Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179041
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
..get his party to that same level. | ...onun yakaladığı başarıyı yakalamaya uğraşıyordum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l've been unsuccessful so far. But now thanks to Raza's father.. | Şimdiye kadar başaramadım. Ama şu ana kadar başaramamıştım. Şimdi Raza'nın babası sayesinde... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..success seems near. | ..başarı gözlerimin önünde duruyor. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
ln a few days, you'll be going to their house.. | Bir kaç gün sonra, yanında onurumu da alarak, onların evine gelin gideceksin. Bir kaç gün sonra, yanında onurumu.. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..taking my honour with you. | ...da götürüp onların evine gideceksin. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lt's your duty to understand the sensitiνity of this bond. | Senin görevin, bu bağın hassasiyetini anlamak. Senin görevin, aradaki bu bağın hassaslığını anlamak. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
To spread happiness in good times and bad. | İyi günde, kötü günde, etrafına mutluluk saç. İyi zamanda da, kötü zamanda da etrafına mutluluk saç. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
To strengthen the bonds of every relationship. | Bu bağı güçlendirmek için çalış. Aradaki akrabalık bağını güçlendir. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And no matter what, safeguard their honour as well as ours. | Ve ne olursa olsun, onların onurunu da kendi onurumuz gibi koru. Ve ne olursa olsun, onların onurunu da kendi onurumuzu koruduğun gibi koru. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Any small mistake on your part can destroy everything. | Senin en ufak bir yanlışın her şeyi bozabilir. Senin yapacağın en ufak bir aptallık, uğruna çabaladığım her şeyi mahveder. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l hope you understand what l'm saying. | Umarım sana söylediklerimi anlıyorsundur. Şimdi sana ne söylemek istediğimi anladın mı? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Then would you please come here? | Öyleyse buraya gel. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lt's been a long time since l've seen the dimples of your cheeks. | Yüzündeki gamzeleri görmeyeli uzun zaman oldu. Yüzünde gülücüklerinin bıraktığı gamzeleri görmeyeli uzun zaman oldu. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l hope you haven't left them in lndia. | Umarım onları Hindistan'da bırakmamışsındır. Umarım onları Hindistan'da bırakmamışsındır... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
That's my girl. | İşte benim kızım… İşte benim kızım... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Dearest behold.." | Canım, işte, bak… Canım, bak... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"The distances have gone." | Mesafeler yok oldu. Kayboldu uzaklıklar... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l am here, here, here and here." | Ben burdayım, burdayım, burdayım, burda… Ben burdayım, burdayım, burdayım, burda... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Dearest behold. The distances have gone." | Canım, işte, bak. Mesafeler yok oldu. Canım, bak Kayboldu uzaklıklar... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l am here, here, here and here." | Ben buradayım, buradayım, buradayım, burada… Ben buradayım, buradayım, buradayım, burada... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Beyond all borders and encumbrances." | Tüm sınırları ve mecburiyetleri aştım. Hangi sınırlar...? Hangi mecburiyetler...? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l am the secret you can never hide." | Ben, asla saklayamayacağın sırrınım. Asla saklayamayacağın o sırlar Ben'im | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l am the gesture you can never forget." | Asla unutamayacağın o jest. Asla unutamayacağın o hisler Ben'im | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Why are you surprised at these vibrations?" | Neden şaşırdın bu çarpıntılara? Kalbinde yankılandığım zaman neden şaşırıyorsun? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Because l am the sound of your heart." | Ben kalbindeki O sesim. Ben senin kalbindeki O sesim | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Listen, if you can to the rhythms of your heart." | Duyabiliyorsan dinle, kalbinin atışını. Duyabiliyorsan, dinle, kalp atışlarının dilini | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l'm here, here, here and here." | Ben buradayım, buradayım, buradayım, burada… Ben buradayım, buradayım, buradayım, burada... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Beyond all borders and encumbrances." | Tüm sınırları ve mecburiyetleri aştım. Hangi sınırlar..? Hangi mecburiyetler..? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l and only l am now in your thoughts." | Ben, yalnız ben varım şimdi hayallerinde. Ben, yalnız ben varım şimdi hayallerinde... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l am in all your questions and your answers." | Tüm soru ve cevaplarında ben varım. Cevaplarında ben varım, sorularında ben varım... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l occupy all our dreams." | Gördüğün her rüyanın içinde ben varım. Gördüğün her rüyanın içinde ben varım | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l am in the radiance of your sight." | Ben senin o bakışlarındaki aydınlığım. Ben senin bakışlarındaki ışıltıdayım | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"You can see me wherever your vision goes." | Baktığın her yerde beni görüyorsun. Gördüğün şey, Ben'im... Nereye bakarsan bak | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"The distances have gone." | Mesafeler yok oldu. Kayboldu uzaklıklar | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Beyond all borders and encumbrances." | Tüm sınırları ve mecburiyetleri aştım. Hangi sınırlar?.. Hangi mecburiyetler...? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l am here, here.." | Ben buradayım, buradayım, Ben buradayım, buradayım... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"..here and here." | Buradayım, burada… ...buradayım, burada. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Zaara. Shabbo. | Zaara. Şabo. Zaara. Shabbo. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Tell him to get out of my sight. l see him eνerywhere. | Ona gözümün önünden gitmesini söyle. Her yerde onu görüyorum. Söyle ona gözümün önünden gitsin, Shabbo. Neden bilmiyorum, her yerde o var. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
He's embedded in my soul, Shabbo. Ask him to leaνe. | O benim ruhuma girdi Şabo. Söyle ona gitsin. O benim ruhuma girdi Shabbo, söyle ona gitsin! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Please tell him, Shabbo. Please tell him. | Lütfen söyle ona, Şabo. Lütfen söyle ona. Lütfen söyle ona gitsin... Söyle gitsin... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Please tell him, Shabbo. | Lütfen söyle ona, Şabo. Söyle gitsin, Shabbo. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Yes, Squadron Leader Veer Pratap Singh. | Evet, Hava Filosu Komutanı Veer Pratap Sing. Evet, Hava Filosu Komutanı Veer Pratap Singh. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Hello, Captain Veer Singh? l'm Shabbo speaking. | Alo, Kaptan Veer Sing mi? Ben Şabo… Merhaba, Kaptan Veer Singh? Ben Shabbo... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Shabbo? l'm sorry. l can't place you. | Şabo? Özür dilerim, sizi tanıyamadım. Shabbo...? Özür dilerim, sizi tanıyamadım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l'm calling from Zaara's house. | Ben Zaara'nın evinden arıyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
An unknown girl who l'd never met before, was giving me.. | Hiç tanımadığım bir kız, bana hayatımda aldığım en iyi haberi vermişti. Hiç tanımadığım bir kız, hiç karşılaşmadığım hiç görmediğim biri... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..the biggest news of my life. She very simply told me that.. | ...bana hayatımda aldığım en büyük haberi verdi. Herşeyi açıkça anlattı ve dedi ki... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..Zaara was in love with you and she's about to get married. | ...Zaara size aşık. Nikahı kıyılmak üzere. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Come to Lahore, take Zaara away. | Lahor’a gelin ve Zaara'yı buradan götürün. Lahore'a gelin ve Zaara'yı buradan götürün. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
She'll never be able to take this step all by herself. | O bunu yalnız başına yapamaz. O böyle bir şeyi yalnız başına yapamaz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
She says that you can give your life for her. | Onun için canınızı verebileceğinizi söyledi. O dedi ki, onun için canınızı verebilirmişsiniz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And then she asked me one last question. | Ve bana son bir soru sordu. Ve bana son bir soru sordu: | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
How much do you love Zaara? | Zaara'yı ne kadar seviyorsunuz? Zaara'yı ne kadar seviyorsunuz?... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l didn't have an answer to that question then. | Bu sorunun cevabını o zaman bilmiyordum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Neither do l have one now. | Şimdi de bilmiyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
How much do l love Zaara? | Zaara'yı ne kadar seviyorum? Ben Zaara'yı ne kadar seviyorum?... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l know. | Ben biliyorum… Ben biliyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
An lndian Air Force Pilot is not permitted to come to Pakistan. | Bir Hindistan Hava Kuvvetleri Pilotu'nun Pakistan'a giriş izni yoktur. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
So, l know that the minute you got this news.. | Ayrıca şunu da biliyorum… Biliyorum, bu haberi alır almaz, herşeyden önce, istifanızı verdiniz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Then without telling anyone you left for Lahore. | Ve sonra kimseye bir şey söylemeden, Lahor’a gittiniz. Ve sonra kimseye bir şey söylemeden, Lahore'a gittiniz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Not knowing the outcome of the journey. Would you reach in time? | Bu yolculuğun sonunda ne olacağını bilmeden. Zamanında yetişebilecek miydiniz? Bu yolculuğun sonunda ne olacağını bilmeden... Oraya vaktinde yetişebilecek miydiniz? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Would you meet Zaara? Would Zaara come back with you? | Zaara'yı görebilecek miydiniz? Zaara sizinle gelecek miydi? Zaara'yı görebilecek miydiniz? Zaara sizinle gelebilecek miydi? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Or would you yourself be able to return.. you didn't know anything. | Ya da siz geri dönebilecek miydiniz? Hiçbir şey bilmiyordunuz. Ya da siz geri dönebilecek miydiniz? Hiçbir şey bilmiyordunuz... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But you still left. | Ama yine de gittiniz? Ama yine de gittiniz mi? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Perhaps, you don't know, but l know.. | Belki siz bilmiyorsunuz. Ama ben biliyorum… Belki siz bilmiyorsunuz... Ama ben biliyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..how much you love Zaara. l know. | Zaara'yı ne kadar sevdiğinizi ben biliyorum. Zaara'yı ne kadar seviyorsunuz... Ben biliyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Welcome, sir. l'm Shabbo. | Selamün Aleyküm, bayım. Ben Şabo. Selamun Aleykum, efendim, ben Shabbo. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l'm sorry, l couldn't arrange for anything better than this. | Üzgünüm, buradan daha iyi bir yer bulamadım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Wow, you can see the entire city from here. | Vay canına. Buradan tüm şehir görülebiliyor. Vay canına! Buradan tüm şehir görülebiliyor. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
There can't be a better room than this in the whole of Lahore. | Bu odadan daha iyi bir yer Lahor’un hiç bir yerinde bulunamaz. Bu odadan daha iyi bir yer Lahore'un hiç bir yerinde bulunamaz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l didn't tell Zaara that you're coming. | Zaara'ya geleceğinizden bahsetmedim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l was scared that she would stop me. | Beni durduracağından korktum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Day after tomorrow is her wedding. She can't come out of her house. | Öbür gün nikâhı var. Evden dışarı çıkamaz. Öbür gün nikahı var. Evden dışarı çıkamaz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But tomorrow, she'll be going to the shrine with everyone. | Ama yarın herkesle beraber türbeye gidiyor. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
This is Munir, my younger brother. He'll bring you to the shrine. | Bu Münir, benim küçük kardeşim. Sizi türbeye götürecek. Bu Munir, benim küçük kardeşim. Sizi türbeye götürecek. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Then we'll leave it to God. | Sonra her şey Allah'ın elinde. Sonra herşey Tanrının ellerinde. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
So, Munir, my fate is in your hands now. | Evet, Münir. Şimdi kaderim senin ellerinde. Munir, demek şimdi kaderim senin ellerinde. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Well, l'll leave. | Tamam, ben gidiyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Leaving? | Gidiyor musunuz? Gidiyor musun? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l got to leave, if l'm away for long.. | Gitmek zorundayım. Eğer uzun süre ortadan kaybolursam… Gitmek zorundayım. Eğer uzun süre ortadan kaybolursam... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..they'll start wondering where l am. | beni merak ederler. ...herkes sorular soracaktır. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lf you need anything, Munir's here. | Bir şeye ihtiyacınız olursa, Münir burda. Bir şeye ihtiyacınız olursa, Munir burada. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Thank you, Shabbo. | Teşekkürler, Şabo. Teşekkürler, Shabbo. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l didn't think you'd come, but now, after meeting you.. | Geleceğinizden emin değildim. Ama sizi gördükten sonra… Geleceğinizden emin değildim. Ama sizi gördükten sonra... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..l'm sure you'll take Zaara with you. | Zaara'yı götüreceğinize şüphem kalmadı. ...Zaara'yı götüreceğinize şüphem kalmadı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
My father says, "True love happens only once in a lifetime." | "Babam der ki, ""Gerçek aşk insanın hayatında yalnız bir kez olur.""" Babam der ki; "Gerçek aşk insanın hayatında yalnız bir kez olur. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"And when it does, no God or Allah can come in its way." | Ve O geldiği zaman, kimse onu engelleyemez. Ve olduğu zaman da hiçbir Tanrı ya da Allah onun yoluna çıkmaz." | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Tomorrow, we'll know how true my love is in Allah's eyes. | Yarın göreceğiz, Allah'ın nazarında aşkımın ne kadar gerçek olduğunu. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l have broken all the barriers of society." | Tüm engellerini yıkıp geldim. Zamanın tüm engellerini yıkıp geldim | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l have left the world and come to you." | Dünyamı bırakıp yanına geldim. Senin yolunda dünyayı bırakıp geldim | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"A besotted lover has come to your door." | Kapına bir divane geldi. Kapına bir divane geldi | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Has come, has come.." "A besotted loνer has come." | Geldi, geldi. Divane’n geldi. Geldi, geldi.. Divanen geldi.. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Besotted by you, besotted by you, besotted by you.." | Divane’n, divane’n, senin divane’n Divanen, divanen, senin divanen... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"He is completely devoted to you." | O tamamen sana tutkun. Bunun sebebi sensin... Bu senin tutkun aşığın... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"He is completely obsessed by you." | O senin için endişeli. Bunun sebebi sensin... Bu senin tutkun aşığın... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"He will die for your love." | O senin aşkın için ölür. Senin aşkında ölüme gider... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"lf l see your face.." | Yüzünü gördüğümde tüm dertlerimi unutacağım. Işığın üzerime doğduğunda | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"l will forget all my sorrows." | Her kederimi unuturum | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"These tears that are flowing, this is all they are saying." | Gözlerimden akan bu gözyaşlarının tek söylediği bu: Gözümdeki yaşların Tek söylediği bu; | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |