Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1245
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You can go in now. Thank you. | Artık içeri girebilirsiniz. Teşekkürler. | A Country Called Home-1 | 2015 |  |
| You go ahead. | Önce sen git. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| My mom told me that Judy got into an accident. | Annem Judy'nin kaza geçirdiğini söyledi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Yeah, she had a pretty bad fall at the department store, | Evet, mağazada baya kötü düştü, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| but I think that she's gonna be okay. | ama sanırım iyi olacak. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I'm glad you're still here. | Hala burada olmana sevindim. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Can't seem to stay away from this place. | Buradan uzak duramıyorum gibi görünüyor. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Yeah. It, it's not that... | Evet, ama bu... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| It's not that I don't want to. | İstemediğimden değil. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And Tommy's gonna miss you. | Tommy'de seni çok özleyecek. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He's wonderful. | O harika bir çocuk. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Yeah, I don't know what I would do without him. | Evet, onsuz ne yapardım bilmiyorum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| What's waiting for you back in LA? | Seni LA' da ne bekliyor? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I broke up with my boyfriend. | Erkek arkadaşımdan ayrıldım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I'm gonna throw out the annoying roommate that I have | Can sıkıcı ev arkadaşımı evden atacağım, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| and probably apply for that job that I've been dreaming about. | ve büyük ihtimalle hayalini kurduğum işe başvuru yapacağım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Sounds like you'll be busy. | Görünüşe göre epey yoğun olacaksın. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Well, come on in, sweetheart. | İçeri gir canım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| From the height you fell from, I'm gonna count ourselves lucky. | Düştüğün yerin yüksekliğine bakarak çok şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I thought you said we wouldn't be seeing you again. | Artık seni görmeyeceğimizi söyledin diye hatırlıyorum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You should leave, dear. | Gitmelisin artık canım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Do you want to sleep? | Uyumak mı istiyorsun? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| No, you should go back to your home. | Hayır, evine dönmelisin. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Well... No, don't overstay your visit. | Hayır, ziyaretini gereksiz yere uzatma. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| If you do that, then you won't want to come back. | Eğer öyle yaparsan bir daha buraya gelmek istemezsin. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And I want you to come back with your brother and with my great grandkids. | Ve ben abinle ve güzel torunlarımla beraber geri gelmenizi istiyorum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Why, I've never even seen them. | Onları neden hiç görmedim ki zaten? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| But you have a broken knee. | Ama bacağın kırıldı. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Well, there are doctors here. | Burada bir sürü doktor var. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Besides, it'll give Bruce something to do. | Hem Bruce'a da yapacak iş çıktı. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You need to get home | Senin evine dönmen gerek, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| and find someone who'll make that furniture that you design. | ve tasarladığın mobilyaları üretecek bir yer bulman lazım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Now, give me a hug and you get out of here. | Şimdi beni kucakla ve buradan hemen git. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Where would I stay? | Nerede kalacağım? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| In Los Angeles, if I came with you, where would I stay? | Los Angeles'ta, eğer seninle gelirsem nerede kalacağım? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You'd live with me. | Benimle kalırsın. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You'd have to help me throw out my roommate but she scares pretty easy. | Ev arkadaşımı atmama yardım etmen gerek ama o biraz korkutucu olabiliyor. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| But then, just one thing is, I'm not gonna get on a plane. | Son bir şey var o da ben asla uçağa binmem. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| What? You want us to walk? | Ne? Yürüyelim mi yani? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| What's wrong with this thing? | Bunun nesi var? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Baba! | Baba! | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| How can we fight for freedom... | Babalarımız devletin birahanelerinde... | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| when our fathers sit in the government's beer halls and get drunk? | ...oturup sarhoş olurken özgürlük için nasıl savaşabiliriz? | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Boycott these places! | Bu yerleri boykot edin! | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| The beer that you drink buys the bullets that kill your children! | Çocuklarınızı öldüren kurşunlar, içtiğiniz bu biralardan... | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Come on, boys! | Haydi çocuklar! 1 | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Watch your wing! | Kanat oyuncunu kolla! | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Yes. Come on, Johan! 1 | Evet. Haydi Johan! | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Yes! He's got a great future. | Evet! Geleceği çok parlak. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| That was brilliant! | Bu harikuladeydi! | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Like father, like son. | Babasının kopyası. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| To your family! To our headmaster! | Ailenize! Okul müdürümüze! | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| You coming, Gordon? Yes, Mr. Ben. | Geliyor musun Gordon? Evet, Bay Ben. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Jonathan will come and help me. | Jonathan gelip bana yardım edecek. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| How is Jonathan? The algebra still giving him trouble? | Jonathan nasıl? Cebirle sorunu var mı hala? | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| He's working hard, Mr. Ben. Your money will not be wasted. | Sıkı çalışıyor Bay Ben, paranız ziyan edilmeyecek. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Emily and me will always thank you. That's fine. | Emily ve ben size daima minnettarız. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| See you later, Gordon. All right, Mr. Ben. | Sonra görüşürüz Gordon. Tamam, Bay Ben. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Get inside. | Girin içeri. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Come to Grandpa. | Gel bakayım büyükbaba'na. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Just like your ma. | Tıpkı annen gibisin. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Be gentle with Grandpa, Piet. | Büyükbabana karşı nazik ol Piet. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Don't hit Grandpa. | Büyükbaba'ya vurma. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Smell. | Kokla. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Almost ready, Chris. Any minute. | Neredeyse hazır Chris, az kaldı. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| No, come on, keep your hands off, man. | Hayır, ellerini uzak tut. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Johan, man, come on, bring it... | Johan, haydi ama getir onu... | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Next time you get the fork. | Bir dahaki sefere çatalı yersin. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Jonathan. | Jonathan. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| I'm sorry, Gordon, but they must have had a reason. | Üzgünüm Gordon ama bir sebepleri olmalı. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| I know my son, Mr. Ben. | Oğlumu tanırım Bay Ben. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| If he says he was not doing anything, I believe him. | Hiçbir şey yapmadığını söylüyorsa ona inanırım. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| The court didn't. | Mahkeme inanmamış. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Was he represented? | Temsil edildi mi? | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Our lawyer, Julius Ngakula, is in detention. | Avukatımız Julius Ngakula gözaltında. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| That's why I came to you, Mr. Ben. Ben? | Bu yüzden size geldim Bay Ben. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| I'll be there in a minute, darling. Get some iodine, will you? | Birazdan gelirim, hayatım biraz tentürdiyot getir olur mu? | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Johan. | Johan. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Jonathan, did you tell the court exactly what happened? | Jonathan, mahkemeye neler yaşandığını harfiyen anlattın mı? | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| What does he know about court? | O mahkemeden ne anlar ki? | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Before he knew, it was all over. | O anlamadan önce her şey bitmişti. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| We need a good lawyer, Mr. Ben. | İyi bir avukata ihtiyacımız var Bay Ben. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| It's too late for a lawyer, Gordon. There's nothing to be done now. | Bir avukat için çok geç Gordon, artık yapılacak bir şey yok. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| You don't understand, Mr. Ben. I don't want him to have a police record. | Anlamıyorsunuz Bay Ben, onun bir sabıka kaydının olmasını istemiyorum. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| It will be there for the rest of his life. | Hayatı boyunca peşini bırakmayacaktır. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| It's such a minor matter. Let it go, Gordon. | Çok önemiz bir mesele bu, kafana takma Gordon. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Here. Put that on his backside. | Bunu kalçasına sür. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| I'm not worried about those wounds. I know they'll get better. | O yaralar için endişeli değilim ben, iyileşeceklerini biliyorum. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| It's the wounds here. These are the ones I worry about. | Endişeli olduğum yaralar burada. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| There's nothing to be done. | Yapılacak bir şey yok. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| The cuts looked terrible, Pa. | Kesikler korkunç görünüyor baba. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| He must have done something. | Bir şey yapmış olmalı. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| What happened to him? The court sentenced him to a caning. | Ne olmuş ona? | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| These kids are going mad. Bloody savages. | Bu çocuklar akıllarını oynatıyorlar, lanet olası barbarlar. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| The only language they understand is force. | Anladıkları tek dil kaba kuvvet. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| I thought the idea was to give them their own homelands. | Ana fikrin onlara kendi vatanlarını verip kendi insanları ile birlikte... | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Let them live with their own kind. No conflict then. Everybody's happy. | ...yaşamalarına izin vermek olduğunu sanıyordum. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| Come on. Enough talk. Let's eat. | Haydi, bu kadar konuşma yeter yemek yiyelim. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| I don't care what other parents are saying. Now, listen to me. | Diğer ailelerin ne söylediği umurumda değil, şimdi beni dinle. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
| I tell you, no demonstrations. Tomorrow you go to school. | Sana söylüyorum, miting falan yok, yarın okula gidiyorsun. | A Dry White Season-1 | 1989 | |
