Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160588
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Yeah! Yeah. | Evet. Evet! Evet. Evet. Evet! Evet. Evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
My mom thinks that my obsession with birds is ruining my life. | Annem kuşlara olan saplantımın hayatımı mahvettiğini düşünüyor. Annem, kuşlara olan saplantımın hayatımı mahvettiğini söyler. Annem kuşlara olan saplantımın hayatımı mahvettiğini düşünüyor. Annem, kuşlara olan saplantımın hayatımı mahvettiğini söyler. Annem kuşlara olan saplantımın hayatımı mahvettiğini düşünüyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(SIGHS) Tell me about it. | Bir de bana sor. Bunu bana sor. Bir de bana sor. Bunu bana sor. Bir de bana sor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
My dad even blames the birds for my wife leaving. | Babam eşimle ayrılışımızdan kuşları sorumlu tutuyor. Babam eşimden ayrılmamı bile kuşlara bağlıyor. Babam eşimle ayrılışımızdan kuşları sorumlu tutuyor. Babam eşimden ayrılmamı bile kuşlara bağlıyor. Babam eşimle ayrılışımızdan kuşları sorumlu tutuyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But what does he know? | Ne bilir ki o? Ama ne bilir ki? Ne bilir ki o? Ama ne bilir ki? Ne bilir ki o? Ne bilir ki o? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I mean, that's not why. | Yani sebebi o değildi. Demek istediğim, sebep bu değildi. Yani sebebi o değildi. Demek istediğim, sebep bu değildi. Yani sebebi o değildi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We had other issues. But... | Başka sorunlarımız vardı. Fakat... Başka sorunlarımız da var. Fakat... Başka sorunlarımız vardı. Fakat... Başka sorunlarımız da vardı. Fakat... Başka sorunlarımız vardı. Fakat... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It was the birds. It was the birds. | Sebep kuşlardı. Evet. Sebep kuşlardı. Sebep kuşlardı. Sebep kuşlardı. Evet. Sebep kuşlardı. Sebep kuşlardı. Sebep kuşlardı. Evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey. How did it go? | Nasıl gitti bakalım? Merhaba. Nasıl gitti? Nasıl gitti bakalım? Merhaba. Nasıl gitti? Nasıl gitti bakalım? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It kind of bogged down when I got to talking about my ex wife. | Eski karımdan konuşmaya başlayınca sıçtım. Eski eşim hakkında konuşurken batağa saplanmış gibiydim. Eski karımdan konuşmaya başlayınca sıçtım. Eski eşim hakkında konuşurken batağa saplanmış gibiydim. Eski karımdan konuşmaya başlayınca sıçtım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I know, I know! | Biliyorum! Biliyorum, biliyorum! Biliyorum! Biliyorum, biliyorum! Biliyorum! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
STU: That's about the top of the list of the fifty worst pickup lines. | Bu, en kötü hatun kaldırma cümlelerinden birisidir. Bu en kötü elli listesinin en başında yer almak gibi bir şeydir. Bu, en kötü hatun kaldırma cümlelerinden birisidir. Bu en kötü elli listesinin en başında yer almak gibi bir şeydir. Bu, en kötü hatun kaldırma cümlelerinden birisidir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRAD: Yeah. "Hi. I'm divorced. | "Selam. Ben boşandım." Evet. "Merhaba. Ben boşandım." "Selam. Ben boşandım." Evet. "Merhaba. Ben boşandım." "Selam. Ben boşandım." | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
"Didn't go so good, but I got a good feeling about this one." | "Geçinemedik, fakat seninle bu iş olacakmış gibi görünüyor." "İyi gitmedi, fakat bu sefer daha iyi olacağını düşünüyorum." "Geçinemedik, fakat seninle bu iş olacakmış gibi görünüyor." "İyi gitmedi, fakat bu sefer daha iyi olacağını düşünüyorum." "Geçinemedik, fakat seninle bu iş olacakmış gibi görünüyor." | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh, boy. | Ah be evlat. Ah, evlat. Ah be evlat. Ah, evlat. Ah be evlat. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Ew! What is that smell? | Bu koku da neyin nesi? Öğv! Bu koku da ne böyle? Bu koku da neyin nesi? Öğv! Bu koku da ne böyle? Bu koku da neyin nesi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
The good doctors are whipping up a homemade batch of bird bait. | Akıllı doktorlarımız kuşyeminden yemek hazırlıyorlar. İşin uzmanları ev yapımı bir kuş yemi yapıyor. Akıllı doktorlarımız kuşyeminden yemek hazırlıyorlar. İşin uzmanları ev yapımı bir kuş yemi yapıyor. Akıllı doktorlarımız kuşyeminden yemek hazırlıyorlar. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We've been fermenting it out back since we got here. | Dışarı çıkmadığımızdan biz de yemek yapıp yiyelim dedik. Bunu mayalamak için burada bulunmak zorundayız. Dışarı çıkmadığımızdan biz de yemek yapıp yiyelim dedik. Bunu mayalamak için burada durmak zorundayız. Dışarı çıkmadığımızdan biz de yemek yapıp yiyelim dedik. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's like crack cocaine to the gulls. | Martılar için tam kokain oldu vallahi. Bu martılar için kırılmış kokain gibidir. Martılar için tam kokain oldu vallahi. Bu martılar için kırılmış kokain gibidir. Martılar için tam kokain oldu vallahi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What are you doing? This is my scarf! | Ne yapıyorsunuz? Bu benim atkım! Ne yapıyorsunuz? Bu benim fularım! Ne yapıyorsunuz? Bu benim atkım! Ne yapıyorsunuz? Bu benim fularım! Ne yapıyorsunuz? Bu benim atkım! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh, sorry. | Kusura bakma. Aa, pardon. Kusura bakma. Aa, pardon. Kusura bakma. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
This scarf is from Bergdorf's! | Bu atkının markası Bergdorf. Bu fular Bergdorf'dan geliyor! Bu atkının markası Bergdorf. Bu fular Bergdorf'dan geliyor! Bu atkının markası Bergdorf. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
This scarf cost $250! | Fiyatı 250 dolar. Bu fular tam 250 dolar! Fiyatı 250 dolar. Bu fular tam 250 dolar! Fiyatı 250 dolar. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I wouldn't go out there if I... Shut up! | Yerinde olsaydım dışarı... Kapa çeneni. Ben olsam oraya git... Kapa çeneni! Yerinde olsaydım dışarı... Kapa çeneni. Ben olsam oraya git... Kapa çeneni! Yerinde olsaydım dışarı... Kapa çeneni. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Look at my scarf! | Şu atkının haline bak! Fularıma bak! Şu atkının haline bak! Fularıma bak! Şu atkının haline bak! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
This should be fun. | Eğlenceli olacak. Bu eğlenceli olacak. Eğlenceli olacak. Bu eğlenceli olacak. Eğlenceli olacak. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(SCREAMING) on, no! No! | Hayır! Üzerinde, hayır! hayır! Hayır! Üzerinde, hayır! hayır! Hayır! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Get away! Honey? Throw it away! | Gidin başımdan! Tatlım! Kurtul onlardan! Defolun! Tatlım? Fırlat gitsin! Gidin başımdan! Tatlım! Kurtul onlardan! Defolun! Tatlım? Fırlat gitsin! Gidin başımdan! Tatlım! Kurtul onlardan! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Go... Get away! | Defolun gidin! Git... Defol! Defolun gidin! Git... Defol! Defolun gidin! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Don't take my scarf! Give it back to me! | Bırak atkımı! Geri ver onu bana! Fularımı almayın! Onu bana geri verin! Bırak atkımı! Geri ver onu bana! Fularımı almayın! Onu bana geri verin! Bırak atkımı! Geri ver onu bana! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hitchcockian. | Hitchcock tarzı. Kokain korkusu. (=Alfred Hitchcock) Hitchcock tarzı. Kokain korkusu. (=Alfred Hitchcock). Hitchcock tarzı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What's he doing up there? | Ne yapıyor o tepede? Orada ne yapıyor? Ne yapıyor o tepede? Orada ne yapıyor? Ne yapıyor o tepede? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
How many do you think he has? | Kaç tane kuş buldu sence? Tahmin edemem. Sence kaçtadır? Kaç tane kuş buldu sence? Tahmin edemem. Sence kaçtadır? Kaç tane kuş buldu sence? Tahmin edemem. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I wouldn't guess. | Tahmin edemem. Tahmin edemiyorum. Tahmin edemem. Tahmin edemiyorum. Tahmin edemem. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But you know what? | Fakat asıl önemli olan ne biliyor musun? Ama biliyor musun? Fakat asıl önemli olan ne biliyor musun? Ama biliyor musun? Fakat asıl önemli olan ne biliyor musun? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's not the point. | Konu bu değil. Sorun bu değil. Konu bu değil. Sorun bu değil. Konu bu değil. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We can't take our eyes off the ball. | O manyağa bakarak umutsuzluğa kapılmamalıyız. Gözlerimizi bu toptan ayıramayız. O manyağa bakarak umutsuzluğa kapılmamalıyız. Gözlerimizi bu toptan ayıramayız. O manyağa bakarak umutsuzluğa kapılmamalıyız. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You think he lets anything slow him down? | Onu yavaşlatacak bir şeye izin verir mi sence? Onu yavaşlatacak bir şey biliyor musun? Onu yavaşlatacak bir şeye izin verir mi sence? Onu yavaşlatacak bir şey biliyor musun? Onu yavaşlatacak bir şeye izin verir mi sence? Onu yavaşlatacak bir şeye izin verir mi sence? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I made work my priority and I missed the boat. | Ben işimi önceliklerime göre yaptım ve tekneyi kaçırdım. İşlerim yüzünden ben fırsatı kaçırdım. Ben işimi önceliklerime göre yaptım ve tekneyi kaçırdım. İşlerim yüzünden ben fırsatı kaçırdım. Ben işimi önceliklerime göre yaptım ve tekneyi kaçırdım. Ben işimi önceliklerime göre yaptım ve tekneyi kaçırdım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You got your feelings hurt and you almost quit! | Seninse duyguların incindi ve neredeyse bırakıyordun! Duygularına kapıldığın için neredeyse bırakıyordun! Seninse duyguların incindi ve neredeyse bırakıyordun! Duygularına kapıldığın için neredeyse bırakıyordun! Seninse duyguların incindi ve neredeyse bırakıyordun! Seninse duyguların incindi ve neredeyse bırakıyordun! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No more, Brad. | Daha fazla teslimiyet olmasın, Brad. Bir daha yapma, Brad. Daha fazla teslimiyet olmasın, Brad. Bir daha yapma, Brad. Daha fazla teslimiyet olmasın, Brad. Daha fazla teslimiyet olmasın, Brad. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Think like him, act like him. | Onun gibi düşün, onun gibi hareket et. Onun gibi düşün, onun gibi davran. Onun gibi düşün, onun gibi hareket et. Onun gibi düşün, onun gibi davran. Onun gibi düşün, onun gibi hareket et. Onun gibi düşün, onun gibi hareket et. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
One of us has to beat this SOB! | Bu o.... çocuğunu birimiz geçmeli! Birimiz bu O.Ç.'nu yenmeli! Bu o.... çocuğunu birimiz geçmeli! Birisi bu O.Ç.'nu yenmeli! Bu orospu çocuğunu birimiz geçmeli! Bu o.... çocuğunu birimiz geçmeli! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah. Yeah! | Haklısın. Evet. Evet! Haklısın. Evet. Evet! Haklısın. Haklısın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And here's what you do about Ellie! | Ellie konusunda söyleyeceklerim var ayrıca. Ellie'yi de sakın elinden kaçırma! Ellie konusunda söyleyeceklerim var ayrıca. Ellie'yi de sakın elinden kaçırma! Ellie konusunda söyleyeceklerim var ayrıca. Ellie konusunda söyleyeceklerim var ayrıca. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I don't think I'm ready. | Böylesi bir şeye hazır olduğumu sanmıyorum. Hazır olduğumu sanmıyorum. Böylesi bir şeye hazır olduğumu sanmıyorum. Hazır olduğumu sanmıyorum. Böylesi bir şeye hazır olduğumu sanmıyorum. Böylesi bir şeye hazır olduğumu sanmıyorum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Tell her you want to exchange phone numbers | Bu yaz etkinlik olursa birbirimize haber veririz diyerek... Birbirinize telefon numaralarınızı verin. Bu yaz etkinlik olursa birbirimize haber veririz diyerek... Birbirinize telefon numaralarınızı verin. Bu yaz etkinlik olursa birbirimize haber veririz diyerek... Bu yaz etkinlik olursa birbirimize haber veririz diyerek... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
in case there's a rare sighting this summer. | ...telefon numaralarınızı alın. Bu yaz elinde ender bir hedef var. ...telefon numaralarınızı alın. Bu yaz elinde ender bir hedef var. ...telefon numaralarınızı alın. ...telefon numaralarınızı alın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But that is a really good idea. | Fakat güzel fikir. Ama gerçekten çok güzel bir fikir. Fakat güzel fikir. Ama gerçekten çok güzel bir fikir. Fakat güzel fikir. Fakat güzel fikir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Good luck, Stu. | İyi şanslar, Stu. Bol şans, Stu. İyi şanslar, Stu. Bol şans, Stu. İyi şanslar, Stu. İyi şanslar, Stu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Whoo! | Whoo! Vuuf! Whoo! Vuuf! Whoo! Whoo! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: Summer is a season of peripatetic activity | Sonraki 8 hafta boyunca, 22.500 km. yol kat edip, 21 eyaleti... Kuzey Amerika'nın yaz ayları Sonraki 8 hafta boyunca, 22.500 km. yol kat edip, 21 eyaleti... Kuzey Amerika'nın yaz ayları... Sonraki 8 hafta boyunca, 22.500 km. yol kat edip, 21 eyaleti... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
for North American fauna. | ...dolaştım ve 56 tane yeni kuş türü gördüm. hayvanatların göçebe etkinliğidir. ...dolaştım ve 56 tane yeni kuş türü gördüm. hayvanatların göçebe etkinliğidir. ...dolaştım ve 56 tane yeni kuş türü gördüm. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Inspired by the CEO, the programmer is among the most peripatetic. | CEO, programcı tarafından ilham en gezici arasında yer alıyor. Yöneticinin güdümlediği yazılımcı da bilindik göçebeler arasındadır. CEO, programcı tarafından ilham en gezici arasında yer alıyor. Patronun güdümlediği yazılımcı da bilindik göçebeler arasındadır. CEO, programcı tarafından ilham en gezici arasında yer alıyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(SINGING) I'm feeling restless, but I'm tired | Hissediyorum huzursuz, ama yorgunum d Kendimi rahatsız hissetmiyorum. Fakat yorgunum. d Hissediyorum huzursuz, ama yorgunum Kendimi rahatsız hissetmiyorum. Fakat yorgunum Hissediyorum huzursuz, ama yorgunum | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Don't want to leave, but I can't stay | Terk etmek istemiyorum ama ben kalamam d Ayrılmak istemiyorum, Fakat kalamam d Terk etmek istemiyorum ama ben kalamam Ayrılmak istemiyorum, Fakat kalamam Terk etmek istemiyorum ama ben kalamam | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You and me need something more | Sen ve ben bir şey daha. d Sen ve ben daha fazlasıyız d Sen ve ben bir şey daha. Sen ve ben daha fazlasıyız Sen ve ben bir şey daha. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's time to spread our wings and go | Zamanı geldi kanatlanır ve gider d Kanatlarımızı açıp gitme zamanıdır d Zamanı geldi kanatlanır ve gider Kanatlarımızı açıp gitme zamanıdır Zamanı geldi kanatlanır ve gider | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So come, fly away | Bu yüzden uçup, gel d Öyleyse gel, uçup gidelim d Bu yüzden uçup, gel Öyleyse gel, uçup gidelim Bu yüzden uçup, gel | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Through the clouds into the sun Far away from everyone | Uzakta, güneş bulutların arasından herkesin içine d Bulutlardan güneşe, herkesten uzaklara d Içine bulutların arasından güneş Uzakta herkesin Bulutlardan güneşe, herkesten uzağa Içine bulutların arasından güneş Uzakta herkesin | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Come, fly away | Gel, uçup d Gel, uçup gidelim d Gel, uçup Gel, uçup gidelim Gel, uçup | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
When we get above the rain | yağmur üstünde olsun d Biz yukarıda yağmur olalım d Olsun yağmur üstünde Biz yukarıda yağmur olalım Olsun yağmur üstünde | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
They are all sunny days | Hepsi güneşli gün d Güneşli günler onların olsun d Hepsi güneşli gün Güneşli günler onların olsun Hepsi güneşli gün | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
RINGTONE: A well a, everybody's heard about the bird | A iyi, herkesin kuş hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuş hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuş hakkında duydum | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bird, bird, bird... | Kuş, kuş, kuş ... Kuş, kuş, kuş, k kuşun... Kuş, kuş, kuş ... Kuş, kuş, kuş, k kuşun... Kuş, kuş, kuş ... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hello. Hi. | Merhaba. Merhaba. Selam. Merhaba. Merhaba. Selam. Merhaba. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You know that pink footed goose that you missed in Texas? | Hani Teksas'ta kaçırdığın Pembe Ayaklı Kaz vardı ya. Hani şu Teksas'taki kaçırdığın Pembe ayaklı kazı hatırlıyor musun? Hani Teksas'ta kaçırdığın Pembe Ayaklı Kaz vardı ya. Hani şu Teksas'taki kaçırdığın Pembe Ayaklı Kaz'ı hatırlıyor musun? Hani Teksas'ta kaçırdığın Pembe Ayaklı Kaz vardı ya. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Guess what just showed up here in Boston. | Az önce Boston'da bir tanesini gördüm. Bil bakalım ne oldu. Burada, Boston'da görülmüş. Az önce Boston'da bir tanesini gördüm. Bil bakalım ne oldu. Burada, Boston'da görülmüş. Az önce Boston'da bir tanesini gördüm. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Really? | Ciddi misin? Gerçekten mi? Ciddi misin? Gerçekten mi? Ciddi misin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: The divorced programmer tells himself to trust his instinct. | Çok uzun bir süredir dört gözle beklediğiniz şeyin birdenbire gerçekleştiğini ve o anda sizin buna... Boşanmış yazılımcı içgüdülerine güvenmesi gerektiğini düşünüyor. Çok uzun bir süredir dört gözle beklediğiniz şeyin birdenbire gerçekleştiğini ve o anda sizin buna... Boşanmış yazılımcı, kendi içgüdülerine güvenmesi gerektiğini düşünüyor. Çok uzun bir süredir dört gözle beklediğiniz şeyin birdenbire gerçekleştiğini ve o anda sizin buna... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Has he finally met the right mate? | ...hazır olmadığınızı düşünün. İşte o kazı görmek konusunda bunları hissediyordum. Sonunda doğru bir buluşma yapacak mı? ...hazır olmadığınızı düşünün. İşte o kazı görmek konusunda bunları hissediyordum. Sonunda doğru bir buluşma yapacak mı? ...hazır olmadığınızı düşünün. İşte o kazı görmek konusunda bunları hissediyordum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey. Hi. | Selam. Selam. Merhaba. Selam. Selam. Selam. Merhaba. Selam. Selam. Selam. 1157 01:04:03,131 > 01:04:04,132 Büyük yarışın nasıl gidiyor bakalım? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
How's your Big Year going? | Büyük yarışın nasıl gidiyor bakalım? Büyük Yıl'ın nasıl gidiyor? Büyük yarışın nasıl gidiyor bakalım? Büyük Yıl'ın nasıl gidiyor? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(SIGHS) I don't want to jinx it, but it's going very, very good. | Nazar değmesin vallahi çok iyi gidiyor. Şom ağızlılık etmek istemiyorum, Fakat iyi, oldukça iyi gidiyor. Nazar değmesin vallahi çok iyi gidiyor. Şom ağızlılık etmek istemiyorum, Fakat iyi, oldukça iyi gidiyor. Nazar değmesin vallahi çok iyi gidiyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I saw a flamingo in the Everglades last week. | Geçen hafta Everglades'te bir Flamingo gördüm. Everglades'de bir flamingo gördüm. Geçen hafta Everglades'te bir Flamingo gördüm. Everglades'de bir flamingo gördüm. Geçen hafta Everglades'te bir Flamingo gördüm. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
WOW! | Vay canına! VAY! Vay canına! VAY! Vay canına! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Got about a thousand mosquito bites, but it was worth it. | Bin tane sivrisinek ısırığı yemişimdir, ama buna değdi. Binlerce sivrisinek ısırığına rağmen buna değdi doğrusu. Bin tane sivrisinek ısırığı yemişimdir, ama buna değdi. Binlerce sivrisinek ısırığına rağmen buna değdi doğrusu. Bin tane sivrisinek ısırığı yemişimdir, ama buna değdi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Doing a Big Year and working full time? | Hem Büyük Yarış'a katılıp hem de tam zamanlı çalışıyorsun. Bütün günün Büyük Yıl'la mı geçiyor? Hem Büyük Yarış'a katılıp hem de tam zamanlı çalışıyorsun. Bütün günün Büyük Yıl'la mı geçiyor? Hem Büyük Yarış'a katılıp hem de tam zamanlı çalışıyorsun. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I really admire that, Brad. | Sana hayran olmamak elde değil, Brad. Bunu gerçekten takdir ediyorum, Brad. Sana hayran olmamak elde değil, Brad. Bunu gerçekten takdir ediyorum, Brad. Sana hayran olmamak elde değil, Brad. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You know what I admire? That you're not doing a Big Year. | Ben neye hayran oldum biliyor musun? Senin Büyük Yarış içinde olmadığına. Benim neyi takdir ettiğimi biliyor musun? Büyük Yıl'da olmayışını. Ben neye hayran oldum biliyor musun? Senin Büyük Yarış içinde olmadığına. Benim neyi takdir ettiğimi biliyor musun? Büyük Yıl'da olmayışını. Ben neye hayran oldum biliyor musun? Senin Büyük Yarış içinde olmadığına. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Why? Because it's pure! | Niye ki? Çünkü katıksız! Neden? Bu saflıktır çünkü! Niye ki? Çünkü katıksız! Neden? Bu saflıktır çünkü! Niye ki? Çünkü katıksız! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's all about the love of birds for you. | Senin hayatın kuşlardan ibaret. Kuşlara olan aşkınla ilgili bir şey. Senin hayatın kuşlardan ibaret. Kuşlara olan aşkınla ilgili bir şey. Senin hayatın kuşlardan ibaret. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
How do you know I'm not doing a Big Year? | Büyük Yarış içinde olmadığımı nereden biliyorsun? Büyük Yıl'da olmadığımı nerden biliyorsun? Büyük Yarış içinde olmadığımı nereden biliyorsun? Büyük Yıl'da olmadığımı nerden biliyorsun? Büyük Yarış içinde olmadığımı nereden biliyorsun? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You left it there? You're brave. | O arabayı öylece sokağın ortasında mı bıraktın? Cesur kız seni. Bunu oraya mı park ettin? Cesurmuşsun. O arabayı öylece sokağın ortasında mı bıraktın? Cesur kız seni. Bunu oraya mı park ettin? Cesurmuşsun. O arabayı öylece sokağın ortasında mı bıraktın? Cesur kız seni. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But Darren's driving. | Arabayı Darren sürüyor. Yok Darren sürüyor. Arabayı Darren sürüyor. Yok Darren sürüyor. Arabayı Darren sürüyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Nice. Darren? My boyfriend? | İyiymiş. Darren kim? Erkek arkadaşım. Harika. Darren? Erkek arkadaşım mı? İyiymiş. Darren kim? Erkek arkadaşım. Harika. Darren? Erkek arkadaşım mı? İyiymiş. Darren kim? Erkek arkadaşım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Ah! Darren, this is Brad. | Tabii ya. Darren, bu Brad. Ah! Darren, bu Brad. Tabii ya. Darren, bu Brad. Ah! Darren, bu Brad. Tabii ya. Darren, bu Brad. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Welcome to Boston, bro. | Boston'a hoş geldin, kardeşim. Boston'a hoşgeldin, birader. Boston'a hoş geldin, kardeşim. Boston'a hoşgeldin, birader. Boston'a hoş geldin, kardeşim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So, Ellie tells me you guys are going to look for a... | Elli bana sizin pembe bir kaz arayacağınızı söyledi. Ee, Ellie bana bir şeye bakacağınızı söyledi... Elli bana sizin pembe bir kaz arayacağınızı söyledi. Ee, Ellie bana bir şeye bakacağınızı söyledi... Elli bana sizin pembe bir kaz arayacağınızı söyledi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What is it, a pink goose? | Hayır. Pembe bir kaz değil. Neydi, pembe kaz? Hayır. Pembe bir kaz değil. Neydi, pembe kaz? Hayır. Pembe bir kaz değil. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No, it's not... | Hayır, öyle değil... Hayır, değil... Hayır, öyle değil... Hayır, değil... Hayır, öyle değil... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Nope. Not a pink goose. | Hayır. Pembe bir kaz değil. Yok. Pembe bir kaz değil. Hayır. Pembe bir kaz değil. Yok. Pembe bir kaz değil. Hayır. Pembe bir kaz değil. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No such thing as a pink goose. | Aslında pembe bir kaz diye bir şey yok. Pembe kaz diye bir şey yok. Aslında pembe bir kaz diye bir şey yok. "Pembe kaz" diye bir şey yok. Aslında pembe bir kaz diye bir şey yok. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's a pink footed goose, so... | O dediğin, Pembe Ayaklı Kaz. <b>Aslında pembe ayaklı kaz, ve...</b> O dediğin, Pembe Ayaklı Kaz. <b>Aslında Pembe Ayaklı Kaz,</b> ve... O dediğin, Pembe Ayaklı Kaz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
If I came to see a pink goose, then I guess this whole trip | Eğer pembe bir kaz için gelmiş olsaydım, sanırım bütün yolculuk... Görmek istediğim şey eğer pembe kaz ise bütün bu yolculuk Eğer pembe bir kaz için gelmiş olsaydım, sanırım bütün yolculuk... Görmek istediğim şey eğer pembe kaz ise bütün bu yolculuk... Eğer pembe bir kaz için gelmiş olsaydım, sanırım bütün yolculuk... Eğer pembe bir kaz için gelmiş olsaydım, sanırım bütün yolculuk... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
would have been a big waste of time, wouldn't it? | ...büyük bir zaman kaybından ibaret olurdu, öyle değil mi? benim için kocaman bir zaman kaybı olurdu, değil mi? ...büyük bir zaman kaybından ibaret olurdu, öyle değil mi? benim için kocaman bir zaman kaybı olurdu, değil mi? ...büyük bir zaman kaybından ibaret olurdu, öyle değil mi? ...büyük bir zaman kaybından ibaret olurdu, öyle değil mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(LAUGHING) "Pink goose." | "Pembe kazmış." "Pembe kaz." "Pembe kazmış." "Pembe kaz." "Pembe kazmış." "Pembe kazmış." | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Maybe there's a purple swan out there, too. | Belki etrafta Mor Kuğu da vardır. Belki orada mor bir kuğu da vardır. Belki etrafta Mor Kuğu da vardır. Belki orada mor bir kuğu da vardır. Belki etrafta Mor Kuğu da vardır. Belki etrafta Mor Kuğu da vardır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Let's go! | Haydi gidelim! Hadi gidelim! Haydi gidelim! Hadi gidelim! Haydi gidelim! Haydi gidelim! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(SIGHS) You want to hear the punch line? | Vurucu cümleyi duymak ister misin? Asıl darbeyi duymak ister misin? Vurucu cümleyi duymak ister misin? Asıl haberi duymak ister misin? Vurucu cümleyi duymak ister misin? Vurucu cümleyi duymak ister misin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |