• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 152847

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Surrender, or be destroyed. Go to hell. Teslim ol ya da yok ol. Cehenneme git. Star Trek: Enterprise The Expanse-2 2003 info-icon
If you don't obey my orders, I'll.... Eğer emirlerime itaat etmezsen, ben... Eğer emirlerime uymazsan, ben... Star Trek: Enterprise The Expanse-2 2003 info-icon
We'll do it ourselves. We're too close to the Expanse. Tek başımıza halledeceğiz. Bölgeye çok yakınız. Bunu kendi kendimize yapacağız. Expanse'ye çok yakınız. Star Trek: Enterprise The Expanse-2 2003 info-icon
Maybe he'll turn around like his friends. I wouldn't bet on it. Belki arkadaşları gibi geri dönebilir. Bu konuda bahse girmezdim. Belki arkadaşları gibi oda geri döner. Bu konuda bahse girmem. Star Trek: Enterprise The Expanse-2 2003 info-icon
TRIP: Any more and we're in big trouble. Daha fazla kayberdersek sorunumuz var demektir. Daha fazla ve büyük sorun içindeyiz. Star Trek: Enterprise The Expanse-2 2003 info-icon
Does it matter? He's chasing us. What's protecting his stern? Fark eder mi? Bizi kovalıyor. Kıç tarafını ne koruyor. Fark eder mi, bizi takip ediyor? Kıç tarafını ne koruyor. Star Trek: Enterprise The Expanse-2 2003 info-icon
I'm sorry, sir. I have orders to keep you here. Üzgünüm, efendim. Sizi burada tutmak için emir aldım. Özür dilerim Efendim. Sizi burada tutmak için emir aldım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Orders? Emir? Emir mi? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
From who? The Captain. Kimden? Kaptandan. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
We're losing forward hull plating! Target their engines. Ön gövde kaplaması bozuluyor! Motorlarını hedefle. Ön kaplamayı kaybediyoruz! Motorlarına nişan alın. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
No effect. Etkisi yok. Etkisiz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
What the hell's going on? Ne dönüyor burada? Burada neler oluyor? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Someone take him back to his quarters. Birisi onu odasına geri götürsün. Birisi onu kamarasına geri götürsün. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Weapons are off line! Captain! Silahlar devre dışı! Kaptan! Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I know this all seems unfamiliar. I promise I'll explain everything. Biliyorum bu durum alışılmadık gözüküyor. Söz, herşeyi sonra açıklayacağım. Biliyorum herşey yabancı geliyor. Söz veriyorum hepsini açıklayacağım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Why don't you sit down? Breakfast is almost ready. Neden oturmuyorsun? Kahvaltı neredeyse hazır. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Where are we? Neredeyiz? Biz nerdeyiz? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Jonathan, please, sit down. I'll answer all of your questions. Jonathan, lütfen otur. Bütün sorularını cevaplayacağım. Jonathan lütfen otur. Tüm sorularını cevaplayacağım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I have a great deal to tell you. Sana anlatacağım çok şey var. Sana anlatacak çok şeyim var. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
What's the last thing you remember? Hatırladığın son şey nedir? Hatırladığın son şey ne? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I was in the Command Centre looking at long range scans. Kumanda odasında uzun mesafeli tarayıcılara bakıyordum. Komuta merkezinde uzun menzilli taramalara bakıyordum. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Do you remember what happened after you left the Command Centre? Kumanda odasından ayrıldıktan sonra neler olduğunu hatırlıyor musun? Komuta merkezinden ayrıldıktan sonra ne olduğunu hatırlıyor musun? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
We were in a corridor, you and I... Sen ve ben bir koridordan.... Sen ve ben koridordaydık... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
on our way to the Bridge. Köprü'ye doğru gidiyorduk. Köprüye gidiyorduk. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
This will be difficult for you to accept... Kabullenmenin zor olduğunu biliyorum... Senin için bunu kabul etmek zor olacak... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
but that was 12 years ago. fakat bu 12 yıl önceydi. ama bu 12 yıl önceydi. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You coming tonight? I hadn't planned on it. Bu akşam geliyor musun? Henüz plan yapmadım. Bu gece geliyor musun? Henüz karar vermedim. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I can make movie night mandatory for senior officers. Film gecesini kıdemli subaylar için zorunlu hale getirebilirim. Film gecelerini üst subaylar için zorunlu yapabilirim. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You'll enjoy it. Bundan hoşlanacaksın. Hoşuna gidecek. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Rosemary's Baby. It'll scare the hell out of you. Rosemary'nin Bebeği. Seyrederken ödün patlar. Rosemary's Baby. (Bebeği) Seni iliklerine kadar korkutacaktır. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Archer to the Bridge. Report. Archer'dan Köprüye. Rapor verin. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
There's a power surge in the starboard nacelle. Sancak motorunda güç dalgalanması oldu. Sancak motorunda bir güç kesintisi var. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
It seems to have been caused by an anomaly. Anomaliden kaynaklanmış gibi gözüküyor. Anomali yüzünden olmuş gibi görünüyor. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Take us out of warp. Warp hızından çıkın. Bizi Warp hızından çıkarın. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
The helm's not responding. Dümen tepki vermiyor. Dümen yanıt vermiyor. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
The starboard injectors are fused. Sancak enjektörleri erimiş. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I'm reading more anomalies ahead. İleride daha fazla anomali var. Önümüzde daha fazla anomaliler okuyorum. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Alter course. 20 degrees to port. Rotayı değiştir. 20 derece iskele. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You have to get out of here. I'm not leaving you. Burayı terketmelisin. Seni bırakmıyorum. Buradan çıkmalısın. Seni bırakmayacağım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Like a shuttlepod landed on my head. Kafama bir mekik parketmiş gibi. Başıma mekik inmiş gibi. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Was anyone else hurt? No. Başka yaralanan var mı? Hayır. Başka kimse zarar gördü mü? Hayır. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Captain, there are a few questions I have to ask you. Kaptan, sana sormam gereken birkaç soru var. Kaptan, size sormak zorunda olduğum birkaç soru var. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Well, it'll have to wait. I want to get to the Bridge. Beklemen gerekecek. Köprüye gitmem lazım. Öyleyse beklemesi gerekecek. Köprüye gitmek istiyorum. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I'm afraid I have to insist. Korkarım ısrar etmek durumundayım. Korkarım ısrar etmek zorundayım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
When did you last speak to Commander Tucker? Kumandan Tucker'la en son ne zaman konuştunuz? Komutan Tucker'la en son ne zaman konuştunuz? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
This morning, staff briefing. Bu sabah, personel toplantısında. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
What's going on, Phlox? Neler oluyor, Phlox? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
The anomaly in the corridor left something behind. Koridordaki anomali arkasında bazı şeyler bıraktı. Koridordaki anomali arkasında bir şeyler bıraktı. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
We've never seen it before. Daha önce hiç görmemiştik. Daha önce görmediğimiz bir şey. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
This is a microcellular scan of your hippocampus. Bu senin hipokampus'unun mikro hücresel taraması. Bu hipokampüsünüzün mikro taraması. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You've been infected by several clusters of parasites. Bir çok parazit kümesi tarafından enfekte olmuşsun. Bir kaç parazit kümesi size bulaşmış. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
They haven't caused any tissue damage... Herhangi bir doku hasarına neden olmamışlar... Herhangi bir doku hasarına yol açmamışlar... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
but they're impairing certain synaptic functions. fakat temel sinaptik fonksiyonları zayıflatıyorlar. ama bazı sinaptik işlevleri zayıflatıyorlar. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
They're preventing you from forming new long term memories. Yeni uzun süre hatıra oluşturmanızı engelliyorlar. Uzun süreli hafıza oluşturmanızı engelliyorlar. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Long term? Uzun süre? Uzun süreli mi? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You can recall events that happened before the infection... Enfeksiyondan önceki olayları hatırlayabilirsiniz... Bulaşmadan önceki her şeyi hatırlayabilirsiniz... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
but everything after fades within a few hours. Fakat sonrakiler birkaç saat içinde bulanıklaşacaktır. ama sonrasındaki herşey birkaç saat içinde kayboluyor. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Captain, you've been in Sickbay for the past three days. Kaptan, son üç gündür revirdesiniz. Kaptan son üç gündür revirdesiniz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You last spoke to Commander Tucker about seven hours ago. Kumandan Tucker'la en son yaklaşık yedi saat önce konuştunuz. Komutan Tucker'la yaklaşık yedi saat önce konuştunuz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
He came to see you, right here. Sizi burada görmeye gelmişti. Buraya sizi görmeye geldi. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You can't remove these parasites? Bu parazitleri çıkaramıyor musun? Bu parazitleri kaldıramaz mısın? Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
So far they haven't responded to any traditional therapies. Şimdiye kadar geleneksel tedavilerden hiçbirine cevap vermedi. Şimdiye kadar hiç bir bilinen tedavi ile sonuç alamadık. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
But I'm synthesising an antigen that shows some promise. Fakat umut verici bir antijen sentezliyorum. Ama biraz umut vadeden bir antijen (antikor üreten) sentezliyorum. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You can be assured I won't stop working on this until I find a cure. Tedaviyi bulana kadar durmayacağımdan emin olabilirsin. Bir tedavi bulana kadar çalışmaya son vermeyeceğimden emin olabilirsiniz . Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
The Doctor continued to search for a remedy over the next several weeks. Doktor bir çare bulmak için haftalarca araştırma yaptı. Doktor sonraki birkaç hafta daha araştırmaya devam etti. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Commander Tucker and I did our best... Kumandan Tucker ve ben görevimiz hakkında... Komutan Tucker ve ben her gün sizi güncelleyerek... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
to keep you updated each day on the progress of our mission. bilgilerini güncel tutmak için her gün elimizden geleni yaptık. görevimizin devam etmesi için elimizden geleni yaptık. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
It looked like we had a lead on that Xindi ship... Takip cihazını yerleştirdiğimiz Xindi... Üzerine izleme cihazı yerleştirdiğimiz... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
the one we planted the tracking device on. gemisini izlemek için bir yolumuz vardı. şu Xindi gemisi bize yol gösteriyor gibi görünüyordu. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
But it turned out to be a garbage scow. Fakat bu fikir de çöpe gitti. Ama bir çöp mavnası olduğu anlaşıldı. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
They were carrying a shipment with the same radiolytic signature. Aynı radyolitik ize sahip yük taşıyorlardı. Aynı radyolitik imzalı bir yük taşıyorlardı. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I had an idea this morning after you told me what happened. siz bana neler olduğunu anlattıktan sonra bu sabah aklıma bir fikir geldi. Bu sabah bana olanları anlattığınızdan sonra aklıma bir fikir geldi. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I came up with a way to upgrade the antimatter inducers. Antimadde başlatıcılarını geliştirmek için bir yol buldum. Antimadde başlatıcılarını geliştirmenin bir yolunu buldum. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
We can travel farther on less fuel. Daha az yakıtla daha fazla yol alabiliriz. Daha az yakıtla daha çok yol gidebiliriz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Let me guess. I already gave you these specs. Durun tahmin edeyim. Bunu size zaten söylemiştim. Tahmin edeyim. Bunu zaten yaptım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
But your upgrades are working nicely. Fakat geliştirmelerin başarılı. Ama geliştirmeleriniz güzel çalışıyor. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I should get back to Engineering. Mühendisliğe dönmeliyim. Ben mühendisliğe dönmeliyim. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
See you both later. Sonra görüşürüz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I imagine that must happen often. Bunun sık sık olduğunu düşünüyorum. Sanırım bu sıkça oluyor. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Maybe these daily briefings aren't such a good idea. Belki de bu günlük bilgilendirmeler iyi bir fikir değil. Belki de bu günlük toplantılar o kadar iyi fikir değildir. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Looks like it's just a waste of your time... Bu sadece bir zaman kaybı, sana... Sadece senin ve Trip'in zamanını boşa harcamak... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
and Trip's. ve Trip'e göre. gibi görünüyor. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
We both rely on your experience. İkimizde senin tecrübelerine güveniyoruz. İkimizde sizin deneyimlerinize güveniyoruz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
You can still contribute to the success of this mission. Hala bu görevin başarılı olmasına katkıda bulunabilirsin. Bu görevin başarısı için hala katkıda bulunabilirsiniz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I'm sure you have work to do. Eminim yapacak işleriniz vardır. Eminim yapacak işlerin vardır. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I'll be in my quarters. Ben odamda olacağım. Ben kamaramda olacağım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
In the corridor, when the anomaly hit... Anomali bizi vurduğu zaman koridordayken... Koridorda, anomali vurduğunda... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I urged you to leave me behind. beni arkada bırakmanız için sizi zorladım. beni bırakmanız için ısrar etmiştim. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
If you had... Eğer yapsaydınız... Yapsaydınız... Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
it's likely I'd be the one suffering from this condition. şu an sizin durumunuzda ben olacaktım. bu durumdan dolayı acı çeken ben olabilirdim. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Fortunately, I don't take orders from you. İyi ki, senden emir almıyorum. Neyse ki senden emir almıyorum. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I never expressed my gratitude for what you did. Yaptığınız şey için minnettarlığımı hiç açıkça belirtmedim. Yaptığınız için minnettarlığımı asla ifade edemem. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
I suppose there's not much point in thanking me. Bana teşekkür etmenin bir anlamı yok sanırım. Sanırım bana teşekkür etmenin çok fazla anlamı yok. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
A few hours from now I won't remember. Bir kaç saat sonra bunu hatırlamayacağım. Birkaç saat sonra hatırlamayacağım. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Bridge to T'Pol. Köprü'den T'Pol'a. Köprüden T'Pol'e. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
Go ahead. Devam et. Devam edin. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
We're receiving a hail through the subspace buoy. Altuzaydan bir ileti alıyoruz. Altuzay şamandırası yoluyla bir ileti alıyoruz. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
It's Starfleet. Yıldız filosu komutanlığı. Bu Yıldız Filosu. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
This was not a conversation I was looking forward to. Bu yapmak istediğim bir görüşme değildi. İple çektiğim bir konuşma değildi. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
It was Admiral Forrest. Amiral Forrest arıyordu. Amiral Forrest'tı. Star Trek: Enterprise Twilight-1 2003 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 152842
  • 152843
  • 152844
  • 152845
  • 152846
  • 152847
  • 152848
  • 152849
  • 152850
  • 152851
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim