Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179727
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
So what did you do last night? I trust my little angel | Ne yaptın peki dün gece? Eminim küçük meleğim Peki dün gece ne yaptın? Benim küçük meleğimin ahlaka aykırı... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
didn't do anything immoral. | ahlaksızca bir şey yapmamıştır. ...birşey yapmadığına güveniyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Well, let's see. | Hmm, bakalım. Bir düşüneyim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I started by getting completely hammered drunk. It was bad. | Öncelikle, deliler gibi sarhoş olarak başladım. Baya kötüydü. Önce iyice sarhoş olmakla başladım. Bu kötüydü. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Then drove while intoxicated to pick up this disease infested prostitute. | Sonra, alkollüyken araba sürüp, hastalıklarla dolu bir fahişe aldım. Sonra, hastalıklı fahişeleri bulmak için sarhoş şekilde araç kullandım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
From there, let's see. Me and the hooker went back to my place... | Ondan sonra, fahişeylen birlikte evime Ondan sonra... Bir fahişeyle benim mekâna geri döndük ve... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Excuse me. The hooker and I went back to my place. | Afedersin. Fahişeyle birlikte evime gittik. Affedersin. Düzeltiyorum. Benim mekâna geri döndük. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And from there... | Ve sonrası, Tanrım... Ve ondan sonra... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
God, it was just a blur of intravenous drug abuse and unprotected sex | Damardan alınan uyuşturucu ve Tanrı'nın ismini zikrederken Tanrım ondan sonrası korunmasız seks ve damardan uyuşturucu falan işte. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
while taking the Lord's name in vain. | yapılan korunmasız seks dolu bir geceyi belli belirsiz hatırlıyorum. Bir de tanrının adını boş yere andım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Dean, did you know that when Monty was a child, everyone thought he was retarded? | Dean, biliyor muydun, Monty çocukken herkes onun özürlü olduğunu sanardı? Dean, Monty çocukken herkesin onun geri zekâlı olduğunu düşündüğünü biliyor muydun? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Dean, doesn't my mom look old? | Dean, annem ne kadar yaşlı görünüyor, değil mi? Dean, sence annem yaşlı görünmüyor mu? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I mean, like, much older than she rightfully should? | Yani, olduğundan çok daha fazla yaşlı? Yani aslında, olduğundan çok daha yaşlı gibi değil mi? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
So why aren't you and Serena still together? I liked her. | Neden Serena'yla ayrıldınız? Ondan hoşlanmıştım. Sen ve Serena neden hala beraber değilsiniz? Ondan hoşlanmıştım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I don't know. I guess it got old. | Bilmem. Sıkıldım sanırım. Bilmiyorum. Sanırım artık bıktık. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
We had a relationship based on orgasms. | Orgazmlar üzerine kurulu bir ilişkimiz vardı. Sadece orgazma dayalı bir ilişkimiz vardı. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I don't think I could handle the idea of you reproducing. | Senin çoğaldığın fikrini kaldırabileceğimi sanmıyorum. Senden birkaç tane daha olması fikrini kaldıramıyorum biliyorsun. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I pull out. | Dışarı çekiyorum. Geri çekiliyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yes, well, your father pulled out too, | Evet, baban da dışarı çekmişti, ancak Evet babanda geri çekilirdi. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
but we've all seen the tragic end of that story. | o hikayenin trajik sonunu hepimiz gördük. Ama hikâyenin trajik sonunu hepimiz görüyoruz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You think I wanna have kids? Absolutely not. | Çocuk yapmak istediğimi mi sanıyorsun? Kesinlikle hayır. Sence çocuk sahibi olmak ister miyim? Kesinlikle hayır. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
That's why I stick to anal sex. | Bu yüzden hep anal sekse bağlı kalıyorum. İşte bu yüzden anal seks yapıyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
If only I had been so lucky. | Keşke ben de o kadar şanslı olabilseydim. Keşke o kadar şanslı olabilseydim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Okay, so that's the Abraham Lincoln. | Evet, bu da "Abraham Lincoln"dı. Tamam, bu Abraham Lincoln. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
But remember, you have to shave it so it looks like his beard. | Ama unutma, traş etmelisin ki onun sakalı gibi görünsün. Ama unutma onun sakalı gibi görünmesi için tıraş etmek zorundasın. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Now the last one. The last one is called "The Goat." | Şimdi sonuncusu. Sonuncunun adı "Keçi". Şimdi sonuncusu. Sonuncusunun ismi "Keçi". | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Okay, it's a bit trickier. But if you can pull it off, | Pekala, bu biraz zor. Ancak bunu becerebilirsen, Bak bu biraz ustalık ister. Ama eğer yapabilirsen... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
you are a god among men, all right? | bizim için tanrı olursun, tamam mı? ...tapılası adamlar arasına girersin. Tamam mı? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Pull your pants down, show it, all right? | Pantolonunu indiriyorsun, gösteriyorsun, tamam? Pantolonunu indirip, gösteriyorsun. Tamam mı? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Okay, well, that just about covers all the different variations that we have. | Pekala, elimizde bulunan farklı varyasyonlar bunlar. Tamam şimdi tüm farklı varyasyonların ayrıntılarını anlattım sana. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
But you know, we're always looking for new positions. | Ama her zaman yeni pozisyonlar arıyoruz. Ama burada daima yeni pozisyonlar arıyoruz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
So next time you got a little down time, you find yourself a little bored, | Bu yüzden boş vaktinde, bakmışsın sıkılmışsın, Bu yüzden kendini biraz sıkıntılı falan hissettiğinde... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
play with your nuts, you know what I'm saying? | taşaklarınla oyna biraz, anlıyor musun? ...biraz testislerinle oyna. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
See what you come up with, okay? It's all good. | Bakalım neler çıkaracaksın. Tamamdır. Bakalım ortaya ne çıkacak tamam mı? Hepsi bu kadar. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
All right. I really only have one thing I wanna talk about today, | Pekala. Bugün yalnızca bir konuda konuşmak istiyorum, Pekâlâ. Bugün söylemek istediğim sadece bir şey var çocuklar. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
you all have a tendency to start yelling and screaming at one another. | birbirinize bağırıp çağırmaya başlama eğiliminiz var. Hepinizin birbirinize bağırmaya ve çığlık atmaya bir eğiliminiz var. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
That's just dumb and senseless, 'cause you're only gonna be hurting yourselves. | Bu salakça ve saçma çünkü yalnızca kendiniz zarar veriyorsunuz. Ve bu sadece aptalca ve anlamsız. Çünkü sadece kendiniz incinmiş oluyorsunuz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
If you upset the busboys, they're not gonna care if your table's ready. | Komileri üzerseniz, masanızın hazır olup olmadığıyla ilgilenmezler. Eğer komileri üzerseniz, masanızın hazır olmasını umursamayacaklardır. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
If you upset the cooks, they're not gonna care if your food's taking too long. | Ahçıları üzerseniz, yemeğinizin ne kadar uzun sürdüğünü sallamazlar. Eğer aşçıları üzerseniz, yemeklerinizi uzun süre beklemeniz gerekebilir. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I think you're all great waiters and waitresses. | Hepinizin harika garsonlar olduğunuzu düşünüyorum. Bence hepiniz harika garsonsunuz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And you should be able to rely on one another when you're in the weeds. | Ve işler karıştığında birbirinize güvenebilmeniz gerekiyor. Ve zor bir durumda olduğunuzda, birbirinize güvenebilmelisiniz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
is that little extra. | o ufak "üstü"dür. ...sadece ve sadece, biraz ekstradır. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
All right. That's all I have for you today. | Pekala. Bugünlük bu kadar. Pekâlâ. Bugün size söyleyeceklerimin hepsi bu. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
How long you been a waiter? Since I was 18, | Ne zamandır bir garsonsun? 18 yaşımdan beri, Ne zamandır garsonsun? On sekiz yaşımdan beri. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I'd like to offer the job to you. | Bu pozisyonu sana teklif etmek istiyorum. Bu işi sana teklif etmek istiyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Now I'm not gonna lie to you. The job comes with more responsibility, | Yalan söylemeyeceğim. Bu pozisyon sorumlulukları yanında getiriyor Sana yalan söylemeyeceğim. Bu iş beraberinde sorumluluk getirir | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
but it offers a lot more rewards. | ama sunduğu ödüller de artıyor. Ama çok daha fazla ödül sunar. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You get full medical, dental, two weeks' paid vacation, | Sağlık ve diş sigortası, iki hafta ücretsiz izin Tam tıbbi destek. İki haftalık ücretli tatil. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I do pretty well. Cool. | Ben baya iyi kazanıyorum. Süper. Oldukça iyi. Harika. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
It is cool. | Gerçekten süper. Kesinlikle. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And, let's not forget the power. | Ve, gücü de unutmayalım. Ve bu arada gücü de unutmayalım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Right. Control. | Evet. Kontrol. Doğru. Kontrol. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You tell people to do things, and they have to do it, | İnsanlara bir şey yapmalarını söylüyorsun ve yapmak zorunda kalıyorlar İnsanlara işleri yapmalarını söylersin ve yapmak zorundadırlar. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
or they get in trouble. | yoksa başları belaya girer. ...veya başları belada demektir. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Well. | Hmm. Şey. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Are you okay? If you're not interested... No, no, no. | İyi misin? Yani ilgini çekmiyorsa Hayır, hayır, hayır. Tamam bak eğer ilgilenmiyorsan ben... Yo, yo, yo. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
It's not that I'm not interested, I just... | İlgimi çekmiyor değil, sadece İlgilenmediğimden değil, ben sadece... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Sorry, Dan, just a lot of things... Can I take a little while to think about it? | Üzgünüm Dan, kafamı kurcalayan bir sürü Biraz düşünebilir miyim? Özür dilerim Dan. Ben sadece, yani düşünmek için biraz süre alabilir miyim? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Talk about it next week or something like that. | Gelecek hafta falan konuşuruz. Gelecek hafta bana bildirirsin. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Cool. Thanks, Dan. Let me ask you something. | Süper. Teşekkürler Dan. Sana bir şey soracağım. Tamam. Teşekkürler, Dan. Bir şey sorabilir miyim? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Oh. Like... Why don't we hang out more often? | Oh. Yani Neden daha sık takılmıyoruz? Oh. Yani sen... Niçin daha sık takılmıyoruz? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I was thinking to myself last night, laying in bed, going, | Dün gece yatakta yatmış düşünüyordum, Dün gece yatakta uzanırken kendi kendime düşünüyordum... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
"Why don't Dean and I hang out? We're practically the same guy." | "Neden Dean ve ben takılmıyoruz? Neredeyse aynı kişiyiz." "Niçin Dean ve ben takılmıyoruz? Birbirimize benziyoruz." | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
L l I sort of have a core group of friends. You have your own friends and... | Benim belli bir arkadaş grubum var. Senin kendi arkadaşların var ve Aslında, yani benim kendi arkadaş grubum var. Ve senin de kendi arkadaşların var ve... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Has anyone seen Dean? Oh, he's in the back talking to Dan. | Dean'i gören oldu mu? Arkada, Dan'le konuşuyor. Dean'i gördünüz mü? Oh, arkada Dan'le konuşuyor. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yeah, you wanna know what they're talking about? | Evet, ne konuştuklarını öğrenmek ister misiniz? Ne hakkında konuştuklarını bilmek ister misiniz? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Well, did he take the job? I don't know. I couldn't... | Kabul etti mi peki? Bilemiyorum. Tam olarak Yani işi aldı mı? Bilmiyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Okay, whoa, whoa. Hold on. | Tamam, hey, hey. Bekleyin. Tamam. Sakin ol. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yeah, I don't really think... Score. | Evet, ben pek sanmıyorum Hatun götürürüz. Evet çok teşekkür ederim. Anlaştık. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Nothing important. Just bullshit. | Önemli bir şey değil. Saçmalık işte. Hiçbir şey. Önemli değil, saçmalık. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hey, there, folks. My name's Dean. I'll be your waiter today. | Selam arkadaşlar. Adım Dean. Bugün garsonunuz benim. Selam millet. İsmim Dean. Bugün garsonunuz olacağım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Can get you something to drink while you're looking at the menus? | Menülerinize bakarken içecek bir şey getirebilir miyim? Menüye bakarken içecek bir şeyler alır mıydınız? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hi, there, guys. My name is Serena, and I'll be taking care of you today. | Selam çocuklar. Adım Serena. Bugün sizinle ben ilgileneceğim. Merhaba arkadaşlar. İsmim Serena, ve bugün sizinle ben ilgileneceğim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hey, there, ladies. Hi, my name is Amy, and I'll be your waitress today. | Selam bayanlar. Adım Amy ve bugün garsonunuz ben olacağım. Selam hanımlar. İsmim Amy, ve bugün garsonunuz olacağım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Is there anything I can get you to drink while you're looking at the menus? | Siz menülere bakarken içecek bir şeyler getirebilir miyim? Siz menüye bakarken içmek için getirebileceğim birşey var mı? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yeah, I want a single shot of whiskey and a double shot of whiskey, | Evet, bana bir tek viski ve bir duble viski, Evet sek viski istiyorum. Ve... duble olsun. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
and she'll have a water. | ona da su getir. Ve ona da su. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You know, what the hell? It's our anniversary. | Aslında, neyse haydi. Bugün yıldönümümüz. Ya da dur biraz. Bugün yıldönümümüz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You'll be taking care of us? | Sen mi ilgileneceksin? Sen bizimle mi ilgileneceksin? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I like the sound of that. | Kulağa gayet iyi geliyor. Bundan gerçekten hoşlandım dostum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I like that. | Gayet iyi. Harika. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
but the last four times we've come here, the food was awful. | ama geçen dört sefer de, yemek korkunçtu. Ama buraya son dört gelişimizde, yemekler berbattı. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Well, I apologize for the food the last few times, | Şey, geçen seferlerdeki yemek için özür dilerim Şey... O seferki yemekler özür dilerim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
and we will certainly do our best to make sure that doesn't happen again. | ve bunun tekrarlanmaması için elimizden geleni yapacağız. Ve böyle bir şeyin tekrar olmaması için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yeah, that's what the last waitress said. | Evet, son garson kız da böyle demişti. Evet, son garsonda böyle söylemişti. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Can I get an extra side of blue cheese? Sir, yes, sir. | Ekstra küflü peynir alabilir miyim? Emredersiniz efendim. Hey Floyd. Mavi peynirin ekstra bölümünü alabilir miyim? Baş üstüne Efendim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Right. Blue cheese for you, stat. | Evet, buyrun küflü peyniriz, derhal. Mavi peynir. Emrettiğiniz gibi. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Come on, you worthless dick. | Haydi, seni değersiz çük. Hadi, seni adi alet. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I'll try the other hand maybe. | Bir de diğer elimle deneyeyim. Belki de diğer eli denemeliyim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I can't believe you would do that to me. | Bana bunu yaptığına inanamıyorum. Bunu bana yaptığına inanamıyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
No, that's it. Do not... Do not call me back. | Hayır, bitmiştir. Sakın Sakın tekrar arama beni. Buraya kadar. Sakın, sakın beni bir daha arama. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I'm about this close to swearing off men altogether. | Tüm erkekleri defetmeye şu kadar yakınım. Bir daha erkeklerle takılmamaya şu kadar kaldı. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
All right, see what Serena's doing right there? | Serena'nın ne yaptığını görüyor musun? Serena'nın şurada ne yaptığını görüyor musun? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
She's baiting those poor saps. I love Patrick Swayze. | O zavallı aptalları yemliyor. Patrick Swayze'yi çok severim. O zavallı aptallara yem atıyor. Patrick Swayze'a bayılırım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I guarantee you they're gonna leave her a fat tip. | Ona şişkin bir bahşiş bırakacakları kesin. Ona dolgun bir bahşiş bırakacaklardan emin olabilirsin. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Women, they're so fuckin' wily. | Kadınlar, inanılmaz kurnazlar. Kadınlar, çok kurnazlar gerçekten. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And by extra lemon we mean enough for our waters and then some more. | Ve ektra limon derken, sularımıza yetecek kadar ve biraz daha demek istiyoruz. Ve ekstra limon. Demek istediğimiz, suyumuza ve fazlasına yetecek kadar. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Look at the scowl on that woman's face. | Kadının yüzündeki tehditkar ifadeye bak. Kadının yüzündeki tehditkâr bakışlara bak. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
It's all my fault. That would be lovely. | Benim hatam. Çok seviniriz. Hepsi benim hatam. Hemen değiştiriyorum. Evet çok iyi olur. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
She'll be lucky to get ten percent. | Yüzde on alırsa bile şanslı. Yüzde on alırsa şanslı demektir. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |