Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1318
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| But, the thing is, I get bored, just the TV for | Ama TV'de şirket hakkında çıkan şeyi görünce aklıma takıldı... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I'll take that drive down to cleaves mills and I'll just | ...Cleaves Mills'e kadar gidip birkaç soru sorayım dedim. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Here. | İşte burada. Bakın. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Turn it over. | Arkasını çevirin. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Oh, I see you do know my name. | Görüyorum ki adımı biliyormuşsunuz. Evet biliyorum, ikinizin ismini de. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Uh, bob, Darcy. | Bob, Darcy. BD. Beadie. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Look at you. | Şu halinize bakın. İkinizin de haline. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Rubbing our noses in it the whole time, weren't you? | Bu zamana kadar burnumuzu sürttünüz değil mi? Affedersiniz. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| There are twelve women who are dead missus... | 12 tane kadın öldü hanımefendi, buna gülmeniz hayret doğrusu. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Never touch that stuff. | Ona hayatta elimi sürmem. Delisiniz siz. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| But I noticed you haven't asked me to leave yet. | Ama farkettim ki hala benden evi terketmemi istemediniz. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| agh, I probably don't have much of a case, you know that. | ...elimde dava ile ilgili pek bir şey olmayabilir. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Mm, you have no case. | Ortada dava yok. Önemli değil hanımefendi. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| There are ways, and there are ways. | Her şey göründüğü gibi olmayabiliyor. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Once I come upon this fella, way far upstate. | Bir zamanlar şehir dışındaki bir adamın peşine düşmüştüm. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Killed his wife, two kiddies. | İki çocuğunu ve karısını öldürmüştü. Bunu ev içi şiddet gibi göstermeye çalışmıştı. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I chewed on that old bone. | Bu eski numaraya inanmış gibi yaptım. Tadını biliyordum. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Chewed that bone 'til the fella got nervous and he ran. | Bu numaraya adam heyecanlanıp kaçmaya çalıştığı ana dek inandım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And what happened to him. | Peki adama ne oldu? Onu kovaladım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Right up into the Haynesville woods. | Haynesville ormanına kadar kovaladım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You know? | Biliyor musunuz? Hani şarkıda her adım başında mezarlık olduğunu söylediği yer. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Well, he crashed. | Kaza yaptı. Hemen ardında da ben kaza yaptım ki bacağım ondan bu halde... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Not to mention this steel rod that I got in my neck. | ...boynumdaki çelik çubuktan bahsetmiyorum bile. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Mm, I can tell you when it's going to rain. | Ne zaman yağmur yağacağını size söyleyebilirim. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And the kid that you were chasing? | Peki takip ettiğin adam, ona ne oldu? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| He got death. | Öldü. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Burned to death in his car. | Arabasında yanarak öldü. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Saved the state... | Devleti 45 50 yıl bir odada kalacak olan bir Shawshank'tan kurtarmış oldum. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You are quite the hound of heaven, aren't you Mr. Ramsey? | Siz tam bir kurt köpeğisiniz değil mi Bay Ramsey? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| "I fled him down the night and down the day." | Günlerce, gecelerce ondan kaçtım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| "I fled him down the arches and veers." | Yıllar boyunca ondan kaçtım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| "I fled him down the labyrinthine ways." | Dolambaçlı yollarda ondan kaçtım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And so on. | Ve öyle devam ediyor. Bunu okulda mı öğrendiniz? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Methodist youth fellowship. | Metodist Gençler Vakfında. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I won't let you ruin my children's lives. | Çocuklarımın hayatını mahvetmenize izin vermem. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Well, if you think about it missus, | Eğer onları düşünüyorsanız... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| It wasn't me put ruin in their way. | ...onların bu hale gelmesine ben sebep olmadım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You think about it. | Siz düşünün. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Go ahead if you want to, but... | Eğer gerçekten istediğin buysa durma devam et ama... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I don't think you'll get away with it twice. | ...bundan ikinci defa kaçabileceğini sanmıyorum. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| What's the worst thing that you ever did? | Şu ana kadar yaptığın en kötü şey nedir? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Come on. | Hadi söyle. Burada sadece ikimiz varız. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And you know what they say: Two can keep a secret 1 | Ne derler bilirsin; İki kişinin bildiği sır değildir. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And you'll be dead soon enough, won't you? | Ve sen yakında öleceksin öyle değil mi? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You recall that fella I told you about? | Sana anlattığım adamı hatırlıyor musun? Karısıyla çocuklarını öldüren adamı. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Well, after he wrapped his mustang around a tree, I... | Mustang'ini ağaca çarptıktan sonra arabamda oturdum ve onun çığlıklarını dinledim. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| For quite a while. | Uzunca bir süre. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Finally they stopped. | Sonunda kesilmişti. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And then I called it in. | Sonra da yardım çağırdım. Bunu kim biliyor? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Only you. | Sadece sen. Çünkü... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| people wouldn't understand, would they? | ...insanlar bunu anlayamazlar öyle değil mi? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Tell me something... | Sen de bana... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| just what was it that you... | ...mezara götürebileceğim bir şey söyle. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| They were the earrings that my husband... | Kocam bana 25. yıldönümümüz için... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| gave me for my 25th anniversary. | ...hediye olarak küpe vermişti. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| They were fish earrings because I was a Pisces, | Küpeler balık şeklindeydi çünkü ben balık burcuydum. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| He said. | Öyle söylemişti. Ama o küpeler Marjorie Duvall'a aitmiş. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| He raped her. | Ona tecavüz etmiş ve sonra da öldürmüş. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And stole her earrings, and gave them to me. | Ve küpelerini çalıp bana hediye etmiş. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And I thought, "oh, he's just so thoughtful." | Ben de o sırada onun ne kadar düşünceli biri olduğunu düşünüyordum. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Marjorie Duvall's id was, uh, in this box. | Marjorie Duvall'ın kimliği bu kutunun içindeydi. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| The box that his daughter made him for a school project. | Ona kızının okul ödevi olarak yaptığı bu kutunun içinde. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| He promised to stop. | Duracağına söz vermişti. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Did you believe him? | Ona inandın mı? Hayır. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| But I needed time to, uh, to think, and um... | Ama düşünmek için zamana ihtiyacım vardı ve... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I wanted to spare my children. | ...çocuklarımın başına bir şey gelmesini istemedim. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You didn't come here to kill me. | Buraya beni öldürmeye gelmemişsin. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You never would've brought this if you had. | Yoksa yanında bu kutuyu getirmezdin. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| There's one thing that I can't quite get by. | Anlayamadığım tek bir şey var. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| The initials. | Baş harfler. B D. Beadie. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Beadie was something else. | Beadie başka bir şeyle alakalıydı. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| When my husband was a boy, he had a friend | Kocam daha çocukken kazada ölen... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| It was a boy with... | Hayali bir arkadaşıydı. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| His name was Brian Delahanty. | Adı Brian Delahanty'di. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I guess he didn't like his first name very much, because | Sanırım kendi ismini çok sevmiyor olacak ki... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| When my husband was a kid, he used to call him... | ...çocukken kocam hep kendine BD diyordu. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| would you have caught him? | Onu şimdi yakalamış oldun mu? Evet. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| It's blurred, like it's two pennies. | Damgası bulanık sanki iki ayrı bozukluk gibi. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Yeah. | Evet. Bazı insanlar da öyle. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And uh... | Ve... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| you'll do what you have to do. | ...sen de ne yapman gerekiyorsa onu yap. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Missus. | Hanımefendi? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| The only thing I have to do... | Artık tek yapmam gereken... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| It's not for me to punish you. | Sizi cezalandırmak benim görevim değil. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You know your kids are gonna talk about how much they miss | Çocuklarınız sevgili babalarını ne kadar çok... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Dear old... | ...özlediklerinden bahsedecekler. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You're just going to sit there and listen. | Siz de orada kafa sallayıp gülümseyerek... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| once in a while, even have to talk about the good old days. | ...eskiden yaşanmış güzel günlerden bahsetmek zorunda kalacaksınız. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I can live with that. | Bununla yaşayabilirim. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Come over here, close to me. | Buraya gel, yanıma yaklaş. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| You did the right thing. | Sen doğru olan şeyi yaptın. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Now would you mind putting my music on for me? | Şimdi benim için biraz müzik açar mısın? | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| See you, Cal. | Görüşürüz, Cal. | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 | |
| Sue, no, no, no! | Sue, yapma, hayır, hayır! Kendi kendini öldürüyorsun. | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 | |
| According to the Art of War by Sun Tzu... | Sun Tzu'nun, Savaş Sanatı'na göre... | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 | |
| ...every battle is won and lost before it is fought. | ...her savaş başlamadan kazananı ve kaybedeni bellidir. | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 | |
| Well, then I guess you've already lost. | O zaman sanırım çoktan kaybettin. | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 | |
| Oh, that's not very sportsmanlike. Let's fucking go! | Hiç sportmence değil. Haydi, gidelim! | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 | |
| Ladies. Hi again. 1 | Bayanlar. Tekrar merhaba. | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 | |
| This is the third time we've been out. | Buraya üçüncü gelişimiz. | A Good Old Fashioned Orgy-1 | 2011 |