Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179049
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Most certainly. Now, you have the right to, Madam Lawyer. | Tabii ki görüşebilirsiniz. Şimdi bu sizin hakkınız, Avukat Hanım. Tabii ki görüşebilirsiniz! Şimdi bu sizin hakkınız, Avukat Hanım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Come, I'll escort you myself. | Gelin, ben size eşlik edeceğim. Gelin, ben de sizinle geleceğim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
That way I'll get to spend a little more time with you. | Böylece sizinle biraz daha zaman geçirmiş olurum. Bu bahaneyle belki sizinle biraz daha vakit geçirebilirim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
This man is here since 22 years, but no one's heard him... | Bu adam 22 yıldır burada, ama kimse onun tek sözünü duymadı. O adam 22 yıldır burada. Ama şu ana kadar hiçkimse ağzından... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...utter a single word. | Bizce o burda çok mutlu. ...tek kelime çıktığını duymadı. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
We think he is very happy here, never fights, never complains... | Olay çıkarmıyor, şikâyet etmiyor. Bizce o burda çok mutlu. Ne kavga ediyor, ne şikayet ediyor... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...seems like he doesn't want to be free at all. | Sanki özgür kalmak istemiyor. ...sanki özgür olmayı istemiyor gibi. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Freedom is every man's birthright and... | Özgürlük her insanın doğuştan hakkıdır… Özgürlük her insanın doğuştan hakkıdır. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...it's my duty to see that he gets it. | Ve bu hakkı onlara vermek de benim görevim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
The State of Pakistan has decided to reopen cases... | Pakistan Hükümeti bazı Hintli tutukluların… Pakistan Hükumeti bazı Hintli tutukluların davalarını... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...of some Indian prisoners. | davalarını yeniden görüşmeye karar verdi. ...yeniden açmaya karar verdi. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
What did I tell you? Open the cell. | Size söylememiş miydim? Hücreyi açın. Size söylememiş miydim? Kapıyı açın. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I want to speak to him in private. | Onunla baş başa görüşmek istiyorum. Onunla yalnız konuşmak istiyorum. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Well, you've signed the papers, what do I care? | Evrakları imzaladığınıza göre gerisi beni ilgilendirmez. Nasılsa kağıtları imzaladınız, banane. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I've done my duty, now it's up to you and... | Benden bu kadar, İşte oldu... Ben görevimi yerine getirdim, şimdi herşey size kalmış... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...your God. | artık her şey senin ve Allah'ın elinde. ...ve Tanrınıza. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I'm Saamiya Siddique and you are... | Benim adım Samiya Sıdıku, sizinki? Ben Saamiya Siddique peki ya siz..? | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
It's ages since you've heard your name, isn't it? | Adınızı duymayalı çok uzun zaman oldu değil mi? Adınızı duymayalı uzun zaman oldu, değil mi? | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Please talk to me, Veer Pratap Singh. I've come to help you. | Lütfen benimle konuşun, Veer Pratap Sing, size yardım etmek için buradayım. Veer Pratap Singh, lütfen benimle konuşun buraya size yardım etmeye geldim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Today, God is giving you another chance. Talk to me... | Bugün Allah size bir şans daha veriyor. Benimle konuşun… Bu gün Tanrı size bir şans daha veriyor. Lütfen benimle konuşun... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...and I promise to get you back to your country. | Söz veriyorum, sizi vatanınıza kavuşturacağım. Size söz veriyorum, sizi Hindistan'ınıza geri döndüreceğim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I don't know why you don't want your freedom. | Özgürlüğünüzü neden istemediğinizi bilmiyorum, Özgürlüğünüzü neden istemediğinizi henüz bilmiyorum. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
But I want you to know why... | ancak şunu bilmenizi isterim ki… Ama şunu bilmelisiniz, sizin özgürlüğünüz benim için önemli. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...your freedom is important for me and other girls of this country. | özgürlüğünüz benim ve ülkemdeki diğer kadınlar için çok önemli. Ülkem için ve ülkemdeki benim gibi kadınlar için neden önemli... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Today, after years of hard work, I have earned my first case. | Bugün, sıkıntılı geçen yıllar sonra ilk davamı hak ettim. Bu gün, yıllar süren zorlu çalışmaların ardından ilk davamı aldım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
They want me to lose... | Benim başarısızlığımı istiyorlar. Kaybetmemi istiyorlar... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...so that no woman will tread into this male domain again. | Böylece hiçbir kadın erkeklerin dünyasına adım atamayacak. ...ve böylece hiçbir kadın erkeklerin dünyasına adım atmayacak. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
But I'm not going to lose. | Ama ben kaybetmeyeceğim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I will not let down my father's dream. Or the women of my country. | Babamı ve bu ülkedeki kadınları hayal kırıklığına uğratmayacağım. Babamın hayalini ve ülkemdeki kadınların umutlarını yıkmayacağım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I just need your help. Talk to me... | Sadece sizin yardımınıza ihtiyacım var. Benimle konuşun. Sadece sizin yardımınıza ihtiyacım var. Lütfen benimle konuşun. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
That's an F16 flying at the speed of 1200mph. | Bu bir F 16 ve saatte 1200 km ile uçuyor. Bu bir F 16, saatte 1200 mil hızla uçuyor. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
When a plane tears through the skies, plays with the clouds... | Gökyüzünde uçarken bulutlarla dalga geçiyor. Gökyüzü delinir, bulutlar ikiye bölünür bir uçak geçtiği zaman... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...no one but a pilot can understand that feeling. | Bu duyguyu pilot dışında kimse bilemez. ...bu hissi bir pilottan başka kimse anlayamaz. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I can still feel my hands throbbing... | Hala soğuktan donmuş ellerimi hissediyorum. Şimdi bile ellerimdeki çarpıntıyı... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...the blood rushing and the winds lashing... | Hava çok rüzgârlıydı… ...kanımın akışını ve rüzgarın kamçılayışını her şeyi ile hissedebiliyorum. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...when I would take my helicopter... | ve biz helikopter ile… Helikopterime bindiğim zaman... ...helikopterimle... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...into the mountains. | dağın üzerinde uçuyorduk. ...dağların eteklerine giderdim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Ahead... left... | Ön tarafta, solda. Ön tarafta... solda... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
A rescue pilot with the Indian Air Force. | Hindistan Hava Kuvvetleri kurtarma pilotu. Hindistan Hava Kuvvetleri'nde bir kurtarma pilotu. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I loved my work. | İşimi çok seviyordum. İşimden çok keyif alıyordum. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Flying was a childhood fantasy. And saving people's lives... | Uçmak çocukluk hayalimdi. İnsan hayatını kurtarmak… Çünkü uçmak benim çocukluk hayalimdi. Ve insanların hayatını kurtarmak... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...was my father's legacy. He was an army officer... | bana babamdan miras kalmıştı. O vatanı için… ...babamın vasiyetiydi. Babam orduda bir askerdi... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...who gave his life for the country. | hayatını veren bir subaydı. ...vatanı için şehit olan bir asker. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I was alone and free. | Yalnız ve özgürdüm. Yalnızdım... Özgürdüm ve... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
And I lived every moment as if it were the last. | Ve her anı hayatımın son anı gibi yaşıyordum. ...her anımı sanki son olacakmış gibi yaşardım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Little did I know that three days later... | Nerden bilebilirdim ki 3 gün sonra… Nereden bilecektim ki, üç gün sonra... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...my life was going to change because of a girl. | hayatım bir kız yüzünden değişecekti. ...geceleri uykularım kaçacak ve buna sebep olan da bir kız olacak. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Wake up, Zaara. It's seven o'clock. | Uyan Zaara. Saat 7 oldu. Kalkın, Bayan Zaara. Saat yedi oldu. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Seven. I've never woken up this early... | 7 mi? Hiç bir zaman bu kadar erken kalkmadım ki. Yedi mi! Şimdiye kadar hiç bu kadar erken kalkmadım ki! | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Whatever has not happened till now... | Şimdiye kadar olmayan bir şey de şimdi oldu ama. Dün sana söz kesildi. Şimdiye kadar olmayan bir şey de... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...will begin from today. Your marriage got fixed yesterday. | ...şimdi oldu ama. Dün akşam evliliğin kararlaştırıldı. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Then learn cooking from uncle lqbal... | Sonra İkbal amcandan yemek yapmasını öğrenmeni istiyor. ...ve lqbal Amcadan yemek pişirmeyi öğreneceksin | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I'm not going to change for anyone. | Hiç kimse için değişemem. Ben kimse için değişmeyeceğim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I am who I am, tell them that. | Ben buyum ve hep böyle kalacağım, bunu onlara söyle. Ben ne isem öyle kalacağım, onlara bunu söyle! | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I hope your manners won't turn them away. | Umarım alışkanlıkların onların caydırmaz. Umarım alışkanlıkların onların caymasına neden olmaz. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I am the way I am and I will always be." | Ben buyum ve hep böyle kalacağım. Ben olduğum gibiyim, öyle de kalacağım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I will never change my style." | Tarzımı değiştirmeye niyetim yok. Asla kendi edamı değiştirmem. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"Whether they understand or they don't, I will keep saying." | Anlasınlar ya da anlamasınlar, ben böyle kalacağım. Anlasınlar ya da anlamasınlar, bunu hep söyleyeceğim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I am the way I am and I will always be." | Ben buyum ve her zaman böyle kalacağım. Ben olduğum gibiyim öyle de kalacağım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I am the princess of my feelings and the queen of my mind." | Ben duygularımın prensesi ve mantığımın kraliçesiyim. Ben hislerimin prensesi, aklımın kraliçesiyim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"Why should I wear a veil? If the scarf drops, let it." | Neden kapanmalıyım. Ya örtüm düşerse, bırakın öyle kalsın. Madem düşecek neden duvak takayım, düşecekse düşsün! | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"Whether they smile or they pout..." | İster gülsünler ister surat assınlar. İster mutlu olsunlar ister surat assınlar... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"It does not bother me if what I say causes a rift." | Söylediklerim tartışma konusu olsa bile beni hiç ilgilendirmez. ...beni hiç etkilemez bu söylediklerime diyecekleri. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I am the way I am and I will always be." | Ben buyum ve hep böyle kalacağım. Ben olduğum gibiyim öyle de kalacağım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I have no desire to adorn my palms with henna." | Ellerime kına yakmaya hevesli değilim. Düğün flütünü de duymak istemiyorum. Ne kınaya hevesim var... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I am quite happy in my own home, thank you." | Teşekkür ederim, ben kendi evimde çok mutluyum. Ben kendi evimde çok mutluyum, teşekkür ederim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"If you can hear me, oh priest, let me clarify." | Eğer beni duyuyorsan rahip, haberin olsun. Eğer duyabiliyorsan, duy beni imam. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I don't know that I will ever agree to marriage." | Bilmiyorum bir gün evlenmeye karar verir miyim? Hala bilmiyorum evliliğe razı mıyım? | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"Whether anybody's happy or upset..." | Birileri mutlu ve ya üzgün olacak diye ben kendim değişemem. Birileri mutlu olsun, ya da üzülsünler. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"...I won't change myself." | Asla kendi edamı değiştirmem. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"People might agree or they might not, I won't budge." | Başkaları kabul etsin ve ya etmesin, ben kendimden ödün veremem. Anlasınlar ya da anlamasınlar, bunu hep söyleyeceğim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
"I am the way I am and I will always be." | Ben böyleyim ve hep böyle kalacağım. Ben olduğum gibiyim öyle de kalacağım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Yusuf, I'm Zaara's mother but it's Bebe (grandma) who brought her up. | Yusuf, ben Zaara'nın annesiyim, ama ona Bebe baktı. Yusuf Abi, Zaara'nın annesi benim, ama ona bakan kişi Bebe'dir. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I'll break this news to Zaara, no one will say anything to her. | Zaara'ya ben söylerim, siz ağzınızı açmayın. Zaara'ya bu haberi ben vereceğim, kimse bir şey söylemesin! | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Yes, Bebe, your Zaara has come and... | Evet, Bebe, senin Zaara'n geldi ve bak sana ne getirdi. Evet Bebe, Zaara'n geldi ve... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...look what she's got for you. | ...bak sana ne getirdi. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
The priest sent special holy water for you and... I know, little one. | Rahip sana kutsal su gönderdi. Senin için özel şifalı su ve... Bilmiyorsun değil mi?.. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
No holy water will help me now. Bebe... | ...hiçbir şifalı su bana fayda etmez artık. Bak Bebe... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Since you were a child, you have been chattering non stop. | Küçüklüğünden beri hep sen konuşurdun ve ben dinlerdim. Çocukluğundan beri konuşup dururdun. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
And I have been listening. Today, I'm going to speak. | Ve ben de sessizce dinlerdim. Bu gün ben konuşacağım... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
You know that I've been here ever since the inception of Pakistan. | Biliyorsun, ben Pakistan'ın kuruluşundan beri buradayım. Biliyorsun kızım, Pakistan'ın kuruluşundan beri burda yaşıyorum. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I was 16 years old when your grandfather left India... | Büyük baban Hindistan'ı bırakıp beni Pakistan'a getirdiğinde ben sadece 16 yaşındaydım. O zamanlar 16 yaşındaydım, ...senin büyükbaban... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...and he came to Pakistan and he brought me along with him. | ...Hindistan'ı bırakıp buraya geldiğinde. Ve ben de onunla beraber gelmiştim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Your family, this country has given me lots... | Senin ailen ve bu ülke bana çok şey verdi ve ben de tüm içtenliğimle kabul ettim. Senin ailen ve bu ülke bana pek çok şey verdi... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...and I took it all with all my heart. | ...ve ben de tüm içtenliğimle kabul ettim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
But today, I've this one last wish... will you fulfil it? | Ama bugün tek bir isteğim var. Yerine getirebilir misin? Bu gün son bir isteğim var, yerine getirecek misin? | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Immerse my ashes in my India, dear. | Küllerimi ülkem Hindistan'a götür tatlım. Mutlu olmamı istiyorsan küllerimi Hindistanıma götür, kızım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I may be an orphan, but I am an Indian. That's my only identity. | Yetim olabilirim, ama Hintliyim. Bu benim tek kimliğim. Bir yetimim ama aynı zamanda Hindistanlıyım da Bu da benim tek kimliğim. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
I told you about Kiritpur, haven't I? For us Sikhs... | Sana daha önce Kriptur'dan bahsetmiştim? Sana daha önce Kritpur'dan bahsetmiştim değil mi? Bizim için Sikh tapınakları... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...it's a very important pilgrimage. | Bizim için Sih çok önemli bir hacdır. ...çok kutsal yerlerdir. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Just immerse me there. I will get my refuge. | Sadece, benim küllerimi oraya götür. Huzura kavuşmuş olacağım. Sadece, benim küllerimi de oraya dök. Huzura kavuşmuş olacağım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Bebe... | Bebe… Bebe... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
She was here in Pakistan and you in India. | O burada Pakistan'daymış, sen ise Hindistan'da. O burada Pakistan'daymış sen ise Hindistan'da. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
Three... three days later... | Üç… Üç gün sonra… Üç... Üç gün sonra... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...and what an unusual meeting it was. | Ne olağanüstü bir tanışmaydı. Ne olağanüstü bir karşılaşmaydı... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
And I was on my way down to bring the last girl up. | Son kızı almak için aşağıya iniyordum. Ve ben de son kalan kızı almak için aşağı iniyordum. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
It wasn't that I'd never seen a more beautiful girl than her. | O zamana kadar gördüğüm en güzel kız değildi. O ana kadar gördüğüm en güzel kız olduğundan değildi. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
But I don't know why I couldn't take my eyes off her. | Ama gözlerimi bir türlü ondan alamıyordum. Ama neden bilmiyorum yüzüne bakmaktan kendimi alıkoyamadım. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
She was trying to move it, but the wind was strong and... | Saçını oradan çekmeyi denedi, ama rüzgâr o kadar güçlüydü ki… Saçını oradan çekmeyi denedi ama, rüzgar o kadar güçlüydü ki... | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |
...the hair stayed there. | saçları olduğu gibi kaldı. ...saçları olduğu gibi kaldı. | Veer-Zaara-6 | 2004 | ![]() |