Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4883
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| That was careless, pops. | Çok dikkatsizsin moruk. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Soliciting's strictly forbidden. | Para teklif etmek kesinlikle yasak. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| If you're not here on business, please leave at once. | İş için burada değilsen lütfen burayı terk et. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Otherwise I'll call for help. | Yoksa yardım çağıracağım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| The assistant manager? | Müdür yardımcısını mı? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You know him? | Tanıyor musun onu? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Know him? Yeah, I know him. | Tanımak mı? Evet tanıyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He's at his farewell party. | Kendisinin veda partisinde şu anda. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He's been promoted to the head office. | Ana merkeze terfi etti de. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Farewell party? | Veda partisi ha? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| As I mentioned earlier, our own Kyosuke Takita | Daha öncede bahsettiğim gibi... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| His track record and abilities | Onun başarısı ve yetenekleri... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| fully justify his promotion to division chief | ...böyle genç bir yaşta kendisine bu derecede yükselme fırsatı vermiştir. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| His career is racing toward a dazzling future, | Kariyeri geleceğe doğru başarılı şekilde ilerliyor... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| like a Soviet rocket hurtling toward the moon. | ...aynı Sovyet roketlerinin aya yükselmesi gibi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Of this we are all certain. | Bundan hiç şüphemiz yoktur. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Come now, Mr. Nakaike, not again. | Hadi Bay Nakaike, tekrar olmaz. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Leave that to us. | Onu bizim için bırakın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Please return to the party. | Lütfen partiye dönün. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| No way. It's my job to make sure you don't water down the sake. | Yok artık. Benim işim sake'e su katıp katılmadığından emin olmak. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You're too old to be back here heating the sake. | Buraya gelip sake ısıtmak için çok yaşlısın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I was just joking. | Şaka ediyordum. Buraya geldiğimde kendimi rahat hissediyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| This one should be ready. | Şu hazır olmuş olmalı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| See what I mean? | Ne dediğimi duymadın mı? Çok beceriksizsin gerçekten. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's so annoying. | Seni uyarmıştım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What is? | Ne oldu? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Isn't it obvious? | Belli değil mi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Mr. Takita's almost on the board of directors. | Bay Takita neredeyse yönetim kurulu başkanı olacak. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Aren't you even a little bitter? | Azıcık dahi olsa içinde öfke yok mu? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He married the president's daughter. Of course he'll be on the board. | Başkanın kızıyla evlendi. Tabii ki yönetim kurulunda olacak. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Where's your ambition? | Hani nerede bu tutkun? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You and Takita have been good friends | Sen ve Takita çocuk gibi oynadığın zamanlardan beridir... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| ever since you played together as little boys. | ...çok iyi arkadaşsınız. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He's almost a director, while you'll be a nobody forever. | O müdür seviyesine geldi sense hiçbir baltaya sap olmadın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Not every bank employee can be a director. | Her banka çalışanı müdür olamaz. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He has a university degree. | Onun üniversite diploması var. Bense sadece ortaokul mezunuyum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| All this was a foregone conclusion. | Önceden kestirilebilir sonuçlar bunlar. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| But it's holding your sister back as well. | Bu kız kardeşinin de ilerlemesine engel oluyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What's that, madam? | Ne oldu hanımefendi? Hakkımda mı konuşuyordunuz? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Shouldn't you be out there? | Dışarıda olman gerekmiyor muydu? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Listening to how “upright and conscientious†Takita is? | Takita'nın nasıl namuslu ve çalışkan olduğunu duydun mu? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I don't need to hear that crap. | Tüm o saçmalıkları dinlemek zorunda değilim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Let him go to Niigata or wherever it is. | Bırak Niigata'ya mı gidiyor, başka bir yere mi gidiyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Then my brother won't feel so inferior by comparison. | Kardeşim karşılaştırılmaktan zerre küçümsenme hissetmez. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| And neither will I. | Ben de öyleyim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Let's have a toast: Good riddance to Takita. | Hadi tost yiyelim. Şükürler olsun Takita! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Sake brings out the worst in you. Madam, I'll leave the rest to you. | Fazla sake içme, çarpar seni. Geri kalanını size bırakayım hanımefendi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Running away? Wait! | Gidiyor musun? Beklesene! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'm the one most upset by your leaving. | Gitmene en çok üzülenlerden biriyim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You really ran everything. I've just been a figurehead. | Her şeyi çekip çeviriyordun. Bense göstermelik bir kişiydim sadece. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Not at all. | Olur mu öyle şey? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Your guidance saved my neck many times. | Tavsiyelerin pek çok kez beni kurtardı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| But even if it's flattery, it's nice to hear. | Pohpohlama da olsa bu, duymak güzel. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Hey, Nakaike, get yourself over here. | Hey Nakaike, gelsene bakayım şöyle. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Actually, sir, I was warming the sake. | Şey efendim, sake ısıtıyordum. Sake mi ısıtıyordun? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| General clerk isn't an easy job. | Satış elemanı kolay bir iş değildir. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Let's really drink up tonight. | Hadi bu gece içelim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Thank you, Mr. Takita. Congratulations... | Sağ olun Bay Takita. Tebrik ederim... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Oh, stop it. | Tamam tamam. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Tonight we drink hard together, like in the old days. | Bu gece birlikte içelim, aynı eski günlerdeki gibi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Allow me to return the favor, sir. | Teklifinizi kabul edemeyeceğim efendim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Didn't he just say he wanted to drink like old friends? | Eski günlerdeki gibi içmek istediğini söyledi duymadın mı? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Don't be so self effacing. | Ağırbaşlı olmanın sırası değil. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Your lack of confidence is holding you back! | İtimadın seni geriye götürüyor! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Sir, Nakaike's always been a bit stiff. | Efendim, Nakaike hantal bağlı birisidir. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I hate to call him “slow, †but I actually like that about him. | Ona böyle demek zorunda kalmaktan nefret ediyorum ama onu gerçekten seviyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Mr. Takita... | Bay Takita... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Sir, he's really a great guy. | Efendim, kedisi gerçekten iyi birisidir. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Please take good care of him when I'm gone. | Gittiğim zaman lütfen kendisiyle ilgilenin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I hope you appreciate Mr. Takita's sentiments 1 | Umarım Takita'nın düşüncelerinin farkındasındır. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| A call for you. A Mr. Kumaki. | Sizin için bir telefon var. Arayan Bay Kumaki. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Kumaki? Never heard of him. | Kumaki mi? Tanıdık gelmiyor. Ayrıldığımı söylersin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Do that favorite dance of yours. | En çok beğendiğin dansı yapsana. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll get out here. Thanks for everything. | Gidiyorum. Her için teşekkür ederim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'd come in to say hello to your wife, but it's late. | Gelip karınıza da merhaba demek isterdim ama saat geç oldu. 1 | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll see her tomorrow at the station. | Yarın tren istasyonunda görürüm artık. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Mr. Takita. | Bay Takita. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| How could you put up with that? | Bu şekilde olmasına nasıl izin verirsin? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| They made you sit before him like a servant. | Bir hizmetçi gibi seni çağırdılar. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Where's your dignity? | Saygınlığın nerede kaldı? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Don't say that. Kyosuke did his best for me. | Öyle söyleme. Kyosuke benim için elinden geleni yaptı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I ruined my own chances. | Kendi şansımı kendim teptim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| How naive can you be? | Nasıl böyle saf olabilirsin? Senin gibi bir salağa oyun oynadı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You've always been second fiddle. You just don't get it. | Her zaman ikinci sınıf bir insan oldun. Anlamıyorsun! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Yukie, what's the point of getting so angry? | Yukie, neye bu kadar çok sinirlendin? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You're right. He's leaving... | Haklısın. Gidiyor artık... Bize onca yaptıklarından sonra. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Just forget it. | Unut gitsin. Unutamam. İçinde zerre mahcup olma durumu yok mu? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You were spineless and let him do whatever he wanted. | Korkağın tekiydin ve ne istediyse yaptın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He stole Kumiko from you. | Elinden Kumiko'yu çaldı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I was never a match for him... | Hiçbir zaman onun gibi olamadım... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| In school or with Kumiko. | Ne okul için ne de Kumiko için. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He used you to get to Kumiko | Kumiko elde etmek için seni, daha sonra avantajları için onu kullandı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Without her, he'd be like you just another clerk. | Onsuz hiçbir işe yaramaz, aynı senin gibi sıradan bir memur olur. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Don't you realize it could've been your celebration tonight? | Bu gecenin senin kutlama gecen olacağının hiç mi farkında olmadın? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| That's enough! Don't let madam hear you. | Yeter artık! Şimdi hanımefendi filan duyacak. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Why not? | Neden duymasın? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I want to show the world who that calculating bastard really is! | Pezevenklere dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek istiyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| All right, I get it. Let's go home. | Tamam yeter bu kadar. Hadi eve gidelim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You just don't understand! | Hiçbir şey anlamıyorsun! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You've ruined us! You're too trusting! | Bizi mahvettin! Çok çabuk kanıyorsun her şeye. | Aru kyouhaku-1 | 1960 |