Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4809
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Let...Him...Go! | Onu...bırak...gitsin! | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't say it. | Söyleyeyim deme. Peki. | Arrow-1 | 2012 | |
| Then let's talk about Helena. | O halde Helena'dan bahsedelim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, if you didn't still have feelings | Oliver, eğer bu kıza karşı hâlâ bir şeyler hissetmeseydin... | Arrow-1 | 2012 | |
| So what do you want me to do? | Peki ne yapmamı istiyorsun? Onu öldürmemi mi istiyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| I think you would have a long time ago | Sanırım bir süper fotomodel yerine bana benziyor olsaydı onu çoktan öldürmüştün. | Arrow-1 | 2012 | |
| She's a stone cold killer, Oliver. | O soğukkanlı bir katil Oliver. O kötü biri değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| She's been lost since her father killed her fiancé in cold blood. | Babası nişanlısını soğukkanlılıkla öldürdüğünden beri kendini kaybetti. | Arrow-1 | 2012 | |
| And are you going to sit there | Ve sen de orada oturup... | Arrow-1 | 2012 | |
| What would you do? Hmm? | Sen ne yapardın, ha? | Arrow-1 | 2012 | |
| If Floyd Lawton was standing right there? | Eğer Floyd Lawton hemen orada dikiliyor olsaydı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Nothing that will involve blackmailing you | Sana onu avlaman için şantaj yapmayı içeren hiçbir şey yapmazdım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ok? I can't kill her. | Tamam mı? Onu öldüremem. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I can't take her to the police | Ayrıca onu polise götürüp bunları açığa çıkarmasını da göze alamam. | Arrow-1 | 2012 | |
| But at least, if I'm involved, | Ama işe karışacak olursam, en azından onu frenleyebilirim, tamam mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| I can minimize the collateral damage. | Dolaylı zararları en aza indirebilirim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Sorry, am I... interrupting something? | Affedersiniz, bir şey mi bölüyorum? | Arrow-1 | 2012 | |
| We were just... talking about you. | Biz...senin hakkında konuşuyorduk sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| And here I thought you didn't care much for me. | Ve ben de burada durmuş beni pek umursamadığını düşünüyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Still don't. | Hâlâ umursamıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I haven't been able to locate the safe house | FBI'ın babanı tuttuğu güvenli evi bulmayı başaramadım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can help with that. | O konuda yardım edebilirim. FBI'ın güvenlik sistemine sızmak için can atıyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Get out. Get out. | Çık dışarı. Çık dışarı. Bu özel bir mesele Felicity. | Arrow-1 | 2012 | |
| How many girlfriends do you have, exactly? | Tam olarak kaç kız arkadaşın var? | Arrow-1 | 2012 | |
| What we do know is that the Marshall service | Şu anda bildiğimiz şey, Şerif bürosunun babanı bu gece... | Arrow-1 | 2012 | |
| at the Justice Department tonight. | ...Adalet Bakanlığındaki bir duruşmaya götüreceği. | Arrow-1 | 2012 | |
| And one of them's a decoy. Well, it's a good thing | Ve bunlardan biri yem. Neyse ki iki kişiyiz o halde. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's not too late to call this off. | Bunu iptal etmek için çok geç değil. Bence beni bundan daha iyi tanıyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't take prisoners. | Ben esir almam. | Arrow-1 | 2012 | |
| I found an intruder while I was circling the perimeter. | Çevreyi devriye gezerken bir kaçak buldum. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's Wilson. | Bu Wilson. | Arrow-1 | 2012 | |
| You killed a few of my friends, you son of a bitch. | Arkadaşlarımdan birkaçını öldürdün seni orospu çocuğu. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I'm going to kill a few more. | Ve birkaç tanesini daha öldüreceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'll talk to one of our lawyers | Avukatlarımdan biriyle konuşup seni hemen aratırım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Cut yourself shaving? | Tıraş olurken kendini mi kestin? | Arrow-1 | 2012 | |
| You got a minute? | Bir dakikan var mı? Elbette. | Arrow-1 | 2012 | |
| How was Roy's first day? | Roy'un ilk günü nasıldı? Çocuk hiç görünmedi. | Arrow-1 | 2012 | |
| I just, uh, I came by to apologize for last night. | Ben geçen gece için özür dilemek için uğradım sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| Instead of an apology, | Özür yerine neden gerçeği denemiyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| You can start with your wrist. | Bileğinle başlayabilirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| I got into a fight with a blender at the club. | Kulüpte bir mikserle kavgaya tutuştum. | Arrow-1 | 2012 | |
| It was stupid. | Aptalcaydı. Gerçeği istedim sanıyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I know something's up. | Bir şey olduğunu biliyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Why won't you tell me what's going on? | Neden bana neler olduğunu söylemiyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| Because I can't. | Çünkü söyleyemem. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can't tell you that, either. I wish that I could. | Sana bunu da söyleyemem. Keşke söyleyebilseydim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Laurel, I'm sorry. | Laurel, üzgünüm. Ben de öyle. | Arrow-1 | 2012 | |
| I really need you right now, Tommy. | Şu anda sana gerçekten ihtiyacım var Tommy. | Arrow-1 | 2012 | |
| My mother shows up saying my dead sister is still alive, | Annem, kız kardeşimin hâlâ yaşadığını söyleyerek çıkageldi... | Arrow-1 | 2012 | |
| and my father is furious with me that I'm even listening to her. | ...ve babam sırf onu dinlediğim için bile bana ateş püskürüyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I don't know who to believe. | Ben ise kime inanacağımı bilemiyorum. Dağıldığımı hissediyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm still here for you. No. | Ben hâlâ yanındayım. Hayır. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're not. You're a million miles away, | Değilsin. Milyonlarca km uzaktasın... | Arrow-1 | 2012 | |
| and the worst part is, I don't even know why. | ...ve en kötüsü, nedenini bile bilmiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Wow. Stalker much? | Vay canına. Bu kadar ısrar? | Arrow-1 | 2012 | |
| You didn't show up for the job I got you. | Sana bulduğum işe gitmedin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, I had second thoughts about parking | Evet, ağabeyinin Bentley'ini park etme konusunu tekrar düşündüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| What, being a valet is beneath you? | Ne, vale olmak şanına yakışmıyor mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| No, but accepting charity from some rich girl is. | Hayır, zengin bir kızdan iyilik kabul etmek yakışmıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Why are you so obsessed | Neden param olduğuna kafayı bu kadar taktın? | Arrow-1 | 2012 | |
| with the fact that I have money? | Hadi. Hadi. | Arrow-1 | 2012 | |
| You know, money isn't everything. | Biliyor musun, para her şey demek değil. Parası olan biri gibi konuştun. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now, uh, if you'll excuse me, | Şimdi müsaade edersen suç hayatıma dönmem gerekiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| I need to get back to my life of crime. | Ona neden Kont dediklerini biliyor musun? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yo, can you help me out? Think I'm lost. | Hey, yardım edebilir misin? Sanırım kayboldum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where's downtown at? I I I don't know. | Şehir merkezi ne tarafta? Bil...bilmiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe you can give us some directions. | Belki bize yön tarifi verebilirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Or better yet, some money | Ya da daha da iyisi biraz para... | Arrow-1 | 2012 | |
| You're bleeding! | Kanıyorsun! | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, that's what happens when you get stabbed. | Evet, bıçaklandığında böyle oluyor işte. | Arrow-1 | 2012 | |
| Just your father. | Sadece baban. | Arrow-1 | 2012 | |
| Anyone else gets hurt and I'll put an arrow in you. | Başka herhangi biri yaralanacak olursa, sana bir ok saplarım. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's sweet. | Bu çok hoş. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now I know how you charmed your cop girlfriend. | Artık polis kız arkadaşını nasıl büyülediğini biliyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Give me Frank Bertinelli. | Frank Bertinelli'yi ver bana. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your father's not in the van. | Baban araçta değil... | Arrow-1 | 2012 | |
| But he sends his regards. | ...ama sana saygılarını gönderdi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where's the Hood? | Başlıklı nerede? Helena Bertinelli. | Arrow-1 | 2012 | |
| You have the right to remain silent. | Sessiz kalma hakkın var. 55. Cadde ile Alfred'de. Birkaç barikat vardı da. 55. Cadde ile Alfred'de. Birkaç barikat vardı da. Git buradan! | Arrow-1 | 2012 | |
| Anything you say can and will be held | Söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde kanıt olarak kullanılabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| You have the right to an attorney. | Avukat tutma hakkına sahipsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| You are quite the hunter, Ms. Bertinelli. | Oldukça iyi bir avcısın Bayan Bertinelli. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, I guess I should make that "Huntress." | Sanırım "Kadın Avcı" demem gerekir. | Arrow-1 | 2012 | |
| You've been systemically taking down | Babanın suç örgütündeki herkesi sistematik olarak öldürüyordun. | Arrow-1 | 2012 | |
| When Gus Sabatoni turned up dead, | Gus Sabatoni ölü olarak bulunduğunda... | Arrow-1 | 2012 | |
| we knew it was just a matter of time | ...senin ihtiyarı öldürmeye kalkışmanın an meselesi olduğunu biliyorduk. | Arrow-1 | 2012 | |
| Do you want to tell us why? | Bize nedenini söylemek ister misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Not particularly. You should reconsider. | Pek sayılmaz. Bunu düşünsen iyi olur. | Arrow-1 | 2012 | |
| We got you, but the vigilante got away | Seni yakaladık ama Seçkin Müdahale Timi... | Arrow-1 | 2012 | |
| before E.S.U. could move on him. | ...onun peşine düşemeden kanunsuz kaçmayı başardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| You know who he is. Who he really is. | Onun kim olduğunu biliyorsun. Gerçekte kim olduğunu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't you? | Öyle değil mi? Bayan Bertinelli... | Arrow-1 | 2012 | |
| you're going away for all day, | ...müebbede gidiyorsun, bunu değiştiremeyiz. | Arrow-1 | 2012 | |
| But things can be better. | Ama işler daha iyiye gidebilir. Ya da daha kötüye gidebilirler. | Arrow-1 | 2012 | |
| You tell me his name, I will do everything I can | Bize onun adını söyle, ben de daha iyi hale getirmek için elimden geleni yapayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're dating him now, right? | Şu anda onunla çıkıyorsun, değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| I saw you at the opening of his club last night. | Dün gece seni onun kulübünün açılışında gördüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did he mention that we used to be lovers? | Sana eskiden sevgili olduğumuzdan bahsetti mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| We want to know about the Hood, not Oliver Queen. | Başlıklı hakkında bilgi istiyoruz, Oliver Queen hakkında değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Let me let you in on a little secret | İzninle sana küçük bir sır vereyim... | Arrow-1 | 2012 |