Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 964
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Ade will kill me. | Ade beni öldürür. | 90210-1 | 2008 | |
| Actually,she already wants to kill me,but what the hell. | Aslında, beni öldürmeyi zaten istiyor, ama her neyse. | 90210-1 | 2008 | |
| No,man.She's wrong. | Hayır, dostum. Yanılıyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Naomi told me to leave her alone. | Naomi onu rahat bırakmamı söyledi. | 90210-1 | 2008 | |
| Come on,you know girls never really say what they mean. | Hadi ama, kızlar hiçbir zaman gerçekten düşündüklerini söylemezler. | 90210-1 | 2008 | |
| They're always,like,double,riple talking. | Devamlı ikili, üçlü konuşurlar. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah,they're not dudes. | Evet dostum, aynen öyle. | 90210-1 | 2008 | |
| You know,we're very straightforward. | Biliyorsun, biz dümdüz söyleriz. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah. Amen. | Evet. Amen. | 90210-1 | 2008 | |
| I mean,girls,they're all,like,"hey,yeah,babe "do you want japanese or chinese food? | Yani diyorum ki kızlar sürekli "japon yemeği mi istersin çin yemeği mi" diye sorar | 90210-1 | 2008 | |
| 'Cause,you know,I really don't care? | Çünkü biliyorsun benim için farketmez. | 90210-1 | 2008 | |
| And then,you're,like,"yeah,let's get me japanese," | Sonra sen "Japon yemeği alalım" dediğinde | 90210-1 | 2008 | |
| and then,they're pissed,'cause they wanted chinese. | kızarlar. Çünkü onlar Çin yemeği istiyorlardır. | 90210-1 | 2008 | |
| Why they didn't just say chinese dude,I'll... | Neden sadece Çin yemeği istiyorum demezler, dostum? | 90210-1 | 2008 | |
| I'll never know. | Hiçbir zaman bilemeyeceğim. | 90210-1 | 2008 | |
| So,if naomi says she wants me to leave her alone... | O zaman, Naomi beni rahat bırak diyorsa, aslında... | 90210-1 | 2008 | |
| she wants some chinese food,kid. | Biraz Çin yemeği istiyor demektir, oğlum. | 90210-1 | 2008 | |
| I mean,she wants you to try harder. | Yani, daha fazla uğraşmanı istiyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Chinese food? | Çin yemeği? | 90210-1 | 2008 | |
| Chinese food. | Çin yemeği. | 90210-1 | 2008 | |
| Silver,are you okay? | Silver, iyi misin? | 90210-1 | 2008 | |
| come on. | Haydi kalk. | 90210-1 | 2008 | |
| Let's go,all right? | Gidelim, tamam mı? | 90210-1 | 2008 | |
| Come on,come on,silver. | Haydi, Haydi, Silver. | 90210-1 | 2008 | |
| Come on,come on.it's okay. | Haydi, Haydi. Geçti. | 90210-1 | 2008 | |
| Ade. | Ade. | 90210-1 | 2008 | |
| Stay.I'll take her home. | Sen kal. Ben onu eve götürürüm. | 90210-1 | 2008 | |
| Can I talk to you for a second? | Seninle biraz konuşabilir miyiz? | 90210-1 | 2008 | |
| Look,uh,I was a jerk. | Bak, uh, eşeklik ettim. | 90210-1 | 2008 | |
| I ambushed teddy because he was your ex. | Teddy'i senin eski erkek arkadaşın olduğu için tuzağa düşürdüm. | 90210-1 | 2008 | |
| And it was a stupid way to handle it. | Ve bu aptalca bir yöntemdi. | 90210-1 | 2008 | |
| I should have just been up front and told you | Karşına dikilip ikinizin arkadaş olmanızı istemediğimi... | 90210-1 | 2008 | |
| that I didn't want the two of you to be friends. | yüzüne söylemem lazımdı. | 90210-1 | 2008 | |
| That's your apology? | Özrün bu mu? | 90210-1 | 2008 | |
| I I said I acted like a jerk. | Aptal gibi davrandığımı söyledim. | 90210-1 | 2008 | |
| Then why are you still acting like one? | O zaman niye hala öyle davranıyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| I'm not.I'm just being honest with you. | Öyle davranmıyorum. Sadece sana karşı dürüst oluyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| What's the big deal? | Ne var bunda? | 90210-1 | 2008 | |
| It's not like the two of you talked the past few years? | İkinizin geçtiğimiz birkaç sene hakkında konuşmanız gibi değil bu? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah,well,we go to tool schnow. | Evet, güzel, şu anda aynı okula gidiyoruz. | 90210-1 | 2008 | |
| I I know.And you could say... | Biliyorum. Ona... | 90210-1 | 2008 | |
| you could say "hey" or whatever... | Ona selam verebilirsin. | 90210-1 | 2008 | |
| oh,thank you.Thanks. | Oh, teşekkür ederim. Sağol. | 90210-1 | 2008 | |
| Ade,it's not like he's some random dude. | Ade, O herhangi bir erkek değil. | 90210-1 | 2008 | |
| He's he's the guy you lost your virginity to. | O, O senin bekaretini alan adam. | 90210-1 | 2008 | |
| I think it's only fair for me to ask y | Bence doğru olan onunla konuşmamanın... | 90210-1 | 2008 | |
| not to talk to him if it makes me uncomfortable. | Beni daha rahat hissettirip, hissettirmeyeceğini sorman. | 90210-1 | 2008 | |
| You know what makes me uncomfortable? | Beni rahatsız eden ne biliyor musun? | 90210-1 | 2008 | |
| The fact that you can't trust me. | Bana güvenmediğin gerceği. | 90210-1 | 2008 | |
| Could could you... | Dinler mi... | 90210-1 | 2008 | |
| ade,wait. | Ade, bekle. | 90210-1 | 2008 | |
| I gotta talk to naomi. | Naomi ile konuşmalıyım. | 90210-1 | 2008 | |
| She's not here. | Burada değil. | 90210-1 | 2008 | |
| That's her car. | Bu onun arabası. | 90210-1 | 2008 | |
| Aren't you the little detective. | Küçük dedektifimiz iş başında? | 90210-1 | 2008 | |
| Listen,why don'you give me a message and I will be sure to pass it on. | Dinle, neden mesajını bana söylemiyorsun, ona ileteceğimden emin olabilirsin. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah,whatever. | Neyse. | 90210-1 | 2008 | |
| I'll just talk to her at school. | Onunla okulda konuşurum. | 90210-1 | 2008 | |
| Just what are you planning on talking to her about? | Onunla ne konuşmayı planlıyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| I didn't want to tell naomi what happened between us | Aramızda geçenleri Naomi'ye anlatmak istemiyordum. | 90210-1 | 2008 | |
| because I didn't want to hurt her even more. | çünkü onu daha da fazla yaralamak istemiyordum. | 90210-1 | 2008 | |
| I thought there was no point,because she was done with me. | Bunun bir anlamı olmadığını düşünmüştüm, çünkü aramızdaki her şey bitmişti. | 90210-1 | 2008 | |
| But she's not. | Ama bitmemiş. | 90210-1 | 2008 | |
| And she needs to know the truth. | Ve doğruyu bilmesi gerekiyor. | 90210-1 | 2008 | |
| And when I deny it? | Peki ben reddettiğimde... | 90210-1 | 2008 | |
| Who do you think she's going to believe? | Hangimize inanacağını düşünüyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| The person who she relies on most in this world, | Dünyada en çok güvendiği insana mı, | 90210-1 | 2008 | |
| or you,the person who broke her heart? | Ya da sen, onun kalbini kıran insana mı? Bana yine mi yalan söyledin? | 90210-1 | 2008 | |
| You're not going to lose your temper,re you? | Sakin olabileceksin, değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| Because your mom says if you do, | Çünkü eğer olamazsan, annen doğru hapishaneye... | 90210-1 | 2008 | |
| You're going straight to juvie. | gideceğini söyledi . | 90210-1 | 2008 | |
| You bitch. | Seni kaltak. | 90210-1 | 2008 | |
| You're unbelievable! | Sana inanamıyorum! | 90210-1 | 2008 | |
| Jeffrey didn't think that you were ready to come home after the wilderness program. | Jeffrey vahşi doğa programından sonra eve dönmeye hazır olmadığını düşünüyordu. | 90210-1 | 2008 | |
| Like a fool,I said you were. | Aptal gibi, hazır olduğunu söyledim. | 90210-1 | 2008 | |
| I am. | Hazırım. | 90210-1 | 2008 | |
| You punched her door! | Kapısını yumrukladın! | 90210-1 | 2008 | |
| Why the hell did you go over there in the first place? | Bir kere oraya neden gittin? | 90210-1 | 2008 | |
| Go over where? | Nereye gitmiş? | 90210-1 | 2008 | |
| I was boiling water and tripped. | Su kaynatıyordum, ufak bir kaza oldu. | 90210-1 | 2008 | |
| This idiot tried to catch the pot. | Bu gerizekalı da kabı yakalamaya çalıştı. | 90210-1 | 2008 | |
| Burned himself good. | Kendini güzelce yaktı. | 90210-1 | 2008 | |
| I'll take a look at it. No. | Şuna bir bakacağım. Hayır. | 90210-1 | 2008 | |
| Nah.He's be fine. | İyi olacak. | 90210-1 | 2008 | |
| He just needs to think before he does stupid stuff. | Sadece aptalca şeyler yapmadan önce düşünmeye ihtiyacı var. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay.All right. | Tamam. Tamam. | 90210-1 | 2008 | |
| I will. | Bundan sonra düşüneceğim. | 90210-1 | 2008 | |
| Od.'Cause next time,you're on your own. | Güzel. Çünkü bir dahaki sefere tek başınasın. | 90210-1 | 2008 | |
| naomi,hi. | Naomi, selam. | 90210-1 | 2008 | |
| How's silver doing? | Silver nasıl oldu? | 90210-1 | 2008 | |
| she'll be okay. | İyi olacak. | 90210-1 | 2008 | |
| Oh,good. | Oh, güzel. | 90210-1 | 2008 | |
| I saw your teacher earlier. | Öğretmeninle karşılaştım. | 90210-1 | 2008 | |
| Ew,ryan? | Ew, Ryan? | 90210-1 | 2008 | |
| what's the deal with that? | Bu işin aslı nedir? | 90210-1 | 2008 | |
| Are you,like,seriously into him or something? | Onunla gerçekten ilgileniyor musun? | 90210-1 | 2008 | |
| Of course I am not "likseriously into him. | Tabii ki onunla gerçekten ilgilenmiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| " Thank you. | Teşekkür ederim. | 90210-1 | 2008 | |
| Same time tomorrow. | Yarın, aynı saatte. | 90210-1 | 2008 | |
| Look,here's the thing. | Bak, mesele şu. | 90210-1 | 2008 |