Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 102
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
TOMKINS: Larry! | Larry! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
(CLATTERING) Ah, shit! | Aa s.ktir! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
(WHEEZING) Understand... | Anlamalıs... | 13 Eerie-2 | 2013 | |
DANIEL: He's dead. | O öldü. | 13 Eerie-2 | 2013 | |
No, no, no, go, go, go, go, go, go! | Hayır, hayır, hayır, yürü, yürü, yürü, yürü, yürü, yürü! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
TOMKINS: Daniel! (GASPING) | Daniel! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
You're not gonna turn into one of those things. | Onlardan birine dönüşmeyeceksin. | 13 Eerie-2 | 2013 | |
Run! | Koş! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
Oh shit, oh shit, man! (GROWLING) | S.ktir, s.ktir, adamım! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
Turn the ignition! | Çalıştır şunu artık! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
All right, go, go, go, go, go! | İyi, yürü, yürü, yürü, yürü, yürü! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
MEGAN: Behind us! | Arkamızda! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
JOSH: The gearshift's stuck! | Vites takıldı! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
PATRICK: Come on, man, hurry up, hurry up! | Hadi ama, adamım, acele et, acele et! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
JOSH: Stick won't move. | Hareket etmiyor. | 13 Eerie-2 | 2013 | |
MEGAN: Josh... | Josh... | 13 Eerie-2 | 2013 | |
JOSH: I can't see anything. | Gözüme duman kaçtı. | 13 Eerie-2 | 2013 | |
JOSH: Oh... | Oh... | 13 Eerie-2 | 2013 | |
I can't see a thing. 1 | Hiç bir şey göremiyorum! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
DANIEL: I got him. | Tuttum onu. | 13 Eerie-2 | 2013 | |
One, two... (BONES CRUNCHING) | Bir, iki... | 13 Eerie-2 | 2013 | |
Stop, stop! | Dur, dur! | 13 Eerie-2 | 2013 | |
Hello, Duncan. Yes. | Merhaba, Duncan. Evet. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You did not have to wait on me. Hi, Sarah. | Beni beklemek zorunda değildin. Selam, Sarah. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I hope that on the highway not too busy. | Yolların kalabalık olmaması için dua ettim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
After such a long flight, I started I have to worry. | Uzun bir uçuştan çok araba yolculuğun için endişelenmek zorunda kaldım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
No problems. I have it easy. | Sorun çıkmadı. Sakin bir şekilde yavaşça geldim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Sit down. I have made a casserole. | Otur bakalım. Güveç yaptım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
No, I've had enough, I've already eaten on the plane. | Hayır, teşekkürler. Uçakta yeterince yedim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Let me pour you a glass of wine, he's very good. 1 | Öyleyse sana bir bardak şarap doldurayım. Çok iyi şaraptır. 1 | 13 Hours-1 | 2011 | |
Relive your scoutingsdag you again? No, no. | Yine izcilik günlerini mi anıyorsun? Hayır, hayır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Richard Ardis that is broken, the best thing then. | Bu şekilde pişirince çok daha lezzetli oluyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And how is it in the United States? | Birleşik Devletler'de iş durumları nasıl? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I've been promoted. | Terfi ettirildim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And I can a nice apartment and can afford to cancel my second job. | Böylece ikinci bir işte çalışmadan faturalarımın üstesinden gelebiliyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You know your mother and I love you help if you need money. | Biliyorsun ki paraya ihtiyacın olduğunda annenle bana da söyleyebilirsin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Thanks, but you have me in the past enough help. | Teşekkürler, zaten geçmişte yeterince yardım ettiniz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And how are refurbishing, it seems a bit delayed. | Eve bu aralar tadilat yaptırdığınızı sanıyordum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Things do not go as planned. | Evet, fakat herşey planlandığı gibi gitmeyebiliyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
The sale was canceled, but temporary. | Evin satılacağı doğru, şimdilik ertelettik. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And so I have not come this way. | İptal ettirmenin yolunu arıyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And where is the terrible trio? They are in the barn ... | Peki, korkunç üçlü nerede? Arkadaşları ile ahırdalar... | 13 Hours-1 | 2011 | |
with friends, probably trying Stephen to his jeep to repair. | ...muhtemelen Stephen'ın cipini tamir etmeye çalışıyorlardır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It's just a waste of my money. | Paramı harcamak için berbat bir yol. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I am also on 50 and go see do not break after every 500 meters. | 50 yaşın üzerindeyim ve 100 metre koşuda beni yakalayamazsın. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And mother? | Peki annem? | 13 Hours-1 | 2011 | |
It is towards Edinburgh. | Edinburgh'a gitti. | 13 Hours-1 | 2011 | |
No time for this type of pipeline Contributor, even on a Friday night. | Şu boru hattı meselesini yazmaktan dinlenmeye vakti yok, Cuma akşamları dahil. | 13 Hours-1 | 2011 | |
But she's here on Sunday and she can t wait to see you. | Fakat Pazar günü dönecek. Seni görmek için can atıyordu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You look tired. | Yorgun görünüyorsun. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Why do not you bright and early to bed? I make sure the boys do a bit quiet. | Neden bu gece erken yatmıyorsun? Çocukların eğlenceyi abartmamalarını sağlarım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
This is an excellent idea. | Mükemmel bir fikir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Perhaps you young brothers their little sister need if the need is great. | Belki erkek kardeşlerinin de büyüdükleri zaman ablalarını örnek almasını sağlarsın. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I will see, I play it for mother for once. | Denerim, ama bu gecelik annemin rolünü oynayayım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I know you will. | Başaracağına eminim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Good night. Good night. | İyi geceler. İyi uykular. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Sarah ... | Sarah ... | 13 Hours-1 | 2011 | |
Add the next time not so long about it. | ...bir daha kendini bu kadar özletme. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Okay, I promise. | Özletmem, söz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Back home. | Yine evimdeyim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Come on guys. | Hadi çocuklar. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Come on guys, where are you now. | Hadi çocuklar, ne bekliyorsunuz? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Sorry guys, your turn is over. | Pekala çocuklar, sıranızı savdınız. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Look who's here is the first class whore has finally arrived. | Şu gelene bakın. Nihayet birinci sınıf bir hatun deldi. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Why, hello half sister. | Gözlerime inanamıyorum. Merhaba üvey abla. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Hello stranger. Hi Stephen. | Merhaba yabancı. Selam Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Emily ... | Emily. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Hi Sister! Hello Charlie. | Merhaba abla. Merhaba Charlie. | 13 Hours-1 | 2011 | |
How's my brother? Much better now that I see you. | En iyi huylu kardeşim nasılmış bakalım? Seni görünce daha iyi oldum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Sarah, remember me? Give me a hug. | Sarah, beni hatırladın mı? Gel de bir sarıl bana. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Hi Gary ... | Merhaba Gary. | 13 Hours-1 | 2011 | |
still the charmer, eh? And still single? | Hala havalı görünüyorsun, huh? O yüzden mi hala yalnız takılıyorsun? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Frank told me you would rejoice us with your presence. | Frank'den hafta sonunu bir durum için yine bizimle geçireceğini duydum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And I heard you had trouble again The jeep, for the umpteenth time? | Ben de cipinin her zamanki gibi yine sorun çıkardığını duydum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Oh yeah, you know. | Evet, anlarsın ya! | 13 Hours-1 | 2011 | |
At least you're for a change once home, for whatever reason. | Hiç olmazsa, başına ne gelirse gelsin kendini evinde hissediyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And how is life today in L.A, Sarah? Pay the street still good? | Los Angeles'da işler nasıl, Sarah? Emeğinin karşılığını alabiliyor musun? | 13 Hours-1 | 2011 | |
No, sorry, it's completely normal today. | Hayır, üzgünüm. Şimdilik tam olarak değil. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It will at least be better if other things, anyway. | Her halükarda burada koyun gütmekten daha iyidir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Or you just missed all this beauty here? | Bence, buraya gelmenin sebebi yeşil doğayı özlediğin içindir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
No, they just missed me. | Hayır, beni özlemiştir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
There is no woman who is my back can resist. | Bence ona bu bölgemin posterini vermem lazım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I do not think they keep that kind. | Değil oranı, hiç bir bölgeni özleyecek kadın olduğunu sanmıyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Join us. | Bize eşlik et. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Yeah, why not? Good, good girl. | Neden olmasın. Güzel, aferin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Now I feel really one of the boys. Yes, what exactly? | Şimdi gerçekten sizden biri gibi hissettim. Evet, nasıl birşey? | 13 Hours-1 | 2011 | |
just say Gary and help him out of his masturbation agony once and for all. | ...Gary sadece bizim için ona mastürbasyon yapmanı söylemeye çalışıyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Doug, I knew that somewhere would be it is the sky. | Doug, kokunun geldiği yerde olduğunu anlamalıydım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
As always, hello blue eyed. | Her zamanki gibi. Merhaba mavi gözlü. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Yes, and as always, hides Doug here for all his wild women. | Etrafta fazla vahşi kadın olunca Doug her zaman saklanır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Another half point then? Give me that. | Tam olarak açıklayabildim mi? Ver şunu bana. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And where is Luke? | Luke nerede? | 13 Hours-1 | 2011 | |
He's recovering, but guys? Together with Homer. | Yenileniyor, değil mi çocuklar? Homer ile birlikte. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Restoring what? | Ne için yenileniyor? | 13 Hours-1 | 2011 | |
That it is better to ask Dougie. | Dougie'ye sorsan daha iyi olur. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It comes from a full inhalation of the weed called jammagamlak. | İçine çektiği "Jammagamlak" isimli ot yüzünden olmalı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
So, Luke was able to get some fuck. | Demek Luke birazcık kafayı buldu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Not bad for a thirteen year old. | 13 yaşında biri için fena değil. | 13 Hours-1 | 2011 | |
So, where is he? | Şimdi nerede? | 13 Hours-1 | 2011 | |
He uitgevloerd. Totally exhausted. | Mahvoldu. Bitti. | 13 Hours-1 | 2011 |