Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 106
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
This does not happen. | Yine oluyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, help me. | Stephen, yardım et. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Help me against it in the closet pushing. | Silahı bırak, şunu itmeme yardım et. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Is it loaded? | Dolu mu? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen, is it loaded? | Stephen, dolu mu? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I do not know ... | Bilmiyorum... | 13 Hours-1 | 2011 | |
Over there, hold it down again. | Mermiler şurada. Tut şunu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Damn you, Stephen. | Kahretsin, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stephen ... | Stephen... | 13 Hours-1 | 2011 | |
Oh, my God! | Tanrı'ya şükür. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It's in the room ... It's in the room. | Odadaydı. Odadaydı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It's in the room. I'm sorry. I'm sorry too. | Odadaydı. üzgünüm. Ben de üzgünüm. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Emily, we have here. Yes. | Emily, buradan çıkmamız gerekiyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Where's Stephen? Where is he? | Stephen nerede? Nerede o? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Emily, you're okay. You dirty bastard. | Emily, iyi misin? Seni orospu çocuğu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I had to, otherwise we caught. I have the gun, look! | Sakin ol. Bak, silahı aldım. Mermi olmadan işe yarar mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
You set me run. You lied to me. | Seni sikik yalancı. Bana yalan söyledin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Keep this up. | Emily, kes şunu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stop it! Keep your head down. | Kesin şunu! İkiniz de çekilin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Is anyone hurt? We are fine. | Zarar gören var mı Ben iyiyim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You know why? Because those fool here ... | Nedenini biliyor musun? Burada oturan salak... | 13 Hours-1 | 2011 | |
taught me to take a hunting rifle to go. | ...tüfeği almak için beni yem yaptı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You know what your problem is, Stephen? | Sorununun ne olduğunu biliyor musun, Stephen? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I thought so .. It surprises me nothing. | Bence de. Hiç şaşırmadım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Stay there, Doug. I have shotgun here, remember? | Geri çekil, Doug. Tüfeğin bende olduğunu unutma. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Emily ... Defend your brother! | Emily ... Kardeşini savunmaya kalkma. | 13 Hours-1 | 2011 | |
He deserves your help. | Senin yardımını hak etmiyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You, you walk with your nose in the air thinking you hold everyone, including me. | Sen, burnunun dikine giderek, ben dahil herkesten iyi olduğunu sanıyorsun. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And then I thought ... why you suddenly I became interested two months back? | Düşününce, 2 ay önce neden birden benimle ilgilenmeye başladığını anladım, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Did you think Sarah would come home? | Çünkü Sarah'nın eve döneceğini öğrenmiştin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Did you think I am with her head went to play around? | Onun gözünün önünde seninle yatacağımı mı düşündün? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Maybe I just fucking with you to its return address. | Belki seninle başka bir şey yaparak onu daha çok şaşırtabilirim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You'd never admit it, do you? And you know why? | İtiraf etmeyeceksin, değil mi? Nedenini biliyor musun? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Because you're a maggot free backpack, Stephen. | Çünkü sen asalak bir solucansın, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Asshole. | Pislik. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Fuck with me. So now let me see what I'm capable of. | Siktir git başımdan. Şimdi ne yapacağımı sana anlatayım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I go through that door, and I take this rifle. I'll look for that thing ... | Bu silahı alıp aşağı ineceğim. Sonra o şeyi bulup... | 13 Hours-1 | 2011 | |
And then blow his head off! | ...lanet kafasını havaya uçuracağım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Have you ever heard the expression "Driver change?" | Adamım, ehliyeti bakkaldan mı aldın? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I press against it. | Buraya bastır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
That makes the blood curdle. | Kanamayı yavaşlatacaktır. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Thanks. How's your ankle? | Teşekkürler. Senin bileğin nasıl? | 13 Hours-1 | 2011 | |
It's not as bad as that I thought. | Sandığım kadar kötü değil. | 13 Hours-1 | 2011 | |
It's okay, Stephen. | Artık geçti, Stephen. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Let me have a look. | Bir bakayım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Let me now take a look! | Bırak, bir bakayım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Emily, where are you? I do not have it. | Emily, neredesin? Şu konuyu kapat. | 13 Hours-1 | 2011 | |
She said ... Does it really matter? | Demişti ki... Gerçekten önemli mi? | 13 Hours-1 | 2011 | |
My best friend is dead. | En iyi arkadaşım öldü. | 13 Hours-1 | 2011 | |
My stepfather is dead. One of my brothers are dead. | Üvey babam öldü. Kardeşlerimden biri öldü. | 13 Hours-1 | 2011 | |
And you, you do not have them slain. Do you understand? | Bunu yapan sen değilsin. Anladın mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
It was ... being. | O yaratık yaptı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
What is that thing down there? | O yaratık bunu neden yapıyor? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Like I said ... Does it even matter? | Dediğim gibi. Artık bunun önemi var mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Doug! | Doug! | 13 Hours-1 | 2011 | |
I saw the gun does not. | Tüfeği göremiyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
What do we do now? | Şimdi ne bok yiyeceğiz? | 13 Hours-1 | 2011 | |
We have to leave. How? | Buradan çıkmamız lazım. Nasıl? | 13 Hours-1 | 2011 | |
We have nowhere else to go ... except upwards. | Gidecek bir yer yok. Çatı hariç. | 13 Hours-1 | 2011 | |
4x4 driven vehicles are worthless. | 4x4 araçlar çok boktan. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Well? | Eee? | 13 Hours-1 | 2011 | |
The car will not start anymore. No power, no fuel. | Araba ölmüş. Çalışmıyor, benzin de yok. | 13 Hours-1 | 2011 | |
He seems to stand for a while. Look at this post. | Bir süredir burada gibi görünüyor. Şuna bir göz at. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Look at the name and address on the license. Is this ...? | Ehliyette isim ve adrese bak. Neresinde yazıyor? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Indeed. | Yanyana yazar. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Where did she go? | Bu kadın nereye gitmiş? | 13 Hours-1 | 2011 | |
See anything? | Bir şey var mı? | 13 Hours-1 | 2011 | |
No, the coast is clear. | Hayır, aşağısı temiz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
What will we do if We can come off the roof? | Eğer çatıya çıkabilirsek, sonra ne yapacağız? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Can we get the jeep going? | Cipini çalıştırabilir miyiz? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I must look into it, there's a rental car. It was locked. The key is in my bag. | Bakmam lazım. Kiralık bir araç görmüştüm. Kilitli. Anahtar çantamda. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Doug, you can open it. | Doug, sen açabilirsin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I love how you think about me, Stephen. Can you or not? | Beni hatırladığın zamanlara bayılıyorum, Stephen. Açar mısın, açamaz mısın? | 13 Hours-1 | 2011 | |
An old Escort or I get up and running, but not so modern in those days. | Eski bir modelse açarız ve gideriz, fakat yeni modelse, sadece zaman kaybı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Tide and we did not, so but let us worry about that later. | O yüzden önce çatıya çıkalım, gerisini sonra düşünürüz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
What a plan. | İyi plan. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Well, it's a plan. | En azından bir plan. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Her car broke down. She is going to help search. | Araba bozulmuştur. Kadın da yardım bulmaya gitmiştir. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Case closed. | Dosya kapandı. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You go look. That suits you. | Sen bak. Senin işin. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You need to rest. I'm almost through. | Biraz dinlem. Neredeyse bitirdim. | 13 Hours-1 | 2011 | |
I see or hear nothing. | Ne bir şey görüyorum, ne de duyuyorum. | 13 Hours-1 | 2011 | |
That you should not do. | Bunu yapmaman gerekiyor. | 13 Hours-1 | 2011 | |
You could best help, right? Two words for this, satellite navigation. | Yardımcı olman gerekir, değil mi? İki kelime, uydu navigasyonu. | 13 Hours-1 | 2011 | |
She leave her handbag. What? | Çantasını bırakmış. Ne? | 13 Hours-1 | 2011 | |
She leave her handbag. | Çantasını bırakmış. | 13 Hours-1 | 2011 | |
She never leaves her purse behind. | Beni şaşırtan şey, kadınlar çantalarını bırakmaz. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Really? Maybe she was not bad luck ... | Öyle mi? Belki şanssızlık değildi... | 13 Hours-1 | 2011 | |
maybe she went to investigate, and maybe she did not come back because ... | ...belki bir şeye bakmaya gitti, belki de geri dönmeyecek çünkü... | 13 Hours-1 | 2011 | |
This is not a joke? | Çantaya dokunmamış. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Boys! | Çocuklar. | 13 Hours-1 | 2011 | |
We're almost there. Yes. | Bitirdik sayılır. Evet. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Okay, this road is another kilometer. | Tamam, gideceğimiz yer bu yolun sonunda. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Hello? | Selam? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Guys? | Çocuklar? | 13 Hours-1 | 2011 | |
It's over. | Oyun bitti. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Henry? | Henry? | 13 Hours-1 | 2011 | |
I'm here. | Buradayım. | 13 Hours-1 | 2011 | |
Father? Luke? | Baba? Luke? | 13 Hours-1 | 2011 | |
Be quiet. | Sessiz ol. Kaç çabuk, kaç. | 13 Hours-1 | 2011 |