Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178419
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Well, why didn't you ask your dad how to build a tent? | Neden babana nasıl çadır yapıldığını sormadın? | Up-1 | 2009 | ![]() |
I don't think he wants to talk about this stuff. | Böyle şeylerden konuşmak isteyeceğini sanmıyorum. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Try him sometime, maybe he'll surprise you. | Neden bir ara denemiyorsun, belki seni şaşırtır. | Up-1 | 2009 | ![]() |
He's away alot, I don't see him much. | Her zaman uzaklarda, onu fazla görmüyorum. | Up-1 | 2009 | ![]() |
He's gotta be home sometime. | Evde olduğu zamanlar vardır herhalde. | Up-1 | 2009 | ![]() |
I call, but Phyllis told me I bug him too much. | Söylüyorum ama Phyllis onu çok rahatsız ettiğimi söylüyor. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Phyllis? You call your own mother by her first name? | Phyllis mi? Annene adıyla mı hitap ediyorsun? | Up-1 | 2009 | ![]() |
But he promised he'd come to my Explorers Ceremony | Ama Kaşifler Töreni'ne gelip... | Up-1 | 2009 | ![]() |
to pin on my "Assisting the elderly badge". | ..."Yaşlılara yardım rozeti"mi takmaya söz vermişti. | Up-1 | 2009 | ![]() |
We don't want to wake the travelling flea circus. | Seyahat eden kaçaklar sirkini uyandırmak istemeyiz. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Dle Fredricksen, Dug says he wants to take Kevin prisoner. | Bay Fredricksen, Dug Kevin'i esir almak istediğini söylüyor. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Can Kevin go with us? | Kevin bizimle gelebilir mi? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Promise you won't leave him? | Onu bırakmayacağınıza söz verir misiniz? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Cross your heart? | Yemin eder misiniz? | Up-1 | 2009 | ![]() |
What have I got myself into, Ellie? | Kendimi nasıl bir durumun içine soktum Ellie? | Up-1 | 2009 | ![]() |
The bird's gone. Maybe Russell won't notice. | Kuş gitmiş. Belki Russell fark etmez. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Dug, find Kevin! Kevin! Find the bird, find the bird! | Dug, Kevin'i bul! Kuşu bul, kuşu bul! | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, look! There he is... | Bakın, işte orada. | Up-1 | 2009 | ![]() |
The bird is calling to her babies. | Kuş, bebeklerine sesleniyor. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Her babies! | Bebekleri mi? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Wait, Kevin is just leaving. | Durun, Kevin gidiyor. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Her babies need her. We gotta make sure they're together. | Bebeklerinin ona ihtiyacı var. Yanlarına ulaştığından emin olmak zorundayız. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Sorry, Russell. We've lost enough time already. | Üzgünüm Russell. Şimdiden yeterince vakit kaybettik. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Because you sent her away, there's more for you. | Onu gönderdiğiniz için size daha çok çikolata kaldı. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Where's the bird? You said you had the bird! | Kuş nerede? Kuşu yakaladığını söylemiştin! | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, yes, oh, yes. If I had said that, | Evet, evet. Öyle dediğim için... | Up-1 | 2009 | ![]() |
I can see how you would think that. | ...bunu söylemeni anlıyorum. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Where is it? | Kuş nerede? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, tomorrow. Come back tomorrow and then I will again have the bird. Yes. | Yarın, yarın geri gel. O zaman kuş gene bende olacak. Evet. | Up-1 | 2009 | ![]() |
You lost it. why do I not have a surprised feeling? | Onu kaybettin. Neden buna hiç şaşırmadım? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Well, at least you now have led us to the small mailman and to the one that smells as prunes. | En azından küçük postacı ve erik kurusu gibi kokan adamla tanışmamızı sağladın. | Up-1 | 2009 | ![]() |
The master will be most pleased we have found them. | Efendi, onları bulmamızdan ötürü memnun olacaktır. | Up-1 | 2009 | ![]() |
He will ask them many questions. Come. | Onlara bir çok soru soracaktır. Gelin. | Up-1 | 2009 | ![]() |
We're going to the fall. | Biz şelaleye gidiyoruz. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Down! | Durun! | Up-1 | 2009 | ![]() |
You came here... in that? | Buraya onunla mı geldin? | Up-1 | 2009 | ![]() |
In a house? A floating house? | Bir ev ile mi? Uçan bir ev ile mi? | Up-1 | 2009 | ![]() |
You're not after my bird, are you? | Kuşum ile bir ilgin yok, değil mi? | Up-1 | 2009 | ![]() |
But if you need to borrow a cup of sugar, I'd be happy to oblige! | Ama eğer bir bardak şekere ihtiyaç duyarsan sana memnuniyetle verebilirim! | Up-1 | 2009 | ![]() |
Well, this is all a misunderstanding. | Yanlış anlaşılma için üzgünüm. | Up-1 | 2009 | ![]() |
My dogs made a mistake. | Köpeklerim bir hata yapmış. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Wait. Are you Charles Muntz? | Dur bir saniye. Sen Charles Muntz mısın? | Up-1 | 2009 | ![]() |
The Charles Muntz? | Meşhur Charles Muntz mı? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Adventure's out there! | Macera orada bir yerde! | Up-1 | 2009 | ![]() |
It's really him! | Bu gerçekten o! | Up-1 | 2009 | ![]() |
That's Charles Muntz! | Bu adam Charles Muntz! | Up-1 | 2009 | ![]() |
It is? | Evet öyle. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Who's Charles Muntz? | Charles Muntz da kim? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Carl Fredricksen. My wife and I, we were your biggest fans. | Carl Fredricksen. Eşim ve ben en büyük hayranınızdık. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, well, you're a man of good taste. | İyi zevki olan bir adamsın. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Now you must be tired. Hungry? | Yorgun olmalısınız. Aç mısınız? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Atention, everyone! These people are no longer intruders. | Herkesin dikkatine! Bu insanlar düşmanımız değil. | Up-1 | 2009 | ![]() |
They are our guests. | Onlar bizim misafirlerimiz. | Up-1 | 2009 | ![]() |
All right! I like you temporarily. | Tamam, sizden idareten hoşlanıyorum! | Up-1 | 2009 | ![]() |
The small mailman smells like chocolate! | Küçük postacı, aynı çikolata gibi kokuyor! | Up-1 | 2009 | ![]() |
I hope they weren't too... rough on you. | Umarım size karşı çok sert davranmamışlardır. Davranmadık. | Up-1 | 2009 | ![]() |
We are not actually going inside the "Spirit of Adventure" itself? | Biz aslında "Macera Ruhu"nun içine girmiyoruz, değil mi? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, would you like to? | İster misiniz? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Would I? | İster miyim? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Not you! What do we do with Dug? | Sen değil! Dug'a ne yapacağız? | Up-1 | 2009 | ![]() |
He lost the bird. Put him in "the cone of shame". | Kuşumuzu kaybetti. Ona utanç külahını takın. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Most of the collection is housed in the world's top museums: | Koleksiyonumun büyük bir kısmına dünyanın en iyi müzeleri ev sahipliği yapıyor: | Up-1 | 2009 | ![]() |
Of course, I kept the best for myself. | Tabii en iyilerini kendime sakladım. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Did you ever. Look at that! | Eminim öyledir. Şuna da bak! | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, yes. The Arseloterium. | Evet. Arseloteryum. | Up-1 | 2009 | ![]() |
The beast charged while I was brushing my teeth. | Canavar, dişlerimi fırçalarken saldırdı. | Up-1 | 2009 | ![]() |
I used my shaving kit to bring it down. | Onu alaşağı edebilmek için tıraş takımımı kullandım. | Up-1 | 2009 | ![]() |
The only way to get it out of Ethiopia at the time was | Onu o zaman Etiyopya'dan çıkartmanın tek yolu... | Up-1 | 2009 | ![]() |
to have it declared technical weapon. | ...resmi bir silah olarak göstertmekti. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, my Gosh! The giant Somalian Labradodis! | Tanrım! Büyük Somali Labradodis! | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, you recognize it? I'm impressed! | Demek onu biliyorsun. Gerçekten etkilendim! | Up-1 | 2009 | ![]() |
There's an interesting story there. | Onun da ilginç bir hikayesi var. | Up-1 | 2009 | ![]() |
I found it on safari, | Onu Roosevelt ile bir safarideyken buldum. | Up-1 | 2009 | ![]() |
He and I fell into a habit of playing Gin Rummy in the evenings | Her akşam Gin Rummy oynamak gibi bir alışkanlığımız vardı... | Up-1 | 2009 | ![]() |
and did he cheat! | ...ve o her zaman hile yapardı! | Up-1 | 2009 | ![]() |
He was horrible. | Berbat bir adamdı. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, dear, broken translator. | Evet, bozuk çevirici. | Up-1 | 2009 | ![]() |
I think it's that loose wire again. | Gene o gevşek kablo yüzünden sanırım. | Up-1 | 2009 | ![]() |
There you go, big fellow. Thank you, master. | İşte oldu, koca oğlan. Teşekkür ederim efendim. | Up-1 | 2009 | ![]() |
I liked his other voice. | Diğer sesini daha çok seviyordum. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Well, dinner is served. | Evet, yemek hazır. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Almost tempted to go back a few times. | Bir kaç defa, dönmek için oldukça heveslenmiştim. | Up-1 | 2009 | ![]() |
But I have unfinished work here. | Ama burada bitirilmemiş bir işim var. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Please! I hope you're hungry. | Lütfen buyurun! Umarım açsınızdır. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Because Epsilon is the finest chef I've ever had. | Çünkü Epsilon, tanıdığım en iyi aşçı. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Epsilon, you've done it again! | Epsilon, gene harika bir iş çıkartmışsın! | Up-1 | 2009 | ![]() |
My Ellie would have loved all these. | Tüm bunlar Ellie'nin çok hoşuna giderdi. | Up-1 | 2009 | ![]() |
You know, because of you she had this dream to come down here and live by the fall. | Sizin sayenizde buraya gelip şelalelin yanında yaşamak gibi bir rüyası vardı. | Up-1 | 2009 | ![]() |
I'm honored. And now you've made it. | Onur duydum. Şimdi başardın işte. | Up-1 | 2009 | ![]() |
You sure we're not a bother? I'd hate to impose. | Rahatsız etmediğimize emin misin? Yük olmaktan nefret ederim. | Up-1 | 2009 | ![]() |
No, no, it's a pleasure to have guests. | Hayır, hayır, misafir ağırlamak büyük bir zevk. | Up-1 | 2009 | ![]() |
A real treat. | Gerçek bir ikram. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Treat? | İkram mı? | Up-1 | 2009 | ![]() |
Where's my treat? I want my treat! | İkram nerede? İkram istiyorum! | Up-1 | 2009 | ![]() |
I shouldn't have used that word. | O kelimeyi kullanmamalıydım. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Having guests is a delight! | Misafir ağırlamak büyük bir keyif! | Up-1 | 2009 | ![]() |
More often I get thieves trying to steal what is rightfully mine. | Çoğunlukla bana ait olan şeyleri çalmaya çalışan hırsızlarla karşılaşıyorum. | Up-1 | 2009 | ![]() |
They called me a fraud, those... | Bana sahtekar dedi o... | Up-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I've spent a lifetime tracking it. | Bunu takip etmek için bir ömür harcadım. | Up-1 | 2009 | ![]() |
Sometimes, years go by | Onu gördüğüm anlar arasında... | Up-1 | 2009 | ![]() |