Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4887
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| and bow and scrape to Kumaki. | ...kaldığını görmek benim için yeterliydi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| But you had to go and rob the bank just to save your career. | Ama sen ileri gittin ve kariyerini kurtarmak için bankayı soydun. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| That's why I let on that I recognized you: | Bu yüzden seni tanıdığımı anlamana izin verdim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| To stop you from doing something crazy. | Çılgınca bir şey yapmadan önce seni durdurmak için. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| And in return you humiliated me, you piece of shit! | Ama karşılığında beni aşağıladın, adi herif! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You know... I could turn you in for murder. | Biliyor musun... Seni cinayetten tutuklatabilirim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I followed you to byobudani this morning. | Bu sabah seni Byobudani'ye kadar takip ettim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I meant to step in and clear things up at the right moment. | Niyetim doğru zamanda ortaya çıkıp her şeyi açıklamaktı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I rushed to get there, but I was too late. | Aceleyle oraya gittim ama çok geç kalmıştım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I feel sorry for poor Kumaki. | Zavallı Kumaki için üzülüyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| How much do you want? | Ne kadar istiyorsun? Ne? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Or a promotion to section chief, division chief... | Ya da kısım şefliği, bölüm şefliğine atama... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Please, Nakaike. | Lütfen, Nakaike. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'm begging you. | Sana yalvarıyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Please don't tell anyone. | Lütfen kimseye söyleme. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I've finally beat you! | Sonunda seni alt edebildim! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I've waited ten years for this. | Bunun için on yıldır bekliyordum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I've watched you strut arrogantly around the office... | Ofiste kibirli, burnu havada dolanmanı izledim... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| And thought of nothing but how I might crush you. | ...ve bu zaman boyunca seni alt etmekten başka hiçbir şey düşünmedim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Everyone insulted me. | Herkes beni aşağıladı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I warmed your sake in the back room | Sen geyşa kızlarıyla sarhoş olurken... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| while you got drunk with geisha girls. | ...arka odada senin için sake ısıttım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You bastard! You pretended we were friends, | Seni adi herif! Arkadaşmışız gibi davrandın... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| but deep down you mocked and despised me. | ...ama gerçekte benimle dalga geçtin, küçümsedin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You stole Kumiko and defiled Yukie. | Kumiko'yu çaldın ve Yukie'yi kirlettin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'm sorry, Nakaike. | Özür dilerim, Nakaike. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll do anything to make amends. | Telafi etmek için her şeyi yaparım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Just don't enough! | Sadece sakın... Yeter! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Nakaike! | Nakaike! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| This is Nakaike speaking. | Benim Nakaike. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| One cup of hot coffee, if you don't mind. | Zahmet olmazsa bir fincan sıcak kahve getirin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Don't worry about that. | O konu için endişelenme. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Just charge it to the assistant manager. | Sadece müdür yardımcısının hesabına yaz. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Oh, one more thing. | Bir şey daha... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What about the assistant manager's car to the station? | Müdür yardımcısını istasyona götürecek araba ne durumda? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Three o'clock? Good. | Saat üçte mi? Güzel. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| The train leaves at 3:30. Make sure the car's on time. | Tren 3:30'da kalkacak. Araba zamanında hazır olsun. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Go in good health. | Esenle git. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I won't be seeing you off. Better that way, no? | Seni uğurlamaya gelmeyeceğim. Böylesi daha iyi olur, değil mi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| This whole thing... | Bütün olanları... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You'll keep it a secret? | Sır olarak mı saklayacaksın? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Thank you. I'm so grateful. | Teşekkür ederim. Çok minnettarım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll be forever in your debt. | Sonsuza kadar sana borçlu kalacağım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Body found in byobudani | Byobudani'de bir ceset bulundu. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Darling, father says our new house has a large garden. | Hayatım, babam yeni evimizin büyük bir bahçesi olduğunu söyledi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Did it plunge over the cliff? | Uçurumdan mı düştü? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He says I should plant a rose garden. | Gül bahçesi yetiştirmem gerektiğini söylüyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He's worried you'll have little time for me. | Bana az zaman ayıracağından endişeli. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| After all, you'll have to be head of the bank when he retires. | Ne de olsa, babam emekli olduktan sonra bankanın başına sen geçeceksin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You're awful, just grunting like that. | Berbat durumdasın, sadece hamurdanıyorsun. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I won't overwork myself. | Fazla çalışmak istemiyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Are you Mr. Takita? | Siz Bay Takita mısınız? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Miyazaki, from the bank's head office. | Bankanın ana şubesinden Miyazaki. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll be escorting you to your destination. | Gideceğiniz yere kadar size eşlik edeceğim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Ah... is that right? | Öyle mi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| If you need anything, I'm in economy class. | Bir şeye ihtiyacınız olursa ekonomi sınıfında olacağım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What is it? Nothing. | Ne oldu? Yok bir şey. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He just reminds me of Nakaike. Nakaike? | Sadece bana Nakaike'yi anımsattı. Nakaike'yi mi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He's doing the same job. | O da aynı işi yapıyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I feel bad for him. He'll be stuck in that job forever. | Onun için üzülüyorum. Sonsuza kadar o işte kalacak. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's the only kind of work that type can handle. | Onun gibi biri sadece bu tür bir işin altından kalkabilir. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Mr. Takita? | Bay Takita? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| A man is waiting for you in economy class. | Bir beyefendi sizi ekonomi sınıfında bekliyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What was that fellow's name? | O adamın ismi neydi? Miyazaki. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What a nuisance, summoning me like this. | Beni böyle çağırması ne kadar rahatsız edici. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's this way, sir. | Bu taraftan efendim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| That gentleman. | Şu beyefendi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Figure out why I didn't see you off? | Neden uğurlamaya gelmediğimi anladın mı? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| From now on | Şu andan itibaren... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll be following you wherever you go. | ...nereye gidersen git, peşinden geleceğim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Just what are you up to? | Ne yapmaya çalışıyorsun? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I was going to ask you the same thing. | Bende aynı şeyi sana sormak üzereydim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| But let's get one thing straight: | Ama bir şeyi açıklığa kavuşturalım; Bundan sonra dizginler benim elimde. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What about the bank? | Bankaya ne oldu? İşten ayrıldım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll do better having you look after me. | Sen benimle ilgilendiğin zaman daha iyisini yapacağım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Go on. Sit down. | Haydi, otur. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Can I get a cigarette? | Bir tane sigara alabilir miyim? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| And a light? | Ateş? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Ifs still lit. | Hala yanıyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Niigata police | Niigata Polisi | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Radishes are genius. | Turplar çok özelliklidir. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| How about potatoes? | Peki ya patatesler? | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| With potatoes, it's up to the cook. | Patates, aşçısına bağlı. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Radishes you can simmer or grill. | Turpları haşlayabilirsin, ızgara yapabilirsin. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| They're even delicious raw | Hatta çiğken bile çok lezzetlidir. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| You don't grill radishes. | Turpun ızgarası olmaz. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Sure, you do. | Tabii ki olur. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| If you simmer and then grill it, it loses its tartness. | Eğer, önce haşlar sonra ızgara yaparsan, sertliğini yitirir. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Then you mix it with carrots and sauté with sesame oil. 1 | O yüzden havuçla karıştırır, susam yağında hafifçe sotelersin. 1 | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Sesame oil, right. | Susam yağı, tamam. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Better write it down. You'll forget. | Yazsan iyi olur. Yoksa unutacaksın. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| No need, I'll never cook it. | Hiç gerek yok, nasılsa pişirmeyeceğim. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| My husband grew up on fast food He'll eat anything. | Benim kocam fast food'la büyümüş. Ne bulsa yer. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Then, why'd you ask? | O zaman neden soruyorsun? | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| I thought you might want to talk, Mom. | Konuşmak istersin diye düşündüm, anne. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| In that case, move your hands, not your mouth. | Öyleyse, ağzın değil, ellerin çalışsın. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| It's nearly lunchtime. | Neredeyse yemek vakti geldi. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Can you go buy some low fat milk at the store? | Baba, marketten biraz az yağlı süt alır mısın? | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Daddy... | Baba!.. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 | |
| Ouch He can at least buy milk. | En azından süt alabilir. | Aruitemo aruitemo-1 | 2008 |