Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179887
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Civilians were ordered out. Those remaining were considered rebels. | Siviller çıkartılmıştı. İçeride kalanlar asilerdi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
It seemed quite natural to say to the residents, | İçeride oturanlara, "Zarar görmek istemiyorsanız... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
"If you don't want to get hurt, then come out!" | ...dışarıya çıkın." denmesi gayet doğal gelmişti. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
On that day I drove to Docha, a city on the coast. | Sahil şehirlerinden Docha'ya gitmiştim. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
It had an Israel Defense Forces landing field. | İsrail Savunma Gücüne ait bir pist vardı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
On the way, | Yoldayken... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
many Phalangist half track vehicles appeared. | ...çok sayıda Falanjist askeri araçları geçmeye başladı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
They shouted with joy as they headed towards the airfield. | Neşe içinde bağırarak havaalanına doğru gidiyorlardı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
At the airfield, I met a Colonel friend. | Havaalanında bir albay arkadaşıma rastladım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
He told me, | Bana... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Have you heard what's happening in the refugee camps?" | "Mülteci kamplarında olanları işittin mi?" diye sordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
He had pointed to Sabra and Shatila. | Sabra ve Şatilla'yı kast ediyordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
"What's happening?", I asked. | "Neler oldu?" diye sordum. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I didn't witness it myself, but they say there was a terrible massacre." | "Kendi gözlerime görmedim ama korkunç bir katliam yapıldığı söyleniyor..." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Palestinians were slaughtered. I heard they put them on trucks. | "...Filistinlileri katletmişler. Kamyonetlere bindirildiklerini duydum." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I was told that crucifixes were carved on their chests. | "Göğüslerine haç işaretleri kazındığı söyleniyor." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
There were wounded, some in critical condition. | "Yaralanmışlar, bir kısmının durumu ağır." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
They were put on trucks and taken to an unknown destination. | "Kamyonetler bindiriliyorlar ve bilinmeyen bir yere götürülüyorlar." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
We saw a Phalangist soldier | Bir Falanjist askeri gördük... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
taking an old man away. | ...ihtiyar bir adamı götürüyordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
At some point we heard shots. | Sonra patlama sesleri işittik. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
We heard shots. | Silah sesiydi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Then the soldier came out alone. | Sonra asker tek başına çıktı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
We asked him what happened. | "Ne oldu?" diye sorduk. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
We couldn't hear him, but his gestures meant "Boom!" | Dediklerini duyamadık, ama el işaretleri silah sesini anlatıyordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
We understood that he'd told the man to kneel down before him. | Adamdan önünde diz çökmesini istediğini anladık. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
When he refused, he shot his knees. When he refused again, | Diz çökmeyince, adamı dizlerinden vurmuş. Yine reddedince... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
he shot him in the stomach and head. | ...adamı önce karnından sonra da kafasından vurmuş. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Didn't you ever realize | Peki kadın ve... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
women and children were brought out and bulldozers went in? | ...çocukların çıkartılıp buldozerlerin içeri girmesi bir şey çağrıştırmadı mı?. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Yes, of course. | Bir katliam yaşanıyor olabilir miydi? Tabii ki. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I realized something was happening only when my men told me. | Adamlarım bana söyledikleri zaman bir şeylerin olduğunu anladım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
From the top of their tanks, | Tankların üzerinde, "İnsanları vuruyorlar!"... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
they started shouting, "They are shooting people!" | ...diye bağırmaya başladılar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
They claim that people were lined up against the wall and shot. | İnsanların duvar önlerine dizilip vurulduklarını iddia ettiler. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
So I called my commanding officer. | Ben de komutanımı aradım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I told him what I heard was going on in the camps. | Kampta olanlara dair duyduklarımı anlattım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
He said, "We know about it. It s under control. We reported it." | "Biliyoruz. Her şey kontrol altında. Rapor verdik." dedi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
As far as I was concerned, the army was handling it. | Her ne kadar endişelensem de ordu olayla ilgileniyordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Where was the operations room, the headquarters? | Operasyon merkezi, komuta karargâhı neredeydi? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
About yards away. On top of a very tall building. | 100 metre kadar uzakta, yüksek bir binanın en üst katındaydı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
How tall? Tall enough to see everything. | Ne kadar yüksekti? Olanları görebilecek kadar yüksekti. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
They surely had a better view than I did. | Benden daha net gördükleri kesindi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I didn't want to walk around at night, so I drove | Gece ortalıkta dolanmak istemiyordum, bu yüzden... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
to my place in Bahabda. I had an apartment in Beirut. | ...Bahabda'da gittim. Beyrut'ta bir dairem vardı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Micha Friedman was with me. We decided to make dinner. | Micha Freidman'la beraberdik. Yemek yapmaya karar verdik. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Micha invited the guys from the regiment of the 211th Brigade. | Micha 211. tugayda bulunan arkadaşları da davet etmişti. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
During the meal, the regiment commander took me aside. | Yemek sırasında komutanları beni bir kenara çekti. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
He said: "Ron, | "Ron," dedi... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
my men say there's a massacre going on in the camps." | "Adamlarım kampta bir katliam yaşandığını söylüyorlar." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
He mentioned one or two incidents, | Bir iki olaydan bahsetti... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
saying a family was seen shot. | "Bir ailenin kurşuna dizildiği görülmüş" dedi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I asked him again, "Did you see it yourself?" | "Kendi gözlerinle gördün mü?" diye yine sordum. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
"I didn't", he said, but my soldiers told me about it. | "Görmedim ama askerlerim bahsetti..." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
The officers sitting here did, too." We talked about it over dinner later. | "Burada oturan diğer subaylar da görmüşler" dedi. Gece geç saate kadar bunu konuştuk. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
As soon as they left at 11:30 pm, | Saat 11.30 gibi gittiklerinde... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I knocked back a whiskey and phoned Defense Minister Arik Sharon. | ...bir şişe viski içtim ve Savunma Bakanı Ariel Şaron'u aradım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
At his ranch. | Çiftliğindeydi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Arik was half asleep. | Ariel yarı uykulu haldeydi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I said, "I've heard there's a massacre going on, Arik. | "Ariel, burada bir katliam oluyor..." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
They are slaughtering Palestinians. We have to put a stop to it." | ...Filistinlileri katlediyorlar. Bunu durdurmalıyız." dedim. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
He asked me, "Did you see it yourself?" | Bana, "Kendi gözlerinle gördün mü?" diye sordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
"No", I said, "but there are several witnesses who saw it." | "Hayır" dedim, "Ama çok sayıda şahit var." | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
"Okay", he said. | "Pekâlâ", dedi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
"Thanks for bringing it to my attention." That was all. | "Dikkatime sunduğun için teşekkür ederim." Hepsi bu kadardı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
You'd normally say, "I'll check it out, I'll look into it." But no! | Normalde, "Tamam kontrol edeceğim, ilgileneceğim" filan denir. Ama hayır! | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
He said, "Thanks for bringing it to my attention. Happy New Year!" | Sadece, "Dikkatime sunduğun için teşekkürler. Yeni yılın kutlu olsun!" dedi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Well, something along those lines. Then back to sleep! | Buna benzer şeylerdi işte. Sonra uykusuna geri döndü. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
It's amazing. A massacre took place, | İnanılmaz bir şey. Hıristiyan Falanjistler... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
it was carried out by Christian Phalangists. | ...bir katliam gerçekleştiriyorlar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
All around were several circles of our soldiers | Her tarafı gruplar halinde askerlerimiz var... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Every circle had some information. | ...her grubun bir parça bilgisi var. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
The first one had the most. However, | En fazla bilgi de birinci gruptakilerde. Ama her nasılsa... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
the penny didn't drop. | ...jetonları bir türlü düşmüyor. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
They didn't realize they were witnessing a genocide. | Bir soykırıma tanık olduklarının farkında bile değiller. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
What circle were you in? | Sen hangi gruptaydın? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
In the second or third. | İkinci veya üçüncü grupta. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
We stood on a roof and saw the sky was lit up. | Bir çatının üzerindeydik ve gökyüzünün aydınlandığını gördük. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
With what? Flares. | Nasıl? İşaret fişekleriyle. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Flares that must have helped them do what they were doing. | İşaretler yaptıklarında onlara yardımcı olmak amaçlıydı sanırım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Did you fire the flares? | Fişekleri siz mi atıyordunuz? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Does it make any difference if I fired them | Fişekleri benim atmamla, fişeklerin insanların... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
or if I just saw the flares that helped people shoot others? | ...öldürülmesine yardımcı olduğunu görmem arasında bir fark var mı? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
In your state of mind at that time, it didn't really make a difference. | O andaki ruh haline bakılırsa pek bir farkları yokmuş. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
You can't remember the massacre because in your opinion, | Katliamı hatırlayamıyorsun, çünkü sana göre... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
the murderers and those around them are the same circle. | ...katiller ve onların çevresindeki bu grupla birbirinin aynı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
You felt guilty at the age of 19. | 19 yaşındaydın ve kendini suçluyordun. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Unwillingly, you took on the role of the Nazi. | İstemeden de olsa Nazilerin rolünü üstlenmiştin. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
You were there firing flares, but you didn't carry out the massacre. | Orada ışıklandırma fişeklerini atıyordun ama katliama katılmamıştın. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I woke up at 5 or 5:30, and I woke everyone up, | Saat 5, 5.30 gibi uyandım ve takımdaki herkesi... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
the whole team. | ...uyandırdım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
Then I drove to Sabra and Shatila. | Sonra Sabra ve Şatilla'ya doğru yola çıktım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
When I arrived there... | Oraya vardığım zaman... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
What a mess! | korkunç bir karmaşa vardı! | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
You know that picture from the Warsaw ghetto? | Varşova gettosunda çekilmiş fotoğrafı bilir misin? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
The one with the kid holding his hands in the air? | Hani şu ellerini havaya kaldırmış çocuğun olduğu fotoğraf? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
That's just how the long line of women, | Kadınlar, ihtiyarlar ve çocuklardan oluşan... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
old people and children looked. | ...sıra da böyle görünüyordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
I thought about going to Brigadier Amos's headquarters, | Amos'un Tugay Karargâhına gitmeyi düşündüm... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |
but as I was leaving, Amos suddenly turned up. | ama tam yola çıkmıştım ki Amos birden vazgeçti. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | ![]() |