Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160193
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You were talking about a sweetheart. Is that Keje? | Hakan'a bir sevdiğinden bahsettin. Keje mi o? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Aye. | He. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
You're looking for her? | Onu mu arıyorsun? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Keje and the man who abducted Keje. | Keje'yi ve Keje'yi kaçıran adamı. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
The first film about the Southeastern problem will soon be released. | Sayın seyirciler Güneydoğu sorununu ele alan ilk film gösterime girmeye hazırlanıyor. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
The film is expected to boldly take up the greatest problem of this country. | Ülkemizin bu en büyük sorununu konu edinen film cesur bir anlatımla seyirci karşısında olacak. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
In other news. The attempt on business tycoon Mahmut Saho%lu's | Ünlü işadamı Mahmut Şahoğlu'na yapılmak istenen suikastın... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
life is under investigation. The police have not yet made a | ...yankıları hâlâ sürüyor. Polis bu konuda herhangi bir... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
public statement. In the meantime, Saho%lu remains silent. | ...açıklama yapmıyor. Şahoğlu ise suskunluğunu sürdürmeye devam ediyor. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
The elusive Saho%lu is the owner of an empire that has extraordinarily | Son yirmi yılda olağanüstü bir hızla büyüyen ve bir ahtapotun... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
grown to the size of thirty companies in the last twenty years | ...kolları gibi her yeri saran otuz şirketin sahibi Mahmut Şahoğlu... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
and has reached everywhere like the tentacles of an octopus. | ...kendisini sürekli gizliyor. Tüm görüşme taleplerini reddeden... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
He recently gave his only TV interview to date to Mithat Bereket. | ...Şahoğlu ile televizyonlarda ilk kez Pusula programı yapımcısı ve sunucusu Mithat Bereket görüşmüştü. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Mahmut Bey, you have become the centre of attention with your | Mahmut Bey, şu sıralarda gerek TUSİAD'a gerekse hükümete karşı yaptığınız... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
outbursts against the Industrialists' Association and the government. | ...çıkışlarla bütün dikkatleri bir anda üzerinizde topladınız. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
In fact, there are various unpleasant allegations about your | Ancak, bu arada servetinizle ilgili olarak da hayli... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
own wealth. You accuse the Association of illegal practices, | ...tatsız iddialar var. Siz TUSİAD'a yiyiciler diye saldırıyorsunuz... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
but you cannot explain how you grew so powerful in a matter of twenty years? | ...ama son yirmi yıl içinde nasıl bu kadar büyüdüğünüzün yanıtını veremiyorsunuz. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
You are also accused of loansharking and of seizing businesses with | Ayrıca tefecilik yaptığınız ve hatta Mafyanın yardımıyla bazı işadamlarının... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
There are also allegations that granting of your bankers' | Bunun yanında, banka kurma izninizin de... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
licence is somewhat questionable. Who sent you here? | ...şaibeli olduğu yolunda iddialar var. Kim yolladı seni buraya? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
You! Who pays you? How dare you present rumours as the truth? | Kimin adamısın sen? Söylentileri gerçekmiş gibi nasıl söylersin lan! | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Please watch your tone. You can't talk to me like that. | Lütfen konuşmalarınıza dikkat edin. Benimle böyle konuşmayın. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Go send me your boss... You won't pull me down, ever! | Senin kilon kaça ulan, kim senin patronun onu yolla bana… | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I am a journalist. You are a hired pen! | Ben bağımsız bir gazeteciyim. Sen kiralık bir kalemsin! Defol git buradan! | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
No, I am an independent journalist. | Hayır, ben bağımsız bir gazeteciyim kimse bana... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I employ a hundred people like you. Go tell those who mess with me | Senin gibi yüz adam çalıştırıyorum yanımda ben. Ama benimle uğraşanları biliyorum. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
they can't tear me down. They don't have what it takes. | Söyle onlara beni yiyemezler. Güçleri yetmez. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Get out of my house! Get out! Turn the damn thing off. Cut! | Defol git buradan! Çık dışarı. Benimle böyle konuşmayın, lütfen sorularımı yanıtlayın. Kapatın şunları. Kesin, kesin! | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I found you. | Buldum seni. Buldum seni. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
What does it say? Come on, tell us. | İllet ettin lan adamı, söylesene ne yazıyor? Söylemem. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Fuck off then, don't! | Siktir lan söylemezsen söyleme. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
You're going to talk, or not? Cumali, don't! | Söyle bakalım ulan ne yazıyor? Abi, abi yapma gözünü seveyim. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
It could go off, man. Speak up, what did she write? | Ya Cumali patlar ya, abiciğim ne yapıyorsun? Söyleyecek misin, söylemeyecek misin? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Brother Cumali, come help me. | Cumali kardeş yetiş. N'oldu ya? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I'll be right back. You guys stay put. We'll be on a job tonight. | Tamam geliyorum. Bir yere ayrılmayın, akşam işe çıkacağız ha. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Yeah, you put the kid to bed. | Tamam, sen çocuğu yatır da gel. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Make sure he drinks his milk. Did you wet yourself? | Sütünü içirmeyi de unutma. Nasıl korktun ama. İşedin lan altına, horoz. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
He was here? | Buradaydı. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Berfo! In a wheelchair. Tubes up his nose. | Berfo, o. Tekerlekli iskemleye oturmuştu. Burnunda hortumlar vardı. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Where is he? Where has he gone? | Nerede o? Nereye gitti? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Who are you talking about, man?.. | Kimsen bahsediyorsun be adam? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
He means Mahmut Saho%lu. | Mahmut Şahoğlu'nu söylüyor. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Mahmut Saho%lu? You know him? | Ne, Mahmut Şahoğlu mu? Sen onu nereden tanıyorsun ya? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Take me to him. | Beni ona götür. Beni ona götür. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Why did you bring this geezer? | Abi ne işi var bu moruğun aramızda ya? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Hush! He'll hear. He is an old bandit. | Oğlum ona moruk dediğini duymasın Eski bir eşkıya o. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
What? A bandit! | Ne? Eşkıya! | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
You know, a bandit. On the mountains. A highwayman. | Ulan eşkıya, dağda, soyguncu. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
You sure he didn't make it up? | Atmasın sakın? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I saw the photo. He snuffed three people in prison. | Oğlum fotoğrafını gördüm. Üç kişiyi temizlemiş içeride. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Imagine what he must have done in the mountains. | Sen birde dağda yaptıklarını düşün. [ARABA ALARMI ÇALAR] | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Run for it! | Toz ol! [KÖPEK HAVLAMALARI] | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Hey, Bandit, come on! | Pişt Eşkıya, hey, yürü! | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Will you find him for me? Take me to him | Bulacak mısın onu bana? Beni ona götür. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Give me a break, for God's sake. | Bırak Allahını seversen, sırası mı şimdi ya. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
God damn it. We're just drifting bums. | Allah kahretsin, Allah kahretsin. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
As they say: Live fast, die young and you'll leave a handsome corpse. | Niye demişler "Hızlı yaşa genç öl cesedin yakışıklı olsun". Bunun için. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Let me tell you something. Only way to play this game is to play it big | Ben size bir şey söyleyeyim mi abiciğim? Oynayacaksan büyük oynayacaksın o kadar. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
When my father migrated to Istanbul, he got a job as a waiter. | Babam Adana'dan göçünce garsonluğa başlamış ya... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
We're all the same. | Hepimiz öyle abi. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
The other day, I quarreled with my dad, He wants me to go back to my... | Geçen gün babamla birbirimize girdik, fabrikadaki işime geri dönmemi istiyor. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
We should all move out like Cumali. | Bizim de Cumali gibi evden tüymemiz lazım. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I will go to brother Demircan. I'll say: Rescue us from this life. | Gideceğim Demircan abiye. "Kurtar bizi bu hayattan baba" diyeceğim. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Get us on your team. | Bizi takıma alsın. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
We'd be like royalty round here. | Vallahi en kral adam oluruz şüphesiz. İtibarımız olur ya. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Maybe I shouldn't come. | Ben gelmesem olmaz mı? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Sure! Left to yourself, you'd get lost again. Stick to me | Olmaz, sen kendi başına kaldın mı kayboluyorsun canım. Sen benim yanımdan ayrılma. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Just a minute, uncle. | Bir dakika amca. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Beg your pardon? | Buyur. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Put him on my bill. | Borcunu bana yaz. İyi de Cumali... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
But, Cumali... Shut up or I'll clobber you. | Konuşma kafayı yersin. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I have friends, I have partners I am responsible to. I have to be careful. | Şimdi, benim arkadaşlarım var, ortaklarım var. Sorumlu olduğum birtakım kişiler vardır. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Now, you almost sank us on that job the other day. Still, you didn't | Bu insanlara hesap veririm. Şimdi sen, geçen günkü işte bizi batırıyordun Cumali. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
talk to the police, you're okay. I know that. | Hadi yine Polise konuşmadın filan, yani işi kurtardın. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
This time we are here to put ourselves entirely at your command. | Abi bu sefer tamamen emrine girmeye geldik. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I and my friends are solid, brother Demircan. | Ben ve arkadaşlarım sağlamız Demircan abi. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Order us to die and we will. | Öl de ölelim yani. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
And we know our way around. | Ayıptır söylemesi, iyi çevremiz vardır bizim. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
You can't find better men to deal the stuff. | Mal dağıtırken bizden iyisini bulamazsın. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
There isn't a club we don't know. | Benim girmediğim kafe disko yok gibi abi. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Give us just one chance, then decide. | Hani bir fırsat ver şimdi, bir dene. Ondan sonra karar ver. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Okay, we'll give it a try. Not a word to anyone about this though. | Peki bir deneyelim. Ağzınızı sıkı tutun. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
And stay out of the police's way. | Polise bulaşmayın. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
If you get caught I don't know you. | Yakalanırsanız sizi tanımam. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
And this uncle over there, is he part of your gang? | Bu amca da gruptan mı? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
No. He's a bandit. | Yok, o eşkıya. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
A real bandit. A mountain man. That's of course, back when. | Hakiki eşkıya, dağların adamı. Yani imiş bir zamanlar | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
No bandits left on the mountains, uncle. | Kaldı mı artık dağlarda eşkıya emmi? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Now, all the bandits are down in the city. | Eşkıya artık şehirde. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I have important news for you. | Sana önemli bir haberim var. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Come inside, mom's out. | İçeri gel, annem yok. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Sekine, when will you put out? Cimbom's all horny. | Kız Sekine, Cimbom'a vereceksen ver herif abazalıktan geberiyor. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
God damn you, asshole! | Allah belanı versin, manyak. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Didn't I tell you not to wear mini skirts? | Kız ben sana mini etek giymeyeceksin demedim mi? | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
Mom first, now you start. You jealous pig! | Annem bitti bir de sen çıktın başıma kıskanç n'olacak. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
We have a deal with brother Demircan. | Demircan abi ile anlaştık... | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
We'll push some of the stuff for him. | ...malın bir kısmını biz dağıtacağız. Ee. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
So, it means we're finding money. Don't look at my face like an idiot. | Para buluyoruz yani lan. Kızım salak salak bakmasana. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |
I'll be able to save your brother. | Abini kurtarabileceğim. | The Bandit-1 | 1996 | ![]() |