop playing that song, Eğer bu şarkıyı çalmayı kesmezsen... Eğer bu şarkıyı çalmayı bırakırsan, Arlen Faber-1 2009 info-icon
I will chew through my wrists. ...bileklerimi çiğneyerek parçalarım. bileklerimin arasında çiğnerim seni. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I guess I was just boring you with stories about my life. Sanırım seni hayat hikâyemle sıkıyordum. Galiba hayatım hakkındaki hikayelerle canını sıktım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
No no no, please. I'm sorry. Hayır, hayır, lütfen. Üzgünüm. Hayır, hayır, hayır. Lütfen. Özür dilerim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
No, this is a nice place and I'm bringing it down. Hayır, burası güzel bir yer ve ben ortamın keyfini kaçırıyorum. Hayır, burası güzel bir yer ve ben buranın keyfini bozuyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
No, I'm listening. Hayır, ben dinliyorum. Hayır, dinliyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
He's listening. O seni dinliyor. O dinliyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
What do you want to hear? You want to hear about Ne duymak istiyorsun? Yapabileceğim her şeyi... Ne duymak istiyorsun? Bunları mı duymak istiyorsun: Arlen Faber-1 2009 info-icon
How I'm so freaked out that I'm not doing everything I can; ...yapmadığımı düşünerek çıldıracak gibi olduğumu duymak ister misin? Yapabileceğim her şeyi yapmadığımı bilerek nasıl sıyıracak gibi olduğumu mu? Arlen Faber-1 2009 info-icon
That I'm so freaked out all the time; Sürekli çıldıracak gibi olduğumu. Sürekli sıyıracak gibi olduğumu mu? Arlen Faber-1 2009 info-icon
That I'm afraid that I'm not doing enough; Elimden geleni yapmamaktan korkuyorum ve bu korku... Yeterince iyi yapmamaktan korktuğumu mu? Arlen Faber-1 2009 info-icon
And that that fear is turning me into somebody I don't want to be ...beni olmak istemediğim birine dönüştürüyor... Ve bu korkunun beni olmak istemediğim birisine dönüştürüyor olmasını mı? Arlen Faber-1 2009 info-icon
and I can't stop it? You have no idea what it's like ...ve buna engel olamıyorum. Sürekli gerilmek nasıl bir şeydir... Ve bunu durduramıyorum. Sürekli gergin olmanın Arlen Faber-1 2009 info-icon
to be pulled all the time... I mean, not by Alex ...tahmin edemezsin. Yani, sadece Alex yüzünden değil... nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Yani, Alex'den dolayı değil sadece. Arlen Faber-1 2009 info-icon
but by this idea that I'm not doing enough; ...ama bu elimden geleni yapmadığım fikri... Ama bu yeterince iyi yapmamak fikrinden dolayı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
That I am not enough. Yetmediğim fikri. Yeterince iyi olmamak fikrinden dolayı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
He knows. O biliyor. O biliyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And he wants you to know Ve senin yeterli ve daha fazlası... Ve senin yeterince iyi ve çok daha fazlan Arlen Faber-1 2009 info-icon
that you are enough and so much more. ...olduğunu bilmeni istiyor. olduğunu bilmeni istiyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You are here so God can experience the world through your eyes, Sen buradasın ki bu sayede Tanrı dünyayı senin gözlerinden görüyor. İyi ki sen buradasın. Bu sayede Tanrı dünyayı senin gözlerinden görebiliyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
see what you see, feel what you feel. Senin gördüğünü görüyor, senin hissettiğini hissediyor. Senin gördüğünü görüyor, senin hissettiğini hissediyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Every day he can't wait Her gün, ne yapacağını görmek... Her gün, ne yapacağını Arlen Faber-1 2009 info-icon
to see what you'll do, ...için sabırsızlanıyor. görmek için sabırsızlanıyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
what makes you laugh, what moves you... Seni güldüren şeyleri, harekete geçiren şeyleri. Seni güldüren ne varsa, seni hareketlendiren ne varsa... Arlen Faber-1 2009 info-icon
He can't wait. Every day through you Sabırsızlanıyor. Her gün, senin aracılığınla... Sabırsızlanıyor. Her gün, senin vasıtanla Arlen Faber-1 2009 info-icon
He falls in love with the world all over again. ...dünyaya tekrar tekrar âşık oluyor. dünyaya yeni baştan aşık oluyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Elizabeth, you are his muse. Elizabeth, sen onun ilham perisisin. Elizabeth, sen onun ilham perisisin. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Oh my God, it's so beautiful. Aman Tanrım. Burası çok güzel! Aman tanrım. Burası çok güzel. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I bet you have some great parties here. Bahse girerim burada harika partiler veriyorsundur. Bahse girerim ki burada büyük partiler veriyorsundur. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Oh, no one has been in here for five years. Hayır, buraya beş yıldır kimse gelmedi. Buraya 5 yıldır hiç kimse gelmemişti. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Five years? Beş yıl mı? 5 yıl mı? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Since my father died. Babam öldüğünden beri. Babam öldüğünden beri. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Oh, I'm sorry. Üzgünüm. Üzgünüm. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Don't touch that. Dokunma ona! Dokunma ona. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I won't. Dokunmam. Dokunmam. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Hey, I want to show you something. Sana bir şey göstermek istiyorum. Hey, sana bir şey göstermek istiyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
This is my office. Burası benim çalışma odam. Burası benim ofisim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I know. I saw the sign. Biliyorum, işareti gördüm. Biliyorum. Yazıyı gördüm. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Why are there signs everywhere? Neden her yerde işaretler var? Neden her yerde yazılar var? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Because my dad had Alzheimer's Çünkü babamın Alzheimer’i vardı... Çünkü babam Alzheimer hastasıydı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4703
  • 4704
  • 4705
  • 4706
  • 4707
  • 4708
  • 4709
  • 4710
  • 4711
  • 4712
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim