Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160290

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
But you never believe	Ama asla...	The Beach-1	2000
more visceral...	Daha farklı.	The Beach-1	2000
A name of Mr. Daffy Duck.	İsmi Bay. Daffy Duck.	The Beach-1	2000
Birthplace Never Never Land?	Doğum yeri... Hiçbir zaman Hiçbiryer?	The Beach-1	2000
it just say he cut his wrists,	burada; onun bileklerini kestiği,	The Beach-1	2000
Look, i mean...	Bakın, demek istiyorumki...	The Beach-1	2000
i just wondered if you wanted to come with me.	Sadece gelip gelemeyceğinizi merak ettim.	The Beach-1	2000
Hey, you wanna take a hike?	Hey, gezmek ister misiniz?	The Beach-1	2000
Uh, a trip, a journey...	Bir seyahat...	The Beach-1	2000
i mean, the two of you and me, together?	İkiniz ve ben beraber?	The Beach-1	2000
i'm talking about the secret island.	Gizli bir adadan bahsediyorum.	The Beach-1	2000
i just feel like everyone	Herkesin değişik şeyler...	The Beach-1	2000
But Etienne	Ama Etienne...	The Beach-1	2000
Bangkok to Surat Thani,	Bangkok'dan Surat Thani'ye,	The Beach-1	2000
Surat Thani to Na Thon,	Surat Thani'den Na Thon'na,	The Beach-1	2000
Na Thon to Chawang	Na Thon'dan Chawang'a...	The Beach-1	2000
Trust me, it's a very good deal.	İnan bana, bu çok iyi bir anlaşma.	The Beach-1	2000
but to get there,	ama oraya ulaşmak için,	The Beach-1	2000
You could even get sleazy	"You could even get sleazy"	The Beach-1	2000
We are fine. it's arranged.	Tamamız. Ayarladım.	The Beach-1	2000
1 ,800 baht.	1800 baht.	The Beach-1	2000
Oh, great, man. Nice work.	Mükemmel. İyi işti.	The Beach-1	2000
He will not take us to the island.	Bizi o adaya götürmeyecek.	The Beach-1	2000
But we are allowed to travel to this one	Ama şu adaya gitmemize ve...	The Beach-1	2000
Right, but how do we get from there to there?	Tamam, peki buradan oraya nasıl gideceğiz?	The Beach-1	2000
Yeah.	Evet. ...sorunun Christo olduğu ortaya çıktı.	The Beach-1	2000
We leave our rucksacks on this island,	Çantalarımızı diğer adada bırakıp,	The Beach-1	2000
i don't know. One or 2 kilometers?	Bilmiyorum. Bir ya da iki kilometre?	The Beach-1	2000
Stop it, Richard. it will be worth it.	Yapma Richard. Buna değecek.	The Beach-1	2000
and just the 3 of us!	ve sadece üçümüz için!	The Beach-1	2000
Lost your key?	Anahtarını mı kaybettin?	The Beach-1	2000
Yeah, bummer.	Evet, kötü.	The Beach-1	2000
You're probably better off without her, anyway, bro.	Galiba onunla değilsin haklı mıyım dostum?	The Beach-1	2000
i'm just tryin' to help the guy	Ben sadece dostuma kötü Ben sadece dostuma kötü... Davranışımızı ayıplamak faydalı olmasa bile...	The Beach-1	2000
it's not a problem.	Sorun değil.	The Beach-1	2000
it's not a problem.	Bu sorun değil.	The Beach-1	2000
He likes to wipe his ass with tree leaves.	Kıçını ağaç yapraklarıyla silmeye bayılıyor.	The Beach-1	2000
He thinks he's some sort of jungle commando.	Kendini bir tür orman komandosu sanıyor.	The Beach-1	2000
of the Kentucky fried mouse.	hikayesini bildiğini varsayıyorum.	The Beach-1	2000
a mouse...	dönüşür...	The Beach-1	2000
Right. A mouse.	Evet. Bir fareye.	The Beach-1	2000
it's an urban myth.	Bu bir şehir efsanesidir.	The Beach-1	2000
Exactly. it always happened to a friend of a friend	Kesinlikle. Ve her zaman bir arkadaşın arkadaşının arkadaşının	The Beach-1	2000
goin' around here at the moment.	yaşanmıştır.	The Beach-1	2000
it's about a beach.	Bir kumsal hakkında.	The Beach-1	2000
it's on an island, right?	Kumsal bir adada, tamam mı?	The Beach-1	2000
Now, imagine, you got...	Şimdi, bembeyaz bir kum,... Bembeyaz bir kum, kristal kadar berrak...	The Beach-1	2000
crystal clearwater...	bir su ve palmiye ağaçları...	The Beach-1	2000
Yeah. With coconuts and shit.	Evet. Hindistan cevizi ve diğer zırvalar.	The Beach-1	2000
enough dope, Richard,	bu kadar saçmalık yeter Richard,	The Beach-1	2000
for the rest of your goddamn life!	sarma içeceksin!	The Beach-1	2000
who know exactly where it is,	tam olarak nerede olduğunu biliyor,	The Beach-1	2000
and they keep it absolutely secret.	ve bunu bir sır gibi saklıyorlar.	The Beach-1	2000
Of course, no one's actually ever met any ofthese people,	Tabiiki kimse bu insanlarla karşılaşmış olamaz,	The Beach-1	2000
only met somebody who has. You know what i mean?	sadece biri, ama kim?. Anlıyor musun?	The Beach-1	2000
Exactly. it's a Kentucky fried mouse.	Kesinlikle. Bu bir Kentucky fried faresi.	The Beach-1	2000
in Thailand turnin' up.	yanımda bitmesini istemezdim.	The Beach-1	2000
So what do you think about that story, Richard?	Bu hikaye hakkındaki fikrin nedir Richard?	The Beach-1	2000
Hey, you! Sammy:Jesus.	Hey sen, anahtarın bende!	The Beach-1	2000
i got your key!	Anahtarın bende!	The Beach-1	2000
Richard: Now, i know it wasn't a part of the plan,	Biliyorum planın bir parçası değildi,	The Beach-1	2000
but i made a decision to leave a copy of the map.	ama bir kara verdim; haritanın bir kopyasını bırakmak.	The Beach-1	2000
i told myself that spreading news	Kendi kendime, etrafa haber yaymanın	The Beach-1	2000
was a part of a traveler's nature,	gezginin doğasında olduğunu söyledim,	The Beach-1	2000
but if i was being completely honest,	ama bütünüyle dürüst olmak gerekirse,	The Beach-1	2000
shit scared of the great unknown...	büyük bilinmezden korkuyordum...	The Beach-1	2000
desperate to take a little piece of home with me.	umutsuzca evimdeki huzuru arıyordum.	The Beach-1	2000
Yeah, yeah. i'm comin'.	Evet. Geliyorum.	The Beach-1	2000
He thinks i waste time	Gökyüzünü fotoğraflayarak	The Beach-1	2000
i think so, too.	Bence de.	The Beach-1	2000
One night, i will get the perfect photograph.	Birgün, mükemmel kareyi yakalayacağım.	The Beach-1	2000
Whoa! Ha ha ha!	Ha ha ha!	The Beach-1	2000
You realize that...	Sence...	The Beach-1	2000
there's probably a planet out there, right...	başka bir gezegen var değil mi?...	The Beach-1	2000
just like this one...	aynı dünya gibi...	The Beach-1	2000
is photographing back down towards us.	şu an bizi fotoğraflıyorsun.	The Beach-1	2000
i mean, there are infinite worlds out there,	Yani oralarda sonsuz dünyalar var,	The Beach-1	2000
Richard, you know something?	Richard, bunu biliyor musun?	The Beach-1	2000
Let's try.	Hadi dene.	The Beach-1	2000
you always find a reason to believe	onu kesinlikle size göre olduğuna inanmak için	The Beach-1	2000
But in the haze of infatuation,	Ama kara sevdanın bulutunda,	The Beach-1	2000
One kilometer.	Bir kilometre.	The Beach-1	2000
i don't know, but it looks like a long way away.	Bilemiyorum fakat çok uzak görünüyor.	The Beach-1	2000
i think we're about halfway.	Sanırım yarı yoldayız.	The Beach-1	2000
i saw a fin.	Bir yüzgeç gördüm.	The Beach-1	2000
Okay, a shark fin?	Köpekbalığı yüzgeci mi?	The Beach-1	2000
to do about it?	bekliyorsun?	The Beach-1	2000
i'd rather you hadn't told me!	bunu söylemesen daha iyiydi!	The Beach-1	2000
it's a bit fucking late now, isn't it?	Birazcık geç kaldık değil mi?	The Beach-1	2000
Where did you go? Francoise!	Nereye gittin? Francoise!	The Beach-1	2000
i don't see her!	Onu göremiyorum!	The Beach-1	2000
Did you see a shark, Etienne?	Gördün mü Etienne?	The Beach-1	2000
You have such a playful sense of humor.	Esprilerinizin dünyayı fethetmesine şaşmamak gerek.	The Beach-1	2000
Come on.	Bul ve yok et. Sıcak çatışma yok.	The Beach-1	2000
but i wasn't going to,	ama ben değil, Ama dönmeyecektim, şu an değil.	The Beach-1	2000
not now.	şu an değil.	The Beach-1	2000
ifwe take this down,	Eğer burdan aşağı gidersek,	The Beach-1	2000
Etienne: Fuck.	Kahretsin.	The Beach-1	2000
Richard: Oh, God.	Tanrım.	The Beach-1	2000
How do we get down?	Aşağı nasıl ineceğiz?	The Beach-1	2000